Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/40 Esas – 2022/345
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/40
KARAR NO : 2022/345
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin dondurma sektöründe uzun yıllardır “…” markası ile faaliyetgösterdiğini, müvekkilinin 30. Sınıfta tescilli “……”, “… MİNİ KUPLAR”, “… SPECİAL” veya “…” ibareli seri ve tanınmış markaların sahibi olduğunu, dava konusu 2019/83235 sayılı markanın ise “… DR. …” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu markanın, müvekkili markaları kapsamındaki mal ve hizmetleri kapsadığını, taraf markalarının gıda sektöründe karıştırılabilecek düzeyde benzer olduklarını, markadaki ‘… Dr.” ibaresinin tamamlayıcı unsur olduğu ve ayırt edici olmadığını, müvekkili markalarında ise “…” ibaresinin çatı marka olduğunu, dolayısıyla markalardaki baskın unsurun “…” kelimesi olduğunu, tüketicinin, müvekkilinin ”……” markası ile dava konusu markayı taşıyan malları/hizmetleri karıştırması veya ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli ve esas unsurlu seri markası ile dava konusu “… DR. …” markasının, aynı mal sınıfında (gıda ürünlerinde), görsel, sesçil ve anlamsal olarak aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, gıda ürünlerinin özelliğinin, alışverişi sırasında tüketicinin fazla zaman ayırmadan ve dikkat göstermeden anlık karar vererek satın aldığı ürünler olmaları olduğunu, davalının “… dr. …” markasındaki “… dr.” ibaresinin tamamlayıcı unsur olduğu, ayırt edici veya baskın unsurun ise “…” olduğunu, müvekkili markalarında da ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının binlerce kelime arasından, özgün ve diğer firmaların markaları ile iltibas yaratmayacak bir marka seçme şansı varken, müvekkili şirketin yıllar önce tescil edilmiş ve tanınmış ‘‘…’’ ibareli veya esas unsurlu markasına benzer “… DR. …” ibaresini seçmesi ve üstelik aynı sınıflarda kullanmak istemesinin tesadüf olamayacağını, dava konusu markanın da müvekkili markalarının serisi gibi algılanacak olduğunu, ayrıca müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin “……” markasını taşıyan ürünleri, geniş bir coğrafyada, sektör farkı olmaksızın, herkese (küçük-büyük herkese) hitap ettiğini, bu nedenle ”……” markasının tanınmışlığının ilaç sanayi gibi bir sektördeki ilaç markasının tanınmışlığında daha güçlü olacağını, müvekkili markasının sadece gıda sektöründe değil tüm sektörlerde tanınmış olduğunu, davalı yanın markasının tesciline izin verilmesi halinde müvekkili markasının ayırt ediciliğinin zedeleneceğini, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu iddia ederek 2020-M-10381 sayılı YİDK karar iptali ve dava konusu 2019/83235 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ibaresinin 05 / 29 / 30 / 32. Sınıf emtialarda tescili amacıyla 04.09.2019 tarih ve 2019/83235 sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın, önceki tarihli markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı 19.08.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edilerek başvurunun bir kez daha reddinin talep olunduğu, davacı taraf itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 14.12.2020 tarih ve 2020-M-10381 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/83235 başvuru numaralı “orjinal dr….” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2011 25986, 2014 03953, 2019 17431 sayılı “……”, “… mini kuplar”, “… special” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 (1), (5) ve (9) uncu bentleri uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda “…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin görece düşük düzeyde olduğu hususu da dikkate alındığı da işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer olmadığı ve markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine ulaşıldığından itirazın benzerlik ve tanınmışlık da dahil olmak üzere tüm gerekçeleri bakımından reddi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının bir kez daha reddolunduğu, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/02/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu “2019/83235” sayılı marka kapsamında yer alan emtialardan yalnızca 30. Sınıfta yer alan “Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis.. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.14 Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. “ emtiaları açısından taraf markaları arasında ayniyet düzeyinde bir ilişkinin bulunduğu, dava konusu marka kapsamında yer alan sair emtialar açısından ise taraf markaları arasında bir benzerliğin mevcut olmadığı, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle taraf markalarının kapsamlarının ayniyet düzeyindeki ilişkisi karşısında, işaretler arasındaki ortalama düzeydeki benzerlik halinin dahi karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, bu anlamda YİDK kararı açısından 30. sınıfta“Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” emtiaları bakımından, dava konusu markanın hükümsüzlüğü talebi açısından ise aynı ya da benzerliği tespit olunan “Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis.. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” emtialarının tamamı bakımından taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin oluşabileceği, davacı yanın işlem dosyasına tanınmışlık iddialarını destekler yeterli delili sunmadığı ancak hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu deliller ile “…” markasının özellikle “dondurma” emtiasında yıllara sair kullanım sonucunda ayırt edicilik düzeyinin arttığını ve belli bir bilinirlik elde ettiğini ortaya koyduğu, bu nedenle dava konusu markadaki “Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” emtiaları açısından SMK m. 6/5 kapsamında aranılan koşullardan en az birinin meydana geldiği, bu durumun ayrıca taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalini de kuvvetlendiren bir sonuca sebebiyet vereceği, sair emtialar açısından ise6/5 maddesinin koşullarının oluşmayacağı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen ek raporda özetle: kök raporda taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan emtialara ek olarak 29.sınıfta yer alan “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” ve 30.sınıftaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.”” emtiaları bakımından da benzerlik tespit edildiği, bu anlamda YİDK kararı açısından 29.sınıfta “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” ve 30.sınıftaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” emtiaları bakımından, dava konusu markanın hükümsüzlüğü talebi açısından ise aynı ya da benzerliği tespit olunan 29.sınıfta “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” ve 30.sınıftaki “Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis.. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri4.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” emtialarının tamamı bakımından taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin oluşabileceği, sair hususlarda kök rapordaki görüşlerin korunduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markası
Orjinal Dr….+şekil … Special
(05, 29, 30, 32. sınıf) … MİNİ KUPLAR
……
(30. sınıf)
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında bulunan 29. Sınıfta yer alan “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağ dahil)” ve 30. Sınıfta yer alan “pastacılık ve fırıncılık mamulleri tatlılar; ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” mal ve hizmet sınıflarının davacının dayanak markalarında aynı ya da benzer olarak yer aldığı görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; Orjinal Dr….+şekil ibareli markanın tamamı yeşil renkte “orjinal” ve “dr….” ibarelerinden oluştuğu, “orjinal” kelimesinin daha büyük karakterler ile yazıldığı ve “i” harfinin noktasının yaprak figüründe tasarlanarak yazımın stilize hale getirildiği, bu ibarenin altında ise daha küçük harf karakterleri ile “Dr. …” ibarelerine yer verildiği, “orjinal” kelimesi dilimizde somut bir anlama haiz olup “…” ibaresi ise İngilizce “asil, şahane, muhteşem, kraliyet ailesinden gelen” gibi farklı anlamlara sahip bir kelimeyken, “dr” ibaresi ise “doktor” kelimesinin kısaltması olduğu, bu haliyle marka “orjinal” ve “dr. …” şeklinde iki ayrı bölümlü olarak tüketici tarafından algılanacak olup “Dr….” ibaresi tüketici nezdinde sanki gerçek bir kişiyi işaret eder şekilde algılanacakken, “orjinal” ibaresi ise esas markası “Dr. …” olan bir ürünün, alt ürünün adı gibi bir algıyı tüketiciye vereceği, bu bağlamda marka içerisindeki her iki unsurun da markadaki esaslı unsurlardan biri olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın markaları ise… Special, … MİNİ KUPLAR ve …… şeklindeki markalar olduğu, bu markalardan “……” markasında yer alan “…” ibaresi, davacı yanın çatı/lider markası konumundaki bir ibare olduğu, “……” markası altında aslen koruma altına almak istediği ibarenin “…” kelimesi olduğu, “… SPECIAL” ve “… MİNİ KUPLAR” markalarında da “special” ve “mini kuplar” ibarelerinin tali nitelikte kullanılan ibareler oldukları; davacı yana ait markaların asli unsuru “…” kelimesinden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu markası ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasında görsel/figüratif mizanpaj açısından doğrudan bir benzerliğin mevcut olmadığı, bununla birlikte bununla birlikte markaların esas/ayırt edici unsuru/unsurlarından birini oluşturan “…” kelimesinin her iki taraf markasında da birebir yer aldığı, her ne kadar dava konusu markada anılan ibare “orjinal” kelimesine göre daha küçük yazılmış ise de markanın bütünsel açıdan yarattığı algıda “…” kelimesinin tam olarak geri planda ya da ikincil unsur konumunda kalmadığı, yukarıda da belirtildiği üzere ortalama bir tüketicinin bu markayı taşıyan ürünü “DR. …”’in “ORJİNAL” isimli ürünü olarak algılayabileceği, bu durumda “…” kelimesinin ortaklığından kaynaklı olarak gerek görsel gerekse de fonetik açıdan bir benzerliğin var olacağı, “…” ibaresinin ortalama bir tüketicinin kavramsal karşılığını bilecek mahiyette bir İngilizce sözcük olmadığı, dolayısıyla tüketicinin kavramsal olarak işaretleri doğrudan karşılaştırmasa da her iki markada da birebir aynı ibareyi gördüğünde yine bir benzerlik kuracağı; tüketicinin dava konusu markadaki “Dr.” Harflerini görmediği veya önem atfetmediği bir durumda dava konusu markayı “orjinal…” olarak algılayacak olup bu durumda taraf markaları arasında “…” – “orjinal…” şeklinde kıyasa/karşılaştırmaya açık bir kavramsal çatışma oluşacak ve tüketci sanki iki markanın birbiri ile öncelik/esaslık/orijinallik çatışması içerisinde olduğunu düşünerek esasen iki markanın da daha evvel aynı kökene aitken sonradan bribirleri ile rakip hale geldiklerini düşünebileceği; davacı yanın, özellikle hükümsüzlük talebini içerir dava dosyasına sunduğu delillerden “…” markasını, uzun yıllardır aktif ve yoğun bir biçimde “dondurma” kullanmakta olduğu ve bu emtia açısından güçlü bir ayırt edicilik kazandırdığı; bu durumda tüketicinin “…” ibaresinin münhasır esas unsur ya da esas unsurlardan biri olarak içerir sonraki tarihli markalar açısından, bu markaların da davacı yanca piyasaya sürülmüş yeni bir marka olduğunu düşünmesi ihtimal dahilinde olduğu, bu ihtimalde davacı yanın alternatif/seri markalar yaratma eğiliminin de etkisi bulunmakta olup dava konusu markadaki “orjinal” ibaresinin daha büyük bir biçimde konumlandırılışı, taraf markaları arasında kurulması muhtemel bu ilişkiyi ortadan kaldırmadığı; netice olarak işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “Orjinal Dr….+şekil” markasını gördüğünde dava konusu marka kapsamında bulunan 29. Sınıfta yer alan “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağ dahil)” ve 30. Sınıfta yer alan “pastacılık ve fırıncılık mamulleri tatlılar; ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” mal ve hizmet sınıfları yönünden bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı yanın, işlem dosyasına, markalarının tanınırlığını göstermeye elverişli delilleri sunmadığı ancak hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu delillerden davacı yanın “…” markalarını “dondurma” emtiasında uzun süredir ve yoğun bir biçimde kullanmakta, tanıtım, reklam ve pazarlama çalışmalarını gerçekleştirmekte olduğu; davacı yanın “dondurma” emtiasında kullanımla elde ettiği bu bilinirliğin de dava konusu marka kapsamındaki “Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” emtiaları açısından taraf markaları arasında benzerlik ihtimalini kuvvetlendirecek bir unsur olacağı gibi ayrıca dava konusu markanın bu emtialarda tescilinin de davacı yanın markalarının ayırt ediciliğini zamanla azaltabilecek sonuçlar doğurabileceği, bununla birlikte dava konusu markada yer alan sair emtialara, davacı yanın “dondurma” ürününde elde ettiği bilinirliğinde sirayet etmeyeceği, bilinirlikte düzeyinde bu yoğunlukta olmadığı gibi “…” ibaresinin farklı hak sahipleri adına da farklı mal ve hizmetlerde kullanılan bir marka olduğu, dolayısıyla sair emtialar açısından 6/5 maddesinin koşullarının oluşmayacağı da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın 2020-M-10381 sayılı kararının 29. Sınıfta yer alan “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağ dahil)” ve 30. Sınıfta yer alan “pastacılık ve fırıncılık mamulleri tatlılar; ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine ,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli 2019/83235 sayılı “Orjinal Dr. …+Şekil” ibareli markanın 29. Sınıfta yer alan “hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağ dahil)” ve 30. Sınıfta yer alan ” Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri tatlılar; ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.536,60-TL yargılama giderinin takdiren 1.691,00-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.409,50-TL
TOPLAM :2.536,60-TL