Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/415 E. 2022/438 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/415 Esas – 2022/438
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/415
KARAR NO : 2022/438

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 07/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacı firmanın “…………. ayakkabımı seviyorum! Şekil”, “………….. ayağınıza sağlık” , “………………………………………. ve benzeri ibareli, pekçok tescilli markanın sahibi olduğunu, 2001 yılında kurulan firmanın tüm ülkede “…” markası adında 403 adet mağazası olduğu, bu marka altında ayakkabı, bot, çizme terlikler, patikler, kemer, çanta ve benzeri birçok ürün satılmakta olduğunu, davalı şahıs tarafından 24.06.2020 tarihinde 2020/68765 sayılı “…” markasının 25. ve 35. Sınıflarda tescil başvurusunun yapıldığını, ilgili markanın ilanına davacı tarafından yapılan itirazın, YİDK tarafından, markaların iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davacının “………….. ayakkabımı seviyorum! Şekil”, “……………..e’’ ibareli markaları TPMK nezdinde tescil ettirerek marka tescilinin sağladığı korumadan yararlandığını, davacının çok uzun bir süredir istikrarlı bir şekilde yüksek bütçeli reklam, promosyon ve diğer tanıtım faaliyetlerinde bulunduğunu ve bu faaliyetlerine de her sene artan bütçeler ile devam ettiğini, milyonlarca doları aşan reklam yatırımlarıyla “…” markasını, tüm iş dallarında ve iştigal alanlarında bilinen, meşhur bir marka haline getirdiğini, ayrıca davacı markasının Türk Patent nezdinde tanınmış marka olarak tespit edildiğini, davalı şahsın davacının markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, dava konusu markanın davalı şahıs tarafından davacı firmanın tanınmışlığından yararlanmak amaçlı ve kötü niyetli olarak başvuru konusu edildiğini, Türkiye’de yüksek tanınmışlığı olan davacı markaları karşısında tüm potansiyel tüketicilerin davalı şahsa ait “…” markasını, davacıya ait “…” markasının alt bir markası veya marka serisi olarak değerlendirileceğini, davalı şahsa ait “…” markasında “…’’ kelimesinin sonuna “yd” ibaresi eklenmek suretiyle değişik bir kombinasyon oluşturulmaya çalışıldığını, bu durumun davacı markaları ile aynilik derecesindeki benzerliği ve iltibası ortadan kaldırmadığını, “…” markasın da belirleyici ve dikkat çekici olan 3 harfi olan “…” ibaresinin ardına “yd’’ harfleri eklense de akılda kalıcı ilk hece olan “…” kelimesiyle işitsel olarak ayniyet arz ettiğini ve davacı markaları ile işitsel olarak ayniyet bulunduğunu, görsel olarak da sona eklenen “yd” harflerinin farklılık oluşturmadığını, genel intiba açısından da taraf markalar arasında ayniyet derecesindeki benzerliğin bulunduğunu, halkın, markayı kullanan işletmelerin aynı olduğu yanılgısına düşmesi veya düşürülmesi durumu ve dolayısıyla da markalar arasındaki sulandırma ihtimalinin olduğu aşikar olduğunu, … ve … markalarının davacı ve davalı tarafından 25. ve 35. sınıflarda kullanılması halinde; halkın markayı kullanan işletmelerin aynı olduğu yanılgısına düşmesi veya düşürülmesi durumunun söz konusu olduğunu iddia ederek TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.11.2021 tarihli 2021-M-9573 sayılı kararın iptaline, dava konusu 2020/68765 sayılı “…” marka başvurusu tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil vekili cevap dilekçesiyle; iltibas tehlikesinin, markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak tespit edileceğini, iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında markanın bütünü itibariyle göz önüne alınması gerektiğini, dava konusu marka ile davacı markaları arasında ayırt edici özellikler bulunduğunu ve iltibas tehlikesi olmadığını, dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markaları karşılaştırıldığında ortalama tüketici nezdinde markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, ortalama bir tüketicinin ilk görüşte markalar arasındaki farklı anlayabileceğini, markanın ilk üç harfinin davacı markası ile benzerlik göstermesinin karıştırılmaya gerekçe gösterilemeyeceğini, tüketicilerin dava konusu “…” ibareli marka ile davacının gerekçe markalarını birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu iddiasının davacı tarafından herhangi bir somut delil ile desteklenmediğini, sadece davacı soyut beyanlarına dayanarak davalının kötü niyetli olduğu sonucuna ulaşılabilmesinin mümkün olmadığını, davacının davalının kendi markalarının tanınırlığından faydalanma kastı ile hareket ettiğini iddia ettiğini ancak “…” kelimesi yabancı bir kelime olduğunu ve “saçları ağarmış anlamına geldiğini ve aynı zamanda New Mexico eyaletinde , Virginia eyeletinde ve Newyork’ta bir yerleşim yeri ismi olduğunu, aynı zamanda da bir özel isim olarak “…” ibaresinin kişi ismi olarak kullanıldığını, davacının dava konusu markanın “…” markasının sonuna “yd ” eki getirilerek oluşturulduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu zira “…” kelimesi anlamsız bir birleşimden ibaret olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu 2020/68765 sayılı “…” ibareli marka başvurusu 25. ve 35. Sınıf dahilinde 25. Sınıf emtiaların satışı hizmetini kapsayacak şekilde davalı … adına 24.06.2020 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde yapıldığı, 13.07.2020 tarih ve 352 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edilen marka başvuruna davacı vekili tarafından 2014/100154, 2011/89146, 2014/100160, 2015/84285, 2016/76390, 2017/05650, 2017/110135, 2017/110151, 2018/100159, 2018/62624, 2018/81393, 2019/114969, 2019/114981, 2019/131850, 2019/132770, 2019/18045, 2019/37185, 2019/51329, 2019/51331, 2019/66182, 2015/94126, 2015/94138, 2015/94141 sayılı markalar gerekçe gösterilerek itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı 26.12.2020 tarih ve E.2020-OE-625737 sayılı kararı ile işbu itiraz itiraz gerekçeleri yerinde bulunmadığından reddedildiği, davacı tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı kararınının yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi için karara itiraz başvurusu yapıldığı, davaya konu12.11.2021 tarih ve 2021-M-9573 sayılı kararıyla; “2020/68765 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun yayınına yapılan itirazın incelenmesi sonucunda, markalar kavramsal, işitsel ve görsel olarak ihtiva ettikleri unsurların tamamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen 2014 100154, 2011 89146, 2014 100160, 2015 84285, 2016 76390, 2017 05650, 2017 110135, 2017 110151, 2018 100159, 2018 62624, 2018 81393, 2019 114969, 2019/114981, 2019 131850, 2019 132770, 2019 18045, 2019 37185, 2019 51329, 2019 51331, 2019 66182, 2015 94126, 2015 94138, 2015 94141 sayılı “f………………………….” ibareli markaların iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Markalar benzer olmadığından, itiraz gerekçesi markaların önceki kullanımları ya da piyasadaki bilinirlik düzeyinin de markalar arasında karışıklığa neden olmayacağı, muteriz markalarının ün ve itibarından haksız kazanç elde etme ya da bunlara zarar verme ihtimallerinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. İtirazda ileri sürülen kötü niyet iddiasının ise yeterli bilgi ve delille ispatlanmadığı, başvuru sahibinin tespit edildiğinden bu yöndeki iddialar da haklı bulunmamış ve itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 07/12/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu marka ile davacının mesnet markalarından 2019/18045 sayılı … ve 2019/66182 sayılı … markaları arasında emtia benzerliği bulunmadığı, 2015/84285 sayılı… made for comfort, 2015/94126 sayılı fılo, 2015/94138 sayılı fio, 2015/94141 sayılı fylo, 2019/132770 sayılı … akademi markaları arasında 25. Sınıf emtialar bakımından benzerlik olduğu, 2017/05650 sayılı …, 2014/100160 sayılı fl….et, 2014/100154 sayılı floshop, 2011/89146 sayılı flove markası ile 35. Sınıf hizmetler bakımından benzerlik bulunduğu, 2017/110135 sayılı …, 2017/110151 sayılı … kids, 2018/100159 sayılı flocare, 2018/81393 sayılı …, 2019/37185 sayılı f…..mic ayağınıza sağlık markaları arasında 25. ve 35. Sınıf bakımından emtia benzerliği olduğu, 2016/76390 sayılı …, 2018/62624 sayılı flotomik, 2019/114969 sayılı …, 2019/131850 sayılı …, 2019/51331 sayılı … sport, 2019/51329 sayılı … sport markaları arasında 25. ve 35. Sınıf bakımından emtia benzerliği olduğu ve 18. Sınıfta yer alan özellikle “çantalar, cüzdanlar” emtiaları bakımından ilişki bulunduğu, dava konusu marka ile davacının mesnet markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik taşımadığı ve markaların bütünsel olarak bıraktıkları genel izlenimin farklı olduğu, dava konusu marka ile davacının mesnet markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacı şirketin, somut olay kapsamında tanınmış marka korumasından faydalanamayacağı, dava konusu 12.11.2021 tarih ve 2021-M-9573 sayılı YIDK kararının yerinde olup olmadığı ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü hususlarında takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; 2019/18045 sayılı … ve 2019/66182 sayılı … markaları arasında emtia benzerliği bulunmadığı, 2015/84285 sayılı… made for comfort, 2015/94126 sayılı fılo, 2015/94138 sayılı fio, 2015/94141 sayılı fylo, 2019/132770 sayılı … akademi markaları arasında 25. Sınıf emtialar bakımından benzerlik olduğu, 2017/05650 sayılı …, 2014/100160 sayılı floutlet, 2014/100154sayılı floshop, 2011/89146 sayılı flove markası ile 35. Sınıf hizmetler bakımından benzerlik bulunduğu, 2017/110135 sayılı …, 2017/110151 sayılı … kids, 2018/100159 sayılı flocare, 2018/81393 sayılı …, 2019/37185 sayılı … ayağınıza sağlık markaları arasında 25. ve 35. Sınıf bakımından emtia benzerliği olduğu, 2016/76390 sayılı …, 2018/62624 sayılı flotomik, 2019/114969 sayılı …, 2019/131850 sayılı …, 2019/51331 sayılı … sport, 2019/51329 sayılı … sport markaları arasında 25. ve 35. Sınıf bakımından emtia benzerliği olduğu ve 18. Sınıfta yer alan özellikle “çantalar, cüzdanlar” emtiaları bakımından ilişki bulunduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;dava konusu marka düz beyaz zemin üzerine siyah büyük standart harflerle yazılmış … kelimesi ile bu kelimenin üzerinde konumlandırılmış siyah şeklin bir bütün teşkil etmesi ile oluşturulduğu, şeklin spesifik olarak akılda somut bir imaj oluşturmadığı, dolayısı ile her ne kadar markada üst bölümde yer alsa dahi asli unsur oluşturacak özellikte olmadığı, markada asli unsur … kelime unsuru olarak dikkat çektiği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; … ve … ibareli davacı markalarında tek ve asli unsurun … ibaresi olduğu, ………………..t marklarında ise “sport, kids” gibi ibarelerin özellikle 25. Sınıf emtialar bakımından ayırt edici gücü düşük olduğu için tali unsurlar olarak değerlendirileceği, bu markalar için de asli unsurun … ibaresi olduğu, ………. kelime markalarında ise davacının … ibaresi ile aynı okunuşa sahip kelimeleri koruma altına alma girişiminde bulunduğu ve işbu markaların fonetik olarak … markası ile ayniyet taşıdığı, F………….. kelime markalarında ise bu kelimelerin bilinen bir anlamının olmaması, kelimelerin birleşik yazılması gibi unsurlar göz önüne alındığında bu markaların ayrılmadan bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği ……………… markalarında ise … ibaresinin farklı ve turuncu olarak büyük harflerle yazılmış olması ile … ibaresi diğer kelime unsurlarına göre daha baskın olarak algılandığı, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bilirkişi raporlarında da izah edildiği üzere; dava konusu markasında …………… harfleri her ne kadar davacı markaları ile aynı dizilime sahip olsada bu marka direkt olarak … olarak algılanmadığı, dava konunsu markanın okunuşunda ise “y” harfinin varlığı sondaki “d” harfinin yumuşak bir ünsüz olması ile ön plana çıktığı, diğer taraftan davacının mesnet markalarının bir kısmı düz beyaz zemin üzerine siyah yazı standart harfler ile oluşturulmuş markalar olduğu, diğer markalarda … ibaresi için turuncu bir renk tercihi söz konusu olduğu, dava konusu markada ise herhangi bir renk unsuru bulunmadığı, davacının … markalarında ise bir ayak figürü kullanıldığı, dava konusu markada kullanılan figüratif unsur bakımından da bir benzerlik söz konusu olmadığı, … ibaresinin bilinen bir anlamı bulunmadığı, … ibaresinin ise İngilizcede birden fazla anlamı olmasına karşın Türkçe’de bilinen ve/veya aşina olunan bir kelime olmadığı, dolayısı ile markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik taşımadığı ve markaların bütünsel olarak bıraktıkları genel izlenimin farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2022

¸ ¸