Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/59 E. 2022/242 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/59
KARAR NO : 2022/242

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 28/02/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın 2019/45138 sayısı ile gerçekleştirdiği marka başvurusuna yönelik ileri sürdükleri itirazların kurum tarafından reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin 2015 yılında faaliyetlerine başladığını, www.sahin724.com internet sitesi üzerinden “şahin 7/24 sucukevi”, “şahin sucuk evi”, “sucukevi”, “sonsucuk”, “sucukson!”, “sucukolog”, “sucukoloji” gibi markaları taşıyan ürünlerin satışını yaptığını, dava konusu markanın da müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, tara markalarının esas unsurlarının “sucuk” kelimesi olduğunu, müvekkilinin “sucuk” markasını taşıyan bir seri marka ailesi olduğunu, müvekkili markaları dikkate alındığında dava konusu markanın müvekkili markaları ile iltibas yaratma saikiyle oluşturulmuş bir marka olduğunun görülebileceğini, markadaki “by” ibaresinin tali konumda olduğunu, bu nedenle markanın esas unsurunun “succuk” sözcüğü olduğunu, markalar arasında işitsel benzerlik bulunduğu gibi kavramsal olarak da benzerlik bulunduğunu, “by” kelimesinin “den gelme/yapılma/sunulma” gibi anlamlarında kullanılan bir İngilizce ibare olduğunu, bu ibarenin tek başına anlamı olmayıp “succuk” kelimesini vurguladığını, taraf markalarının kapsamlarının da aynı olduğunu, markaların bu şekilde karıştırılabilecek düzeyde benzer olduklarını, müvekkilinin ilgili sınıflarda çok sayıda markasının bulunduğunu, dava konusu markanı tescili halinde anılan markanın da müvekkili markalarının devamı gibi algılanacağını, “by” ibaresinin yeterli ayırt edicilik sağlamadığın, taraf markalarını taşıyan ürünlerin market veya benzeri satış noktalarında piyasaya sürüleceği göz önüne alındığında davalı markası ile müvekkili markalarının bir arada tüketiciye sunulacağını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek 2020-M-10687 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu 2019/45138 sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf markaları arasında bir benzerliğin bulunmadığını, “sucuk” ibaresinin davacı tekeline verilemeyeceğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olacağını, markaların haksız bir şekilde tekel altına alınamayacağını, sucuk ibaresinin farklı markalarda kullanılmasının herhangi bir şekilde kafa karışıklığına yol açmayacağını, müvekkili markası ile davacı markalarının bütün olarak farklı olduklarını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”bysuccuk” ibaresinin 29. ve 35. sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 06.05.2019 tarih ve 2019/45138 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.12.2019 tarih ve 338 sayılı marka bülteninde ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak işbu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 10.08.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu ret kararına karşı davacı yanca bir kez daha itirazda edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.12.2020 tarih ve 2020-M-10687 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/45138 başvuru numaralı ve “bysuccuk” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2018 17014, 2018 15479, 2018 15467, 2018 15462, 2017 49995, 2016 56499, 2013 59586, 2007 44126 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 28/02/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/45138 sayılı marka kapsamında yer alan 29 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerin, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı ya da benzer mahiyette olduğu, bununla birlikte rapor kapsamında açıklanan nedenlerle taraf markalarını oluşturan ibarelerin bütünsel anlamda yarattıkları somut farklılık hali ile birlikte ortak unsur olan “sucuk” kelimesinin ayırt edici niteliğinin 29. Sınıf ve 35.05 alt grubu hizmetler açısından mevcut olmamasından kaynaklı tüketicinin işaretler arasında herhangi bir yanılgı yaşama ihtimallerinin bulunmadığı, 35. Sınıf 1-4 alt grubu hizmetler bakımından ise ilgili tüketici kitlesinin niteliğinin yükselmesi ve yine karşılaştırılan işaretlerin bütünsel algılarındaki belirgin farklar nedeniyle, tüketicinin taraf markaları arasında iktisadi – idari bir bağ kurmayacağı, dosya kapsamına sunulan delillerin davacı yan markalarının tanınmış marka olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

bysuccuk SUCUKSON!+ŞEKİL
(29 ve 35. sınıf) SONSUCUK+ŞEKİL
SUCUKOLOG+ŞEKİL
SUCUKOLOJİ+ŞEKİL
Şahin 7/24 Sucukevi
Şahin sucukevi
MAĞRASUCUĞU
Sucukevi +şekil
(29, 35 ve 43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan 29 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerin, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetler ile aynı ya da aynı türdeki hizmetler oldukları; yine davacı yanın 2016/56499 sayılı markası kapsamında 43.01 alt grubunda yer alan “yiyecek – içecek sağlanması hizmetleri” ile dava konusu marka kapsamında 29. Sınıfta yer alan hizmetler arasında benzerlik bulunduğu, her ne kadar 43.01. Sınıftaki emtialar yönünden amaç tüketiciye bir mal değil hizmet sunulması olup tüketicinin de bu yerlere gittiğindeki beklentisi, arzu ettiği markaya ilişkin bir ürünü satın almak değil, hizmet görmek ise de günümüzde özellikle yiyecek ve içecek servisi alanında, bu hizmeti veren işletmelerce verilen hizmetin bir parçası olarak kendi ürettikleri ürünlerin satışının da gerçekleştirilmekte olduğu ve bu işletmelerin kendi hizmet markalarını taşıyan ambalajları, karton kutuları, karton bardakları kullanmak suretiyle tüketiciye al-götür servis şeklinde sunum sağlayabildikleri; bu durumda, genel olarak 29. sınıf gıda emtialarının 43.01. gruptaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmetinin bir parçası olarak tüketiciye sunulabileceği anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;başvurunun ”bysuccuk” şeklinde herhangi bir figüratif unsur taşımaksızın “bysuccuk” kelime unsurundan oluştuğu, anılan kelimenin sekiz harften meydana geldiği, dilimizde doğrudan bir anlamı bulunmadığı gibi İngilizcede de bir anlamının mevcut olmadığı, bununla birlikte anılan kelimenin yaygın tüketilen bir gıda ürünü adı olan “sucuk” kelimesinden türetilerek, kelimedeki “c” harfinin mükerrer şekilde yazımı ile meydana getirilmiş olduğu, ortalama bir tüketici tarafında da bu şekilde algılanacağı, markanın ön sesinde yer alan “by” ibaresinin İngilizce kökenli bir ön takı olduğu ve kendisinden sonra gelen kelimeyi vurgulayan, kendisine sonra gelen kelimeye “-den/dan tarafından” anlamı katan bir ibare olduğu; dava konusu başvurunun bir bütün olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın markalarına bakıldığında ise 2018/17014 sayılı ve 2018/15479 sayılı markalarının birebir aynı görsele haiz “sucuk son” ve “son sucuk” şeklinde kelimeler ve karakteristik unsurlara sahip bir logodan meydana geldiği, yine 2018/15467 sayılı ve 2018/15462 sayılı markaların da doğrudan insan figürü içerir bir logo ve “sucukoloji”, “sucukolog” gibi “sucuk” kelime kökünden türetilmiş esas unsurlar ihtiva ettiği, davacı yanın sair markalarında ise “sucuk” ibaresinin çeşitli ayırt edici ön sözcük unsurları ile birlikte kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Dava konusu markaların esaslı unsurlarının “bysuccuk” ve sucuk ibareleri olduğu, gıda ürünleri konusunda sucuk ibaresinin tanımlayıcı olması nedeni ile son derece zayıf olduğu, zayıf bir marka seçen tacirin diğer başvuru sahipleri tarafından yapılan küçük değişiklikler ile zayıf ibarenin kullanılmasına katlanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli markalar ile davalının “bysuccuk” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, her ne kadar taraf markaları arasında ayniyet düzeyinde bir mal ve hizmet ilişkisi mevcut ise de markaları oluşturan işaretlerin bütünsel anlamda “SUCUK” kelimesi dışında hiçbir ortaklık/yakınlık taşımadığı, anılan ibarenin ise 29. Sınıftaki gıda ürünleri ve bu ürünlerin satışına yönelik 35.05 alt grubundaki satış hizmetleri açısından daha baştan ayırt edici karakteri zayıf olan, tüketicide doğrudan bir markasal algı dahi yaratması mümkün olmayan bir gıda ürünün adı olduğu, ortalama düzeyde zeka, dikkat ve bilgi seviyesine sahip bir tüketicinin, salt “sucuk” ibaresinden kaynaklı ortaklık nedeniyle, herhangi iki marka arasında iktisadi ya da idari bir bağlantı kurarak işaretlerin kaynağında yanılgı yaşamayacağı, dava konusu “bysuccuk” şeklinde markanın kendi başına bağımsız bir ayırt ediciliğinin bulunduğu ve bu haliyle davacı markaları ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmayacağı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “bysuccuk” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸