Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/425 E. 2022/344 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/425
KARAR NO : 2022/344

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin başvuru markasının 3. sınıftaki emtialar yönünden başvuruda bulunduğu, başvurudan “ıslak mendiller” emtialarının çıkartıldığını, bu şekilde kısmi yayın yapıldığını, Kurum kararına itiraz edildiğini, itirazın kabul edildiğini, davalı şirkete ait redde dayanak 2019/25574 numaralı “… …” ibareli markanın 03. Sınıfta “ıslak mendiller” emtiasında tescilli olduğunu, bu markaya ilişkin olarak davacı tarafından 26.01.2021 tarihinde, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/33 E. sayılı dosya ile hükümsüzlük davası açıldığını, 2016 yılından beri bu tertip tarzıyla Türkiye’de kullanım hakkının münhasıran müvekkiline ait olduğunu, müvekkili ile dava dışı … Sağlık ve Gıda Ürünleri A.Ş.nin …Şirketler Grubu bünyesindeki iki şirket olduğunu, aralarında … firması organik bağ olduğunu, Müvekkilinin aynı zamanda 2015/56232, 2015/42661, 2003/21243 numaralı … markalarının da sahibi olduğunu, bu markaların düz yazı şeklinde olduğunu, başta ıslak mendiller ve bebek bezleri olmak üzere 03. ve 05. dahil pek çok sınıfta tescilli olduğunu, dava dışı … firmasının, …+şekil ibareli markasal kullanımla “ıslak mendil” ve “bebek bezi” üretimi yaparken, bir diğer müvekkili …İnşaatın da bu ürünlerin yurt dışına satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin 2016 yılından itibaren, işbu markanın yurt dışındaki hak sahibi olan dava dışı … ……….ds (… COMPANY) firmasının Türkiye’deki tek lisansiyesi olduğunu, davalının bunu bilmesine rağmen redde mesnet markayı kötüniyetli olarak gerçekleştirdiğini, müvekkilinin başvuru markası üzerinden hem tescilden kaynaklı hem de kullanıma dayalı üstün (eskiye dayalı) hakkından kaynaklı hak sahibi olduğunu, … firmasının 2012 ve 2010 yılında bu markanın tescili için başvuru yaptığını ancak başvurunun usulü eksiklik sebebiyle müddet durumda olduğunu, markanın AB Patent Ofisi nezdinde 2010 yılından beri tescilli olduğunu, dava dışı bu firmanın 2016 yılında müvekkilleri ile ticari bir iş birliği içerisine girdiğini ve “…” ibareli markasının ıslak mendiller, hasta bezi, bebek bezleri ve hijyenik ürün grupları için üretim ve kullanımı için müvekkilleri Türkiye’de tek yetkili firma olarak tayin ettiğini bu yetki sonucu müvekkilinin SMK 6/3 uyarınca ”…” markası üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin davanın organik bağı olan … tarafından 26.01.2021 tarihinde açıldığını, müvekkili markasının ihtiva ettiği tertip tarzı nedeniyle kötüniyetli başvuru olarak addedilirken; işbu tertip tarzını ihtiva eder nitelikteki davalıya ait tasarım başvurusu müvekkilinin itirazı ile reddedildiğini iddia ederek müvekkiline ait marka başvurusunun talep edilen sınıflarda tescilinin devamına karar verilmesini ve TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.10.2021 tarihli ve 2021-M-7978 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 1992 yılında kurulduğunu, müvekkilinin … ibareli markasını 2004 yılından itibaren kullanmaya başladığını, 2004 yılında fatura kesiştiğini, davacının dayandığı 2015/56232, 2015/42661, 2003/21243 numaralı … markalarının 3 ve 31. sınıfta tescilli olduğunu ancak “ıslak mendiller” emtiasının yer almadığını, 2015/42661 markasının sadece 5. Sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin markası ile davacı markasının görsel, işitsel olarak benzer olduğunu, kötüniyetli olan tarafın davacı taraf olduğunu, müvekkilinin markasının halen tescilli olduğunu, verilecek bir hükümsüzlük kararının kesinleşmesi itibariyle ancak hüküm ifade edebileceğini, henüz böyle bir kesinleşmenin mümkün olmaması nedeniyle müvekkiline ait tescilli markaya dayanarak verilen YİDK kararının hukuka uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulüyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı 03.06.2020 tarihinde 3. Sınıf mal ve hizmetler ile ıslak mendiller emtiası bakımından “…” markasının tescili için başvuru yaptığı, başvurunun incelenmesi neticesinde MDB 22.06.2020 tarihinde 2012/07913, 2014/73189 tescilli markalar gerekçe gösterilerek SMK 5/1-ç maddesi kapsamında “Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç).Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Islak mendiller” emtialarının çıkartılmasına ve ilan edilerek tescil işlemlerinin kalan mallar yönünden devamına karar verildiği, işbu karara başvuru sahibi davalı tarafından “…” markalarının 03. Sınıfta 2003 yılından beri tescilli olduğu, Kurum kayıtlarında redde mesnet 2012/07913 numaralı markanın 2012 yılında reddedildiği, ret kararının hak ve nesafet ilkelerine kısmen aykırılık teşkil ettiği” gerekçeleri ile itiraz edildiği, TÜRKPATENT YİDK 26.03.2021 tarihli kararıyla başvuru sahibinin önceki “…” markalarının da bulunduğu gözetildiğinde SMK 5/1-ç kapsamında “ıslak mendiller” emtiası yönünden itirazın kabulüne karar verilerek tekrar yayınlanmasına karar verildiği, ancak henüz YİDK aşamasında davacı başvurusunun itirazı incelenirken kalan emtialar yönünden 29.06.2020 tarihli 351 sayılı Bültende ilana çıkan başvuru markasına davalı tarafından “2019 25574, 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 tescil numaralı markalara dayanılarak SMK 6/1, 6/3, 6/5 ve 6/9 maddelerine göre; “… …” markasının bulunduğu, taraf markalarını yazı karakteri ve logosunun aynı olduğu, “fresh” ibaresinin çatı markası olduğu, bu ibarenin ilk sahibi olduğunu, markadaki esas unsurun “fresh” olduğu, markaların seri marka algısı yarattığı, markalarının ün kazanmış ve tanınmış marka olduğu, başvurunun haksız rekabete ve kötüniyete zemin oluşturduğu” iddiaları ile itiraz edildiği, başvuru sahibi 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 tescil numaralı markalardaki tüm mal ve hizmetler yönünden kullanım ispatı talep ederek 2003 yılında markanın tescilli olduğu, yine 2015 yılında da markalarını tescil ettirdiği, seri marka şeklinde tescile devam ettiği, markaların telaffuzlarının farklı olduğu, işitsel ve görsel benzerlik bulunmadığı, tanınmışlığından söz edilemeyeceği, kötüniyete dair somut dayanak bulunmadığı, markalar arasında ayırt edici farklılıklar bulunduğu” gerekçeleri ile karşı görüş sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı 17.05.2021 tarihli kararında 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 tescil numaralı markalar yönünden kullanım ispatına ilişkin delil olarak herhangi bir belge veya bilgi sunulmadığı anlaşıldığından karıştırılma ihtimali olmadığı, 2019 25574 tescil numaralı marka ile ise yine karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesi ile itirazı haklı bulmadığı, YİDK’nın SMK 5/1-ç itirazının kabulü neticesinde ”Islak mendiller” yönünden de 12.04.2021 tarih ve 370 sayılı Bülten’de ilana çıkan başvuru markasına itiraz sahibi davalı tarafından 28.05.2021 tarihinde “markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, tanınmış markalarının ayırt ediciliğe zarar vereceği, başvuru sahibinin 19.06.2020 tarihinde 2020/66931 başvuru numarası ile itiraz sahibinin logosunun birebir aynısı ile “…” markası için 35. Sınıfta başvuru yaptığı, yine 2020/57107 başvuru numarası ile birebir aynı logo ile 05. Sınıfta başvuru yaptığı, 2020/57105 başvuru markası ile bu defa papatya görselini sağ tarafa alarak 03. Sınıfta başvuru yaptığı, başvuruların kötüniyetli olduğu, 2020/66931 numaralı başvurudan çakışan sınıfların çıkartıldığı” gerekçeleri ile itiraz edildiği, MDB kararı marka işlem dosyasında yer almamakla; dosya içerisinde 06.01.2022 tarihli MDB kararı bulunduğu, kararın içeriğinde ise başvuru sahibinin kötüniyetli olduğu kanaatine varılarak yine davalı itiraz sahibinin 2019 25574sayılı markası ile benzerlik ihtimali olduğu gerekçesi ile başvurunun reddine karar verildiği, davalı itiraz sahibi MDB kararına karşı 09.06.2021 tarihli yayıma itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğu, davacı başvuru sahibi ise yine benzer gerekçelerle karşı görüş sunduğu, davalı itiraz sahibi 24.11.2021 tarihinde kullanım ispatına ilişkin bir kısım evrak sunduğu, itiraz ve karşı görüşün incelenmesi neticesinde TÜRKPATENT YİDK 12.10.2021 tarihli 2021-M-7978 kararında özetle; (…)“2020/57105 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2019 25574, 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 sayılı “… …”, “lady fresh şekil”, “sun fresh şekil”, “newtopfresh” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 (1), (3), (5) ve (9) uncu bentleri uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Başvuru sahibinin Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) nezdindeki yayına itiraz işlemlerinde, itiraz gerekçesi 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 sayılı markalar hakkında SMK m. 19(2) çerçevesinde kullanım ispatı talebinde bulunduğu; bu talebe karşı yayına itiraz sahibi tarafından süresi içinde cevap verilmemesi nedeniyle MDB tarafından bu markaların kullanımının ispatlanmadığının tespit edildiği görülmüştür. Yayına itiraz sahibinin Kurul nezdinde yapmış olduğu işbu incelemenin konusunu oluşturan itirazında, MDB tarafından yapılan bu tespite ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığı ve karara itiraz dilekçesinde bu hususla ilgili herhangi bir gerekçe ya da açıklamaya yer vermediği tespit edilmiş olmakla birlikte, kullanım ispatı konusunun daha önceki aşamada (MDB nezdindeki yayına itiraz sürecinde) tartışılmış olması, kullanım ispatı konusunun ana uyuşmazlığa (SMK m. 6(1)) bağlı ve aynı uyuşmazlık içinde çözülmesi gereken bir mesele olması nedeniyle ve Kurul kararının bütünlüğü de gözetilerek yapılan incelemede MDB’nin söz konusu tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, itiraz gerekçesi 2004 07300, 2004 07301, 2010 04552 sayılı markaların kullanımının ispatlanamadığı sonucuna varılmış olduğundan, SMK m. 19(2) hükmü uyarınca, söz konusu markalar SMK m. 6(1) kapsamında değerlendirmeye alınmamıştır. Bu durumda SMK m. 6(1) kapsamında değerlendirmeye alınan tek itiraz gerekçesi marka 2019 25574 sayılı “… …” ibareli marka olmuştur. Belirtilen kapsamda yapılan inceleme sonucunda başvuru ile itiraz gerekçesi 2019 25574 sayılı markanın özellikle görsel olarak (yazım stili, renk, figuratif unsurlar ve bunların konumlandırma şekli itibariyle) benzerlik düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında başvuru ile tescili talep edilen “Islak mendiller hariç Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç)” malların 2019 25574 sayılı markanın tescil kapsamında bulunan mallarla benzer ve ilişkili olduğu tespit edilmiş ve bu mallar bakımından markalar arasında karıştırılma olasılığı bulunduğu kanaatine varılmıştır. 6769 s. SMK’nın 6 (3) bendi “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” hükmünü amirdir. Bu durumda, 6769 s. SMK’nın 6 (3) bendi uyarınca tescili talep edilen bir markanın tescilsiz bir marka gerekçe gösterilerek engellenebilmesi için, tescili talep edilen işaret(marka) için daha önceden bir hak elde edilmiş olması gerekmektedir. Yapılan incelemede ihtilaf konusu ibarenin itiraz sahibi tarafından, başvuruya konu markanın başvuru tarihinden önce ve tescili talep edilen mallar ve hizmetler için Türkiye’de süreklilik arz eder biçimde ve ticari etki oluşturacak şekilde ve başvurunun tescilini engelleyecek mahiyette bir markasal kullanımın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır. Tüm bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirmede sunulan bilgi ve belgelerin itiraz gerekçesi markanın Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaştığı sonucuna ulaşmak için yeterli olmadığı gibi başvurunun tescile konu mallar/hizmetler bakımından tescile bağlanması durumunda itiraz gerekçesi markalara verilecek zararın ya da bu markaların ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını göstermede de yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi 2019 25574 sayılı markanın renk, şekil ve tasarım itibariyle aynıyete varan oranda benzer olduğu görülmüş, bu derece benzer bir markanın tesadüfi olarak seçiminin çok olası olmadığı ve itiraz sahibi ile aynı/benzer alanda faaliyet gösteren başvuru sahibinin işbu başvurunun seçiminde itiraz sahibi markasından haberdar olarak bu markadan esinlendiği kanaatine ulaşılmış ve işbu başvurunun iyi niyetle yapılmış bir başvuru olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır. Öte yandan başvuru sahibinin önceki tarihlerde tescilli “…” markalarının bulunduğu görülmüştür. Ancak başvuru sahibinin önceki tescillerine bağlı seri markadan/müktesep haktan söz edilebilmesi için sicilde bir başkası adına tescilli bir marka ile yakınlaştırma, benzeştirme yoluyla iltibas tehlikesine veya iyi bilinen markadan haksız yarar sağlanmasına, ya da bu markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesine yol açılmaması zorunlu olduğundan, başvuru sahibinin önceki tescillerine bağlı olarak öne sürülen müktesep hak/seri marka savunması haklı görülmemiştir. (aynı yönde bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2011/3129 E., 2012/9775 K. sayılı kararı) Dolayısıyla başvuru sahibinin önceki tescilli markalarından kaynaklanan herhangi bir kazanılmış hakta söz edilemeyeceği tespit edilmiştir.” gerekçeleri ile itirazın kabulüne karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 14/12/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: marka işlem dosyası içerisinde tüm mal ve hizmet sınıflarında (03. Sınıftaki tüm alt emtialar yönünden) kullanma ispatı istenen 2004 07300, 2004 07301 ve 2010 04552 sayılı markaların davalı tarafından kullanıldığına dair herhangi bir delile rastlanılmadığı, davacının başvuru kapsamında yer alan 3. Sınıftaki “ıslak mendiller” ile davalının redde mesnet 2019 25574 tescil numaralı markasında yer alan “ıslak mendiller” emtiasının aynı olduğu, başvuru markası ile redde mesnet 2019 25574 tescil numaralı marka ve işaretleri arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu; marka işlem dosyasında davacı tarafından tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik yeterli delil sunulmadığı, davalının tescilsiz marka kullanımına ilişkin iddiasını ispat etmeye elverişli marka işlem dosyası içerisinde herhangi bir delil sunmadığından çekişme konusu mallarda davacıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, davacının marka işlem dosyasında belirttiği 2003 21243 ve 2015 56232 tescil markaları yönünden müktesep hak koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Kullanma İspatı”na ilişkin 19/2. Maddesi; “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” şeklindedir. 25/7 maddesi ise; “6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.” hükmünü içermektedir.
Böyle bir durumda marka hükümsüzlüğü talep eden davacının dayanak yaptığı markasını kullandığını ispat etmesi gibi bir yükümlüğü doğacaktır. Hükümsüzlük davasına dayanak yapılan markanın tescilli markanın kullanılmadığına ilişkin def’i de makanın kullanılıp kullanılmadığı dava tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl içinde gerçekleşmiş olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Kullanımın İspatı Yönünden:
Dava konusu marka başvurusunun tarihi 03.06.2020 olup YİDK karar iptali bakımından yapılacak kullanım ispatı değerlendirmesinde itiraza mesnet gösterilen ve tüm mal ve hizmetlrede kullanma ispatı istenen 2004 07300, 2004 07301 ve 2010 04552 sayılı markaların bu tarihte en az 5 yıldır tescilli olması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan markaların dava konusu başvurunun yapıldığı 03.06.2020 tarihi itibariyle 5 yıldır tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre marka işlem dosyası incelendiğinde, YİDK karar iptali bakımından tüm mal ve hizmet sınflarında (3. Sınıftaki tüm alt emtialar yönünden) kullanma ispatı istenen 2004 07300, 2004 07301 ve 2010 04552 sayılı markaların davalı tarafından kullanıldığına dair bir kısım delil sunulduğu, ancak sunulan delillerden birkaç tanesinin “…” markasına ilişkin görsel olduğu, yine bir takım fatura sunulduğu ancak bir kısım faturanın içeriğinin okunamadığı, okunaklı olanlarda ise “suffysoft” “…” “sevimler” “make up ıslak havlu” gibi markalara ilişkin ürün satışı yapıldığı, fatura kağıtlarının alt zemininde “lady fresh” “sevimler baby” ve “suffy soft” ibarelerinin yer aldığı, gümrük beyannamesi örneği verildiği ancak işbu delillerin 24.11.2021 tarihinde sunulduğu; davacı başvuru sahibinin ilk yayına karşı itirazda kullanım ispatını 08.10.2020 tarihinde talep ettiği; SMK 5/1-ç itirazı sonrasında “ıslak mendillerin” dahil edilerek çıkartılan yayına karşı itirazda ise kullanım ispatını 01.09.2021 tarihinde talep ettiği anlaşılmakla davalı itiraz sahibinin verilen 1 aylık süreyi geçirdiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla süresinde verilmeyen deliller kullanım ispatında değerlendirmeye alınamamıştır.
Bu durumda davalının YİDK aşamasında redde mesnet gösterdiği diğer 2019 25574 tescil numaralı markası ile başvuru markası arasında karıştırılma/benzerlik değerlendirmesi yapılmıştır.
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası

…+şekil .

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacının başvurusu kapsamında bulunan ıslak mendiller ile davalının markasında yer alan “ıslak mendiller”in aynı olduğu; başvuru kapsamında kalan diğer emtiaların ise davalı markasındaki emtia ile benzerlik taşımadığı anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; davacı markasının karakteristik şekilde ve kırmızı renkle “…” ibaresinden oluştuğu alt zeminin sarı renkli olup ibarenin sağ alt kısmında ise 3 tane papatya figürünün yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalının ret gerekçesi markasında da yine sarı zemin üzerine karakteristik ve kırzmızı renkle “…” “…” ibaresi ile ibarenin altına konumlandırılmış 3 tane papatya figürünün yerleştirildiği anlaşılmıştır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Taraf markalarının görsel olarak yüksek oranda benzerlik ihtiva ettiği; işitsel olarak davalı markasının “sap- fi-reş bey-bi vayps” şeklinde telaffuz edileceği, davacı başvuru markaları ise “top fi-reş” şeklinde telaffuz edileceği, bu çerçevede taraf markaları düşük düzeyde işitsel benzerlik ihtiva ettiği; başvuru markasında yer alan “top” ibaresi İngilizce bir kelime olup “highest point” anlamını taşımakla Türkçe’de tepe nokta, baş, üst vb.” anlamlarına geldiği, markada yer alan “fresh” ibaresi de İngilizce bir kelime olup Türkçe’de ”taze, serin, temiz” gibi anlamlarda kullanıldığı, davalı başvurusunda yer alan SAP ibaresi ise İngilizce bir ibare olup Türkçe’de ”hayat kaynağı, bitki özü, dirilik” anlamlarına geldiği, “…” ibaresi ise marka yönünden tanımlayıcı olup bebek mendili anlamına geldiği, buna göre taraf markaları arasında FRESH ibaresinin ortak olması sebebiyle bir kavramsal benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markası ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu; işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu; taraf markaları arasında iltibas bulunduğu kabul edilmiştir.
Davacı her ne kadar dava dilekçesi ve sair beyanlarında “26.01.2021 tarihinde, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/33 E. sayılı dosya ile hükümsüzlük davası” açıldığını ve redde mesnet markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini iddia etmiş ise de; dava konusu 12.10.2021 tarihli YİDK kararının iptali talebi olup işbu iddiaların, marka işlem dosyasında öne sürülmediğinden ve buna yönelik kesinleşme şerhinin marka işlem dosyasında bulunmamasından dolayı değerlendirmede dikkate alınmamıştır.
Dosyadaki delillerden marka işlem dosyası kapsamında davalının ”ıslak mendiller” emtiasında “…” markasını davacıdan önce tescilsiz marka olarak kullandığını ya da ibare üzerinde üstün hakkı olduğunu gösterir herhangi bir delil bulunmadığı; davalının redde mesnet markasının ilgili tüketici tarafından hemen akla gelecek markalar arasında olduğunu gösterecek destekleyici verilere dayanılmadığı, “markanın pazar payına ilişkin dokümanlara, satış broşürleri, kataloglar, fiyat listeleri, yıllık faaliyet raporları, ciro bilgileri, reklam, yatırım masraflarını (yoğunluk, kapsam ve etkiyi) yansıtan belgelere ya da tüketicilerin davacının markasını tercih ettiğine dair kamuoyu yoklamalarına, resmi kuruluş, araştırma enstitüsü meslek veya ticaret odalarının “geniş çevrelerin görüşünü yansıtacak şekilde” beyanlarına, tüketici farkındalığını gösteren araştırma raporlarına veya bunlara benzer tanınmışlığı ispata yönelik delile dayanılmadığı” gözlenmektedir.
Dosya içerisinden davacının marka işlem dosyasında karşı görüş itirazlarını sunarken 2003 21243 ve 2015 56232 tescil numaralı markalar yönünden kazanılmış hakkı olduğu iddia edilmiştir.
Davacının 17.11.2004 tescil tarihli ve 2003 21243 tescil numaralı markası … ibaresinden oluşmakla birlikte 03 ve 31. sınıf mallarında tescilli olduğu, davacının diğer 19.06.2017 tescil tarihli 2015 56232 sayılı markasının ise 3. Sınıfta tescilli olup … şeklinde olduğu; davacı başvuru markasının “03.” Sınıfta tescil ettirmek istemediği, gerekçe gösterilen 2003 21243 tescil numaralı markasında fazladan 31. Sınıfın da bulunduğu; önceki markanın düz beyaz zemin üzerine herhangi bir şekil ve renk unsuru içermeden oluşturulduğu anlaşılmakla önceki tarihli markalarının kapsamında yer alan malların değişiklik arz ettiği; emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi ve yeni başvurunun, başvuru sahibinin önceki markası / markalarının genel görünümünü terk etmemesi şartını sağlamadığından gerçek hak sahipliğinin bulunmadığı; davacının gerçek hak sahipliği iddiasına konu diğer markasının tescil tarihi ise 19.06.2017 olup tescil edildiği anlaşılmış olup bu markaya karşı hükümsüzlük davası açma süresi, dava konusu markanın başvurusunun yapıldığı tarihte henüz dolmadığı; bu sebeple de söz konusu markaların, dava konusu markanın başvurusunun yapıldığı 03.06.2020 tarihinde çekişme konusu olmaktan henüz çıkmadığı; söz konusu markaların dava konusu başvuru yönünden müktesep hak teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸