Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/311 E. 2022/405 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/311 Esas – 2022/405
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/311
KARAR NO : 2022/405

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 27/08/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1522863 uluslar arası başvuru numarası ile ve “…”
ibaresi ile gerçekleştirdiği 2020/38174 sayılı başvurusuna yönelik, davalı
yanın 2015 39996 sayılı markasına dayalı ileri sürdüğü itirazın MDB
nezdinde reddedildiği halde YİDK kararı sonucunda kabul edildiğini ve
müvekkili başvurusunun reddolunduğunu, verilen kararın hatalı
olduğunu, dava konusu markanın müvekkili adına 60’dan fazla ülkede
tescil başvurusuna konu edildiğini, taraf markaları karşılaştırıldığında
gerek yazılış, gerek okunuş, gerekse genel görünüm açılarından her iki
markanın birbirlerinden tamamen farklılaştığını, salt “…” ibaresi
nedeniyle markaların benzer görülemeyeceğini, müvekkili markasının
sonundaki “sky” ekinin markaları tamamen farklılaştırdığını, müvekkili
markasının bir bütün olduğunu, davalı markasının ise şekil unsurları da
içerir bir marka olduğunu, tüketicilerin markaları parçalayarak değil bir
bütün olarak algılayacaklarını, “PIA” ibaresinin müvekkili şirket
markasında ayrı bir unsur olarak yer almadığını, müvekkil şirket marka
başvurusuyla son derece sınırlı bir şekilde “Pharmaceutical preparations
(farmasötik ürünler/preparatlar)” malları için markanın tescilinin talep
olunduğunu, bu husus nazara alındığında, işaretlerin karıştırılma
ihtimalinin zaten var olmayacağını, müvekkili ürünleri sadece
eczanelerde ve reçete ile eczacılar tarafından satılabilen bir ürünken,
davalı ürünlerinin alelade ürünler olduğunu, YİDK tarafından yapılan
incelemede markanın unsurlarına bölündüğünü, bu tür bir
değerlendirmenin hatalı olduğunu iddia ederek 2021-M-4516 sayılı YİDK kararının iptaline, markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf markaları arasında sınıfsal açıdan tam benzerlik bulunduğunu,
müvekkilinin “…” markasının da 05. sınıfta tescil edildiğini,
markalar arasında benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin
yıllardır kullandığını, bu ibarenin davacı markasında aynen yer aldığını,
müvekkili markasındaki “wipes” kelimesinin ıslak mendil anlamına
geldiğini, dolayısıyla müvekkili markasındaki asli unsurun “…”
olduğunu, müvekkilinin bu ibare ile oluşturduğu seri markalarının
bulunduğunu, müvekkilinin 2000 yılından beri bu ibareyi içerir markalara
sahip olduğunu, bu nedenle davacı yanın asıl hak iddiasının
dinlenemeyeceğini, dava konusu markanın “…” ibaresini hiçbir
değişiklik yapmaksızın içerdiğini, üstelik markanın ilk dikkat çekecek
kısmında içerdiğini, dava konusu markanın bu haliyle müvekkilinin
halihazırda seri markası olan markaların yeni bir serisi gibi algılanacak
olduğunu, tüketicinin davacı “…” markasını taşıyan bir ürünün
müvekkili şirket tarafından piyasaya sürülmüş bir marka olduğunu
düşünebileceğini, hem tescilli olunan mal ve hizmetlerin aynılığı veya
benzerliği hem de markaların aynılığı veya benzerliği şartının somut
olayda meydana geldiğini, davacı markalarının tanınmış olmadığını,
aslen müvekkili markalarının tanınmış olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibaresinin 05. sınıf emtiaları kapsayacak
şekilde 1522863 sayısı ile uluslar arası WIPO başvurusu olarak başvuru konusu
edildiği, ülkemizde de 2020/38174 sayısı ile işlem gördüğü, yapılan ilk
incelemeler sonrasında 12.05.2020 tarih ve 348 sayılı bültende yayına çıktığı, söz konusu yayın karşı davalı yanın 2000/03350 ve 2015/39996 sayılı
markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, davacı başvuru sahibinin bu itirazlara
karşı kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın
26.03.2021 tarihli kararı ile bu itirazları haklı bulmayarak reddettiği, anılan karara karşı davalı yanca yeniden itiraz edildiği, davalı itirazlarını
değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 21.06.2021
tarih ve 2021-M-4516 sayılı kararı neticesinde özetle;
“2020/38174 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan
itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun
2000 03350, 2015 39996 sayılı “…”, “…” ibareli markalar ile
karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca
reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Başvuru sahibinin itirazında 2000 03350 sayılı marka bakımından kullanımın
ispatına yönelik iddialar bulunmakla birlikte, bir diğer itiraz gerekçesi olan 2015
39996 sayılı “…” ibareli markanın tescil tarihi itibarıyla kullanımın ispatı
talebine konu olamayacak bir marka olduğu ve başvuru kapsamındaki mal
ve hizmetlerle aynı, aynı tür veya benzer mal ve hizmetlerin 2015 39996 sayılı
itiraz gerekçesi markanın kapsamında bulunduğu tespit edilmiştir.
Kurul; “…” ibareli başvuru ile 2015 39996 sayılı “…” ibareli itiraz
gerekçesi markaların görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim
bakımlarından benzer markalar olduğu görüşündedir. Buna ilaveten, başvuru
ile 2015 39996 sayılı itiraz gerekçesi markanın aynı / aynı tür ve benzer nitelikte
malları ve hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru ile
2015 39996 sayılı “…” ibareli itiraz gerekçesi marka arasında karıştırılma
ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmış ve itiraz haklı bulunmuştur.
Kullanım ispatı talebi altındaki markanın da başvuru ile olan benzerlik düzeyi
ve eşya listeleri göz önüne alındığında, ulaşılan bu sonucu değiştirmeyeceği
değerlendirilmiştir”
şeklindeki gerekçeler ile davalı itirazlarını haklı bularak başvurunun reddine
karar verdiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 27/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu 2020/38174 sayılı marka kapsamında 05. sınıfta yer alan ve
reddolunan emtiaların tamamının, redde gerekçe davalı markası olan
2015/39996 sayılı marka kapsamındaki bir kısım emtia ile aynı – aynı tür
olduğu,
bununla birlikte taraf markaları kapsamındaki 05. sınıf emtiaların ilgili
tüketicilerinin niteliği, dava konusu marka içerisinde “…” ibaresinin
bağımsız ayırt edici karakterini korur bir nitelikte kullanılmamış olunması,
dava konusu markanın bir bütün olarak algılanacak niteliği, bu niteliği
itibariyle taraf markalarının görsel ve işitsel anlamda birbirlerinden
yeterince uzaklaşmış oluşları, kavramsal olarak ise karşılaştırılabilir
olmayışları karşısında işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil
karıştırılma ihtimaline yol açabilecek bir benzerliğin mevcut olmadığı,
davalı yanın markalarının SMK m.6/5 kapsamında tanınmış olduğunu
gösterir delillerin işlem dosyasında mevcut olmadığı,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markası

… …
(05. sınıf) (05. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında 05.
sınıfta yer alan malların, davalı yanın önceki tarihli markasında aynı sınıfta yer
alan 05.sınıf: İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi
ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve
altıçizili emtialar ile aynı tür, Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun
diyetetik maddeler; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar;
tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi
amaçlı bitkisel içecekler emtiaları ile
tıbbi nitelikleri itibariyle benzer emtialar olup taraf markaların fiili anlamda
farklı alanlarda kullanıma konu edilip edilmemesinin SMK m. 6/1 kapsamında
sicil kayıtları üzerinden yapılması gereken inceleme itibariyle bir önemi
bulunmadığı, bu haliyle taraf markalarının benzer ihtiyaçlara yönelik, benzer
tüketici gruplarına hitap eden, birbiri ile rekabet ilişkisi içerisinde, satış, sunum
ve dağıtım kanalları, pazarlama yolları benzer yapıda olan emtiaları içerdikleri
anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; … ibareli başvurunun tek kelime ve
altı harften meydana gelen, dilimizde ya da ülkemiz tüketicisi nezdinde
yaygın bilenen yabancı dillerde bilinen bir anlama sahip olmadığı, markanın
“pi-as-ki” şeklinde telaffuz edilebilecek olduğu, markada hiçbir görsel unsurun
yer almadığı, düz bir sözcük markası olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; … ibareli redde konu markanın görsel bir algı yaratacak nitelikte “…” ve “wipes” kelimelerinden meydana
geldiği, “…” ibaresinin İngilizce “büyük dik yapraklı bir bitkinin adı” olduğu,
dilimizde ise bilinen ya da günlük dilde yaygın kullanımı bulunan bir anlamının
bulunmadığı, tüketici açısından da anılan ibarenin anlamsal bir karşılık
bulmayacağı, ibarenin üç harf ve iki heceden oluştuğu, “Pİ-A” şeklinde
yazıldığı gibi telaffuz edileceği, “wipes” ibaresinin ise “ıslak mendil” anlamına
gelen bir kelime olduğu, marka bütününde “…” ibaresinin özellikle ön plana çıkartıldığı, mavi renkte ve özel harf karakterleri ile yazılan ibarelerin görsel
anlamda da tüketicide düşük düzeyli de olsa bir algı yaratacağı, bu haliyle
davalı markasının esas unsurunun “…” sözcüğü olduğu
anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı yanın markasının … şeklinde
tek kelimeden oluşan, kelime içerisinde herhangi bir bölümün, diğerine
nazaran ön plana çıkartılmadığı, telaffuz aşamasında “pi-as-ki” şeklinde
telaffuz edilmesi muhtemel bir sözcük olup somut bir kavramsal karşılığı
bulunmayan bu kelime içerisinde, davalı markasının esas unsurunu oluşturan
“…” ibaresi bir bütün olarak yer almakta ve bu konumlandırması da
kelimenin ilk üç harfini oluşturmakta ise de dava konusu markada görsel ve
işitsel açıdan “…” ibaresinin bağımsız bir karakterde kullanılmadığı; davalı yanın ret gerekçesi markasının oluşturuluş
mantığında “…” ibaresi bağımsız ve marka içerisinde ön plana çıkar nitelikte
kullanılmış olduğu; tüketicinin davalı markasını tek başına “pi-a” ya da
“pi-a-vayps” şeklinde telaffuz edeceği; her ne kadar taraf markaları “…” şeklinde ortak harf ve
sesler taşımakta iseler de dava konusu markanın bütünsel algısı itibariyle,
uyuşmazlık konusu emtiaların ilgili tüketici grubu olarak tespit edilen bilinç,
dikkat ve algı düzeyi yüksek tüketiciler nezdinde bıraktığı izlenim ile davalıya
ait markanın bütünsel algısı itibariyle aynı tüketici nezdinde bıraktığı izleniminin
esasen birbirinden somut olarak farklılaştığı, “…” ibaresinin dava konusu
markada ön planda olmadığı gibi bağımsız bir yapıda da kullanılmadığı, bu
haliyle tüketicinin dava konusu marka ile karşılaştığında algısında davalı
markalarının oluşması için herhangi bir sebep olmayacağı, tüketicinin işaretleri
birbirinden farklı iki ayrı marka olarak algılayacakları, görsel anlamda
markaların bütünsel algılarının birbiri ile herhangi bir şekilde yanaşma/benzerlik
dahi taşımadıkları; bağımsız iki ayrı marka olarak algılanacakları; dava konusu marka ile karşılaşan tüketicinin, bu markanın içerisindeki
harflerden, yalnızca “…” harflerine odaklanarak algısını bu kısım üzerine
yönlendirmesini tetikleyecek bir durumun somut olayda mevcut olmadığı, zira
“…” ibaresinin marka bütünü içerisinde bağımsız varlığını korur şekilde değil,
markanın yalnızca belli bir harf grubunu oluşturur şekilde kullanıldığı, 05. sınıf
emtiaların ilgili tüketicilerinin salt bu benzerlik nedeniyle iki işaret arasında
yanılgı yaşayabilecek nitelikte bir benzerlik kurmayacakları;
her ne kadar taraf markaları, dava konusu markada yer
alan 05. sınıf emtialarda aynı tür emtiaları kapsamakta iseler de markaların
bütünsel mizanpajlarında birbirlerinden yeterli düzeyde uzaklaşmış oldukları,
davalı yanın “…” ibaresinden oluşan kısa sözcük markasını meydana getiren
harflerin, dava konusu markada “…” şeklindeki bütün olarak algılanacak
marka içerisinde kullanılmasının, taraf markalarını benzer kılmayacağı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, YİDK kararının ret gerekçesi SMK m. 6/1 kapsamında
karıştırılma ihtimaline dayalı olmakla birlikte, davalı yanın işlem dosyasındaki
dilekçelerinde sunduğu delillerin, davalının “…” markalarının olağan
kullanımlarına yönelik muhtelif tarihli faturalar ve davalı somut ürün örneklerine
ilişkin görsellerden ibaret olduğu, davalı yanın bu delillerinin “…”
markasının “ıslak havlu” ürünlerinde kullanımını göstermeye elverişli deliller
olmakla birlikte SMK m. 6/5 kapsamındaki bir tanınmışlık iddiası için yeterli
nitelikte deliller olarak görülemeyeceği de dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4516 sayılı kararın iptaline,
Davacıya ait markanın tescili ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.503,10-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/12/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.376,00-TL
TOPLAM :2.503,10-TL