Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/297 E. 2022/319 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/297
KARAR NO : 2022/319

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin Orta doğu, Asya, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika, Kuzey Afrika’da olmak üzere 43 ülkede ve 7 farklı dilde yayım yapan uluslararası bir yayım kuruluşu olduğunu, Ocak 2014’te Katar’ın Doha şehrinde kurulan bir medya şirketi olduğunu, müvekkilinin marka tescillerinin uzun yıllardır birçok ülkede koruma altında olduğunu, müvekkiline ait seri markaların olduğunu, müvekkiline ait markalar dayanak gösterilerek davalıya ait 2019/136893 ve 2019/136856 sayılı marka başvurularına gerçekleştirilen itirazların yerinde görülmediğini, …” markasının, Paris Sözleşmesi ve 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca tanınmış marka olduğunu, “15 milyar dolarlık bir portföy”lerinin olduğu müvekkilinin üst yöneticileri tarafından basına açıklandığını, aynı açıklama ile Türkiye Süper Ligi’nin uluslararası bilinirliğini arttırmak maksadıyla 110 ülkede süper ligin yayımlandığı açıklandığını, … SPORTS TÜRKİYE twitter hesabının 2.2 Milyon takipçisi, … SPORTS TÜRKİYE instagram hesabının da 1.2 Milyon takipçisi, facebook hesabının ise yaklaşık 2.5 milyon takipçisi bulunduğunu, özellikle spor kanalı ile Süper Ligin … SPORTS üzerinden izlenmesine buna en büyük etken olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve aynı tür benzer malları kapsadığını, müvekkiline ait “…” markasının müvekkilinden tamamen farklı bir sektörde ve “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescil edilmesi ve kullanılmasının müvekkili markasının imajını zedeleyeceği markasının tanınmışlığı sebebiyle haksız avantaj sağlanacağını iddia ederek TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.06.2021 tarihli ve 2021-M-4296 sayılı kararının iptali ile 2019/136856 Numaralı “beinturkey” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 31.12.2019 tarihinde 36. Sınıf: “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” nde “b…….turkey” ibaresinin tescili için başvuruda bulunulduğu, başvurunun ilanına davacı/muteriz tarafından SMK 6/1, 6/3, 6/4, 6/6 ve 6/9 maddelerince 2019 08317 ve 2019 08298 markalarına dayanarak markaların baskın unsurlarının “bein” olduğu, markalarda yer alan Turkey, ile Türk, Türkiye ibarelerinin tamamlayıcı unsur olduğu, başvuruda İngilizce olarak yer aldığı, 36. Sınıf hizmetlerini davacıya ait olduğunun düşünülebileceği, davacının da hizmet sektöründe faaliyet gösterdiği, davacıya ait “bein” ibareli 85 adet markanın bulunduğu, davacının farklı hizmetler üzerindeki bir marka başvurusu gibi algılanacağını, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket ettiğini, ortalama tüketicinin markalar arasında ekonomik idari bir bağ olduğunu zannedeceklerini, davacının “beinturkey” ibaresi üzerinde gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğu, davacının amiral markası olan “bein” ibaresinin … arma motorunda 134.000.000 sonuç gösterdiği, markaların pek çok ülkede tescilli olduğu, SMK 6/4 ve 6/5 anlamında başvurunun reddi gerektiği, başvuru sahibinin davacının ticaret unvanından ve markasından haksız şekilde yararlanacağı iddiaları ile yayıma itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı 28.10.2020 tarihli kararında markaları benzer görmekle birlikte farklı mal ve hizmetleri kapsadığından karıştırılma ihtimali olmadığına karar vererek diğer itiraz sebeplerini de haksız bulduğu, davacı / muteriz bu defa marka yayımına itirazın yeniden incelenmesini talep ettiği, itirazın incelenmesi neticesinde TÜRKPATENT YİDK 12.06.2021 tarihli ve 2021-M-4296 sayılı kararında kısaca; (…)“2019/136856 başvuru numaralı “b…turkey” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2019 08317, 2019 08298 sayılı “b……rk”, “bein türkiye” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, diğer fikri haklar ve kötüniyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Kurul, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından benzer markalar olduğu görüşündedir. Ancak, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların farklı malları/hizmetleri kapsadıkları tespit edildiğinden; çekişme konusu markalar benzer görülse de, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin benzer görülmemesi nedeniyle markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım, kötüniyet ve önceye dayalı haklara dayanan itirazlar, SMK’nın ilgili hükümlerinde yer alan koşulların sağlandığının muteriz tarafından ispat edilememesi nedeniyle kabul edilmemiştir.” gerekçeleri ile itirazın reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 11/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: davalı ile davacı markaları işaretlerinin benzer olduğu ancak markalar arasında mal ve hizmet benzerliği şartının sağlanamadığı, bu sebeple SMK 6/1 kapsamındaki şartın sağlanamadığı, davacı markalarının tanınmışlığı ispata yönelik dosya içerisinde delile rastlanılmadığı ancak bu hususun nihai anlamda hukuki bir tespitin varlığını gerektirdiğinden tanınmışlık iddiasının takdirinin mahkemeye ait olduğu, YİDK İptali talebi yönünden marka işlem dosyasındaki iddiası yönünden davacı yan tarafından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde “bein” ibaresinin çekişme konusu 36. sınıf hizmetlerde önceye dayalı kullanımına yönelik delile rastlanılmadığından davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, YİDK İptali talebi yönünden sunulan deliller kapsamında davacının ticaret unvanından kaynaklı bir tescil engelinin şirket ana sözleşmesinin dosya içerisinde bulunmadığından değerlendirilemediği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

beinturkey … TÜRK
(36. sınıf) … TÜRKİYE
(16, 38, 41. sınıf)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede,
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka 36. Sınıftaki ”Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” ni kapsayacak şekilde başvuru konusu edilmiş olup davacı markalarının hiçbiri ilgili sınıfta tescilli olmadığı gibi bu sınıfla ilişkilendirilebilir herhangi bir mal veya hizmet grubunda da tescili olmadığı; bu haliyle taraf markaları arasında herhangi bir emtia benzerliği tespit olunamamıştır.
Davalı markası incelendiğinde; başvuru markası görsel olarak düz yazı şeklinde “beinturkey” ibaresinden oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı markasının incelenmesinden; görsel olarak karakteristik şekilde “bein” ibaresi ile yanına eklenmiş “Türk” ve “Türkiye” ibarelerinden oluştuğu, taraf markaları görsel olarak yüksek düzeyde birbirine benzediği, başvuru markasında yer alan TURKEY ibaresi yakın tarihe kadar uluslararası alanda Türkiye yerine kullanılmakta olup halkın büyük çoğunluğunun bu şekilde algılayabileceği; işitsel olarak değerlendirme yapıldığında başvuru markası “bayn- tör-ki” (ya da ülkemizde yaygın olarak “bi – in – tör-ki”) şeklinde telaffuz edilirken, davacı markaları da “bayn- türk” “bayn- tür-ki-ye” (yahut bi-in-türk; bin-tür-ki-ye) şeklinde telaffuz edilecektir. İlk kelimenin birebir aynı olması ve Türkiye ile Turkey ibarelerinin aynı anlama geldiği de dikkate alındığında taraf markaları arasında işitsel benzerlik olduğu, kavramsal olarak “bein” ibaresinin doğrudan bir anlamı olmamakla birlikte “be in” şeklinde anlaşıldığında İngilizce bir kavram olduğu Türkçe’de “bir şeye dahil olmak” anlamına geldiği; başvuruda yer alan Turkey ibaresi ise İngilizce hindi eti anlamına gelmekle birlikte Türkiye’nin uluslararası alandaki ismi de keza Turkey olduğu, bu itibarla Türkiye’deki tüketicilerin bu ibareyi Türkiye olarak algılaması yüksek ihtimal olup taraf markaları kavramsal olarak benzerlik ihtiva ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından benzer markalar olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak SMK 6/1 yönünden benzerlik değerlendirmesinde marka işaretlerinin ve mal/hizmet kapsamlarının aynı veya benzer olması şartı arandığından, taraf markalarının karşılaştırılmasında iki şart birden oluşmadığı için SMK 6/1 anlamında benzerlik/karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacı dava ve sair dilekçelerinde “bein” esas unsurlu markalarının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ve yine Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış olduğunu iddia etmiştir.
Bilindiği üzere, bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir.
Bilirkişi raporunda her ne kadar sunulan deliller çerçevesinde davacı markasının tanınmış olmadığı sonucuna ulaşılmış ise de;
Yukarıdaki açıklamalar ışığında SMK madde 6/5 yönünden; dosyada ve marka işlem dosyasında bulunan deliller incelendiğinde, davacının medya sektöründe yoğun olarak kullanmakta olduğu ve ülkemizde yoğun bir biçimde kullanımının olduğu ve ilgili tüketici nezdinde oldukça bilinir olduğu da gözetildiğinde, davacıya ait “…” markasının davacıdan tamamen farklı bir sektörde ve “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescil edilmesi ve kullanılmasının, davacı markasının imajını zedeleyeceği gibi davacı markasının tanınmışlığı sebebiyle haksız avantaj sağlayacağı ve markanın sulandırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmış, açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4296 sayılı kararının iptaline
Davalı adına tescilli 2019/136856 sayılı “beinturkey” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.582,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.455,50-TL
TOPLAM :2.582,60-TL