Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/53 E. 2022/252 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/53 Esas – 2022/252
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/53
KARAR NO : 2022/252

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/02/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, ayrıca yine “FİT” ibaresini ilk olarak 2007 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkili markalarının herkesin kullanıma açık bir ibare olmadığına dair çok sayıda kesinleşmiş yargı kararının mevcut olduğunu, “Fit” kelimesinin olası 25 farklı anlamı olduğunu ve bu kelimenin yaygın kullanımının “uymak, dinç, seçilim değeri yüksek” şeklinde olduğnu, davaya konu 2019/125127 başvuru numaralı markanın müvekkili adına tescilli “FİT” ibareli markaları ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu, “FİT” markasının ayırt ediciliği zayıf bir marka olarak yorumlanmasının yerleşik yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, bu hususta verilmiş çok sayıda kararın bulunduğunu, bu kararların kesinleştiğini, ilgili kararlarda müvekkilinin “fit” markalarının 29, 30 ve 32. Sınıf gıda ürünleri açısından tanımlayıcı bir ibare olarak görülmediğini, dava konusu markanın salt bir kelime markası olduğunu, markada müvekkilinin “fit” markasının doğrudan kullanıldığını, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış marka olduğunu, bu hususta verilmiş mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının mevcut olduğunu, dolayısıyla “fit” markasının tescil edildiği sınıflar açısından zayıf bir marka olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirket markalarının tescilli olmasından ötürü her koşulda kanunen korunması gerektiğini, tescilli bir hakkın korunmamasının anayasa aykırılık teşkil edeceğini, zayıf marka kavramının bu çerçevede tartışılamayacağını, dava konusu markanın müvekkili markaları ile aynı sınıflarda yer alan mal ve hizmetleri kapsadığını, ortalama tüketicilerin taraf markalarını benzer olarak göreceklerini, dava konusu markanın bütün olarak müvekkili markaları ile itlibas yaratacak düzeyde benzer olduğunu, markaların kavramsal olarak benzer olduklarını, dava konusu markada “FİT” ibaresinin bağımsız ayırt edici varlığını korumakta olduğunu, “fit” ibaresi içerir şekilde gerçekleştirilmiş başvurular ile ilgili verilen mahkeme kararlarında, bu ibareyi taşıyan markaların müvekkili markaları ile benzer görüldüklerini, markaların görsel olarak da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduklarını iddia ederek 2020-M-11194 sayılı YİDK kararının iptali ve 2019/125127 sayılı markanın tescili halinde tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin “samsfit” markasının özgün bir marka olduğunu, müvekkili markasının bütün olarak algılanması gerektiğini, tek başına “fit” ibaresinden oluşmadığını, anılan ibarenin bağımsız bir şekilde kullanılmadığını, müvekkili markasının yazıldığı gibi telaffuz edileceğini, gerek görsel gerekse de işitsel açıdan davalı markalarından farklı olduğunu, anılan ibarenin ayırt edici vasfının özgün de olmadığını, “FİT” ibaresi içerir şekilde çok sayıda markanın mevcut olduğunu, davacının bu ibareye dayalı seri bir marka oluşturamayacağını, anılan ibarenin “formda, zinde” anlamında kullanıldığı gibi İngilizce ‘uzunluk birimi’ olarak kullanılan tanımlayıcı bir işaret olduğunu, firmaların gıda sektöründeki tanımlayıcı ve tasvir edici niteliği gereği bir ürünün “fit” (hafif lezzetler) versiyonunu çıkararak piyasaya sürerek satış rakamları ile pazar gücünü arttırmayı hedeflediğini, anılan ibarenin sık kullanılan bir ibare olduğunu, bunun arama motorlarından da görülebileceğini, “FİT” kararını ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu yönünde kararların da bulunduğunu, müvekkili markasının tümleşik tek bir kelime olduğunu, davacı yanın davaya mesnet markalarındaki “FİT” ibaresinin ise ayrı ve bağımsız bir kelime şeklinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “samsfit” ibaresinin 29 ve 30.sınıf mallarda tescili amacıyla 11.12.2019 tarih ve 2019/125127 sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.01.2020 tarih ve 341 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “FİT” markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın ise davacı yanın bu itirazlarını 19.10.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulmayarak reddettiği, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak başvurunun reddini talep ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.01.2021 tarih ve 2020-M-11194 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/125127 başvuru numaralı “samsfit” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2013 60855, 2018 18599, 2018 18606, 2018 18610, 2018 18616 sayılı “fit”, “fit”, “fit x”, “fit index”, “fit indeks” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. …Yapılan değerlendirme sonucunda, “samsfit” ibareli işbu başvuruda “Fit” ibaresinin herhangi bir biçimde ayrıştırılmamış olduğu, “Samsfit” ibaresinin ortalama tüketicilerce bir bütün olarak algılanacağı hususları dikkate alındığında markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle itirazların reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/02/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/125127 sayılı başvuru kapsamında yer alan malların tamamı bakımından, taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları, davacı yana ait “FİT” esas unsurlu markaların uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından ayırt edici vasfının bulunduğu mahkeme kararları ile tespit edilmiş olmakla birlikte günümüzde koşullarında bu ayırt edici gücünün yüksek olmadığı, sağlıklı beslenme – gıda sektörüne yönelik mal ve hizmetler açısından bu ibareye dair yerleşik ve yaygın olarak bilinen ve tüketici nezdinde kabul görmüş bir anlamın bulunduğu, somut olayda dava konusu markanın tüketici tarafından bir bütün olarak algılanacak, bütün olarak telaffuz edilecek ve bütün olarak yorumlanacak nitelikte olduğu, tüketicinin “samsfit” şeklindeki bu bütünü doğrudan tek kelimeden oluşan yabancı bir sözcük markası gibi algılayacağı, bu haliyle marka içerisinde birden fazla yer alan sözcüklerden markanın son sesini oluşturduğu görülen “FİT” ibaresinin yarattığı benzerliğin tek başına karıştırılma ihtimali sonucunu beraberinde getirmeyeceği, bununla birlikte davacı yanca sunulan pek çok yargı kararında “FİT” ibaresinin, bağımsız ayırt edici varlığını koruyacak şeklindeki kullanımların, ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olacağı yönünde hüküm kurulduğu, nihai anlamda heyetimizin somut uyuşmazlık koşullarına özgü değerlendirmeleri ve ilgili yargı kararları çerçevesinde somut olayda karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmayacağının nihai takdir ve hukuki yorumunun mahkemeye ait olması gerektiği, davacı markalarının tanınmışlığını gösterir mahiyette işlem dosyasına herhangi bir delil sunmadığı, hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu delillerin ise genel olarak iltibas ihtimalinin varlığına yönelik mahkeme kararları ve bir kısım fatura/fit markaları ürün ambalaj görselleri, resmi nitelikte evraklardan ibaret olduğu, salt bu kararlardan ve sair delillerden davacı yanın “FİT” markalarının 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlığına kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları
samsfit Fit X
(29 ve 30. sınıf) Fit İndeks
Fit Index
Fit
FİT
(29, 30, 32, 35. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; taraf markalarının 29. ve 30. sınıfta yer alan gıda ürünleri bakımından birebir aynı malları kapsadığı, bununla birlikte davacı yanın 35. sınıfta tescilli ve hükümsüzlük talebine konu yaptığı 2013/32392 sayılı markası kapsamında 35.05 alt grubunda da 29 ve 30. sınıf malların satışına özgülenmiş satış hizmetlerinin yer aldığı, mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa da konu edeceği kabul edildiğinden mal ve malın satışına özgülenmiş hizmetler açısından da benzerlik düzeyinde bir ilişki olduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; ”samsfit” markasının tek kelime ve yedi harften oluşan bir işaret olduğu, markanın son üç harfinin “fit” ibaresinden oluştuğu, bununla birlikte bütün olarak bir anlam ihtiva etmediği gibi telaffuzunun ise “sams-fit” şeklinde iki heceli olarak gerçekleştirilecek olduğu anlaşılmıştır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının FİT kelimesi etrafında türetilmiş sözcük ve seri markalar olduğu, davacının FİT ibareli markaları yukarıda açıklandığı üzere gıda ürünleri üzerinde tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı markalarının baskın unsuru FİT ibaresidir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Anılan ilkeler dikkate alındığında, davacının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “FİT” ibaresi olduğu, davalı markasının da “FİT” ibaresi ile bittiği, bu kısmın taraf markalarında öne çıktığı, bu ibareye eklenen “sams” ibaresinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağlantırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davalının mezkur markayı davacının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davalının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davacının “Fit” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, Yargıtay 11. HD’nin 21/12/2015 tarihli ve 2015/6137 esas, 2015/13716 karar sayılı kararında “COOKFIT” ile “FİT” markasının benzer bulunduğu hususu da gözönünde bulundurulduğunda dava konusu davalı markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmaktadır. İltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) ve (9) numaralı fıkrasının tartışma alanı bulmayacağı izahtan varestedir.
Açıklanan nedenlerle neticeten davanın tümden kabulü ile; TPMK YİDK’nın 2020-M-11194 sayılı kararın iptaline, davalıya ait 2019/125127 kod nolu “samsfit” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1- Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2020-M-11194 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/125127 kod nolu “samsfit” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.495,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2022

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.368,50-TL
TOPLAM :2.495,60-TL