Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/294 Esas – 2022/282
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/294
KARAR NO : 2022/282
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın 2020/38622 sayı ve “…” ibaresi ile gerçekleştirdiği marka başvurusuna yönelik itirazlarının kurum tarafından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, başvurunun 03 ve 35. Sınıf mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde yapıldığını, bu sınıfların müvekkilinin “sens” ibareleri markalarının da tescilli olduğu sınıflar olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının devamı/serisi olarak algılanabileceğini, dava konusu “…” ibareli markanın müvekkili adına tescilli “sens” ibaresini haiz sair markalarla, işitsel ve görsel ve kavramsal anlamda iltibasa yol açacağını, müvekkili tarafından “sens” ibaresini içerir ilk marka başvurusunun 2011 yılında yapıldığını, müvekkilinin bu markayı 10 yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak kullandığını, “sens” kök markasını havi “sens”, “e … sens”, “sens”” vb. gibi seri markaları bulunduğunu, dava konusu “…” markasının müvekkili şirket tescilli markalarını adeta kapsar şekilde oluşturulduğunu, davalının haksız bir şekilde müvekkili markalarından yararlanmayı amaçladığı gibi kötü niyetli de olduğunu, davaya konu markanın müvekkili markasını doğrudan içerdiğini, müvekkilinin, davalı yanın bu başvurusu nedeniyle “…” ibaresi ile yeni bir marka tescil ettirmesinin mümkün olmayacağını, tüketicinin dava konusu markayı müvekkili tarafından piyasaya sürülmüş bir ürün markası olarak algılayacağını, müvekkilinin “sens” markalarının tanınmış marka olduğunu, dava konusu markanın da bu tanınmışlıktan yararlanmayı amaçladığını, müvekkiline ait “sens” markasını haiz hijyen ürünlerinin, sahip oldukları yüksek kalite ile hijyen ürünleri sektöründe lider konumda olup tüketici nezdinde doğrudan aranır ve tercih edilir hale gelmiş bir marka olduğunu, davalı Kurum tarafından daha evvel müvekkili tarafından yapılan itirazlar sonucunda ………………… gibi başvuruların reddine karar verildiğini iddia ederek 2021-M-4098 sayılı YİDK kararının iptali ve 2020/38622 sayılı başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibaresinin 03 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 03.094.2020 tarih ve 2020/38622 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı dava dışı 3. Bir firma ile birlikte davacı tarafça da itirazda bulunulduğu, yapılan her iki itirazın da Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 27.12.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, davacı yanca anılan karara karşı yeniden itiraz edildiği ve başvurunun reddinin talep olunduğu, davacı itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 07.06.2021 tarih ve 2021-M-4098 sayılı kararıyla; “2020/38622 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2011 113057, 2011 89241, 2012 03303, 2016 101933, 2018 104525, 2019 01261, 2019 80494, 2007 28012, 2012 23040, 2017 24435 sayılı “vi………se”, “sens”, “e … sens”, “w…….nse”, “v……….nse”, “sens”, “sens”, “… şekil”, “…”, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle … HOLDİNG A.Ş ve … KOZMETİK VE GIDA ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılan itirazlar incelenmiştir. İnceleme sonucunda, ilgili tüketicilerin “…” ” ibareli başvuru ile … HOLDİNG A.Ş adına tescilli “v………se”, “sens”, “e … sens”, “w…….se”, “v…..se”, “sens”, “sens”, ibareli markaları ve … KOZMETİK VE GIDA ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ adına tescilli “…” asli unsurlu markaları farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı yan itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 09/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve tabloda altı çizili/koyu renk ile gösterilen mal ve hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan altı çizili/koyu renk ile gösterilen mal ve hizmetler arasında aynı ya da benzerlik düzeyinde emtia ilişkisinin mevcut olduğu, davacı yanın önceki tarihli markalarından “………..S” esas unsurunu taşıyan markaları ile dava konusu marka arasında bütünsel algılarda derhal farklılaşma mevcut olduğundan, anılan markalar bakımından bir benzerliğin zaten mevcut olmadığı, davacı yanın “S………..SE” ibaresini ihtiva eden markaları ile dava konusu “…” markası bütün olarak incelendiklerinde, tespit edilen tüketici kitlesi nezdinde, işaretler fonetik olarak düşük düzeyli bir benzerlik taşımakla birlikte gerek başlangıç seslerinde oluşan farklılık gerekse de görsel anlamda bütünsel algıda meydana gelen farlılıkların, mevcut benzerlik düzeyi nedeniyle tüketicilerin işaretler arasında yanılgıya düşme ihtimaline sebebiyet vermeyeceği, davacı yan markalarının tanınmışlığına kanaat getirilebilecek delillerin dosyada mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Örnek Davacı Markaları
… …..Sense
(03, 35. sınıf) Sens
… Sens+şekil
W………nse
V-………..e
Sens+şekil
(01,03,05,06,07,09,11,16,19,20,21,35. sınıf)
Taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan mal ve hizmetler açısından genel ve standart bir tüketici grubunun tespitinin mümkün olmayacağı, söz gelimi 03. Sınıf mallar ve bu malların satışına özgülenmiş hizmetler açısından ilgili tüketici grubunun makul düzeyde dikkat, özen ve seçicilik seviyesine sahip bu ürünleri günlük hayatta satın alan, tüketen herhangi bir kimse olabileceği gibi 35. Sınıf altında satışa özgülenen 06, 07. Sınıf mallar gibi malların satışı açısından ilgili tüketicinin bu ürünlerin endüstriyel ürün piyasasında faaliyet gösterir tüketicilere/kullanıcılara hitap eden nitelikte ürünler olmaları, başka bir ifadeyle ortalama bir tüketicinin günlük tüketim rutininde yer alan emtialar olmamalarından ötürü bu ürünlerin ilgili tüketicilerinin de anılan emtialara yönelik belli bir bilgi birikimi olan dikkat ve seçicilik düzeyi nispeten yüksek, ürün satın alım tercihlerinde özenli ve seçici kimseler olarak değerlendirilebilecekleri, dolayısıyla genel itibarla uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından tüketicinin makul düzeyde dikkat, zeka ve bilinç seviyesine haiz herhangi bir kimse olabileceği kabul edilmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;dava konusu … ibareli başvurunun figüratif hiçbir unsur taşımayan bir sözcük markası olduğu, anılan ibarenin dilimizde ya da İngilizcede bilinen bir anlama haiz olmadığı, kelimenin yazımına uygun şekilde “la-sen-se” olarak telaffuz edileceği, bununla birlikte markanın bir bütün olarak algılanacağı, başka bir ifadeyle tüketicinin anılan markayı unsurlarına bölerek algılamasına neden hiçbir durumun mevcut olmadığı, markanın esas unsurunun bu ibarenin bütününden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın bir grup markasının, her biri “sens” ibaresini esas unsur olarak taşıyan, birtakım markalarda figüratif unsurların yer aldığı, yalnızca bir markada “…” çatı markasını taşıyan markalar olup, “sens” İngilizce “ot, esrar” anlamına gelen bir kelime olduğu8, dilimizde ise hiçbir anlamının bulunmadığı, kelimenin yazımına uygun şekilde tek heceli ve tek nefeste “sens” şeklinde telaffuz edileceği; davacı yanın diğer bir grup markasının ise bütün olarak bir anlamlarının bulunmadığı, “vitra” ibaresinin davacı yanın bilinen/lider markalarından bir diğeri olduğu, “warm” kelimesinin “sıcak” anlamına gelen İngilizce bir sözcük olduğu, vitrasense” ve “v-sense” markalarında “sense” ibaresinin bağımsız bir ayırt edici karakter taşır şekilde kullanıldığı, bu ibarenin “hissetmek, algılamak” anlamlarına gelen İngilizce bir kelime olduğu, “warmsense” markasının ise “warm” ve “sense” kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuş ve fakat anılan kelimelerin bağımsız anlamlarını/varlıklarını yitirmediği bir sözcük grubu olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı yanın “sens” esas unsuruna haiz birinci grup markaları açısından taraf markalarının bütünsel algıları itibariyle harf dizilimsel açıdan bir benzerlik taşıdıkları, davacı yanın dört harften oluşan “sens” markasını oluşturan harflerin, yedi harften oluşan dava konusu markadaki 3 -6 harflerini oluşturur şekilde tam orta kısmında aynen yer aldığı, bununla birlikte dava konusu markanın başlangıç ve bitiş harf dizilimlerinin farklı olduğu, dava konusu markanın bir bütün olarak algılanması halinde, ortalama zeka ve dikkat seviyesindeki bir tüketicinin ve bilinçli tüketicinin dava konusu markanın orta sesini oluşturan harfleri çekip çıkartarak algılamasının mümkün olmayacağı; dava konusu marka ile davacı yanın Sens, Sens+şekil, … Sens+şekil şeklindeki markaları arasında harf dizilimsel benzerlik hali dışında görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbiri ile ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı, markaların bir bütün olarak birbirinden bağımsız iki ayrı iktisadi kaynağa ait markalarmış gibi algılanacak oldukları; Vitrasense,V-Sense ve Warmsense şeklindeki markalarda “vitra sesne” ve “v-sense” markalarında “sense” ibaresinin bağımsız ana karakterini koruyan ve markanın esas unsurunu/unsurlarından biri olduğu, “warmsense” şeklindeki kelimede ise “warm” ve “sense” şeklindeki kelimelerin bir araya getirildiği ve fakat “sense” ibaresinin ön plana çıkartılmaksızın markanın son sesini oluşturduğu, halbuki dava konusu “…” markasında tüketicinin markayı unsurlarına ayırma ve özellikle “sense” ibaresi üzerine vurguyu yüklemesini gerektirir hiçbir etken unsurun mevcut olmadığı, başka bir ifadeyle tüketicinin anılan markayı anlamını bilmediği yabancı bir sözcük markası tek ve bütün olarak algılayacağı bir durumda markayı kendi içinde unsurlarına ayırmak gibi bir eğilim de göstermeyeceği, tüketicinin dava konusu markayı “LA-SENSE” şeklinde iki bölüme ayırarak, ayrı ayrı bağımsız anlamlar yüklemeye çalışması olağan ve rasyonel bir tüketici davranışı olmayacağı gibi böyle bir ayrım yapmak suretiyle sonrasında bunu önceden bildiği varsayılan davacı markaları ile ilişkilendirme eğiliminde hareket de etmeyeceği, aksine tüketicinin markayı bir bütün olarak okuyup algılayacağı; işaretlerin bütünsel algılarda birbirleri ile ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğe sahip olmadıkları; davacı yan markalarının tanınmışlığına kanaat getirilebilecek delillerin dosyada mevcut olmadığı, markaların benzer bulunmaması karşısında emtia benzerliği değerlendirmesinin davanın esasına tesir etmeyeceği de dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2022
¸ ¸