Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/318 E. 2022/251 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/318 Esas – 2022/251
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/318
KARAR NO : 2022/251

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafın 2019/89112 sayısı ile ve 6, 7, 9 ve 35. Sınıfları kapsar şekilde gerçekleştirdiği başvuruya dönük itirazlarının kurum tarafından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusu markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin müvekkili markaları kapsamında da yer aldığını, dava konusu markanın bu haliyle müvekkiline ait markalardan biri gibi algılanmasının mümkün olduğunu, “makrotel” ibaresinin müvekkilinin “macro” ibaresinden oluşan markaları ile benzer olduğunu, “Macro”, Makro, “Macrocenter” markalarının müvekkili firmanın herkes tarafından bilinen markaları olduğunu, seri markalarda, ortalama tüketicinin, karşı karşıya kaldığı iki markadan sonraki markanın, önceden tescilli ve kendisinin de bildiği markanın sahibi olan işletmeye ait markalardan birisi olduğu hissine kapılması nedeniyle karıştırma ihtimalinin ortaya çıkacağını, Yargıtay tarafından verilen kararlarda müvekkili markalarının korunduğunu, “”MAKRO TEKNİK … + ŞEKİL”, “M………….R” gibi markaların müvekkili markaları ile karıştırılabilecek düzeyde benzer görüldüklerini, müvekkilinin www.macrocenter.com.tr alan adıyla da anılan markanın benzerlik taşıdığını, müvekkilinin anılan alan adından kaynaklı olarak da üstün bir hakkının bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanarak tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 1993 yılından beri bu isimler ile mağazalar açmakta olduğunu, müvekkilinin “macro” ibareli markalarının davalı kurum tarafından da tanınmış olarak kabul edildiğini, müvekkilinin ülke genelinde toplam 86 adet macro center mağazası bulunduğunu, söz konusu marka başvurusu sahibinin bu tanınmışlıktan haksız olarak yararlanacağını itiraza konu marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın “Macro/Makro” ibareli olan seri markaların devamı olduğu veya bir firmayla iş birliği yapıldığı yönünde intiba oluşacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia ederek 2021-M-5088 sayılı YİDK kararının iptali ve 2019/89112 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;dava konusu “makrotel welding” ibaresinin 06 / 07 / 09 / 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 20.09.2019 tarih ve 2019/89112 sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markasına dayalı olarak itiraz ettiği, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 23.10.2020 tarihli karar neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanın yeniden itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 02.07.2021 tarih ve 2021-M-5088 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/89112 başvuru numaralı “makrotel welding” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2018 83525, 2018 83521, 2014 43693, 2010 60282, 2009 42372 sayılı “macrocenter”, “macrocenter”, “macroandmore”, “macro online bir tıkla alışverişi evinize indirin! şekil”, “macro banquet” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, Kurul, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer olmadığı kanaatine varmış ve markalar görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu tespit ve “mac(k)ro” ibaresinin ayırt edicilik vasfı nispeten zayıf bir unsur olması dikkate alındığında, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Ayrıca, muterizin md. 6/3, 6/5, 6/6 ve kötü niyet gerekçeli itirazları, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır. Öte yandan, md. 6/1 gerekçeli itiraz yerinde bulunmadığından kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı yan itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 05/09/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/89112 sayılı başvuru ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasında, başvuruda yer alan tüm mal ve hizmetler açısından aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir emtia ilişkisinin mevcut olduğu, bununla birlikte taraf markalarının, rapor kapsamında açıklanan nedenlerle, özellikle bütünsel algıda yarattıkları nihai imajları itibariyle, yine rapor kapsamında tespit edilen ilgili tüketici grubu nezdinde, karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik taşımadıkları, davacı yan markalarının tanınmışlığına yönelik işlem dosyasına sunduğu delillerin yeterli olmadığı, dava dosyasına ek olarak sunduğu deliller gözetildiğinde ise davacının markalarının tanınmışlığının “macrocenter” ibaresinin bütününe ilişkin olduğu, ancak dava konusu markanın tescilinin, davacı yanın anılan markasının bu bilinirliğine zarar verecek herhangi bir sonucu meydana getirme ihtimali bulunmadığı, 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

(06, 07, 09, 35. sınıf)

Taraf markalarının mal/hizmet kapsamları incelendiğinde, dava konusu marka kapsamında yer alan 06, 07, 09 ve 35. Sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı, davacı yanın önceki tarihli ve aynı sınıflardaki mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer niteliktedir. Bu bağlamda taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetler açısından kapsamlı bir karşılaştırma yapılmasına gerek olmayacak düzeyde markaların benzer tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılayan, satış, sunum ve dağıtım kanalları benzer olan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, birbirlerine yerine ikame edilebilir veyahut birbirlerini tamamlayıcı nitelikteki mal ve hizmetleri kapsadıkları anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Taraf markaları kapsamında benzerliği tespit olunan 06 ve 07. Sınıftaki emtialar, endüstri ve sanayide kullanılan hammadde, makine, robotik mekanizma, metal ürünleri gibi ürünler olup bu ürünlerin tüketicinin günlük tüketim rutininde doğrudan yer almayan, çoğunlukla endüstriyel mal alıcıları ve profesyonellere hitap eden ürünler oldukları, bu nedenle ilgili tüketicinin bilinçli, sektör ürünlerine yönelik bilgi seviyesi yüksek, ürünleri satın alma sıklığı, satın almaya ayırdığı süre nispeten yüksek olan, dikkatli ve seçici kimselerden oluştuğu, keza 09. Sınıftaki emtiaların da genel itibariyle dikkat, özen ve seçicilik düzeyi yüksek son kullanıcılardan oluştuğu, bu kimseler gelir, yaş, meslek, eğitim vb. Kriterler bakımından farklılık gösterebilir ise de dikkat, özen ve seçicilik düzeylerinin alelade bir dikkat seviyesinden çoğunlukla daha yüksek kimseler olarak kabul edilmesi gerekeceği, 35.sınıf 01-04 alt grubu, tüketicilerin günlük hayatta ihtiyaç duyabildiği ve profesyonel meslek grupları tarafından sunulan hizmetleri kapsamakta olup anılan hizmetler açısından ilgili tüketici grubunun ortalamanın daha üstünde dikkat, özen ve seçicilik seviyesine sahip kimseler oldukları; 35. 05 alt grubundaki satış hizmetlerinin ise 06, 07 ve 09. sınıf mallara özgülendiği gözetildiğinde, ilgili tüketicinin 06, 07 ve 09. Sınıf mallar açısından belirlenen tüketici grubu ile denk kimseler olabilecekleri, dolayısıyla uyuşmazlığa konu mal ve hizmetlerin tamamı açısından ilgili tüketici grubunun dikkat, özen ve seçicilik düzeyi nispeten yüksek kimseler olacağı kabul edilmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;……………… WELDİNG şeklindeki markanın kırmızı ve beyaz renkler hakimiyetinde, üstte kırmızı renkte bir logo içerisinde konulmandırılmış stizili “M” harfi, alt kısımda ise yine kırmızı renklerde yazılmış “makrotel” ve “welding” kelimelerinden meydana geldiği, her iki kelimenin de dilimizde bütün olarak bir anlama sahip olmadığı, “welding” kelimesinin “kaynak makinesi” şeklinde bir anlama sahip olduğu ve yazımına uygun olarak “vel-ding” şeklinde telaffuz edileceği, bu anlamı itibariyle uyuşmazlık konusu bir kısım mallar açısından, anılan malların İngilizce karşılığı olarak yorumlanabilir ise de anılan ibarenin kavramsal karşılığının İngilizce bilen tüketiciler tarafından dahi bilinemeyebileceği, “makrotel” ibaresinin ise hiçbir anlamının bulunmadığı, markanın bütün olarak tüketicilerce algılanacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı markaları incelendiğinde, davacının tanınmış macrocenter+şekil markasının yanı sıra macroandmore, ……………BANQUET, Macroonline Birtıkla alışverişi evinize indirin! vb. şekilde verilmiş markaları kapsadığı, anılan markaların tamamında “macro” ibaresinin sabit unsur olarak kullanıldığı ve bu ibareye eklenen birtakım ek unsurlar (şekil, sözcük ya da son hece gibi) ile birlikte bir seri marka ailesi oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak itiraza mesnet gösterilen ve aynı/benzer emtiaları kapsayan davacı markası incelendiğinde; taraf markalarının benzer emtiaları kapsadığı görülmekte ise de dava konusu markanın sahip olduğu bütünsel algının, davacı markalarından yeterince ve somut olarak farklılaştığı, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından tespit edilen ilgili tüketici grubu düşünüldüğünde, bu tüketicinin, dava konusu markadaki birden fazla unsurdan yalnızca bir bölümünü oluşturan “MAKRO” ibaresinden kaynaklı olarak taraf markaları arasında yanılgıya düşeceğinin kabulünün mümkün olmadığı, makro ibaresinin özgün, farazi, yaratılmış bir sözcük olmadığı gibi ayırt edici vasfı güçlü bir ibare de olmayışı gözetildiğinde böylesi bir ortak unsurun iltibasa neden olabilecek bir benzerliğe tek başına değil ancak bütüne hakim sair unsurlarla birlikte sebep olabileceği, halbuki uyuşmazlık konusu markaların farklı görsel ve sözcük unsurları ihtiva ettikleri, kaldı ki böyle bir ibarenin kimsenin tekeline bırakılmasının veya bu ibarenin güçlü ayırt ediciliği bulunan bir sözcük olarak kabul edilmesinin de yerinde olmayacağı, davacı yanın “MACROCENTER” markasının 35. Sınıftaki mağazacılık hizmetlerinde kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı yönündeki tespitin de tek başına davacı lehine bir sonuç doğurmayacağı, zira elde edilen bu ayırt ediciliğin ”macrocenter+şekil” ibaresinin tüm unsurları ile bir bütün olarak mevcut olduğu, hal böyleyken dava konusu marka ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırma tesis edecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı, dosyadaki delillerden davacının kötü niyetli olduğuna ilişkin bir emareye rastlanılmadığı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

¸ ¸