Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/62 E. 2022/309 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/62
KARAR NO : 2022/309

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Men ve Ref’i, Ticaret Unvanın
Terkini
DAVA TARİHİ : 02/03/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin men ve ref’i, ticaret unvanın terkini davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin Memecik Zeytini çeşitlerinin yetiştirilmesi ve tanıtılması amacı ile kurulmuş, 2013’ten beri faaliyet gösteren bir işletme olduğunu, müvekkilinin “…” ismi altında markalaştığını ve bu ibareyi kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında birçok ödül aldığını, davalının müvekkiline ait marka ile aynı şişelemeye sahip zeytinyağı üretmesi, web siteleri üzerinden satış ve reklam yapması sebebiyle sosyal medya üzerinden “…” markasından haberdar olduğunu, davalılara Ankara 35. Noterliği kanalıyla 12.01.2021 tarih, 00846 yevmiye no.lu ihtarnamenin keşide edildiğini ve “…” şeklindeki kullanımların durdurulması gerektiğinin ihtar olunduğunu, davalı yan kullanımlarının müvekkilinin “…” markası ile karıştırmaya yol açacak düzeyde benzer olduğunu, Zeytinyağı üretimi yapan birçok markanın görselinde zeytin ağacı, zeytin dalı, zeytin vb görsellere rastlandığını, bunun olağan bir durum olduğunu, davalının … markasının, müvekkilin … markasının son üç harfinin yerinin değiştirilmesi sonucu oluşturulmuş bir marka olduğunu, bu durumun işaretlerin karıştırılmalarına yol açacağına, davalı yanın 20.07.2020 tarihinde kullanmaya başladığı instagram hesabından “…” markası altında üretmiş olduğu zeytinyağlarına ilişkin paylaşımlar yaptığını, ürünlerini gerek instagram gerekse www.hepsiburada.com sitesi üzerinden satışa konu ettiğini, … arama motoruna “… Zeytinyağı” yazıldığında ilk çıkan web sitesinin müvekkiline ait www…com.tr olduğunu, oysa davalılara ait web sitesi www…net şeklinde olduğunu ve … otomatik düzeltme yaparak kullanıcıları uyarırken, ilk sırada yer alan müvekkilin web sitesine yönlendirmekte olduğunu, davalıların “…” markası altında ürettiği ve satışa sunduğu her türlü mal ve hizmetin, müvekkilinin markasını çağrıştırmakta olduğunu, müvekkili şirkete ait … Tarım Hayvancılık İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş ticaret unvanının, 01.08.2013 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil edilmiş ve bugüne kadar aralıksız kullanılmakta olduğunu, davalı ticaret unvanının ise 28.09.2020 tarihinden beri tescilli olduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket ticaret unvanlarındaki esas unsur olan ‘…’ şirket ismi “…” ismi ile üçüncü kişiler açısından iltibasa yol açabilecek kadar benzer olduğunu belirterek, müvekkili şirketin tescilli, tanınmış “…” markasının, davalılar tarafından “…” olarak kullanması suretiyle yaratılan haksız fiilin ve bu haksız fiilin tescilli markaya ilişkin haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile iş bu tecavüzün men’ine, “…” ibaresinin, davalıların mal/hizmet veya ambalajları üzerine konulması, İbareyi taşıyan malın / hizmetin piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması veya teslim edileceğinin teklif edilmesi, ibareyi taşıyan malın/hizmetin ithali veya ihracı, iş evrakları ve reklamlarda internet ortamında kullanılması eylemlerinin durdurulmasına ve diğer olası her türlü markaya tecavüz fiillerinin durdurulmasına, markayı taşıyan tabelaların ve basılı evrakların kaldırılmasına, ticaret unvanının müvekkil şirketin ticaret ünvanı ile iltibas yaratacak şekilde ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanıldığının tespiti ile haksız rekabetin men’ine ve ticaret sicilinden terkinine, Sınai Mülkiyet Kanunu 159. Maddesi gereği tensip kararı ile birlikte ; yargılama sonuna ve karar kesinleşinceye kadar davalının tecavüz teşkil eder şekilde kullanmaya devam ettiği, müvekkile ait tescilli markanın üzerinde bulunduğu tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, internet ortamı ve sair her türlü kullanımına ve özellikle internet üzerinden kullanımının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, hükmün kesinleşmesinden sonra masrafları karşı tarafa ait olmak üzere mahkeme kararının tirajı yüksek bir gazetede yayınlanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 28.09.2020 tarihinde İstanbul’da diğer müvekkil … tarafından kurulmuş bir firma olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda 2020/85523 numaralı 29. ve 35.sınıflarda tescilli “ZEYT+ ŞEKİL” ibareli markasının bulunduğunu, Süryani Arami dilinden alınan … kelimesi özel olarak seçilmiş bir kelime olduğunu, müvekkili markasının orijinal ve asıl olarak Türkçe olmayan, bir anda akla gelmeyen bir kelime olduğunu, davacının keşide ettiği ihtarnameye karşı Beyoğlu 35. Noterliği aracılıyla 01996 yevmiye numaralı 26.01.2021 tarihli cevabi ihtarname ile yanıt verildiğini, müvekkili marka başvurusunun herhangi bir itiraza uğramaksızın tescil sürecini tamamlamış olduğunu, davacı yanın iddialarına dayanak yaptığı 2014/25753 sayılı markasının 17.02.2015 olan tescil tarihinden itibaren 5 yılını doldurduğundan kullanımını ispat etmesi gerektiğini, diğer dayanak 2016/26679 sayılı markasının ise 25.10.2021 tarihinde 5 yıllık süresinin dolacağını, taraf markalarının benzer olmadıklarını, her iki markada birbirinden bağımsız görsellerin yer aldığını, bununla birlikte kelimeler açısından ise yalnızca iki harfin “ZE” ortak olduğunu, bunca unsur arasında bu denli az ortaklık bulunmasının iltibas oluşumu için yeterli olmaması gerektiğini, benzer olmayan markalar varken ürün görselleri üzerinden bir inceleme yapılmasına gerek dahi olmadığını, davacı yanın ticaret unvanına yönelik taleplerinin haksız olduğunu, taraf unvanları arasında “tarım” kelimesinin ortaklığı dışında bir benzerlik bulunmadığı, faaliyet bölgelerinin dahi farklı olduğunu, davacı yanın tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının desteksiz olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının ”…” şeklindeki kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği, haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı, bu ibarenin davalının ticaret sicilinden terkin koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davacı yana ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresi ile davalı yanın kullanımlarına konu “…” ibaresinin, ortalama tüketiciler nezdinde, birbirleri ile doğrudan karıştırılabilir düzeyde benzer oldukları, davalı yanın “…” ibaresine yönelik “zeytinyağı, zeytin ve kozmetik ürünlerinde” markasal kullanımlarının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında kalacak nitelikte kullanımlar olduğu, davalı yanın SMK m. 29/2 kapsamında ileri sürdüğü kullanım ispatı talebinin, davacı yanın 2016/26679 sayılı markası açısından dikkate alınabilir olmadığı, davalı yanın SMK m. 29/2 kapsamında ileri sürdüğü kullanım ispatı talebinin yalnızca 2014/25753 sayılı davacı markası açısından incelenebilir olduğu, davacı yanın markasını “ZEYTİNYAĞI” ürünlerinde aktif ve yoğun bir biçimde kullandığı, ancak bu durumun davacı yanın 2016/26679 sayılı markasının SMK m. 29/2 kapsamında kalan bir marka olmamasından ötürü davalı yanın “zeytinyağı, zeytin ve kozmetik ürünlerinde” gerçekleştirdiği markasal kullanımların tamamının, davacı yanın tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği hususunda varılan kanaati değiştirmediği, davalı yanın ticaret unvanının ayırt edici ek unsuru ve devamındaki ilk ibarenin ayniyetinden kaynaklı oluşan algıda, tüketicinin davalı ticaret unvanı ve davacı ticaret unvanı arasında yanılgı yaşayabileceği,, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7. Maddesine göre:
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin ya-yım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. Maddesine göre,
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 50. Maddesi uyarınca; “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” denilmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 52 nci maddesine göre,
(1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.
Markaya tecavüz dolayısıyla uğranılan “manevi zarar” ise KHK’da başkaca bir hüküm bulunmadığından borçlar Kanunun 49. Maddesindeki şartlar dairesince tanzim edilir. Markaya tecavüz, çoğunlukla bir kişinin ticari itibarının zedelenmesine sebebiyet verir. Manevi tazimanata hükmedilebilmesi için failin kusuru gerekmekle birlikte, kusurun ağırlığı herhangi bir rol oynamaz.
Markaya tecavüz halinde kişilik değerlerinden biri olan ticari itibarda vukua gelen kayıpları karşılamak için manevi tazminat isteyebilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda “haksız rekabet”in açık tanımı bulunmamakta, 54/2. Maddede “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” denilmekte ve 55. Maddede tahdidi olmamak üzere, “hangi hallerin haksız rekabet teşkil ettiği” belirtilmektedir. Buna göre 55/1-a-(4) bendi; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki ifadesi ile başkasının markasını kullanmayı haksız rekabet olarak değerlendirmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Davalıların Kullanımları Davacı Markaları

…+şekil …+şekil
(29, 35. sınıf) …+şekil
(29, 39, 35, 40. sınıf)

Eldeki dava tarihinin 02.03.2021 olduğu, davacı yanın 2014/25753 sayılı markasının tescil tarihinin 17.02.2015 olup dava tarihi itibariyle tescili üzerinden 5 yıldan fazla süre geçtiği, bununla birlikte davacı yanın 2016/26679 sayısı ile tescilli markasının ise tescil tarihi 25.10.2016 olup dava tarihi itibariyle tescili üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmediği anlaşılmakla işbu marka açısından davalı tarafça ileri sürülen kullanmama def’i açısından inceleme yapılması mümkün olmamıştır.
2014/25753 sayılı marka açısından yapılacak incelemede 02.03.2021 –02.03.2016 tarihleri arasındaki kullanımlar incelendiğinde; dosyadaki delillerden, davacı yanın “…” markasını aktif ve yoğun bir biçimde ve ayrıca doğrudan doğruya ticari etki doğuracak nitelikte kullandığı görülmüş, bununla birlikte davacı yanın ticari defterleri üzerinden mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde de davacı yanın ticari faaliyetlerinin bahsi geçen delilleri destekler nitelikte olduğu ve davacının “ZEYTİNYAĞI” ürünlerinde markasını yoğun bir biçimde kullandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde, davalı yanın da “zeytinyağı, zeytin ve zeytinyağı içerikli kozmetik ürünler”inin satışı hizmetleri ve bu ürünler üzerinde markasal kullanımları bulunduğu, bunun yanı sıra davalı yanın cafe/restaurant faaliyeti de gerçekleştirdiği; davacı yanın önceki tescilleri kapsamında cafe/restaurant faaliyeti bulunmadığı gibi bu hususta fiili anlamda faaliyetlerinin bulunduğu yönünde de bir kanaate ulaşılamamış, bununla birlikte davacı yanın 2016/26679 sayılı markası kapsamında “Zeytinyağı Sabunu” emtiası da yer aldığı, bu bağlamda davalı tarafın “zeytinyağı, zeytin ve zeytinyağı içerikli kozmetik ürünler” açısından gerçekleştirdiği anlaşılan faaliyetlerinin, davacı yanın önceki tarihli tescilli markaları kapsamında kalan faaliyetler oldukları anlaşılmıştır.
Davalı tarafın fiili kullanımları incelendiğinde, bu fiili kullanımların aynı zamanda 2020/85523 sayılı markasına konu görselle gerçekleştirilmekte olduğunun görüldüğü, davalı kullanımı incelendiğinde başvurunun “…” kelimesi ve bir “zeytinağacı” görselinden oluştuğu, zeytin ağacının gövdesinin “A” harfinin bir ayağı şeklinde tasarlandığı, “…” kelimesinin günlük dilde bilinen bir anlama haiz olmadığı, uyuşmazlık konusu emtialar ve markadaki görsel unsur gözetildiğinde “zeytin” kelime kökünden türetilmiş bir ibare algısı yarattığı, beş harften oluşan bu kelimenin “zey-ta” şeklinde telaffuz edileceği ve markanın asli unsurunun da bu ibare olduğu; sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğiliminin yer aldığı, benzer şekilde davacı yanın önceki tarihli ve görsellerine haiz markalarında da “zeytindalı ve zeytin” figürleri ile birlikte “…” ibaresinin yer aldığı, beş harften oluşan bu kelimenin “ze-tay” şeklinde telaffuz edileceği, bilinen bir anlamının olmadığı, davalı kullanımları açısından da belirtildiği üzere anılan ibarenin de “zeytin” kelime kökünden türetildiği gibi bir algıyı tüketiciye verebileceği, uyuşmazlık konusu emtialar açısından güçlü ve özgün nitelikte olmayan şekli unsurların geri planda kalacağı ve davacı markalarının esas unsurunun da “…” kelimesi olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli davalı markası arasında harf dizilimleri, markaların harf sayısı ve tamamen aynı harflerden oluşmaları, şekil unsurlarının yeterli ayırt edicilik sağlamıyor olmaları nedenleri ile biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı yanın her ne kadar yalnızca “ZEYTİNYAĞI” ürünlerinde aktif bir biçimde markasını kullanmakta olduğu görülmekte ise de davacı yana ait 2016/26679 sayılı marka açısından kullanım ispatı talebinin dikkate alınması mümkün olmadığından, davacı yanın kullanımlarının bulunup bulunmadığı hususundan bağımsız olarak, davalı yanın “ZEYTİNYAĞI, ZEYTİN ve SABUN” ürünleri açısından gerçekleştirdiği markasal kullanımların, davacı yanın tescilli markalarından doğan hakları ihlal edeceği, taraf markalarını oluşturan işaretlerin güçlü bir benzerlik taşıdığı, anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki tüketici kitlesinin taraf markalarının asıl ve ayırt edici unsurlarının benzerliği göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğu, dolayısıyla davalının gerek ürün satışının yapıldığı iş yerinde gerek ürün üretmek ve satmak suretiyle davacı yana ait markalardan doğan hakları ihlal eder nitelikte kullanımlar ortaya koyduğu, davalının gerek ürün satışının yapıldığı iş yerinde gerek ürün üretmek ve satmak suretiyle izinsiz kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verebileceği anlaşılmaktadır.
Tarafların ticaret unvanları arasında benzerlik bulunup bulunmadığı incelendiğinde; davacı yanın 01.08.2013 kuruluş tarihli önceki tarihli ticaret unvanının faaliyet alanının “zeytin yetiştiriciliği, zeytinyağı, bitkisel temizlik ve kozmetik ürünleri üretimi yapmak, yaş – kuru sebze meyve üretimi – satımı yapmak, meyve – sebze tohum – fide satımı yapmak” gibi tarım ürünlerine yönelik faaliyetler oldukları, 28.09.2020 kuruluş tarihli davalı yan ticaret unvanının ise “1- Zeytin alım satımı, ithalat ve ihracatını yapmak. 2- Her türlü zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü, fındık ve balık yağlarının imalatını, ithalatını, ihracatını ve toptan-perakende ticaretini yapmak. 3-Zeytin ve diğer ham maddelerden mamül her türlü hediyelik eşyanın imalatını, ithalatını, ihracatını ve toptan-perakende ticaretini yapmak. 4-Her türlü gıda maddelerini almak, satmak, gıda maddelerini paketlemek için tesisler kurmak, işletmek, kiralamak, kiraya vermek. İnsanların beslenmesinde önemli bir etkinliği olan ve gıda sektörüne konu teşkil eden her nevi sıcak, soğuk, dondurulmuş, kurutulmuş ve konsantresi yapılmış besin maddelerinin pazarlanması konusunda toptan ve perakende satış yapmak amacı ile gerekli olan satış mağazalarını açmak ve işletmek” şeklinde özetlenebilecek faaliyetleri kapsadığı, dolayısıyla taraf faaliyetlerinin birebir örtüştükleri; taraf ticaret unvanlarının, ayırt edici “ek” unsurları “…” ve “…” şeklinde olup birbiri ile doğrudan karıştırılabilecek düzeyde benzer görüldüğünden anılan ibarenin devamında gelen ilk sözcükler olan ve tarafların esas işletme alanına işaret eden “TARIM” ibaresi de her iki unvanda birebir aynı olması nedeniyle “… TARIM” – “… TARIM” başlangıçlarından oluşan taraf ticaret unvanlarının, bu şekilde kullanılmasının tarafların faaliyet alanlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları da gözetildiğinde karışıklığa yol açacağı kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile davalının kullandığı … ibaresinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün men ve ref’ine, … ibaresinin davalıların “Zeytin zeytin yağı ve kozmetik ürünlerinde” ve münhasıran bu ürünlerin satıldığı anlaşılan “… Emirgan/İSTABUL” adresinde bulunan iş yerinde, sosyal medya hesaplarında ambalaj etiketlerinde alan adlarında mağaza tabelalarında kullanılması halinde bu ibareyi taşıyan her türlü ürüne ve yukarıda geçen adreste tabelaya el konulmasına, ürünlerin ambalajlarından ve tabelalardan bu ibarenin çıkartılması mümkün ise ibarenin çıkartılmasına aksi takdirde ürünlerin imhasına, bu ibareyi taşıyan alan adlarından ibarenin çıkartılmasına, ibarenin mümkün değil ise imhasına, alan adlarının terkinine, davacı şirketin tescilli “…” markasının, davalılar tarafından “…” olarak kullanması suretiyle “…” ibaresinin “Zeytinyağı, Zeytin ve Kozmetik ürünlerinde” davalıların ibareyi taşıyan malın / hizmetin piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması veya teslim edileceğinin teklif edilmesi, ibareyi taşıyan malın/hizmetin ithali veya ihracı, iş evrakları ve reklamlarda internet ortamında kullanılması eylemlerinin men ve ref’ine, davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresinin ticaret unvanından terkinine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Kısa kararda davanın kabulü denilmesi akabinde ikinci paragrafın son cümlesinde sehven alan adı gibi karara konu olmayan ibarenin imha kelimesi yerine kullanıldığı, kararın yazım şeklinden bu hususun açık maddi hata olduğu anlaşılmakla kararın yeniden duruşma açılmaksızın sadeci ibarenin düzeltilmesi yolu ile hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
Davalının kullandığı … ibaresinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün men ve ref’ine,
… ibaresinin davalıların “Zeytin zeytin yağı ve kozmetik ürünlerinde” ve münhasıran bu ürünlerin satıldığı anlaşılan “… Emirgan/İSTABUL” adresinde bulunan iş yerinde, sosyal medya hesaplarında ambalaj etiketlerinde alan adlarında mağaza tabelalarında kullanılması halinde bu ibareyi taşıyan her türlü ürüne ve yukarıda geçen adreste tabelaya el konulmasına, ürünlerin ambalajlarından ve tabelalardan bu ibarenin çıkartılması mümkün ise ibarenin çıkartılmasına aksi takdirde ürünlerin imhasına, bu ibareyi taşıyan alan adlarından ibarenin çıkartılmasına, ibarenin mümkün değil ise imhasına,
Davacı şirketin tescilli “…” markasının, davalılar tarafından “…” olarak kullanması suretiyle “…” ibaresinin “Zeytinyağı, Zeytin ve Kozmetik ürünlerinde” davalıların ibareyi taşıyan malın / hizmetin piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması veya teslim edileceğinin teklif edilmesi, ibareyi taşıyan malın/hizmetin ithali veya ihracı, iş evrakları ve reklamlarda internet ortamında kullanılması eylemlerinin men ve ref’ine,
Davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresinin ticaret unvanından terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.259,80-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 59,30-TL
GİDER AVANSI :3.200,50-TL
TOPLAM :3.259,80-TL