Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/309 Esas – 2022/315
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/309
KARAR NO : 2022/315
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/08/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin karekodlu çek raporu gibi finansal raporların verilmesi ve finansal skorlamalara ilişkin ürün ve hizmetleri ülkemizde gerçekleştiren sektörünün lider kuruluşu olduğunu, müvekkilinin faaliyetlerinde “F” ve “FİNDEKS” ibareli hizmet markalarını kullandığını, bu markalarının finans sektöründe bilinir olduğunu, “F” ibareli marka 2014/32071 no ile 36. ve 42. Sınıflarda, ve 2016/57434 no ile 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45 sınıflarda müvekkil adına tescilli olduğunu, yaygın ve yoğun ve fasılasız kullanımı sebebiyle “F” markası görseli ve markada kullanılan mavi renk görselinin müvekkili şirketin kurumsal rengi olduğunu, hitap edilen tüketici kitlesi nezdinde de ayırt edicilik algısı oluştuğunu, davalı yan başvurusunun da müvekkili markası ile aynı renkte düzenlendiğini, davalı yanın 2020/53469 sayılı başvurusuna yönelik itirazlarının kurum tarafından hatalı bir şekilde reddolunduğunu, halbuki her iki markanın da “f” harfinden oluştuğunu, renklerinin benzer olduğunu, sınıflarının aynı olduğunu, bu durumun işaretler arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak olduğunu, müvekkili markalarının sektörünün lider markaları olması nedeniyle taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimalinin daha yüksek olacağını, müvekkili markalarının aynı zamanda SMK m. 6/5 uyarınca da korunmaları gerektiğini iddia ederek 2021-M-4755 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu 2020/53469 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacı yanın iddialarının yerinde olmadığını, markaların benzer olmadıklarını genel görünüm ve görsel özelliklerinin bütün itibariyle farklı olduğunu, davacının “F” harfi bakımından bir tanınmışlığı bulunmadığını, davacı yanın markalarını kullanmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “f” ibaresinin tescili amacıyla 09 ve 36. Sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 22.05.2020 tarih ve 2020/53469 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen başvurunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.06.2020 tarih ve 350 sayıl bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli 2016/57434 sayılı markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 09.11.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.06.2021 tarih ve 2021-M-4755 sayılı kararıyla; “2020/53469 başvuru numaralı “f” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2016 57434 sayılı “f” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Kural olarak tek harflerde “ayırt ediciliği” sağlayan unsur, harfin standart yazım karakterleri dışında özel bir yazım biçimine, figüratif unsurlara ve/veya tasarıma sahip olmasıdır. Bu durumda, tek harf ihtiva eden işaretler arasındaki benzerlik ve iltibas iddialarına ilişkin değerlendirmede, harflere ayırt edici nitelik katan bu unsurlar arasındaki benzerlikler ve işaretlerin bir bütün olarak bıraktığı genel görünüm ve görsel özellikler önem kazanmaktadır. Bu genel ilkeler göz önüne alındığında, çekişme konusu markaların farklı şekilde tertip edilmiş figüratif “F” harfinden oluştuğu, her iki markada da “F” harfinin bulunmasının tek başına markalar arasında karıştırılma ihtimali oluşturmayacağı, markalarda benzer renk tonları kullanılmasının da karıştırılma ihtimali için yeterli olmadığı, markaların genel görünümleri ve tertip tarzları itibariyle ortaya çıkan farklılığın karıştırılma ihtimalini bertaraf edeceği ve markalar arasında karıştırılma ihtimali ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır. Kurul, itiraz incelemesinin devamında tanınmışlık ve kötü niyet iddialarını incelemiş, ancak ileri sürülen iddiaların yeterli bilgi, belge ve delil ile desteklenmediği anlaşıldığından, söz konusu gerekçeler de haklı bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 26/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:2020/53469 sayılı marka ile davacı yanın markaları kapsamında yer alan emtiaların aynı, aynı tür veya benzer nitelikte oldukları, bununla birlikte taraf markalarında kullanılan harf+şekil unsurlarından oluşan logoların bütünsel algılar itibariyle birbirlerinden farklı nitelikte görsel izlenim oluşturduğu, bu nedenle işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı yanın işlem ve dava dosyasına sunduğu delillerden davacı yan markalarının tanınırlığı ve SMK m. 6/5 maddesine yönelik koşulların oluşma ihtimali bulunduğu yönünde bir kanaate varılamadığı, davacı yanın işlem dosyasına dayanak markası olan 2016/57434 sayılı markasının kullanmama def’i savunmasında değerlendirilebilir bir marka olmadığı gibi taraf markaları nihai anlamda birbirleri ile karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer de görülmediklerinden davacı yanın markalarını kullanıp kullanmadığı hususunda bir incelemede bulunulmasına ihtiyaç duyulmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları
F F+şekil
(09 ve 36. sınıf) F+şekil
(09 ve 36. sınıf)
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; taraf markaları 09. ve 36. sınıf mal ve hizmetleri birebir kapsamakta olup; taraf markalarının taraf markalarının aynı tüketici kitlesine hitap eden, birbiri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan, satış ve sunum kanalları aynı olan emtiaları kapsadıkları görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; ”F” şeklindeki markanın bir harf hmarkası olduğu, mavi, turkuaz ve beyaz renklerden oluşan markada “F” harfinin stilize bir biçimde, köşe ve kollarının tamamı kavisli/yumuşatılmış çizgilerde tasarlandığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın markaları ise şeklinde tamamı yalnızca turkuaz renkten oluşan bir “F” harfi ve bu F harfinin sağ üst kısmına konumlandırılmış bir konuşma/düşünce baloncuğundan oluşmakta olup “F” harfinin da köşeli ve yatay kolları oldukça kısa olacak şekilde tasarlandığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; alfabede yer alan sınırlı sayıdaki harflerin, tek bir kimsenin tekeline bırakılmasının, o kişi lehine çok geniş bir korumanın varlığı sonucunu doğuracağı, bu şekildeki bir koruma tanınmış markalar için dahi kabul edilen kriterler göz önüne alındığında, çok geniş bir hukuki menfaat ve tekelleşmeye sebebiyet vereceği, bu nedenle özellikle tek bir harften oluşan markalarda markanın mizanpajı ön plana çıkacak ve korumanın sınırını da harfin kendisi değil yazım biçimi, şekli, rengi vs özellikleri ile belirleneceği; dava konusu markanın görselinde ”F” harfinin stilizasyonu ile mavi, turkuaz ve beyaz renklerin kombinasyonu ile oluşturulan görel algının, davacı yanın ”F+şekil” ibareli bütünsel bir kompozisyonda oluşturulan harf markalarından tamamen farklı bir algı yarattığı, davacı markalarında kullanılan turkuaz renk tonu ile dava konusu markadaki renk tonları birebir örtüşmediği gibi “F” harfleri için kullanılan şekiller de birbirinden farklılaştığı, ayrıca yine davacı markalarındaki “konuşma balonu” figürünün de bütünsel mizanpajı ”F” ile bütünleşik olarak tamamlandığı, bu haliyle dava konusu markanın bütünsel algısı/imajının, davacı yana ait markalar ile bir benzerlik arz etmediği; işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “F” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı; davacı yanın işlem ve dava dosyasında özellikle ”FİNDEKS” markasının kullanımı ve yine ”F” harfi logosunun kullanımına yönelik bir kısım deliller sunduğu görülmüş ise de sunulan bu delillerin Kredi Kayıt Bürosu 2019 yılı faaliyet raporu ve birtakım basın haberlerinden ibaret olduğu, içerik itibariyle finansal piyasalara ve findeks raporunun ne olduğu yönelik bilgiler ile birlikte uygulamaya dönük kapsamlı bilgilerin faaliyet raporunda yer aldığı, ancak salt bu delillerden davacı yanın ”F” harfi şeklindeki markalarının mutlak bir tanınmışlık taşıdığı yönünde bir kanaate varılması mümkün olmadığı gibi taraf markaları benzer görülmediklerinden, dava konusu markanın tescilinin de davacı markalarına ayırt ediciliğine zarar verme ya da haksız menfaat temin etme gibi bir sonuca sebebiyet vereceği yönünde bir kanaate varılamadığı; davacı yanın işlem dosyasına dayanak markası olan 2016/57434 sayılı markasının kullanmama def’i savunmasında değerlendirilebilir bir marka olmadığı gibi taraf markaları nihai anlamda birbirleri ile karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer de görülmediklerinden davacı yanın markalarını kullanıp kullanmadığı hususunda bir incelemede bulunulmasına ihtiyaç duyulmadığı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022
¸ ¸