Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/359 E. 2022/328 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/359 Esas – 2022/328
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/359
KARAR NO : 2022/328

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalılardan …’in, 2019/128067 sayılı “…” ibareli markasının tescili için 17.12.2019 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurduğunu, müvekkilleri şirket … Birleşik Mağazalar A.Ş. tarafından itiraz edildiğini, itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 184253 sayılı ve “…” ibareli marka gerekçe gösterilerek reddedilmesi talebiyle müvekkilleri tarafından ikinci itirazın gerçekleştirildiğini, söz konusu itirazın da reddedildiğini, “…” markasının müvekkillerinin “…” ibareli itiraza mesnet markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, davalı tarafından “…” markasındaki “…” asli unsuruna eklenen “sare” ibaresi ise markaya ayırt edicilik katmadığını, markada öne çıkan unsurun, aynı şekilde “…” ibaresi olduğunu, başvuru konusu markanın müvekkillerinin itiraza mesnet markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu, emsal Yargıtay kararları çerçevesinde müvekkillerinin markası ile davalının başvuru konusu markası karşılaştırıldığında, müvekkillerinin “…” ibareli markasının davalı markasında münhasıran kullanıldığını, markaya eklenen “sare” ibaresinin davalı markasına bir ayırt edicilik katmadığının görüldüğünü, müvekkilleri şirket tarafından tescil ettirilen ve uzun yıllardır yoğun şekilde kullanılarak tüketiciler nezdinde tanınmış ve yüksek ayırt ediciliği bulunan bir marka haline gelen “…” markasının davalı tarafından aynı şekilde kullanılmasının, yukarıdaki emsal kararlar uyarınca da karıştırılma tehlikesini kaçınılmaz olarak ortaya çıkartacağının kabulü gerektiğini, müvekkillerinin “…” ibareli markası ile davalının başvuru konusu “…” markasının aynı sınıfta yer alan aynı malları kapsadığını, müvekkillerinin “…” ibareli markası ile davalının başvuru konusu “…” markasının halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu karıştırılma ihtimalinin, markaların ve/veya işletmelerin ilişkili olduğunun düşünülmesi ihtimalini de kapsadığını, davalının “…” marka tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu belirterek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2021-M-6130 sayılı kararının kısmen iptali ile 2019/128067 sayı ile işlem gören “…” ibareli marka başvurusunun, 29. sınıfta yer alan “zeytin, zeytin ezmeleri” için işlemden kaldırılmasına, başvuru konusu markanın tescil işlemleri tamamlanmış ise söz konusu mallar için kısmen hükümsüzlüğüne ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının dava dilekçesinde geçen talep konusu 29. Sınıfta yer alan “zeytin ve zeytin ezmeleri” emtia grubu yönünden yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise dava dilekçesinde geçen talep konusu 29. Sınıfta yer alan “zeytin ve zeytin ezmeleri” emtia grubu yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … tarafından, 17.12.2019 tarihinde “…” ibaresinin 29.(01-11) ve 30.(01-15) sınıfta yer alan mallar için marka tescil başvurusunda bulunduğu; Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, başvurunun yayınlanmasına karar verildiği, yayın üzerine davacı şirketin başvuruya itiraz ettiği, davalı şahsın karşı görüş dilekçesinin bulunduğu, kullanım ispatı talebinde bulunduğu, davacı şirketin kullanım ispatı talebine karşı cevap verdiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 09.05.2020 tarihli karar ile davacı şirket itirazının reddine ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, itiraza esas olarak gösterilen marka olan 184253 sayılı marka açısından, “Markalar Benzer Görülmediğinden Karıştırılma İhtimali Bulunmadığı Tespit Edilmiştir.” kaydının bulunduğu, SMK m.6/1 açısından talebin reddedildiği, davacı şirket tarafından Kurum kararına karşı itiraz edildiği, 24.08.2021 tarihinde itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından 2021-M-6130 sayılı YİDK kararıyla; “ (…) 2019/128067 başvuru numaralı ve “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 184253 sayılı ve “…” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği üzere 6769 s. Kanun’un 6 ncı maddesi (1) … fıkrası “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmüne amirdir. Bu bağlamda, bahsi geçen hüküm anlamında karıştırılma ihtimalinden söz edebilmek için öncelikle, iki koşulun birlikte var olması gerekmektedir. Bu iki koşuldan birincisi, tescili talep edilen markanın daha önceden tescilli ya da başvurusu yapılmış bulunan itiraz gerekçesi marka(lar) ile aynı ya da benzer olması, diğeri ise uyuşmazlığa konu markaların aynı ya da benzer/ilişkili mal ya da hizmetleri kapsamasıdır. Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, 6769 s. Kanun’un ilgili hükmü anlamında markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 22/10/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davaya konu 2019/128067 sayılı davalı şahıs markasının dava konusu edilen 29-04. sınıfta yer alan “Zeytin ve zeytin ezmeleri” mallarının, davacı şirketin itirazına dayanak 184253 sayılı markasında yer alan mallar ile aynı / aynı tür olduğu, davaya konu davalı şahıs markası ile davacı şirketin itirazına dayanak markası arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davaya konu 2019/128067 sayılı davalı şahıs markası açısından, 6769 s. SMK’nun 6/3. maddesi şartlarının oluşmadığı, davaya konu markanın tescil edilmediği, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.08.2021 tarih ve 2021-M-6130 sayılı kararının yerinde olup olmadığına yönelik takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 … mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

… …
(29 ve 30. sınıf) (29. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 29(04). sınıfta yer alan “Zeytin, zeytin ezmeleri.” mallarının davacı yanın markası ile aynı / aynı tür malları içerdiği görülmüştür.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; davaya konu markanın “…” ibaresi olduğu, ibarenin “…” ve “Sare” ibaresinin birleşiminden oluştuğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği, kelime markası olduğu; “…” ibaresinin “İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi, bu tanelerden yapılmış, bu tanelerden oluşan takı” anlamlarına geldiği, “Sare” ibaresinin ise “Sare/Sarah, İbrahimî dinlerde önemli bir figür ve Eski Antlaşmaya göre İbrahim’in eşi, İshak’ın annesi olan İbrani din büyüğü” şeklinde kökene sahip olduğu; bu hali ile özel ad olarak kullanıldığı, anlaşılmaktadır.
Davacının markasının incelenmesinde; davacı markasının … ibaresinden oluştuğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği, kelime markası olduğu; “…” ibaresinin “İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi, bu tanelerden yapılmış, bu tanelerden oluşan takı” anlamlarına geldiği, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davaya konu markanın “İN-Cİ-SA-RE” şeklinde, davacı yan markasının ise “İN-Cİ” şeklinde okunacağı, bir hecenin diğer hecelere, bir kelimenin diğer kelimelere göre daha etkin söylenmesi vurguyu oluşturmakla, Türkçede genel görüşe göre vurgunun, birtakım istisnaları olmakla birlikte, Türkçe kökenli sözcüklerde son hecede bulunduğu, birleşik sözcüklerde ve birleşik sözcük olduğu unutulmuş eski birleşik sözcüklerde vurgunun son hecede değil, ilk sözcüğün son hecesinde olduğunun kabul edildiği, gerçekten de “in-Cİ” / “in-Cİ-sa-re” şeklinde ortak vurguya sahip olunduğu, görsel olarak yapılan karşılaştırmada, taraf markalarının kelime markası olduğu, kullanılan ibareler dışında herhangi bir ayırt edicilik barındırmadıkları, buna göre davaya konu markanın, beyaz zemin üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde çentikli yazı karakteri ve büyük harf kullanılmakla “…” ibaresini, davacı yan markasının da beyaz zemin üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde çentikli yazı karakteri ve büyük harf kullanılmakla “…” ibaresini içerdiği; bir bütün olarak, anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan inceleme sonucunda, taraf markalarında ön plana çıkan ibarelerinin gerek okunuş gerek de görsel olarak birbirleri ile belli bir benzerlik içerdiği, her iki taraf markasında yer alan “…” ibaresinin anlamının aynı olduğu, davalı yan markasında yer alan “sare” özel adının ise marka kompozisyonuna yeni bir anlam katmadığı, taraf markalarının okunuşlarının benzer olduğu, vurgunun her iki markada da “…” ibaresi içinde kaldığı, davalı yan markasının davacı yanın markasını da içerdiği, taraf markalarında söz konusu benzerliği ortadan kaldıracak veya azaltacak herhangi bir yan unsurun yer almadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı şirketin dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, davaya konu markayı, davalı şahsın başvurusundan öncesine ait olacak şekilde kullandığı gösterir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davacı yanın “…” ibaresine ilişkin kullanımlarının, başvuru tarihi olan 30.06.1997 tarihinden önceye ait olmadığı, ürün görselleri üzerinde tarihin bulunmadığı, davacı yanın itirazına mesnet markayı tescilsiz olarak kullandığına dair başkaca bir bilgi ve belgeye de rastlanmadığı, davacı şirket lehine 6769 s. SMK’nun 6/3. maddesi koşullarının oluşmadığı; ayrıca dosyaya sunulan delillerden davacı markasının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, yurt içi ve yurtdışı satış ağı vb. delillere rastlanmadığı, davacı markasının bir kişiye veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine sahip, dost ve düşman ayrımı yapılmaksızın coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım yapacak seviyeye ulaşmadığı, davacı lehine 6769 sayılı SMK’nun 6/5 kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-6130 sayılı kararının 29. Sınıfta yer alan “zeytin ve zeytin ezmeleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
Davalıya ait 2019/128067 kod nolu “…” ibareli markanın 29. sınıfta yer alan “zeytin ve zeytin ezmeleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.607,60-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/11/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.480,50-TL
TOPLAM :2.607,60-TL