Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/39
KARAR NO : 2022/385
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın 2019/12931 sayısı ile gerçekleştirdiği başvuruya itiraz ettiklerini, itirazlarının kısmen kabul edildiğini ve başvurudan 43. Sınıftaki “geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri”nin çıkartıldığını, ancak kalan hizmetler açısından markanın tesciline karar verildiğini, kısmen aleyhlerine olan kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin 2001 yılından beri çeşitli sınıflarda “…” markalarını tescil ettirdiğini, 30 yılı aşkın bir süredir bu markaların kullanılmakta olduğunu, Türkiye’nin en değerli 100 markası arasında yer aldığını, müvekkilinin turizm sektöründeki yatırımları ile birçok ödül de aldığını, müvekkilinin 5 yıldızlı tesislerinde “… cafe” adı altında faaliyet gösterdiği işletmelerinin de bulunduğunu, 2020 yılında “… cafe” ibaresi ile marka tescilleri de aldıklarını, davalı yana Antalya 22. Noterliği’nin 12.07.2019 tarih ve 08507 sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı yanın cevabi yazısında müvekkili markalarından haberdar olduğunu kabul ettiğini, davalı şirket yetkilileri aleyhine suç duyurusunda bulunduklarını, Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/1684E sayılı davasının derdest olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının aynı ibareyi ticaret unvanında da kullanarak müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanma amacıyla hareket ettiğini, “… otel” ibaresi ile yapılan internet aramalarında davalıya ait sonuçların da çıktığını iddia ederek YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın 43. Sınıf hizmetlerin tamamı yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, vekili aracılığıyla yokluğunda davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın MDB tarafından kısmen ilgili verilen YİDK kararına davacı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen kararın yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Dava konusu markanın başvuru tarihi olan 11.02.2019 tarihinden geriye dönük son beş yıl içindeki (en eskisi 11.02.2014 olmak üzere) delillerin incelenmesi gerekmekte olup bu doğrultuda yapılan incelemede aşağıda ilgili dönem aralığında kalan ve “…” ibaresinin markasal kullanımlarını ispata elverişli olduğuna kanaat getirilen delillerin; 18.10.2016, 30.09.2016, 24.06.2017, 30.04.2018, 31.07.2019, 31.07.2017, 31.05.2018 tarihli konaklama bedeli faturaları, 2016 tarihli bir adet “Rusça katalog” faturası, 2019 tarihli “…” isimli fuar ile ilgili raporlama (4-7 Nisan tarihleri arasında … TOURS markası ile katılım sağlandığı görülmektedir), 04.02.2019 tarihli bir adet kira kontratı örneği, davacı yanın iştigal konusunun “turizm seyahat acenteliği” olduğunu gösterir oda kayıt belgesi, 27.12.2018 tarihli bir adet kira kontratı örneği, 23.10.2017 tarihli newturk.ru isimli internet sitesinde yer alan haber, 24.12.2018 tarihli Karar Gazetesi haberi, 2017 yılına ait içerik bilgisi taşıyan Milliyet Gazetesi haberi, 24.12.2018 tarihli www.turkiyeturizm.com haber sitesinde yer alan haber, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/767E – 2015/1141 sayılı karar örneği, (ilgili kararda “…” markası altında faaliyet gösteren apart otel işletmesindeki markasal kullanımların, davacı tescilli markalarından doğan hakların ihlaline sebebiyet verdiği kabul edilmiştir) olduğu tetkik edilmiştir.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… otel” ibaresinin 43. Sınıfta tescili amacıyla 11.02.2019 tarih ve 2019/12931 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2019 tarih ve 325 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, davalı yanın itirazlarında itiraza dayanak markalar açısından kullanım ispatı talebinde bulunduğu, davacı yan tarafından 08.11.2019 tarihli Kullanım İspatı Delil Sunma Formu ekinde, kullanımlara ilişkin delillerin sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 26.06.2020 tarihli kararı neticesinde davacı yanca ileri sürülen itirazlarda 2010/00807, 2002/12240, 2001/28009, 2001/07242, 2002/12239 sayılı markaların “tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama” hizmetlerinde kullanımının ispatlandığını, 2002/03499 sayılı markanın kullanımının ispatlanamadığını, 2013/03951 sayılı markanın ise itiraz sahibinden farklı bir hak sahibine ait olduğunu gerekçe tutarak, kullanımı ispatlanan mallar ile başvuru kapsamında 43. Sınıfta yer alan “geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” benzer olduğunu ve yine taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle başvurunun kısmen reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı her iki tarafça da itirazda bulunulduğu, davacı yanca ileri sürülen itirazlar sonucunda başvurunun kalan hizmetler yönünden de reddinin talep olunduğu, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.12.2020 tarihi ve 2020-M-10226 sayılı kararıyla; “… Tarafından Yapılan İtirazın İncelenmesi; 2019/12931 başvuru numaralı “… otel” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın kısmen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, yayına itiraz sahibi firma tarafından, başvurunun 2010 00807, 2002 12240, 2002 03499, 2001 28009, 2001 07242, 2002 12239, 2013 03951 sayılı “… holding”, “… vip exclusive service very important person şekil”, “…”, “… service quality q şekil”, “… group şekil”, “…”, “… tourism international” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca tümden reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. İlk olarak 2013 03951 sayılı markanın itiraz sahibinden farklı bir sahibe ait olduğu tespit edilmiş ve bu marka değerlendirmede dikkate alınmamıştır. Yapılan incelemede öncelikle, başvuru sahibinin Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) nezdindeki yayına itiraz işlemlerinde, itiraz gerekçesi markalar hakkında SMK m. 19(2) çerçevesinde kullanım ispatı talebinde bulunduğu; yayına itiraz sahibi tarafından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde MDB tarafından bu markaların “Tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama hizmetleri”nde kullanımının ispatlandığının tespit edildiği görülmüştür. İtiraz sahibinin Kurul nezdinde yapmış olduğu işbu incelemenin konusunu oluşturan itirazında, MDB tarafından yapılan bu tespite ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığı ve işbu itiraz dilekçesinde bu hususla ilgili herhangi bir gerekçeye yer vermediği tespit edilmiş, kullanım ispatı konusunun daha önceki aşamada (MDB nezdindeki yayına itiraz sürecinde) tartışılmış olması, kullanım ispatı konusunun ana uyuşmazlığa (SMK m. 6(1)) bağlı ve aynı uyuşmazlık içinde çözülmesi gereken bir mesele olması nedeniyle ve Kurul kararının bütünlüğü de gözetilerek yapılan incelemede MDB nin söz konusu tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, kullanım ispatı talebine konu itiraz gerekçesi markaların “Tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama hizmetleri”nde kullanımının ispatlandığı sonucuna varılmış, SMK m. 19(2) hükmü uyarınca, söz konusu markalara dayalı olarak SMK m. 6(1) kapsamında yapılan itiraz bu doğrultuda incelenmiştir. 6769 s. SMK’nın “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” başlıklı 6 ncı maddesinin 1 inci fıkrası; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Belirtilen bent kapsamında yapılan itirazın incelenmesi sonucunda başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu görülmekle birlikte “Tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama hizmetleri” ile farklı türden olduğu tespit edilmiş ve başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzerlik düzeyinin başvurunun kalan hizmetleri bakımından markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığına yol açmayacağı kanaatine ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının kalan hizmetler açısından reddine karar verildiği, şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/02/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davacı yanın önceki tarihli markaları ile ilgili davalı tarafça SMK m. 19/2 düzenlemesi uyarınca ileri sürülen kullanım ispatı talebi neticesinde davacı yanın “… tours” şeklindeki kullanımlarının yalnızca “turizm seyahat acentası, tur – seyahat düzenleme” hizmetlerinde mevcut olduğu, bu çerçevede dava konusu 2019/12931 sayılı marka kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan hizmetler ile davacı yanın markasal kullanımlarını ortaya koyduğu hizmetler arasında bir benzerlik bulunmadığı, taraf markalarının kapsamlarında yer alan hizmetler (kullanımı ispatlanan) açısından benzerlik kriteri meydana gelmediğinden, her ne kadar taraf markalarını oluşturan işaretler benzer iseler de mevcut durumda SMK m. 6/1 kapsamında karıştırılma ihtimalinin oluşmayacağını, davacı yan markalarının tanınmış olduğuna kanaat getirilemediği, bir an için aksi yönlü bir yorum yapılsa dahi bu tanınmışlığın, davacı yanın temel faaliyet alanı olduğu görülen “seyahat acentalığı hizmetleri” ile sınırlı olacağı ve dava konusu marka kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan hizmetlere sirayet etmeyeceği, SMK m. 6/5 koşullarını somut olayda meydana gelme ihtimalinin bulunmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Kullanma İspatı”na ilişkin 19/2. Maddesi; “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” şeklindedir. 25/7 maddesi ise; “6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.” hükmünü içermektedir.
Böyle bir durumda marka hükümsüzlüğü talep eden davacının dayanak yaptığı markasını kullandığını ispat etmesi gibi bir yükümlüğü doğacaktır. Hükümsüzlük davasına dayanak yapılan markanın tescilli markanın kullanılmadığına ilişkin def’i de makanın kullanılıp kullanılmadığı dava tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl içinde gerçekleşmiş olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Kullanımları
… OTEL+şekil …
(43. sınıf)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak tüm dosya kapsamında yapılan incelemeye göre; dava konusu markanın başvuru tarihi olan 11.02.2019 tarihinden geriye dönük son beş yıl içindeki (en eskisi 11.02.2014 olmak üzere) delillerin incelendiğinde, ilgili dönem aralığında kalan ve “…” ibaresinin markasal kullanımlarını ispata elverişli olduğuna kanaat getirilen delillerden; davacı yanın “… TOURS” markası altındaki faaliyetlerinin, bilfiil iştigal alanı da olduğu görülen “turizm seyahat acentesi, tur – seyahat düzenleme” hizmetlerinde kullandığı, davacı yanın bağlı bulunduğu şirketler grubunda farklı bir marka altında “konaklama hizmeti” sunuyor olmasının, davacı yanın da doğrudan doğruya bu hizmeti sunduğu yönünde kanaate varılması için elverişli olmadığı; mezkur kullanımların davacı yanın 2002 12240 sayılı (… vip exclusive service very important person şekil) ve 2001/28009 sayılı … SERVICE QUALITY markalarının, markasal kullanımlarını ortaya koymaya elverişli olmadığı, zira bu markalarda görsel birtakım unsurların da mevcut olduğu, bununla birlikte davacı yanın 2010/00807 sayılı … HOLDING, 2001 07242 sayılı … GROUP ve 2002 12239 sayılı … markaları açısından, mezkur kullanımların geçerli markasal kullanımlar olarak kabul edilebileceği, zira fiili kullanımlardaki “tours” ibaresi ve yine “holding, group” gibi davacı markalarındaki tali unsurların kullanılıp kullanılmamasının, markanın bütünsel algısını etkileyen unsurlar olmadıkları; bu tespitler sonrasında dava konusu marka kapsamında YİDK kararına konu olan hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan ve kullanımları tespit olunan hizmetleri karşılaştırıldığında; davacı yanın 2013/03951 sayılı markası dava dışı … HOLDİNG ANONİM ŞİRKETİ adına kayıtlı bir marka olduğundan değerlendirmede dikkate alınması mümkün olmadığı, ayrıca davacı yanın 2002/03499 sayılı markası kapsamında yer alan 05 / 23 / 24 / 25 / 27. Sınıf malların, dava konusu marka kapsamındaki hizmetler ile hiçbir bağlantısı bulunmayan sınıflara yönelik oldukları; dolayısıyla bahsi geçen iki marka açısından bir incelemede bulunulamayacağı, dava konusu 2019/12931 sayılı markanın 43.sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. olduğu, davacı yanın “…” markası ile gerçekleştirdiği faaliyetlerinde kullanımı tespit edilen hizmetlerin Turizm seyahat acentası hizmetleri, tur – seyahat düzenleme hizmetleri (YİDK kararında Tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama hizmetleri”nde olarak tanımlanmıştır) olduğu, dava konusu marka kapsamında 43. Sınıfta kalan hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markalarının fiili anlamda kullanıldığı hizmetler arasında doğrudan bir rekabet ilişkisinin bulunmadığı, bahsi geçen hizmetlerin farklı pazarlara yönelik, farklı tüketici ihtiyaçlarını karşılayan, tüketiciye satış ve sunum biçimleri farklı olan, birbiri yerine ikame edilebilirliği ve yahut birbirini tamamlayıcı özellikleri bulunmayan hizmetler oldukları; Karıştırılma ihtimalinin öncelikli şartı taraf markalarının kapsamlarının benzerliği kriteri olup somut uyuşmazlıkta YİDK kararına konu olan hizmetler ve SMK m. 19/2 kapsamında davalı tarafça ileri sürülen itiraz doğrultusunda davacı yanca kullanımı ispatlanan hizmetler bakımından taraf markalarının kapsamları farklılaştığından, her ne kadar markaları oluşturan işaretler arasında “…” kelimesinin ortak kullanımından kaynaklı yüksek düzeyli bir benzerlik hali mevcut ise de, SMK m. 6/1 uyarınca karşılaştırılan işaretler bakımından karıştırılma ihtimalinin meydana geleceğinden bahsedilmesinin mümkün olamayacağı; davacı yanın işlem dosyasına sunduğu delillerin, markalarının kullanımını ortaya koymaya yönelik bir markanın olağan kullanımlarını gösterir nitelikteki deliller olduğu, bu delillerin tek başına tanınmışlığı ortaya koymaya yeterli görülemeyeceği, bir an için sunulan bu delillerin ve davacı yanın özellikle “seyahat acentalığı hizmetleri” alanında elde ettiği görülen ödüllerin, “…” markasının kendi sektöründe bilinirliğini ortaya koyduğu kanaatine varılsa dahi bu bilinirliğin YİDK kararı sonrasında başvuru kapsamında kalan hizmetlere sirayet edecek düzeyde olmadığı, taraf markalarının genel mizanpajlarında “…” kelimesindeki ortaklığın ötesinde davacı markalarından dava konusu markaya imaj transferine yol açacak düzeyde bir ilişkinin değil yalnızca benzerlik düzeyinde bir ilişki halinin mevcut olduğu, bu anlamda SMK m. 6/5 kapsamında aranılan kriterlerden herhangi birinin somut olay bazında ortaya çıkma ihtimalinin (YİDK kararı sonrası kalan hizmetler açısından) mevcut olmayacağı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022
Katip … Hakim …
¸ ¸