Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/336 E. 2022/389 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/336
KARAR NO : 2022/389

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2020/42751 sayılı …
… ibareli marka başvurusunun ilanına davalının 2003/13587 sayılı marka mesnet
gösterilerek yapılan itiraz sonucunda MBD tarafından red edildiğini, bu re kararına karşı
yapılan itirazın da YİDK tarafından red edildiğini, YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu,
müvekkilinin … … markasının tescil edilebilir kriterlerine haiz olduğunu, markanın
ayırt edici ve orijinal olduğunu, Türkiye çapında pek çok ilde 100’den fazla şubesi olduğunu,
Türkiye’nin köklü ve en büyük şirketlerinden olduğunu, müvekkilinin halihazırda … FIT
adı ile spor salonu işletmeciliği sektöründe faaliyet gösteren Türkiye’nin en büyük ve akla
gelen tek markası olduğunu, müvekkilinin 90 tane tescilli markasının olduğunu,
müvekkilinin markası ile mesnet marka arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, bütün
olarak markaların ortalama tüketicide bıraktığı izlenimin farklı olduğunu, kelime
markalarında tüketicilerin özellikle ilk heceye ve ilk kelimeye odaklandığını, müvekkilinin
… … ibareli marka başvurusunun başlangıçlarının farklı olduğunu, … ibaresinin
tescili talep edilen mal ve hizmetlerde ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, … ibaresinin
İngilizce kökenli bir kelime olduğunu ve esnek elastik anlamlarını barındırdığını, …
ibaresinin sektörde birçok kişi tarafından kullanıldığını, yazı tipi, büyüklük ve görünüm
bakımından müvekkilinin talep ettiği markada asli unsur sayılmayacağını, spor faaliyetlerinde spor salonu hizmetlerinde ve bu hizmetin pazarlanmasında sporu çağrıştıran
ilk kelimenin …/vücut olduğunu belirterek Türk Patent’in 28.07.2021 tarih ve 2021-M-
5397 sayılı YİDK’nıb kararının iptaline ve 2020/42751 sayılı … … marka
başvurusunun kabulü ile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:

Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın MDB tarafından kısmen kabulüyle sonucu davacı tarafından yapılan itirazın ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;
dava konusu tescil başvurusu, … Sportif
Tesisler İşletmeciliği A.Ş. tarafından, uluslararası sınıflandırma sisteminin 41’inci sınıfında yer
alan bir kısım hizmetlerde kullanılmak üzere 20.04.2020 tarihli dilekçe ile yapıldığı, söz konusu başvuru, 2020/42751 kod numarası ile işleme alınmış; 10.01.2017 tarih ve
29944 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı
SMK) “Marka Tescilinde Mutlak Red Nedenleri” başlıklı 5’inci maddesi kapsamında yapılan
inceleme ve değerlendirmenin ardından başvurunun 27.04.2020 tarih ve 347 sayılı Resmi
Marka Bülteni’nde ilanına karar verildiği, anılan başvurunun ilanına, yasal süresi içinde olmak üzere … Sportif Tesisleri
Gıda sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından 22.07.2020 tarihli dilekçe ile, 2003 13587
sayılı “…” ibareli marka mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6 ve 6/9
maddesi uyarınca itirazda bulunulduğu, bahse konu itiraz müvekkil Kurum Markalar Dairesi
Başkanlığı tarafından incelenmiş ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca itirazın kısmen
kabulüne ve başvurunun kısmen reddine karar verildiği, başvurunun kısmen reddi kararına, başvuru sahibi vekili tarafından 30.04.2021 tarihli
dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine, söz konusu itiraz YİDK’da görüşülmüş ve YİDK’nın
28.07.2021 tarih ve 2021-M-5397 sayılı kararı ile,
“2020/42751 başvuru numaralı ‘… …’ ibareli başvurunun 2003 13587 sayılı
‘… şekil’ ibareli markaya dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca kısmen
reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki kısmi ret
kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itirazın ilk incelemesinde
karar yazısı sehven başvurunun tüm hizmetleri için reddi şeklinde düzenlenmiş olduğundan
işbu kararla yanlışlığın giderilmesi gerekmiştir.
Başvuru sahibinin Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) nezdindeki yayına itiraz
işlemlerinde, itiraz gerekçesi 2003 13587 sayılı marka hakkında SMK m. 19(2) çerçevesinde
kullanım ispatı talebinde bulunduğu; yayına itiraz sahibi tarafından sunulan delillerin
incelenmesi neticesinde MDB tarafından bu markaların ‘spor hizmetleri’ üzerinde kullanımının ispatlandığının tespit edildiği görülmüştür. Yayına itiraz sahibinin Kurul nezdinde yapmış olduğu işbu incelemenin konusunu
oluşturan itirazında, MDB tarafından yapılan bu tespite ilişkin herhangi bir itirazda
bulunmadığı ve karara itiraz dilekçesinde bu hususla ilgili herhangi bir gerekçe ya da
açıklamaya yer vermediği tespit edilmiş olmakla birlikte, kullanım ispatı konusunun daha
önceki aşamada (MDB nezdindeki yayına itiraz sürecinde) tartışılmış olması, kullanım ispatı
konusunun ana uyuşmazlığa (SMK m. 6(1)) bağlı ve aynı uyuşmazlık içinde çözülmesi
gereken bir mesele olması nedeniyle ve Kurul kararının bütünlüğü de gözetilerek yapılan
incelemede MDB’nin söz konusu tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine
varılmıştır.
6769 s. SMK’nın ‘Marka tescilinde nispi ret nedenleri’ başlıklı 6 ncı maddesinin 1
inci fıkrası; ‘Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte
başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin
aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz
üzerine başvuru reddedilir.’ hükmünü ihtiva etmektedir. Karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimalinin değerlendirilmesinde, tüketicilerin satın
almayı düşündükleri mal/hizmet yerine başka bir malı/hizmeti almak durumunda kalması
kadar, iki ayrı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı
kişiye/firmaya ait olduğunu ya da marka sahipleri arasında idari veya ekonomik anlamda
bir bağlılığın bulunduğunu düşünmeleri ihtimalinin de göz önünde bulundurulması
gerekmektedir. Bu çerçevede her ne kadar anlamlı da olsa başvuru ile kısmi ret gerekçesi
markalarda ortak unsur durumun da bulunan ‘…’ ibaresinden kaynaklanan benzerliğin
kısmi ret kapsamında bulunan ve kısmi ret gerekçesi markanın tescil kapsamında
bulunanlarla aynı/aynı tür olan hizmetler olan ‘Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema,
spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet
sağlama hizmetleri dahil)’ bakımından ilgili tüketici nezdinde başvuru ile kısmi ret gerekçesi marka/marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenim oluşturabileceği kanaatine ulaşılmış ve kısmi ret kapsamında bulunan
hizmetler bakımından başvuru ile kısmi ret gerekçesi marka arasında 6769 s. SMK’nın 6 ncı
maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin
bulunduğu tespit edilmiştir…” gerekçesine yer verilmek suretiyle, itirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın 60 günlük yasal süre içerisinde 27/09/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: davaya konu olan 2020/42751 sayılı ”… …” ibareli marka ile davaya ve
kısmi redde mesnet olan 2003/13587 sayılı ” …+şekil” ibareli markanın görsel ve
işitsel olarak benzer olduğu ve taraf markaların 41. Sınıfta yer alan Spor, kültür ve
eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür
ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil).
hizmetler bakımdan birebir aynı olması nedeniyle iltibas tehlikesini gündeme
getireceği, bu nedenle YİDK kararının bu hizmetler bakımından isabetli olduğu,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası

… … …+şekil
(41. sınıf) (41. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacının dava konusu marka başvurusunun tescil talebinde bulunduğu ve red edilen
41. Sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro,
müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama
hizmetleri dahil). “ hizmetler redde mesnet olan 2003/13587 sayılı … markanın tescil
kapsamımda bulunduğu, davacının marka başvurusunun
tescil talebi kapsamında yer alan hizmetler ile davalının redde mesnet olan markasının
tescilli hizmetleri birebir aynı olduğu anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; davaya konu olan marka herhangi bir şekil unsuru içermeden düz yazı ve
aynı sırada eşit punto ile “… …” ibaresinden oluştuğu, herhangi şekil unsuru içermediği markanın kelime markası olduğu, markanın başında yer alan … ibaresi red edilen
hizmetlerin kapsamında yer alan SPOR hizmetlerinde aslında ayırt ediciliği görece olarak
düşük olan bir ibare olması nedeniyle bu ibarenin markaya ayırt edicilik kazandırmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalının markasının eğik yazım karakteri ile FLE ile yuvarlak şeklin içine
konumlandırılan özel yazımla X harfinin yer alması ile … ibaresinden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, bütünsel anlamda davalı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davacının “… …” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “… …” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸