Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/342
KARAR NO : 2023/91
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- ….
VEKİLİ : Av. …
, …
….
DAVALI : 2- …
…
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 01/10/2021
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafın … sayısı ile gerçekleştirdiği başvuruya dönük itirazlarının, Kurum tarafından nihai olarak reddolunduğunu, dava konusu markanın 25. Sınıf malları kapsadığını, müvekkilinin…. markaları ile anılan başvurunun aynı sınıf malları kapsadığı gibi iltibas doğuracak düzeyde benzer de olduğunu, müvekkili markalarının Topluluk Markası olarak da birçok ülkede korunmakta olduğunu, müvekkili markalraının iki adet “…” harfinin, bir biri ile karşılıklı gelecek bir biçimde konumlandırılmasıyla elde edilmiş olan özgün bir tasarım olduğunu, karşılıklı “…” harflerinin müvekkilinin “…” markası ve ticaret unvanı kılavuz unsurunu işaret eder şekilde kullanıldığını, davalının da doğrudan müvekkili ile aynı pazaryerinde faaliyet gösterdiğini, davalının bu başvuru ile amacının müvekkili markaları ile iltibas yaratmak olduğunu, müvekkili markalarında yer alan özgün şeklin tanınmış nitelikte olduğunu, bu hususun ülkemizde de muhtelif yargı kararları ile tespit edildiğini, …. sayılı ilamında bu hususun açıkça tespit edilerek dava konusu markaya nispeten daha az benzer sayılabilecek bir başvurunun dahi reddine karar verildiğini, her iki taraf markasında da aynı ana fikir üzerinden yaratılmış logoların kullanıldığının bariz olduğunu, davalı markasında, hiç bir ayırt edici
özelliği olmayan belli belirsiz bir “…” kelimesinin olması, davalı
markasına ayırt edicilik vasfı katmadığını, farklı mahkemelerce yapılan
yargılamalarda müvekkili markaları ile benzer … unsurları içerir markaların
farklı sözcüklerle kullanılmasına rağmen müvekkili markaları ile iltibas
yaratacak düzeyde benzer görüldüklerini, Kurum tarafından daha evvel
verilen kararlarda da müvekkili lehine birçok kararın mevcut olduğunu,
müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, bu tanınmışlığının birçok mahkeme
kararında da açıkça tespit edildiğini iddia ederek … sayılı itirazın reddine dair … kararının iptaline ve
davalı adına tescile bağlanmasına karar verilen … sayılı markanın
hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen … kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
…’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ibarenin 25. Sınıf mallarda tescili amacıyla
18.09.2019 tarih ve … sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği,
yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 14.10.2019 tarih ve 334 sayılı
bültende ilanına karar verildiği, anılan ilana karşı davacı yanın, önceki tarihli markalarına dayalı olarak
itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların …’nın
30.03.2020 tarihli kararı sonucunda haklı bulunmadığı ve reddolunduğu,
söz konusu karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edilerek …. tarafından verilen kararın kaldırılmasının talep olunduğu,
davacı itirazlarını değerlendiren …’nun 22.09.2021 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle;
“… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış
olan itirazın reddi yönündeki … kararına karşı,
başvurunun …,….
sayılı “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… …” ibareli markalar
dayanak gösterilerek 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi
talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
İnceleme sonucunda, ilgili tüketicilerin başvuruda bulunan şekli unsur ile itiraza
gerekçe olarak gösterilen tanınmış …. sayılı “…”, “…”, “…”, “… “, “…”, “…
…” ibareli markalarda bulunan şekli unsuru farklı ticari kaynaklardan gelen
birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve
başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel,
kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer
markalar olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların
benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. İtiraz ekinde başvurunun kötü niyetle
yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü
niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçeli itiraz
kabul edilmemiştir.”
şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 01/10/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan 25.
Sınıf malların, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında
yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları,
bununla birlikte taraf markaları arasında bütünsel açıdan ilgili
tüketiciyi yanılgıya düşürecek düzeyde bir benzerliğin rapor
kapsamında açıklanan nedenlerle bulunmadığı, buna bağlı
olarak işaretler arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimallerinin
de mevcut olmadığı,
davacı yanın markalarının tanınmış olduğu, ancak işaretler
arasındaki somut farklılık nedeniyle davacı markasının
tanınmışlığına dayalı bir üstün hakkı bulunmayacağı gibi SMK m.
6/4 ve 6/5 maddelerinde aranılan koşulların da somut olayda
meydana gelmeyeceği,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik … içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, …, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (….).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları
…. …
(25. sınıf) …+…
…+…
(…)
(03, 09, 14, 18, 24, 28, 35. sınıf)
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan 25.
Sınıf malların, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında
yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;dava konusu başvurunun bir görsele haiz olduğu, markadaki sözcük unsuru olan “…” ibaresinin dilimizde somut karşılığı
olmayan ve uyuşmazlık konusu emtialar bakımından ayırt edici niteliği
bulunan bir kelime olduğu, bununla birlikte davacı iddialarının temelini …
unsuru oluşturduğundan, esasen münhasıran bu kelime üzerinden bir
karşılaştırma yapılmasının isabetli olmayacağı, dava konusu markadaki …
unsuru incelendiğinde ise kırmızı renk dolgulu ve siyah konturlarla oluşturulmuş,
“…” ve “…” harfleri olarak değerlendirilebilecek (veyahut her ikisi de “…” harfi ya
da hiçbir anlam ifade etmeyen geometrik kesitlerden oluşan şekiller) nitelikteki
parçaların, birbirine ters yönlü ve karşılıklı olarak konumlandırılması ile
oluşturulduğu, bu iki parçanın ara kısmının zigzag yapılı bir boşlukla görsel
anlamda dizayn edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; 85432 sayılı markasındaki … unsurunun bulunduğu, … sayılı ve … sayılı markalarında yer alan … unsurlarının ise logolar
şeklinde olduğu, yine davacı yanın dava dilekçesindeki 86679 sayılı markasına konu … unsurunun olduğu,… sayılı markası ile …
sayılı markalarına konu … unsurunun ise olduğu, davacı yanın bahsi geçen markalarında kullandığı ve “iki … harfinin
karşılıklı yerleştirilmesi” ile oluşturulduğunu ifade ettiği logolara bakıldığında, bir
tarafı kısa ve kalın, diğer tarafı uzun ve daha ince olan … harflerinden logonun
oluşturulduğu, davacı markalarındaki bu logo genel olarak
dikey bir konumlandırmaya sahip olup, “…” harfi olduğu belirtilen bağımsız
şekillerin “8” rakamı formunda bir araya getirildiği, yalnızca
şeklindeki markada formun daha ziyade solt üst ve sağ alt köşesi boşluklu bir
dikdörtgen el formda tasarlandığı, her bir markada karşılıklı ve zıt yönlü
konumlandırılarak bir araya getirilen şekillerin kısa ve uzun kenarlarından
birleştirilerek bir bütün oluşturdukları ve orta kısımlarının dikdörtgen/kare
formunda boşluklu bir yapıda olduğu, bununla birlikte davacı yanın … sayılı ve … sayılı
markalarında söz konusu … unsurları yer almadığından ve
taraf markalarının tamamen ilgisiz sözcük unsurlarından oluştuğu ve
salt sözcük unsurlarından ibaret oldukları, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
… Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere; dava konusu markadaki logosu, davacı
yanın farklı varyasyonlarda oluşturulmuş
… markalarından farklı olarak; bütünü oluşturan geometrik şekillerden (… ya
da … harfi ya da anlamsız şekiller olarak tanımlanan) alt bölümdeki şeklin kısa
ve kalın gövdeli kenarı zemine oturtulacak şekilde, üst bölümdeki şeklin ise
yine aynı şekilde konumlandırılarak, genel itibarla sağa eğik yapıda, kesitli bir
dörtgen formunda, şekillerin birbirine ters konumlandırılmaları ile
oluşturulduğu, davacı markalarında ise davacı yan beyanları doğrultusunda
“…” harfi olarak tanımlanan figürlerin, kısa ve uzun kenar birleşim köşe
noktasının yüzeye temas ettirilecek şekilde dikey pozisyonda
konumlandırıldığı, şeklindeki markada ise konumlandırmada ise
uzun kenarların tavan ve taban yüzeye teması ile oluşturulduğu ve genel
görünümünün tam dikey değil sağa yönelimli bir yapıda olduğu, yine davacı
markalarının tamamında, dava konusu markadan farklı olarak uzun ve kısa
köşelerin birleştirildiği ve bu birleşim sonucunda logoların orta kısmında
kare/dikdörtgen yapıda boşluklu bir kısmın bırakıldığı, halbuki dava konusu
markada karşılıklı konumlandırılan şekillerin birbiri ile birleştirilmediği gibi orta
kısımlarında da kare ya da dikdörtgen formda belirgin bir boşluk formu değil,
zigzaglı bir forma yer verildiği, bu tespitler çerçevesinde her bir markada
oluşan bütünsel izlenimde dava konusu markadaki karşılıklı şekillerin
konumlandırılması ile ortaya çıkan nihai algı ile davacı markalarındaki algının,
makul düzeyde zeka seviyesine sahip giyim ürünlerinin nihai tüketicisi
nezdinde birbirinden farklı ticari kaynaklara işaret eder şekilde algı oluşumu
için yeterli görülmesi gerektiği, zira dava konusu markanın herhangi bir şekilde
davacı markalarını çağrıştırır bir özellik taşımadığı, herhangi bir markada
karşılıklı iki kesit halinde konumlandırılan … unsurlarının tamamının, davacı
markalarını çağrıştırır bir sonuca yol açmasının beklenilmesinin makul bir
beklenti olmayacağı, davacı yanın özellikle , görsellerini ihtiva
eden markaları ile şeklindeki markanın birbirini dahi çağrıştırmadığı
gibi yine diğer markaların sağa döndürülmüş bir versiyonu imajı veren
görselini ihtiva eden davacı markası ile de dava konusu …
unsurunun meydana getirilmesi sistematiği, bütünü oluşturan şekillerin
konumlandırma açı ve yapıları ile ortaya çıkan bütünsel algısının birbirinden
belirgin bir şekilde uzaklaştığı, şekillerin ana karakterlerinin, başka bir ifadeyle
kurumsal imajlarının bu sayede farklılaştığı, bahsi geçen şekillerin aynı formu
oluşturan görsellerin yer değiştirilmesinden ibaret bir değişiklik olarak
görülemeyeceği, markalardaki sözcük unsurlarının da birbiri ile hiçbir ilişki
içerisinde olmadığı bir halde, taraf markalarının birbirleri ile ilişkilendirilmelerinin
de mümkün olmayacağı; her ne kadar giyim ürünlerine yönelik ilgili piyasa teamüllerinde, …
unsurunun da en az sözcük unsuru kadar ön planda olduğu, genellikle
görerek alınan tekstil ve spor giyim ürünlerinin ortalama tüketicisinin, bu
ürünlerin logolarına da dikkat ederek, çoğu zaman markaları salt logoları ile
dahi tanımlayabilecek olduğu kabul edilebilir ise de tüketicinin daha
evvelden deneyimlediği, bildiği ve tanıdığı davacı markaları ile dava konusu
marka arasında bağlantı kurmasına neden olacak bir figüratif benzerliği bu
işaretler arasında kurmayacağı, zira davacı iddialarına rağmen tüketicinin
davacı markalarını dahi “…” harfinden esinlenilerek türetilmiş markalar olarak
somut bir imge temelinde doğrudan tanımlamasının mümkün olmadığı bir
durumda dava konusu markayı da aynı şekilde “…” harflerinin bir araya
getirilmesi ile doğrudan tanımlamayacağı, bu halde kavramsal olarak bu iki
işaret arasında bir ilişki de kurmayacağı; davacı yanın önceki tarihli tescilli markalarında kullandığı
kompozisyon ile dava konusu markadaki şeklin gerek bütünsel gerek şekli
oluşturan kesitlerin bir araya getirilme, gerekse de şekillerin birleşim biçimleri
itibariyle herhangi bir benzerlik ilişkisi içerisinde olmadıkları, tüketicinin salt aynı
ya da benzer mallarda bu markalarla karşılaşma ihtimalinde dahi, görsel
hafızasında daha evvelden, hatta çok uzun yıllardır yeri olduğu anlaşılan
(davacı markalarının eski tarihli tescillerinin varlığı gözetildiğinde) davacı
markaları ile bu marka arasında iktisadi ya da idari anlamda bir bağlantı
kurmayacağı gibi, dava konusu markayı da davacı markalarının yeni bir
versiyonu, serisi gibi algılamayacağı, bu halde başvuru konusu işaret ile
davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi
bir unsurun da bulunmadığı ilgili tüketicinin yargılama konusu emtialar için
ayırdığı satın alım süresi içinde dahi davalının başvuru konusu markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının tescilli markalarından farklı
bir marka olduğunu algılayabileceği, bu nedenlerle tüketicinin iki farklı marka
ile karşı karşıya olduğunu rahatlıkla algılayabileceği ve iki marka arasında
herhangi bir ilişki kurma eğiliminde olmayacağı, işaretler arasında iltibas ihtimalinin mevcut olmadığı; dvacı yanın markalarının tanınmış olduğu, ancak işaretler
arasındaki somut farklılık nedeniyle davacı markasının
tanınmışlığına dayalı bir üstün hakkı bulunmayacağı gibi SMK m.
6/4 ve 6/5 maddelerinde aranılan koşulların da somut olayda
meydana gelmeyeceği de dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 269,85-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 18.07.2023
Katip … Hakim …
¸ ¸