Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/401 E. 2022/425 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/401 Esas – 2022/425
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/401
KARAR NO : 2022/425

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; iş bu dava kapsamında yer alan müvekkili şirket adına kayıtlı ve tescilli “…” markalarının 07./08./09./11./12./14./16./18./21./24./28./38. sınıflarda tescil edilmiş ve tanınmış marka olduğunu, davalı tarafa ait 2019/115578 nolu “…” ibareli markanın müvekkili şirket adına tescilli markaların ana faaliyet alanını kapsayacak şekilde 35. Sınıfta marka tescil başvurusu yapıldığını, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 27.01.2021 tarihli 2021-OE-51310 sayılı karar ile itirazın kısmi kabul edilerek işbu dava konusu davalı marka tescil başvurusundan 35. Sınıftaki bazı emtiaların çıkarıldığını, davalı tarafa ait 2019/115578 nolu başvurunun, 6769 sayılı SMK 6/1, 6/3, 6/4, 6/5 ve 6/9 maddeleri gereğince tamamen reddi gerektiğini, müvekkili şirket adına kayıtlı ve tescilli markaların tanınmışlığının ispatları olarak; Google üzerinden yapılan arama sonuçlarında müvekkili markaya ait ürünlerin ilk sırada yer aldığını, yerli ve yabancı basında çok sayıda müvekkili markaya dair haber yayınlandığını, … markası ile layık görüldüğü ödüllerin mevcudiyetini, IPSOS araştırma firması tarafından yapılan araştırmalarda müvekkili markaya yer verildiğini, müvekkili şirketin 2021 itibariyle dünyanın en büyük cep telefonu satıcısı haline gelen teknoloji satıcısı olduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığına katkısı olacak çeşitli tanıtım çalışmaları ve faturalara ilişkin evrakların varlığını, müvekkili şirket adına kayıtlı ve tescilli markaların eskiye kullanımının ispatı olarak; müvekkili bahse konu …, … vb. ibareli ürünlerinin ülkemizde uzun yıllardan beri satış ve tanıtımının sağlandığını, müvekkili şirketin 2018 yılında İstanbul’da ilk mağazasının açıldığını, müvekkili şirkete ait markaların Türkiye ve dünya çapında eskiye dayalı ve yoğun kullanımı ile tanınmış hale geldiğini, “…” ibaresinin hitap ettiği tüketici kitlesi tarafından yüksek tanınırlığa ulaşmış olduğunu ve dava konusu markanın isim benzerliği sebebiyle karışıklığa mahal vermekte olduğunu, dava konusu marka ile müvekkil şirketinin markalarının farklı tüketici sınıflarına hitap ettiği iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı tarafa ait marka başvurusunun tüketiciyi güvendiği müvekkili markayı oluşturan teşebbüsün, yeni bir alanda daha üretime geçtiği yönünde yanıltacağını, müvekkili şirket adına kayıtlı ve tescilli … markalarının özgün ve öylesine yaratılabilecek markalar olmadığı, tüm alanlar için bu markanın alınmasının markanın taklidi anlamına geleceğini, müvekkili şirkete ait markaların TPMK ve uluslararası tescilli olduğunu, davalı tarafa ait marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun ispatı olarak; başvuru sahibinin tacir olduğunu ve basiretli bir tacirden beklenen davranışı sergilemediğini, müvekkili markaya ait ürünlere aksesuar ürettiğini ve müvekkili markadan haberdar olduğunun davalı marka başvurusu sahibine ait internet sitesi satışlarından anlaşıldığını, müvekkili markadan haksız faydalanma saiki içinde olduğunu, davalı tarafın gerçek hak sahibi olmadığı halde uluslararası bazda tanınmış başkaca markalara dair marka ihlalleri yapmış olduğunu, davalı tarafın müvekkil markanın ürün üzerindeki ambalaj kullanımındaki renklerde başvuru yapılmasının tesadüfi olmadığını, belirtilen bilgiler, Yargıtay ve Avrupa Birliği İspanya Ticari Markalar Mahkemesi kararları doğrultusunda, Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 30.09.2021 tarih ve 2021-M-7570 nolu kararın iptali 2019/115578 nolu “…” ibareli markanın tümden reddine, tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; dava konusu markanın müvekkili şirketin kendi adını taşıdığını, “…” sözcüğünün “…”in baş harflerinden türediğini, müvekkili şirketin 2019/103174 numarası ile tescilli “…” markasının müvekkile ait “…” markasından önce başvurusu yapılan ve aynı şekilde müşteri ile marka arasında doğrudan bağ kurulabilmesi için müvekkil firma isminin kısa unvanı olan “…” sözcüğünün başına sözcük eklenerek türetildiğini, müvekkil markalarının “…” şeklinde bitmesinin davacıya ait markanın iltibasıyla ilgisi olmadığını, müvekkili markanın, davacı tarafın iddialarının aksine 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç hükümleri uyarınca aranan mal/hizmet grubunun aynılığı koşulunun sağlanmadığını, müvekkil firmanın tescil için başvuruda bulunduğu sınıfın davacı firmanın tescili kapsamında olmadığını, itiraz sahibi şirketin nispi ret sebeplerinin varlığı iddiaları yönünden dava konusu edilen “…” işaretinin, ortalama bir tüketici tarafından marka algısı uyandıran bir işaret olmadığını, davacı taraf markanın Türkiye’de “…” olarak değil “Xiaomi telefon” olarak tüketici algısında yer aldığını, müvekkili firmanın markası ile davacı taraf markasının arasında her iki işareti birbirinden ayıran renk farklılığının olduğunu böylece bütünsel olarak bir benzerlik bulunmadığını, tanınmış marka iddiaları yönünden itiraz sahibi şirketin markalarının TPMK’nın tanınmış markalar sicilinde yer almadığını, davacı tarafın kötü niyet iddialarına örnek gösterdiği “Mcdodo” markasının Türkiye’deki resmi dağıtıcısının müvekkili şirket olduğunu ve böylece söz konusu markanın Türkiye haklarının müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’de dağıtım hakkına sahip olduğu markalar ya da kendi ürün yelpazesi ile ilgili markalar hakkında davacı tarafın kötü niyet iddialarının asılsız olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın kısmen reddiyle ilgili verilen MDB kararına karşı davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı … AKSESUARLARI İTHALAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından 20.11.2019 tarihinde 35. Sınıftaki emtiaları kapsayacak şekilde “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğu, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 2019/115578 başvuru numarası ile 13.01.2020 tarihli 340 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasına karar verildiği, davalı yana ait “…” markasının yayınına davacı tarafından 2013/77495 sayılı “…” ibareli, 2014/74262 sayılı “…” ibareli, 2017/51146 sayılı “…” ibareli, 2018/78718 sayılı “.X” ibareli, 2018/107025 sayılı “…..D” ibareli, 2018/115424 sayılı “………..İT” ibareli, 2019/82337 sayılı “…” ibareli, 2019/56668 sayılı “… PAY” ibareli, 2019/51407 sayılı “………..” ibareli, 2019/51406 sayılı “……..ET” ibareli, 2019/45341 sayılı “…” ibareli ve 2019/102219 sayılı “…” ibareli markalar gerekçe gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, ve 6/9 hükümleri uyarınca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 27.01.2021 tarihli 2021-OE-51310 sayılı kararı ile itirazı kısmi kabul ederek işbu dava konusu davalı marka tescil başvurusundan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde ve satın alması için Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, amperler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt tarayıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş ekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenleri, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektrikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi in güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil.) radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar, metronomlar. Mallarını bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemeler ile sağlanabilir.)” emtialarının çıkarılmasına karar verildiği, karara karşı davacı yanın itirazı üzerine Markalar Dairesi Başkanlığı kararının Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından tekrar değerlendirildiği, 30.09.2021 tarih ve 2021-M-7570 sayılı kararıyla; “Yapılan incelemede işbu başvuru ile muterize ait ‘…’ ibareli markalar benzer görülmekle birlikte başvuru kapsamında kalan hizmetler bakımından markalar arasında SMK m. 6/1 hükmü anlamında karıştırılma ihtimali doğmayacağı kanaatine varılmıştır. İtiraz sahibinin ‘…’ esas unsurlu markaları bakımından ise, işbu başvurudaki ‘…’ ibaresinin bir bütün oluşturacak şekilde ve farklı tasarımda olmasından dolayı, söz konusu itiraz gerekçesi markalarla işbu başvuru arasında SMK m. 6/1 hükmü anlamında karıştırılma ihtimali doğmayacağı kanaatine varılmıştır. SMK m. 6/3 ve 6/4 gerekçeli itirazlar, hükmün şartlarının oluştuğu muteriz tarafından ispatlanamadığından kabul edilmemiştir. Ayrıca, itiraz sahibince ileri sürülen SMK m. 6/5 gerekeli itiraz muterize ait markaların tanınmış olduğu ispatlanamadığından ve işbu markanın tescili halinde, muterizin markalarına verilecek zararın ya da markalarının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argümanlar ve savlar sunulmadığından, Kurul’da da bu yönde bir kanaat oluşmadığından, başvurunun 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı görüşüne varılmış ve bu yöndeki itiraz kabul edilmemiştir. Başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddia da somut delillerle ispatlanamadığından bu gerekçeye dayalı itiraz da yerinde ve haklı görülmemiştir.” davaya konu 2019/115578 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun kapsamından çıkarılmayan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” emtiaları bakımından tescil işlemlerinin 06.12.2021 tarihinde tamamlandığı tespit edilmiş olup dava konusu markanın güncel şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 26/11/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca dava konusu 2019/115578 sayılı “…” ibareli marka ile davacının itiraza ve hükümsüzlüğe gerekçe gösterdiği markalar arasında kabul edilen hizmetler yönünden iltibas koşullarının oluşmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca davacının gerçek hak sahipliği iddiasının ispatlanamadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/4 maddesi uyarınca “…” markasının çekişme konusu 35. sınıf hizmetler bakımından Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca “…” markasının sektörel anlamda ciddi bir tanınmışlığa sahip olduğu, sektörel olarak ilişkilendirilebilecek sair emtialar yönünden de korunması gerektiği, kabul edilen emtialar bakımından 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluştuğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi uyarınca dava konusu 2019/115578 sayılı ”…” ibareli marka başvurusunun kötüniyetli bir şekilde gerçekleştirildiği, tüm bu nedenlerle Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 30.09.2021 tarih ve 2021-M-7570 sayılı kararlarının iptali koşullarının oluştuğu, dava konusu 2019/115578 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun tescilli olduğu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” emtiaları bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

… .., 42. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davaya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen 2014/74262 sayılı “…” ibareli, 2017/51146 sayılı “…” ibareli, 2018/78718 sayılı “M…..” ibareli, 2018/07025 sayılı “M……..reli, 2019/82337 sayılı “…” ibareli, 2019/51407 sayılı “… FİNANCE” ibareli, 2019/51406 sayılı “…..ET” ibareli ve 2019/102219 sayılı “…” ibareli markalar arasında mal ve hizmet sınıfları bakımından bir benzerlik bulunmadığı bu nedenle 6/1-b maddesi yönünden markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi bakımından ilk koşul olan mal ve hizmet sınıflarının benzerliği koşulunun sağlanmadığı; bunun yanında davaya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen 2013/77495 sayılı “…” ibareli, 2018/115424 sayılı “………DİT” ibareli, 2019/56668 sayılı “……AY” ibareli ve 2019/45341 sayılı “…” ibareli markaların 35. sınıf bakımından tescilli olduğu bu nedenle 6/1-b maddesi yönünden markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi bakımından ilk koşul olan mal ve hizmet sınıflarının benzerliği koşulunun sağlandığı görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu “…” ibareli markanın ise beyaz arka plan üzerinde başlangıç ve son kısımları lila, orta kısımları pembe olacak şekilde ve liladan pembeye geçişli bir renk plaeti kullanılarak oluşturulduğu harflerle, ibarenin ilk harfi büyük ve diğer harfleri küçük olacak şekilde oluşturulduğu ve bit bütün olarak incelendiğinde figüratif bir görünüm oluşturulduğu, dava konusu markanın “RED” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir marka olduğu, “RED” ibaresinin İngilizce bir kelime olduğu ve “kırmızı” anlamına geldiği, “…” ibaresinin ise Çince “pirinç”, Latince “kalp” anlamlarına geldiği, “…” ibaresinin dilimizdeki karşılığının “… notası” olduğu, ibarenin, ülkemiz tüketicisi nezdinde, bütün olarak bir anlam oluşturmayabileceği, tüketicinin “…” ibaresinin tek başına olmadığı bir durumda nota olarak algılanmasının mümkün olmadığı, markanın “red-…” şeklinde telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; itiraza gerekçe gösterilen 2013/77495 sayılı “MI ” ibareli davacı markasının beyaz arka plan üzerine siyah harflerle figüratif bir unsur oluşturacak şekilde meydana getirildiği, 2018/115424 sayılı “MI …” ibareli, 2019/56668 sayılı “… Pay” ibareli ve 2019/45341 sayılı “M i” ibareli davacı markalarının ise yine beyaz arka plan üzerine siyah renk kullanılarak ibarelerin ilk harfleri büyük harf, diğer harfleri küçük harf olacak şekilde ve herhangi bir figüratif unsura yer verilmeksizin oluşturulduğu, markaların esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu, “C…T” ve “PAY” ibarelerinin tali unsurlar olduğu; davacı yana ait “MI” ve “M i” ibareli markaları oluşturan “…” kelimesinin Çince “pirinç”, Latince “kalp” ve dilimizde “… notası” anlamlarına geldiği, davacı yana ait diğer markalardan “MI … ” ibareli markanın “…” ve “CR….DİT” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğunu, “…” kelimesinin İngilizce bir kelime olduğu ve “kredi, alacak, vade, nüfuz vb.” anlamlarına geldiği, davacı yana ait son marka olan “…” ibareli markanın ise “…” ve “PAY” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu, “PAY” kelimesinin İngilizce bir kelime olduğu ve “ödeme, ücret, ödemek vb.” anlamlarına geldiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları görsel olarak karşılaştırıldığında davaya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen markalar arasında “…” ibaresinin ortak olması nedeniyle harf dizilimsel bir ilişki mevcut ise de davaya konu olan markada “…” ibaresinin sonda itiraza gerekçe gösterilen markalarda ile “…” ibaresinin başta bulunduğu ve davaya konu markaya renk kombinasyonu olarak lila-pembe renk tonunun hakim olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu ibarenin tek başına iltibas yaratacak düzeyde bir yakınlığa sebep olmadığı bu nedenle davaya konu marka ile itiraza mesnet markalar arasında yeterli görsel farklılaşmanın sağlandığı; davacı markalarında yer alan sözcük unsurlarından ilk kelime olan “…” kelimesinin dava konusu markada son kelime olarak yer aldığı, davacı markalarına eklenen son unsur olan “PAY”, “…” kelimeleriyle davaya konu markaya eklenen ilk unsur olan “RED” kelimesinin markalar arasında yeterli anlamsal farklılaşmayı sağladığı; dava konusu “…” ibaresinin “red-…” şeklinde, davacıya ait “MI”, “MI …”, “…” ve “M i” ibareli markalarının ise “…”, “…-kı-re-dit”, “…-pey”, “…” şeklinde telaffuz edildiği; her ne kadar iki tarafa ait markalarda da ortak unsur olarak “…” ibaresi mevcut olsa da “…” ibaresinin davaya konu markada bitiş kısmında, davacı markalarında başlangıç kısmında bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda telaffuz bakımından taraf markalarının başlangıç ve bitiş kısmının farklı olması nedenleriyle fonetik açıdan da iltibas ihtimalinin mevcut olmadığı; bu durumda taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin varlığına rağmen, bu ibarenin başına ve sonuna eklenen “………..Y” gibi ibarelerin markalar arasında yeterli farklılaşmayı sağladığı, bunun neticesinde ise makul düzeyde bilgilendirilmiş, ortalama düzeydeki tüketici kitlesinin ilgili emtialarda, taraf markaları arasında sadece “…” ibaresinden kaynaklı oluşan görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğe rağmen yanılgıya düşmeyeceği; tüketicinin davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında 6/ 1 maddesi kapsamında iltibas bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın “…” ibaresi üzerinde SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı yönünden inceleme yapıldığında; davacı yan, “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmuş olmakla birlikte; dosya kapsamında davacının 35. Sınıfta bulunan çekişme konusu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetlerinde, söz konusu markayı davalıdan önce tescilsiz marka olarak kullandığını ya da ibare üzerinde üstün hakkı olduğunu gösterir herhangi bir delil bulunmadığı, davacı yanının sunduğu kullanım örnekleri ise tescilli “…” markasının özellikle 09. sınıf emtialar bakımından kullanımına ilişkin olduğu, açıklanan nedenlerle; somut uyuşmazlıkta davacının SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca gerçek hak sahipliği iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın SMK’nın 6/4 maddesi uyarınca Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmışlık iddiası bakımından davacı yanın dosya kapsamına sunmuş olduğu deliller incelendiğinde davacının “…” ibareli markasının özellikle de 09. sınıf hizmetler bakımından dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle hem Birliğe üye ülkelerde hem de ülkemizde, yoğun ve yaygın kullanıma konu olduğu ve maruf hale geldiği anlaşılmakla birlikte 35. Sınıfta bulunan çekişme konusu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetleri bakımından davacı yanın “…” markasının Birliğe üye bir ülkede maruf hale geldiğini, yani Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ispata yeterli ve elverişli delil dosya kapsamında bulunmadığı; açıklanan nedenlerle; “…” markasının çekişme konusu 35. sınıf hizmetler bakımından Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı kabul edilmiştir.
Davacı yanın SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlık ve markasının kullanım sonucu yüksek bir ayırt edicilik kazandığı iddiasına yönelik dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde, davacı yana ait “…” markalı ürünlerin tanınmışlığı ve kullanım sonucu ayırt edicilik iddialarının tüm bu kriterler ışığında değerlendirilmesi önemli olup; davacı yanın “…” markalı ürünlerin tanınmışlığına dair CD içerisinde sunmuş olduğu deliller üzerinden yapılan incelemelerde davacı yanın sunduğu delillerin pek çoğunun aslında yine davacı yana ait olan “…………..İ” ibareli markaların tanınmışlığına ilişkin haberler, reklamlar, tanıtımlar, sosyal medya kampanyaları ve kampanya raporları, tanınmışlık araştırma raporu olduğu; bahsi geçen CD içerisinde sunulan deliller kapsamında davacı yana ait “……………Uİ” ibareli markaların tanınmış markalar olduğu noktasında herhangi bir beis bulunmamakla birlikte davacı yana ait “…” ibareli markanın tanınmışlığının ispatına yönelik sadece birkaç tane haber ve fatura sunulduğu, söz konusu haberlerin ve faturaların tek başına tanınmışlığın ispatı noktasında yeterli olmadığı; bunun yanında davacı tarafça dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçeleri içerisinde ve bu dilekçelerin ekinde “…” ibaresinin Türkiye ve dünya çapında eskiye dayalı ve yoğun kullanımını ve tanınmış hale getirildiğini ispat amacıyla arama motorları üzerinden yapılan araştırmaların, taraflarına ait internet sitelerinin, yerli ve yabancı mecralarda yayınlanan birtakım haberlerin, kazanılan ödüllerin ve yerli ve yabancı mahkeme kararlarının sunulduğu; bu kapsamda davacı tarafça sunulan bu deliller üzerinden ve “…” ibaresinin toplumun ilgili kesiminde markanın bilinme veya tanınma derecesinin tespiti amacıyla internette yaygın kullanılan arama motorları üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde,; davacı yana ait “…” markalı ürünlerin yapılan arama sonuçlarında ilk sıralarda çıkıyor olduğu, telefon sektöründeki en tanınmış ve bilinir markalardan olduğu; davacı taraf delilleri çerçevesinde “…” markasının sektörel anlamda ciddi bir şekilde tanınmış olduğu ve bu emtialarla ilişkilendirilebilecek sair emtialar yönünden de korunması gerektiği; buna göre, dava konusu markanın emtia kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” bakımından dava konusu markanın bu emtialarda kullanılması halinde, davacının tanınırlığından ve bilinirliğinden yararlanılmasının mümkün olacağı, tüketicinin kaynakta yanılabileceği veya en azından marka sahipleri arasında idari ve ekonomik işbirliği olduğu algısının doğabileceği anlaşılmıştır.
Davalı yanın davaya konu markasının SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli bir marka başvuru olup olmadığı incelendiğinde; dava konusu markanın kötü niyeti hakkında yapılan araştırmalar, davacı ve davalı tarafların iddia ve delil beyanları göz önüne alındığında; davalı tarafın davacı taraf ürünlerine aksesuar ürettiği ve davacı taraf markadan haberdar olduğu, davacı taraf markasının yaratılmış bir ibareden oluştuğu ve davalı tarafın, “…” ibaresini kullanımını veya seçimini haklı bir nedene dayandıramadığı, … ibaresi ile ilgili bir takım izahatlerde bulunulmuş ise de RED ibaresinin … ibaresi ile birleştirilmesi ile ilgili geçerli bir açıklamanın sunulmadığı, davacı taraf markanın tescil başvurusunun 23.04.2014 tarihli olduğu ve davalı taraf marka tescil başvurusunun 20.11.2019 sonraki tarihli olduğu, davalı taraf … AKSESUARLARI İTHALAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin ticaret siciline kayıtlı tacir olduğu ve Türk Ticaret Kanunu madde 18/2 hükümlerince ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle; davalı tarafça gerçekleştirilen “…” ibareli markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi uyarınca kötüniyetle gerçekleştirilmiş olan bir marka başvurusu olduğu kabul edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 30.09.2021 tarih ve 2021-M-7570 sayılı kararlarının iptali koşullarının oluştuğu, dava konusu 2019/115578 sayılı “…”ibareli marka başvurusunun tescilli olduğu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” emtiaları bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-7570 sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli 2019/115578 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.492,60-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.365,50-TL
TOPLAM :2.492,60-TL