Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/355 E. 2022/416 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/355 Esas – 2022/416
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/355
KARAR NO : 2022/416

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 15/10/2021
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili … Gıda’nın 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini, kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar özellikle; bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkile ait “…” markası TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, “…” markasının WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) nezdinde 23.02.2000 tarih ve 738 993 no ile tescil edildiğini, davalı kurumun, davalı yanın “…” ibareli marka başvurusuna karşı gerçekleştirdikleri itirazları hukuka aykırı biçimde reddettiğini, müvekkilinin “…” ibaresini 1990 yılında ilk kez tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını arıttırdığını ve artırmaya devam ettiğini, müvekkiline ait … ibareli markalarına, tasarımlarına ve tanınmış markalarına yer vermiş olup, “…” ibaresinin WIPO nezdinde tescilli birçok markasının bulunduğunu, birçok farklı ülkeyi kapsar şekilde “…” markasını tescil eden müvekkili şirketin “…” ibaresini kendisine bağlamakta ve bu markaya global bir koruma sağlamaya çalıştığını, müvekkili şirketin “…” markasının 1990 yıllardan beri görsel ve işitsel medyada yoğun bir reklâm kampanyasıyla yer aldığını, müvekkil şirketin “…” markaları için yapılan reklam projelerinin milyonlar tarafından izlendiğini, tüm bu yoğun reklâm ve tanıtım vasıtaları sonucunda “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunu, “…” markasının 31 seneyi aşkındır aralıksız olarak kullanıldığını ve bu markayı taşıyan ürünleri yurtdışına ihraç edildiğini, müvekkili şirketin “…” marka adı altında satılan ürünlerini 7 kıtaya ihraç edildiğini, müvekkili şirketin üretmiş olduğu seri markaların tümünde asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, … markasının tüketiciler nezdinde müvekkili şirketi çağrıştırdığını, müvekkili şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğunun pek çok yargi kararında belirtildiğini, markanın tanınmış marka olmasından dolayı iltibas ihtimali arıttırdığını, dava konusu “…” markasının müvekkili adına tescilli “…” ibareli markalar ile iltibas oluşturacak düzeyde benzer olduğunu, markaların işitsel, kavramsal ve görsel benzer olduğunu, … markasının asli unsurunun … olduğunu, davalı markasının …, müvekkil markaları ise “…” şeklinde okunduğunu, müvekkili markasının esas unsurunun davaya konu markada en vurgulu şekilde esas unsur olarak yer aldığını, … ibaresinde yer alan META kelimesinin anlamının “ticari mal, sermaye” anlamlarına geldiğini, ilgili ibarenin tanımlayıcı olduğunu, dava konusu markada müvekkili markasının esas unsuru olan … ibaresinin kullanıldığını, davalı markasının müvekkili markası ile aynı sınıflarda yer alan mal ve/veya hizmetleri kapsadığını, aynı tüketici kitlesine yöneldiğini, “…” markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin bu markayı müvekkil şirketin bir markası ya da işletmesi olarak algılayabileceklerini, dava konusu markanın müvekkili şirketin seri markalarının içine sızacağını ve müvekkili şirketin tanınmış “…” markasının imajına zarar vereceğini, davalı şirkete ait “…” ibareli markanın tesciline cevaz verildiği takdirde bu durumun müvekkiline ait “…” ibareli tanınmış markaların ayırt edici karakterine zarar vereceğini, davalının müvekkili markalarından haksız yarar sağlamasına sebep olacağını iddia ederek davalı TÜRKPATENT’in 18.08.2021 tarih ve 2021-M-5810 sayılı YİDK kararının 35. sınıfın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve sa tın alması için malların bir araya getirilmesi hizmeti” başlıklı alt sınıfında yer alan 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfında yer alan emtialar ile 29, 30 ve 32. sınıfa/sınıflarda yer alan emtiaların tümü yönünden iptaline, davaya konu “…” ibareli marka başvurusunun 35. sınıfın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmeti” başlıklı alt sınıfında yer alan 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfında yer alan emtialar ile 29, 30 ve 32. sınıfa/sınıflarda yer alan emtiaların tümü yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin 2012 senesinden beri kendi faaliyet alanında çalıştığını, yıllardır vermiş olduğu hizmetle müvekkili markasının hem Türkiye’de İstanbul merkezli olarak, İngiltere Londra’da da bir ayağı olmak üzere meşhur ve maruf hale geldiğini, ciddi bir müşteri portföyüne sahip olduğunu, müvekkilimizin markası bir bütün olarak “…” şeklinde olduğunu, ayırt ediciliği düşük bir ibare olan “…” sözcüğüne yapılan ekleme neticesinde oluşturulmadığını, iki marka arasında ayırt ediciliği sağlayacak nitelikte farklılık bulunduğunu ve karıştırılma ihtimalini doğuracak nitelikte bir benzerlik dahi bulunmadığını, mükkilinin özgür düşüncesiyle “…” markasını oluşturduğunu, tescil talebi ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde de söz konusu markayı 20, 35. ve 42. sınıflarda 2020/82403 tescil numarası ile tescil ettirdiğini, davacı tarafından başvuru sürecinde yapılmış olan haksız itirazların Kurumca haklı olarak reddedildiğini ve süreç sonucunda müvekkili yan markasının tescil edilmesine karar verildiğini, taraf markaları kapsamında ortak mal ve hizmetlerin bulunmaması sebebiyle iltibas şartları oluşmadığını, tüm bunlarla birlikte davacı yan markası ayırt ediciliği düşük nitelikte olan “…” kelimesinden ibaret olduğunu, müvekkili markasının “…” ibaresine ekleme yapılarak ortaya çıkarılmadığını, müvekkili markasının İngilizce “For Meta (Ötesi İçin)” kelimesinden oluştuğunu, taraf markaları arasında anlamsal, şekilsel, fonetik ve görsel olarak herhangi bir benzerlik söz konusu bulunmadığını, müvekkili markası okunurken “…-e-ta” şeklinde değil; “for-me-ta” şeklinde okunduğunu, markaların logolarının farklı olduğunu, müvekkili markasının hitap ettiği tüketici kitlesinin bilinçli tüketici kitlesi olduğunu, müvekkili markasının, davacı yan markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlama, tanınmış marka itibarına zarar verme, tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi bir durum içerisinde olmadığını, müvekkili marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı, dava dilekçesinde geçen 35 sınıfın 05/02, 29, 30 32 alt sınıflarına ilişkin iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı tarafından, 21.07.2020 tarihinde 2020/82403 başvuru numarası ile “…” ibareli marka için 20., 35. ve 42. sınıflardaki malları/hizmetleri kapsayan marka başvurusunda bulunulduğu; söz konusu marka başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edilerek 27.11.2020 tarih ve 361 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, yayına davacı şirket tarafından itiraz edilmiş, işbu itiraz Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, davacı şirket tarafından söz konusu ret kararına Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK nezdinde yapılan itiraz, Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından incelenmiş ve Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından 2021-M-5810 sayılı kararı ile; (…)İnceleme sonucunda, ilgili tüketicilerin “…” ibareli başvuru ile 2018 59250, 2018 92162, 2018 93389, 2019 04662, 2019 04664, T/03542 sayılı “… …”, “… ye formda kal”, “… extra”, “… plus”, “… +”, “… …” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve tanınmış marka gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. itiraz gerekçesi markaları farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle, ”İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 15/10/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:dava konusu markanın kapsamında yer alan hizmetlerin redde gerekçe markaların kapsamlarında ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı, TÜRKPATENT 2021-M-5810 Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın kapsamındaki 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfında yer alan mallar ile 29, 30 ve 32. sınıflardaki malların satışına ilişkin 35. sınıftaki satış hizmetleri 05 nolu sınıfın 02 nolu alt sınıfında yer alan mallar ile 29, 30 ve 32. sınıflardaki malların, ilişkili olduğu, zira söz konusu satış hizmetlerinin dava konusu markanın söz konusu malların satışı olduğu, mallar ile malların satışı hizmetleri arasında ilişki olduğu dolayısıyla, davalının dava konusu markasının kapsamındaki belirtilen dava konusu satış hizmetleri ile söz konusu malların ilişkili olduğu anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;dava konusu ”…” ibareli marka, açık mavi zemin üzerine, koyu mavi renkte, küçük harflerle “…” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olduğu, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarında “…” ibaresi ortak olmakla birlikte, iki tanesinde çatı marka olarak “…” ibaresi, bir tanesinde “plus” ibaresi, bir diğerinde “+” işaretinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markaları odluğu, öte yandan … YE FORMDA KAL ibareli marka slogan şeklinde oluşturulduğu, davacıya ait markaların esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

¸ ¸