Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/408 E. 2023/4 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/408
KARAR NO : 2023/4
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …


VEKİLİ : Av. …


DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1974 yılından beri gıda sektöründe faal olduğunu, … markalarının ise 1994 yılından beri tescil sahibi olduğunu, 40 yılı aşkın bir süredir ise hem ticaret unvanı ile hem de marka olarak bu ibareyi kullandıklarını, müvekkili markalarının 2011 yılından beri tanınmış bir marka olduğunu, bu durumun mahkeme kararları ile de tespit edildiğini, “…” markasının gerek ülkemizde gerekse de yurtdışında tescilli olduğunu, müvekkilinin markasını korumak için bugüne kadar çok sayıda dava ikame ettiğini, dava konusu … sayılı markaya yönelik itirazlarının reddedildiğini, halbuki taraf markalarının benzer olduğunu, markada büyük puntolarla yazılmış … ibaresi ve küçük puntolarla yazılmış … … kelimelerinin yer aldığını, … … kelimesinin “…” anlamına gelmekte olduğunu, bu nedenle anılan ibaret ayırt edicilliğinin bulunmadığını, markanın asli unsurunu “… “ sözcüğü olduğunu, bu ibarenin müvekkline ait … markasına üst düzeyde benzer olduğunu, görsel açıdan markalar arasındaki tek fark davalı markasının başında kullanılan “…” harfi olduğunu, kalan … – … ibareleri görsel açıdan birebir aynı olmasa da ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, … harfi özellikle markayı … olarak kullanmak isteyen marka sahipleri tarafından … harfi yerine yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğunu,”…” markaları ile ilgili verilmiş çok sayıda kararda …, … , … gibi markaların müvekkili markaları ile benzer görüldüklerini, “… …” markası … . sınıfta tescil edilmek istenildiğini, müvekkilinin … numaralı “… …” ibareli markası, davaya konu markasının tescil talep ettiği … . sınıfta tescilli olduğunu, bu halde taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunacağını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, tanınmış olması nedeniyle güçlü bir korumadan yararlanır konuma geldiğini, orta seviyedeki tüketicilerin taraf markaları arasında karışıklık yaşayacaklarını, … markasının müvekkili ile özdeşleşmiş olduğunu, … ve mahkeme kararları doğrultusunda müvekkiline ait … markasının memleket çapında tanınmış marka olduğunu, tanınmış markaların daha geniş korumadan yararlanmaları gerektiğini, tanınmış markaların farklı sınıflarda da korunmaları gerektiğini, müvekkilinin bu ibare üzerinde aynı zamanda üstün ve gerçek hak sahibi de olduğunu, markaların görsel ve fonetik olarak benzer olduklarını, birbirlerinin serisi olarak algılanacaklarını, iddia ederek … sayılı … kararının iptalini ve dava konusu … sayılı “… ….” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf markalarının benzer oldukları iddiasını kabul etmediklerini, davacı yan markalarının tanınırlığının kabul edileceği sektörün gıda ürünleri olduğunu, “… … “ markasının tanınan marka olduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet göstermeyen ve aynı sektörde tanınmayan davacının yaptırdığı ve yaygın olarak halk arasında tanınmayan markasının müvekkilin markasıyla karıştırılma imkanının olduğu iddialarının izahtan vareste olduğunu, müvekkilinin markasının, … desing şeklinde olduğunu, davacının markasının ise … olarak tescil edildiğini, müvekkili markasının okunuşunun “…” şeklinde olduğunu, müvekkili markasının … “…” anlamına geldiğini, okunuş ve yazılış açısından davacı markasından tamamen farklı olduğunu, davacının bu markayı kötü niyetli olarak ikame ettiğini, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal unsurlar bakımından hiçbir benzerliğin bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… …” ibaresinin … . Sınıf mallarda 05.12.2019 tarih ve … sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların … Başkanlığı’nın 15.10.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını değerlendiren … Kurulu’nun 01.10.2021 tarih ve … sayılı kararıyla; “… başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki … Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım ve tanınmışlık gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir…. sayılı ve “….”, “… …”, “… …”, “…” ve “…”ibareli markalar işbu başvurudan sonra kayıtlara girmiş olduğundan karıştırılma ihtimali incelemesinde dikkate alınmamıştır. …. sayılı markalar bakımından yapılan incelemede, başvuru konusu işaretin “…” şeklinde bir bütün oluşturacak şekilde okunup algılanması, markaların -tüketicilerin dikkatinin yoğunlaştığı- başlangıç kısımlarının birbirinden farklı olması, başvuru konusu markada herhangi bir unsurun ön plana çıkarılmamış olmasından dolayı tüketicinin başvuru konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı hususları başvuru konusu işaret ile belirtilen itiraz gerekçesi markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olmadıkları görüşüne varılmıştır. Dolayısıyla, başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varıldığından karıştırılma gerekçeli itiraz haksız bulunmuştur. Başvuru ile itiraz gerekçesi markalar benzer bulunmadığından muterizin eskiye dayalı kullanım ve tanınmışlık gerekçeli itirazları da kabul edilmemiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 01/12/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu başvuru kapsamında yer alan … . sınıf mallar ile aynı ya da benzer mal veya hizmet sınıfları içerir mahiyetteki önceki tarihli tek davacı markasının, … sayılı marka olduğu, davacı yanın sair markalarının tamamının, dava konusu marka kapsamındaki emtialardan farklı mal ve hizmetleri kapsadığı, dolayısıyla sair markalar açısından SMK m. 6/1 koşullarının zaten oluşmadığı, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açılanan nedenlerle dava konusu marka ile … sayılı davacı markası arasında, makul düzeyde dikkat, zeka ve özen seviyesine sahip tüketicilerin, işaretleri, iktisadi anlamda ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırmalarına yol açacak bir benzerliğin mevcut olmadığı, davacı yanın “…” markalarının “…” açısından tanınır olduğu ancak dava konusu markanın hem bütünsel olarak farklı bir kurumsal kimliği işaret ettiği hem de tamamen farklı bir mal grubu açısından tescilinin talep edildiği, bu nedenle somut olayda SMK m. 6/5 koşullarının meydana gelmeyeceği, SMK m. 6/3 ve 6/6 koşullarının somut olayda oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı… Kanunu (…) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı… Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı… Kanununun 6. maddesinin … . numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı… Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, …, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “…” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “…” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Davacı yanın çok sayıda dayanak markası mevcut olup bu markalar genel olarak … Sınıf dava konusu .. . Sınıf emtialar ile aynı ya da benzer emtiaları içerir markaları sınıf listesi ile sair markalar ise yalnızca marka örnekleri ile gösterilmiştir. Ayrıca … kararında da belirtildiği üzere … sayılı markaların başvuru tarihi, dava konusu markadan sonraki tarihli olduğundan değerlendirmede dikkate alınmaları mümkün görülmemiştir.
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

…. …+…
(… . sınıf) …



….

…. …
… …
(…. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan … .sınıftaki emtiaların tamamı, davacı yanın önceki tarihli 2015/22505 sayılı markası kapsamında da yer aldığı, bahsi geçen markalar kapsamındaki emtialar bakımından dikkatli ve ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek duyulmaksızın markaların doğrudan birbiri ile rekabet içerisinde olan, aynı ihtiyaçlara ve pazara yönelik, benzer tüketici gruplarına hitap eden, birbirleri yerine tercih edilebilir malları kapsadıkları; bununla birlikte davacı yanın sair markalarının hiçbirinin … . Sınıf malları veyahut bu mallar ile doğrudan benzer nitelikteki mal veya hizmet sınıflarını kapsamadıkları, dolayısıyla bahsi geçen markalar bakımından SMK m. 6/1 kapsamında aranılan iki temel kriterden biri olan emtia benzerliği kriterinin somut olayda gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, bu halde davacı yanın sair markaları açısından işaretsel anlamda bir karşılaştırma yapılmaksızın SMK m. 6/1 koşullarının somut olayda meydana gelmediğinden bahsedilebileceği görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; … … şeklindeki markanın “…” hakim ve “…” tali unsurlarını içerir şekilde yaratılmış bir sözcük markası olduğu, “…” ibaresinin bütüne hakim sözcük unsuru olarak konumlandırıldığı, anılan ibarenin … de bilinen bir anlama sahip olmadığı, ülkemiz tüketicisi nezdinde bilindiği kabul edilebilecek yabancı dildeki sözcüklerden de olmadığı, … nin soldan sağa yazıldığı gibi okunan bir dil olması karşısında telaffuzunun “… …” şeklinde üç heceli olarak gerçekleştirileceği, markadaki ikincil sözcük unsuru olan “…” kelimesinin dilimize de “…” olarak yerleşmiş … temelli bir kelime olduğu, ticaret hayatında yaygın kullanımı bulunduğu, kaldı ki dava konusu markada da tamamen tali nitelikte ve son derece silik bir görselle konumlandırıldığı görüldüğünden bütünsel ayırt edicilik açısından bir katkısı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın önceki tarihli markalarından dava konusu marka ile aynı ya da benzer mahiyetteki mal veya hizmetleri içerdiği tespit edilen tek markası olan markasının ise “…” sözcüğü ve “…” harfini simgeleyen bir logodan oluştuğu, markadaki hakim unsurun şüphesiz “…” kelimesi olduğu, …” kelimesinin “erme işi” anlamına geldiği gibi “…” fiilinin da kökü olarak algılanabilecek somut anlamı bulunan … bir sözcük olduğu, “…” şeklinde telaffuz edileceği, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Dava konusu markanın esas unsuru “…” şeklinde beş harften oluşan bir dizilime sahipken davacı markasının esas unsuru ise “…” harflerinden meydana gelmiş dört harfli bir sözcük olduğu, bu itibarla markaların ortak olarak “…” harflerinin aynı dizilimle içerdikleri, benzer sesler olan “…” harflerini de yine son ses olarak taşıdıkları, ancak dava konusu markanın başlangıcında “…” sesinin bulunduğu; her ne kadar taraf markaları benzer bir harf dizilimi taşımakta iseler de dava konusu markanın bütün olarak “…” şeklindeki oluşumunun, … harf karakterleri içeren “…” şeklindeki davacı markasından farklı bir görsel algı yarattığı gibi yine markaların telaffuzlarının da birbirlerinden somut bir biçimde farklılaştığı görülmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve … sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “… …” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… …” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı… Kanununun 6. maddesinin (…) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı, davacı yanın SMK m. 6/3 kapsamında gerçek hak sahipliği iddialarının temel anlamda tescilli markalarına ilişkin kullanımlarına dayandığı, başka bir ifadeyle davacı yanın dava konusu ”… …” ibaresi üzerinde kullanıma dayalı bir hak sahipliği iddiasının zaten mevcut olmadığı, davacı yanın tescilli markaları ile dava konusu marka arasında iltibas ihtimaline neden olabilecek bir benzerlik hali tespit edilmediğinden, davacı yanın ayrıca SMK m. 6/3 kapsamında bir üstün hakkının bulunduğu yönünde de bir kanaate, ekstra bir inceleme yapılmasına gerek duyulmasından, varılması mümkün görülmediği, aynı şekilde davacı yanı SMK m. 6/6 kapsamındaki üstün hak iddiasının da ticaret unvanının kılavuz unsurunda dayalı olduğu, ancak yine aynı gerekçelerle somut olayda bu kapsamda bir üstün hakkın da davacı lehine oluşmayacağı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 179,90-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (…),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023
Katip … Hakim …
¸ ¸