Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/296
KARAR NO : 2022/320
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkiline ait “…” markasının birçok ülkede tescilli olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır korunmakta olan seri markalarının bulunduğunu, davalının 2019/136893 ve 2019/136856 sayılı marka başvurularına gerçekleştirilen itirazlar yerinde görülmediğini, 2019/136893 sayılı markanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkil faaliyet alanından farklı bir alanda hizmet verilmesinin müvekkilinin tanınmış markasından doğan haklara zarar verdiğini, müvekkili markalarının genel yayın faaliyeti sebebiyle tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin Türkiye Süper Ligi’nin uluslararası bilinirliğini arttırmak maksadıyla 110 ülkede süper ligin yayımlandığını, BEEIN SPORTS TÜRKİYE twitter hesabının 2.2 Milyon takipçisi bulunmakta olup, … SPORTS TÜRKİYE instagram hesabının da 1.2 Milyon takipçisi bulunmaktadır. … SPORTS TÜRKİYE facebook hesabının ise yaklaşık 2.5 milyon takipçisi bulunduğunu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduklarını, dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının ayırt ediciliğini sulandırabilecek mahiyette olduğunu, …” markasının müvekkilden tamamen farklı bir sektörde ve “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescil edilmesi ve kullanılması, müvekkil markasının imajını zedeleyeceğini, davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek 2021-M-4291 sayılı YİDK kararının iptaline, tescil edilmesi halinde 2019/136893 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporu alındıktan sonra beyan dilekçesiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “……….. REAL ESTATE CONSULTATİON” ibaresinin 36. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 31.12.2019 tarih ve 2019/136893 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.01.2020 tarih ve 341 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli 2019/08317 ve 2019/08298 sayılı markaları ve sair nispi ret nedenlerine dayalı olarak itiraz ettiği, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 29.06.2021 tarih ve 202-M-4291 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/136893 başvuru numaralı “……….. real estate consultation” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2019 08317, 2019 08298 sayılı “… türk”, “… türkiye” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, tanınmışlıktan haksız yarar sağlama, kötü niyet, eskiye dayalı kullanım ve önceki haklar gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer oldukları görüşüne varılmakla birlikte, işbu itirazın incelendiği tarih itibariyle başvuru ile itiraz gerekçesi markaların kapsamında aynı veya benzer mal/hizmetlerin bulunmadığı tespit edildiğinden, başvuruya konu hizmetler bakımından markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım, kötü niyet ve önceye dayalı haklara dayanan itirazlar, SMK’nın ilgili hükümlerinde yer alan koşulların sağlandığının muteriz tarafından ispat edilememesi nedeniyle kabul edilmemiştir” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının nihai anlamda reddolunduğu, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 11/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: 2019/136893 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan 36. Sınıf hizmetler ile davacı yanın işlem ve dava dosyasına dayanak yaptığı markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde dahi bir ilişkinin mevcut olmadığı, bu nedenle iltibas ihtimaline yönelik ilk şart meydana gelmediğinden, işaretler arasında görsel, işitsel veya kavramsal bir benzerliğin var olup olmadığı noktasında 6/1 maddesi kapsamında ayrıca bir karşılaştırma yapılmasına da gerek olmadığı, davacı tarafa ait “…” esas unsurlu seri markaların yayıncılık ve televizyon yayıncılığı hizmetlerinde belli bir bilinirliğe sahip olduğu ancak bu tanınmışlığın dava konusu marka kapsamındaki hizmetlere sirayet edebilecek düzeyde olmadığı gibi taraf markaların tamamen farklı nitelikte ve farklı ihtiyaçlara yönelik mal ve hizmetler oldukları, bu anlamda dosya içerisindeki delillerin iddia edilen tanınmışlığın varlığı için yeterli görülmesi halinde dahi dava konusu marka kapsamındaki hizmetlere sirayet edecek şekilde geniş bir korumanın ve 6/5 maddesindeki koşulların davacı lehine oluşmayacağı, dava konusu markanın, davacı markalarından imaj transferine yol açacak mahiyette ek unsurlar taşımadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markası
. … TÜRK
. CONSULTATİON … TÜRKİYE
(36. sınıf) (16, 38, 41. sınıf)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede,
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka 36. Sınıftaki finansal piyasalar, sigorta, gayrimenkul ve gümrük komisyonculuğu hizmetlerini kapsayacak şekilde başvuru konusu edilmiş olup davacı markalarının hiçbiri ilgili sınıfta tescilli olmadığı gibi bu sınıfla ilişkilendirilebilir herhangi bir mal veya hizmet grubunda da tescili olmadığı; bu haliyle taraf markaları arasında herhangi bir emtia benzerliği tespit olunamamıştır.
Dava konusu marka incelendiğinde, başvurunun sol kısımda kırmızı renkte bir bayrak figürü ile birlikte sağ kısımda kırmızı renkte harflerle yazılmış “……… CONSULTATION” şeklinde İngilizce “emlak danışmanlığı” anlamına gelen ibareler ile birlikte bu ibarelerin altında gümüş renkte ve markanın bütününe hakim şekilde “BE” ibaresi, “BE” ibaresine nazarak daha küçük harf karakterleri ile hemen sağ kısımda yazılmış “IN” harfleri ve en altta ise oldukça küçük bir şekilde yazılmış “TURKEY” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. Dava konusu marka bu haliyle incelendiğinde markanın esas unsurunun ve okuma önceliğinin “B……..URKEY” şeklinde algılanacak olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı markasının incelenmesinden; ”… TÜRK” ve ”… TÜRKİYE” şeklinde “…” ibaresi ile yanına eklenmiş “Türk” ve “Türkiye” ibarelerinden oluştuğu, kelime markası olduğu ve herhangi bir şekil unsuru ihtiva etmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından esas unsurları bakımından benzer markalar olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak SMK 6/1 yönünden benzerlik değerlendirmesinde marka işaretlerinin ve mal/hizmet kapsamlarının aynı veya benzer olması şartı arandığından, taraf markalarının karşılaştırılmasında iki şart birden oluşmadığı için SMK 6/1 anlamında benzerlik/karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacı dava ve sair dilekçelerinde “…” esas unsurlu markalarının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6’ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ve yine Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış olduğunu iddia etmiştir.
Davacı yanın işlem ve hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunmuş olduğu delillerin, davacı yana ait “…” markalarının özellikle televizyon yayın hizmetleri sektöründe ülkemizde de dijital bir yayın platformu olarak uzun süreli ve aktif kullanıma sahip olduğunu göstermeye elverişli olduğu, bu haliyle davacı markasını özellikle televizyon yayıncılığı hizmetlerinde ülkemiz tüketicisi nezdinde belli bir bilinirlik ve marka değerine ulaştığı; dosya kapsamındaki delillerden davacı yan markalarının uluslar arası ofislerde de çok sayıda tescilinin mevcut olduğu, ülkemizde de en eskisi 2014 tarihinde olmak üzere özelikle 16, 38 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerde çok sayıda “…” esas unsurlu seri markasının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, bir markanın tanınmışlık derecesi, ilgili toplumsal çevre içinde yer alan kişilerdeki, markanın ve kullanıldığı mal ve hizmet grubuna ilişkin bilgiyi ifade eder.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tanınmış markaların korunması için konulmuş olan hükümlerin amaçları dikkate alınmak suretiyle benzer olmayan mal ve hizmet alanının tespit edilmesidir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının haksız avantaj sağlayıp sağlamayacağının, tanınmış markanın itibarının zarar görüp görmeyeceğinin ve ayırt edici karakterinin zedelenip zedelenmeyeceğinin incelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu noktada önem teşkil eden husus markanın tanınmışlığına kanaat getirilecek delillerin her somut uyuşmazlıkta ayrıca ortaya konulmuş olmasıdır. Tanınmışlığın araştırılması sırasında özellikle markanın kullanım süresinin, kullanımın kapsadığı coğrafi alanın, kullanımın yoğunluğunun, markayı taşıyan malların sahip olduğu pazar payının ve marka sahibinin bu markayı tanıtmak için yaptığı reklam ve tanıtım harcamalarının büyüklüğünün davanın somut özellikleri ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir.
Bilirkişi raporunda her ne kadar sunulan deliller çerçevesinde davacı markasının tanınmış olmadığı sonucuna ulaşılmış ise de;
Yukarıdaki açıklamalar ışığında SMK madde 6/5 yönünden; dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde, davacının medya sektöründe yoğun olarak kullanmakta olduğu ve ülkemizde yoğun bir biçimde kullanımının olduğu ve ilgili tüketici nezdinde oldukça bilinir olduğu da gözetildiğinde, davacıya ait “…” markasının davacıdan tamamen farklı bir sektörde ve “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescil edilmesi ve kullanılmasının, davacı markasının imajını zedeleyeceği gibi davacı markasının tanınmışlığı sebebiyle haksız avantaj sağlayacağı ve markanın sulandırılma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmış, açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4291 sayılı kararının iptaline
Davalı adına tescilli 2019/136893 sayılı “…….. CONSULTATİON … TURKEY+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.567,60-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2022
Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.440,50-TL
TOPLAM :2.567,60-TL