Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/295 E. 2022/406 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/295 Esas – 2022/406
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/295
KARAR NO : 2022/406

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2020/16984 sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun 09 ve 42. Sınıf emtiaları kapsadığı, davalı yanın 2018/119347 sayısı İle müvekkili başvurusuna ifiraz ettiğini davalı yanın itirazı sonucunda müvekkili başvurusunun reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin “… ADİ ORTAKLIĞI” ibaresinin kısaltması olarak dava konusu “…” markasını tercih ettiğini, müvekkilinin aynı zamanda … TEKNOLOJİ LİMİTED – ŞİRKETİ’ni 06.11.2019 – tarihinde kurduğunu ve – fadliyetlerini bu şirket üzerinden sürdürdüğünü, ayrıca 2 yıla yakın süredir de … domain adının sahibi olduğunu, müvekkilinin bankacılık sektöründe faaliyet göstermediğini, yazılım veya donanım teknolojisi üretmediğini, sadece teknolojik ürünlerin alım satımını yaptığını, müvekkili markası ile davalı yanın markası arasında benzerlik bulunmadığını, davalı yanın markasının “……………” şeklinde olduğunu, — markaların görsel olarak farklı olduklarını, kavramsal olarak birbirlerinden ayrıştıklarını, davalı markasındaki “…” kelimesinin somut anlamının bulunduğunu, fonetik açıdan markaların benzer olmadıklarını, – sırf harfler benzer diye bir benzerlik kurulmasının isabetli olmayacağını, davalı markasının okunuşunun ve anlamının “BOĞA” kelimesini andırdığını, müvekkilinin markasının ise “…” şeklinde olduğunu, harflerin kimsenin tasarrufunda
olamayacağını, davalının markasının bir bankacılık platformu olduğunu,
davalının bir marka serisi olmadığını, iddia ederek işbu 2021-M-4217 sayılı YİDK kararının iptaline 2020/16984 kod numaralı markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, müvekkilinin
“… bankacılık platformu”nun yurt dışında 20 ülkede 60dan fazla bankada kullanıldığını, müvekkili markasının 9. 36, 41 ve 42. Sınıf mal ve hizmetlerde
kullanıldığını, markaların görsel anlamda ayırt edilemeyecek kadar benzer
olduklarını, markaların bütün olarak değerlendirilmediği itirazının yerinde
olmadığını, “… TEKNOLOJİ” markasındaki “teknoloji” ibaresinin ayırt edici
olmadığını, “… FRAMEWORK” ibarelerinin de yine ayırt ediciliklerinin
bulunmadığını, markaların bu nedenle “…” – “…” ibareleri üzerindend
karşılaştırılmaları gerektiğini, bu haliyle markaların benzer olduklarını,
kapsamlarındaki emtiaların aynı olduğunu, davacı yanın “…” ibaresinin
oluşturulma hikayesindeki iddialarının bir önemi bulunmadığını, tüketicinin
taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali
yaşayacaklarını, markaların aynı iktisadi kaynağa ait seri markalar olarak
algılanacaklarını, davacı yanın www………..i.com alan adında finans
kuruluşlarına hizmet verdiğini, bu sitedeki referanslar arasında …’ın da
yer aldığını, dava konusu markanın müvekkilinin geliştirdiği markasının serisi
gibi algılanacak olduğunu, dava konusu markanın asli unsurunun “…”
kelimesi olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın MDB tarafından kabulü sonucu davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ……..Teknoloji ibaresinin 09 ve 42. Sınıf mal ve hizmetlerde
tescili amacıyla 11.02.2020 tarih ve 2020/16984 sayısı ile gerçekleştirildiği
görülen başvurunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.03.2020 tarih ve 344
sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davalı yanın önceki tarihli 2018/119347 sayılı markasına
dayalı olarak itirazda bulunduğ, işbu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nın
04.12.2020 tarihli kararı ile kabul edildiği ve başvurunun reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı başvuru sahibi tarafından kararın
kaldırılması talebiyle itiraz edildiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden
İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.06.2021 tarih ve 2021-M-4217 sayılı
kararıyla; (…) başvuruya konu marka ile itiraz gerekçesi 2018 119347 sayılı ”…………….work” ibareli marka arasındaki görsel ve işitsel yönden benzerliğin yanı sıra, markaların aynı/benzer türde mal/hizmetleri kapsaması hususu da dikkate alındığında, ortalama tüketici kesimi nezdinde bu malların aynı ticri kaymak tarafından sunulduğu, veyahut marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği, dişer bir ifade ile markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Başvuru sahibinin diğer iddialarının kararı değiştirecek mahiyette görülmemiştir. Sayılan nedenlerle başvuru sahibinin itirazının reddine karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 09/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2020/16984 sayılı marka başvurusunda yer alan 09
ve 42. Sınıf emtiaların davalı yanın önceki tarihli markası
kapsamında aynı sınıflarda yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya
da benzer olduğu,
bununla birlikte davacı yanın “… TEKNOLOJİ” markası ile
davalı yanın redde gerekçe “………..”
markası esas unsurları ve bütüne hakim mizanpajları itibariyle
karşılaştırıldıklarında, ilgili tüketici grubunun niteliği de
gözetildiğinde, markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil
olmak üzere karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin var
olmadığı,
6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığı,
www………….com alan adının 01.11.2019 tarihinde
oluşturulduğu, alan adı bilgilerinden alan adının davacı yana ait
olduğu yönünde bir kanaate varılamamış ise de alan adı
içeriğinde davacı yan markasının yer aldığı, ilgili alan adının
… ile bir bağlantısı bulunduğu yönünde tespit
yapılamadığı,
davalı yanın cevap dilekçesinde yer verdiği
www…..com alan adının ise davacı yana ait
olmadığı, dava dışı 3. bir kişiye ait olduğu,
takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka başvurusu
kapsamında yer alan 09 ve 42. Sınıf emtiaların tamamı, davalı yanın ret gerekçesi
markası kapsamında da yer almakta olup taraf markalarının taraf markalarının
aynı tüketici kitlesine hitap eden, birbiri ile doğrudan rekabet içerisinde olan,
birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan, satış ve sunum kanalları aynı olan
emtiaları kapsadıkları anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu başvurunun lacivert, yatay
dikdörtgen bir form içerisinde beyaz ve büyük harflerle “B-A-O” şeklindeki
anlamsız harf kombinasyonunda ve jenerik nitelikteki “TEKNOLOJİ” kelimesinin
bu logonun sağ kısmında siyah renkle yazımından oluştuğu, başvurunun esas
unsurunun “…” harf kombinasyonu olduğu, anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; ret gerekçesi markanın şeklinde gri renkte
ve tamamı büyük harflerle yazılmış, “…” kelimesi, bu kelimesinin sağ kısmına
konumlandırılmış iç içe geçmiş ve birbirine zıt yönlerde doğru uzatılmış uç
çizgileri olan kare formlu konuşma balonları ile oluşturulmuş mavi renkte bir
şekil unsuru ve en alt kısımda ise İngilizce “bankacılık” anlamına gelen
“banking” ve “sistem, çatı, çerçeve” gibi anlamları bulunan “framework”
kelimelerinin daha küçük harf karakterleri ile yazımından oluştuğu, davalı
markasının esas unsurunun da “…” kelimesi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak bilirkişi raporları da dikkate alınarak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “B……..oji” ibareli markası arasında dava konusu marka ile davalı taraf markasının görsel itibariyle birbirleri
ile bir benzerlik taşımadıkları ancak her iki markada da esas unsur
konumundaki “…” ve “…” kelimelerinin, esasen aynı üç harfin farklı
şekildeki kombinasyonundan oluşumundan kaynaklı sözcüksel bir benzerlik
taşıdıkları, ikincil sözcük unsurları olan “teknoloji” ve “banking framework”
ibareleri bakımından ise yine bir benzerlik taşımadıkları; dava konusu markanın “B-A-O” harfleri ile oluşturulmuş sözcüğün
yazıldığı gibi okunabilir bir harf kısaltması olduğu, telaffuzunun “BA-O” şeklinde
olacağı, bununla birlikte anılan ibarenin tüketici nezdinde somut bir anlam
ifade etmeyeceği; davalı yanın ret gerekçesi
markasının ise “B-O-A” harfleri ile oluşturulmuş, yazıldığı gibi okunan ve
dilimizde de esasen somut anlamsal karşılığı bulunan bir kelime olduğu, anılan
ibarenin “… yılanı” olarak da bilinen bir yılan türünün adı şeklinde yaygın
bilinen bir anlamının bulunduğu, anılan ibareyi her zaman gözlemleme ihtimali
bulunmayan tüketiciler nezdinde ise bu ibarenin “…” mı yoksa “BOĞA” mı
şeklinde bir yazıma sahip olduğunun ilk anda anlaşılması mümkün
olmayacağından bir kısım tüketicinin davalı markasını “BOĞA” olarak
algılama ihtimalinin dahi mevcut olabileceği, bu durumda da taraf
markalarının somut bir biçimde birbirlerinden uzaklaşacakları; “…” ve “…” kelimelerinin kavramsal olarak
birbirlerinden farklılaştıkları, zira birinin somut bir anlamı varken ötekinin bu
doğrultuda bir anlama haiz olmadığı, harf dizilimsel açıdan aralarında bir
benzerlik var ise de yalnızca 3 harften oluşan bu ibarelerin salt harf dizilimsel
benzerliğinin görsel bir benzeşmeye yol açmayacağı, markaların bütününe
hakim unsurların tamamı itibariyle görsel anlamda birbirlerinden yeterli
düzeyde farklılaştıkları, keza yine markaların başlangıç sesleri ve devamındaki
sesli harfler ortak ise de sesli harflerinin dizilimsel farklılığının telaffuz esnasında
da belirgin bir ayrışmaya yol açtığı; her ne kadar taraf markaları 09 ve 42. Sınıf mal ve
hizmetlerde benzerlik göstermekte iseler de ilgili mal ve hizmetlerin tüketici kitlelerinin
niteliği de gözetildiğinde, işaretlerin bütünsel algılarında birbirlerinden yeterli düzeyde
farklılaştıkları, davacı yanın “…” markasının yabancı bir kelime markası ya da
rastgele bir araya getirirmiş üç harften oluşturulan bir marka algısı yarattığı, halbuki
davalı yanın ret gerekçesi markasındaki “…” ibaresinin dilimizde somut bir
anlamının bulunduğu, tüketicinin bu ibareye olan kavramsal ve işitsel aşinalığı
gözetildiğinde, anılan ibareyi, davacı yanın “…” markası ile benzer görmeyeceği
gibi aralarında bir ilişki de kurmayacağı, taraf markalarının kısa sözcük markaları
oluşlarından kaynaklı harf dizilimsel benzerlik taşımalarının, karıştırılma ihtimaline yol
açacak sonuçlar meydana getirmeyeceği, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, tanınmışlık hususuna ilişkin bu genel ilkeler çerçevesinde somut
uyuşmazlığa dönüldüğünde ise YİDK karar gerekçesinin tanınmışlık temelli
olmadığı gibi davalı yanın işlem dosyasına da tanınmışlık iddialarını destekler
mahiyette deliller sunmadığı, beyan esaslı sunulan ve birtakım web sitelerine
alınan haber içerikleri ve yine “… Bankacılık Platformu” ile ilgili
bilgilendirmelerin davalı markasının tanınmışlığı hususunda bir kanaate
varılması için yeterli olmadığı; www…..com web sitesine ilişkin hak sahipliği bilgiler incelendiğinde; www…..com alan adının hak sahipliği bilgilerinin gizlenmiş olduğu,
bununla birlikte alan adının 01.11.2019 tarihinde alındığı, halen kaydının
devam etmekte olduğu, alan adı sahiplik bilgilerinin kime ait olduğunun servis
sağlayıcı konumundaki … Bilişim A.Ş. firmasından öğrenilmesinin
mümkün olduğu, bununla birlikte ilgili web sitesi incelendiğinde, web sitesinin
davacı yana ait olduğu ve davacı yanın anılan site üzerinden elektronik
ürünler, bilgisayar sarf malzemeleri, notebook yedek parça ürünlerine yönelik
satış işlemi gerçekleştirmekte olduğu; davacı web sitesinde … ile bir bağlantısı bulunduğu yönünde
hiçbir bilgiye erişilemediği, bununla birlikte davalı yanın cevap dilekçesinde
www…..com isimli bir web sitesinin de davacıya ait olduğunu iddia
ettiği görülmüş ise de anılan web sitesinin dava dışı … Bilgi Teknolojileri ve
Güvenliği Tic. Ltd. Şti. isimli bir firmaya ait olduğu, anılan web sitesinin 2010
yılından beri kayıtlı olduğu; dolayısıyla anılan web sitesi ile davacı
yan arasında herhangi bir bağlantı tespit edilebilmiş olmayıp davacı yanın
tescil başvurusuna konu ettiği markasının anılan sitede kullanıldığı yönünde bir
bilgiye de rastlanılmadığı anlaşılmış; yukarıda açıklanan nedenlerle TPMK YİDK’nın 2021-M-4217 sayılı kararın iptaline karar vermek gerekmiş; ancak tescil talebinin idari bir işlem olması nedeniyle bu hususta mahkememizce karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş; aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-DDavanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4217 sayılı kararın iptaline,
Tescil talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.269,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/12/2022

¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :3.142,50-TL
TOPLAM :3.269,60-TL