Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/33 E. 2023/19 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/33 Esas – 2023/19
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/33
KARAR NO : 2023/19

DAVA : FSEK
DAVA TARİHİ : 08/02/2021
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan FSEK davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin … üzerinde 470.000 abonesi olan İlave TV kanalın sahibi olduğunu, videolarında genel olarak gündem ve toplumsal konular ile sokak röportajları yaptığını, çekimleri kurgu ve montajdan geçirip kanalında paylaştığını, tanınmış bir sosyal medya fenomeni olduğunu ve videoları 2 milyonu aşan izlendiğini, davalının internet sitesinde 26/09/2018 tarihinde müvekkiline ait 15 dk’lık videonun 1 buçuk dakikalık kısmının izinsiz ve müvekkilinin kanalına ait amblem kapatılarak yayınlandığını, videonun FSEK 5. Madde kapsamında sinema eseri niteliğinde olduğunu, davalı eyleminin FSEK 24. Ve 25. Madde ihlali olduğunu, bu kapsamda FSEK 68. Madde kapsamında şimdilik 100 TL maddi tazminat FSEK 70. Madde kapsamında eser bağlı manevi hakalrının ihlali ve …. ifadesinin elem ve üzüntüye sebebiyet vermesi sebebiyle ise 40.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin aynı zamanda FSEK 70/2 uyarınca mali zarara da uğradığını, müvekkilinin … üzerinden izlenme sayısına göre mali kazanç elde ettiğini, davalı tarafça müvekkilinin sayfasına yönlendirme yapılmadığından müvekkilinin videosunun izlenemediğini ve elde edilen gelirden yoksun kaldığını bu kapsamda 100 TL maddi tazminat talebinde bulunulduğunu, davalının aynı zamanda bu videodan kar elde ettiğini, bu kapsamda FSEK 70/3 uyarınca 100 TL temin edilen karın verilmesi talebinin bulunduğunu, tecavüze konu videoda müvekkilinin özgün sorular hazırladığını ve sokaktaki insanlara sorduğunu, aldığı cevapları kaydettiğini ve videoları yaratıcı biçimde kurgulayıp montaj işleminden geçirdiğini, videonun sahibinin hususiyetini taşıdığını ve eser niteliğinde olduğunu, videonun eser olarak değerlendirilmemesi halinde de FSEK 84. Madde gereği müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; dava konusu videonun eser niteliğinde olmadığını, orijinal olmadığını, müvekkilince söz konusu videonun haber amacıyla paylaşıldığını, herhangi bir hak ihlali bulunmadığını, davacının hakaretamiz ve küçük düşürücü ifadeler kullanması nedeniyle basın ve ifade özgürlüğü sınırları içerisinde eleştirildiğini, davacının videosu eser kabul edilse dahi FSEK 36 ve 37. Madde kapsamında iktibas serbestisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, ilgili içeriğin 15 Dakikalık video içinde 1,5 dakikalık bir kısım olmakla haber amaçlı alındığının ortada olduğunu, müvekkilince ilgili video içeriği ile insanların nasıl manipüle edildiği ve dalga geçilip küçük düşürülmeye çalışıldığının haber kapsamında ele alındığını, bu esnada ilgili kişinin ve kanıl ismine yer verildiğini, bu durumun basın ve haber verme özgürlüğüne uygun olduğunu, davacının 2 yıldan sonra dava yoluna gitmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, dava konusu içeriğin alenileşmiş olmakla basın yoluyla eleştirilmesine bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının haksız rekabet iddialarını da yerinde olmadığını, FSEK 84. Maddenin şartlarının oluşmadığını, yayında davacı ambleminin kapatılmasının haksız rekabetin oluşması için yeterli olmadığını,davacının “provakatör” ifadesi ile kişilik haklarının zedelenmediğini, sosyal medya fenomeni olmakla eleştiriye tahammül sınırının daha geniş düşünülmesi gerektiğini, gazetecilik sanatı gereği okurların ilgisinin çekilmesi için çarpıcı başlık kullanıldığını, bu sebeple hukuka aykırılık bulunmadığını, şartları oluşmamakta ise de davacının maddi zararını ispat edemediğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı 1,5 dk görüntünün davacıya ait olup olmadığı eser niteliğinde olup olmadığı bu kapsamda davalının eyleminin tecavüz oluşup oluşturmadığı maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davacıya ait videonun herhangi bir hususiyet taşımadığı, günlük olaylara müteallik nitelikte olduğu bu sebeple FSEK kapsamında eser sayılmasının mümkün olmadığı, dava konusu video üzerinde davacının hak sahipliği bulunduğu, davacıya ait videonun alıntının şekil şartlarına uyulmadan kullanılmakla FSEK 84. Maddesi yollamasıyla TTK kapsamında haksız rekabet niteliğinde olacağının değerlendirilebileceği, dosya kapsamında davacının maddi tazminat talebi ile ilgili hesaplama yapılabilmesi için gerekli olabilecek dava tarihi itibariyle davacının kendi videosunun izlenme sayısından elde ettiği gelirin ne kadar olduğu, davalı sayfasının ilgili tarihte görüntülenme sayısı vb. bilgiler dosyada mevcut olmamakla bu aşamada maddi tazminat hesabı yapılamayacağı, manevi tazminata hükmetme ve miktarını tayininin mahkemenin takdirinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
5846 sayılı FSEK m. 1/B (a) bendinde eser tanımına yer verilmiştir. Buna göre “eser; sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır.
Anılan düzenlemeden hareketle, öğreti ve uygulamada genel olarak benimsenen görüşe göre, bir fikri ürünün 5846 Sayılı FSEK 1/B-(a) bendi kapsamında eser olarak korunması için iki unsuru birlikte taşıması gerekir. Bu unsurlar, fikri ürünün Kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması (objektif unsur) ve ikinci olarak, sahibinin hususiyetini taşımasıdır (sübjektif unsur). … kararlarında da bu unsurlardan eser olmanın koşulları, olarak söz edilmiştir.
Gerçekten de, …’ın yerleşik içtihadı uyarınca, “… bir fikir ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için baskın görüşe göre, FSEK madde 1/1’de sayılan eserler içinde yer alması (objektif koşul) ve sahibinin hususiyetini taşıması, başka bir anlatımla “özgün olma” “yaratıcı özellik taşıması” (sübjektif koşul)’un bulunması gerekmektedir”.
Anılan madde metinlerine göre, zihinsel çaba sonucu ortaya çıkan bir fikri ürünün FSEK anlamında eser olarak korunabilmesi için, sahibinin hususiyetini taşıması (sübjektif unsur) ve yasada öngörülen eser türlerinden birine dahil olması (objektif unsur) gereklidir”.
FSEK’te eser türleri, ilim ve edebiyat eserleri (m.2); musiki eserleri (m.3); güzel sanat eserleri (m.4) ve sinema eserleri (m.5) olarak sayılmıştır. Bu eser türleri sınırlı sayı (numerus clausus) oluşturur . Bunların dışında yeni bir eser türü yaratılamaz.
“Sahibinin hususiyetini” taşımakla kastedilenin ne olduğuna ise doktrin ve …’ın içtihatları açıklık getirmektedir. Buna göre, bir eser üzerindeki hakkın, yani korumanın konusunu “fikir” değil, onun maddi bir araç üzerine tespit edilmekle bağımsız bir özellik kazanan ve şekillenen ifade ediliş biçimi oluşturur. Bu ifade tarzı FSEK 1/B maddesinde yer alan “sahibinin hususiyeti” yani anlatım biçimi “üslup” da kendisini gösterir. Eser “hukuken” eleştirel yargılara göre değil, düzeyli bir fikri faaliyet sonucu olup olmamasına göre tanımlanır.
… muhtelif kararlarında, hususiyeti“…(FSEK 1/B-(a) bendinde) yer verildiği üzere bir eserin varlığından söz edilebilmesi için, sahibinin özelliğini taşıması, yaratıcı bir emek ürünü olması veya herkes tarafından meydana getirilebilme olanağının mevcut (olmaması)”. şeklinde ifade etmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Dava dilekçesi ekinde CD içerisinde sunulan davacıya ait videonun “24 Haziran da Oy Verdiğiniz Partiye Şimdi Seçim Olsa Yine Aynı Partiye Oy Verir misiniz?” sorusu üzerine doğaçlama şekilde ilerleyen sokak röportajından oluştuğu, bu şekilde memnuniyet anketi tarzı içerikler günlük alelade bir vakıanın objektif ile saptanması vasfında olup, konu ve içeriğindeki ifadeler sahibinin hususiyetini taşımamaktadır. Zira hususiyet, bir ürünün herkes tarafından meydana getirilememeyi, orijinal olmayı, sıradan olmamayı ve bir anlamda yaratıcılığı gerektirir. O nedenle dava konusu video eser mahiyetinde değildir. Bununla birlikte videonun FSEK kapsamında eser olarak sayılmaması koruma kapsamı dışında kaldığı anlamına gelmemektedir. FSEK m. 84 hükmü uyarınca genel hükümler, yani haksız rekabet hükümleri uyarınca koruma kapsamındadır.
Davacıya ait videonun tamamının 15 dakika 19 saniye olduğu; davalıya ait sitede yayınlandığı belirtilen videonun ise 1 dakika 24 saniye olduğu görülmüştür
Davacıya ait videonun ilgili kısmı ile davalı tarafça yayınlanan videonun her ikisinin de metni ve görseller karşılaştırıldığında aynı olduğu, davalı tarafça videolar yayınlanırken davacıya ait “….” logosunun buzlandığı ve altına “Röportaj Değil Alçaklık!” ve “ Vatandaşa Hakaret Eden İP’li Provokatör” ibarelerinin eklendiği görülmüştür.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ‘nun 36. maddesinde Basın Kanununun 15 inci maddesi hükmü mahfuz kalmak üzere basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir. Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere mütaallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması caizdir. Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icabeder düzenlemesi mevcuttur.
Ancak burada atıf yapılan Basın Kanunu, 5860 sayılı eski Basın Kanunu’dur ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 30. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Fikir ve sanat eserlerinden haber amacıyla yapılan iktibaslar, basın iktibaslarının özel bir türüdür ve FSEK m. 37’de düzenlenmiştir. FSEK m. 36 ile m. 37 arasındaki en önemli fark, 36. maddede “basın içeriğinden iktibasta bulunulması” düzenlenmişken; 37. maddede “fikir ve sanat eserlerinden haber amacıyla iktibasta bulunulması”nın düzenlenmiş olmasıdır. Yani 36. madde, FSEK anlamında eser niteliğinde olup olmadığının ayrımını yapmaksızın basın içeriğini ve haberleri konu alırken, 37. madde bir fikir ve sanat eserinden haber amacı ile iktibas yapılmasını konu almaktadır.
Tüm bu hallerde iktibasın yapılmasının belirli şekil şartları bulunmakla en önemli hususlardan biri de kaynak göstermedir. Doktrinde de belirtildiği üzere “eğer haberde eser hakkında bilgi veriliyorsa sahibinin; sahibi hakkında bilgi veriliyorsa iktibasın onun hangi eserinden yapıldığının alışılmış şekilde kamuya bildirilmesi gerekir.
… Hukuk Genel Kurulu’nca da 10/05/2006 tarih ve … sayılı kararı karşı oy görüşünde, özetle; 5846 sayılı Yasa’nın 35/son fıkrasında intihalin caiz olmayan aktarma olarak tanımlandığının belirtildiği, “bir eser yazılırken hangi eserlerden yararlanıldığı, yazarın adı-soyadı, eserin basıldığı yer, basıldığı tarih ve kaçıncı baskı olduğu ile alıntı yapılan sayfa numaralarının belirtilmesinin bilimsel ve etik kurallar gereği” olduğu tespiti yapılmıştır.
Davalı tarafça davalıya ait “İlave Tv” isimli sayfa logolarının buzlanma yoluyla kapatıldığı ve yine internet sayfası çıktısında da davacı ismi ve sayfa ismi “… üzerinden yayın yapan İlave TV’nin sunucusu …“ şeklinde belirtilmiş ise de yayına konu davacıya ait videonun ulaşılabileceği link vs. bilgiye yer verilmediği, yeniden yayında davacı sayfasının logolarının buzlanma şeklinde alınmakla değiştirildiği bu suretle alıntının şekli şartlarından kaynak gösterme ve aynen alıntılama şartlarına usulüne uygun şekilde uyulmadığı anlaşılmıştır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 84. Maddesinde ise ”Bir işareti, resim veya sesi, bunları nakle yarıyan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3 üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını menedebilir. Tevacüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete mütaallik hükümler uygulanır. Eser mahiyetinde olmıyan her nevi fotoğraflar, benzer usullerle tesbit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında da bu madde hükmü uygulanır.” hükmü mevcuttur.
Süreli yayın sahibine tanınan bu koruma FSEK m.84 ile TTK 55. vd maddelerde düzenlenen haksız rekabet çerçevesinde değerlendirilmelidir. Zira yayın içeriğinin oluşturulması en azından belli bir seviye yatırım ve organizasyon gerektirmekle bu içeriğin kanunda tanınan istisnanın şekli şartlarına uyulmadan yeniden yayınlanmasının haksız rekabete neden olacağı değerlendirilmektedir.
Söz konusu videonun yayınlandığı davalı internet sitesinin ayda ortalama 5-6 milyon ziyaretçi alabileceği, sitede kalma oranı, ana sayfanın her bir linke göre daha fazla ziyaret edilebilecek olması gibi hususlar değerlendirildiğinde ilgili videonun olduğu haber linkinin ortalama 1 milyon ziyaret edilebileceği değerlendirilmiştir.
Bu durumda 1.000 gösterim için 7 TL gelir elde edebilecek davacının 1.000.000 gösterimde 7.000 TL gelir elde edebileceği, davalıya ait sitede yayınlandığı belirtilen videonun ise 1 dakika 24 saniye olmakla asıl videonun ortalama %10’u oranında alıntı oranının olabileceği buna bağlı olarak 7.000 X %10= 700-TL bir telif bedeli talep edebileceği anlaşılmıştır.
Davacının manevi hak ihlaline ilişkin manevi tazminat talebi ile ilgili olarak; FSEK’in bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder. Aynı şekilde eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir. Kanunda “umuma arz salahiyeti” ve “adın belirtilmesi salahiyeti” olarak tanınan bu haklar eser sahibinin manevi hakları arasındadır. Bu doğrultuda somut uyuşmazlık ele alındığında, …. belirtilen manevi tazminat ile ilgili şartların oluştuğu; tazminat alacaklısı yönünden bir zenginleşme aracı ve amacını aşar bir gelir haline getirilmesi gerektiği, ihlalin boyutu da göz önüne alınmak suretiyle manevi hak ihlali ile ilgili olarak 1.000-TL manevi tazminat takdir olunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile; 700-TL maddi tazminatın 300-TL’sine 26/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (ıslah edilen miktara faiz talebi bulunmamaktadır) 1.000-TL manevi tazminatın 26/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile;
700 TL maddi tazminatın 300 TL’sine 26/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1.000 TL manevi tazminatın 26/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcının peşin alınan 695,23-TL den (peşin harç +ıslah harcı) mahsubu ile bakiye 614,53-TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat kapsamında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 700,00 TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Manevi tazminat kapsamında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 1.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat kapsamında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 1.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.029,33-TL
yargılama giderinin takdiren 1.514,61-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip …. Hakim ….
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 688,23-TL
GİDER AVANSI :2.334,00-TL
ISLAH HARCI : 7,00-TL
TOPLAM :3.029,33-TL