Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/288 E. 2021/388 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/288 Esas – 2021/388
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/288
KARAR NO : 2021/388

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilleri ve davalı yan arasında “…” ibaresinin kullanımı konusunda 1992 yılından bu yana hukuksal ihtilaf bulunduğunu, taraflar arasında yaşanan hukuksal mücadelede mahkemelerin müvekkili lehine karar verdiğini, ancak davalı tarafın kötüniyetle kullanımını … – ÖZ … – … olarak sürdürdüğünü, akabinde hizmet markalarının tescil edilmesinin önü açılınca Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurarak … markasının tescilini aldığını, işbu dava tarihine kadar taraflar arasında “…” ibaresinin kullanımı ve hak sahipliği hakkında görülen tüm davaların müvekkili lehine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, davalı yanın müvekkilinin fiili kullanımını içeren “… KOLEJİ”, “… ANAOKULU”, “… LİSESİ” vb markaları tescil ettirip kullanmaya başladığını ve müvekkili ile arasında ticari ve organik bir bağ varmış izlenimi yaratmaya çalıştığını, davalı yanın fiili kullanımı “… DERHANESİ”, “… DERSHANELERİ” şeklinde olmasına rağmen, TÜRKPATENT siciliyle sabit olduğu üzere içinde … ibaresini içeren toplam 30 marka tescili bulunduğunu, bu markaların çoğunun fiilen kullanılmayan ve kullanılmayacak markalar olduğunu, amacın ana markalarının koruma kapsamını genişletmek ve müvekkillerini mağdur etmek olduğunu, müvekkilleri … Hizmetleri A.Ş. ve TC İstanbul … Üniversitesi’nin eğitimci … ailesinin yoğun emek ve çabalarıyla kurulduğunu, … …’ün Türkiye’nin ilk özel dershanesi olan … Dersevini 1932 yılında kurduğunu, sonraki yıllarda oğlu … …’ün kurucusu olduğu “… Koleji”nin 26.09.1960 tarihinde Bahçelievler- İstanbul’da faaliyete başladığını, davalı şirketin ise 08.01.1991 tarihinde “Özel … Eğitim ve Tic. Ltd. Şti” unvanıyla kurulduğunu ve işbu kullanıma karşı 1992 yılında hukuksal mücadeleye başlandığını, … ibaresinin Eğitim Öğretim Hizmetleri alanında gerçek ve üstün hak sahibinin müvekkili … HİZMETLERİ A.Ş. olduğunu, bu durumun kesinleşmiş mahkeme, yargıtay ve hukuk genel kurulu kararlarıyla sabit olduğunu, dava konusu markada esas unsur olarak yer alan “…” ibaresini Eğitim Hizmetleri ve Özel Okul Faaliyetleri alanında ilk olarak müvekkili kardeş kurumların kullandığını, hali hazırda kullandıklarının da tartışmasız olduğunu, aynı zamanda … ibaresiyle 16. Sınıf kapsamında birçok basılı evrak, kitap, dergi, süreli ve süresiz yayınlarının mevcut olduğunu, bu haliyle üstün ve öncelik hak sahibinin müvekkilleri olduğunu, her iki markanın da 41. Sınıfta kullanıldığını, markaların hem işitsel hem anlam hem de sınıf bakımından ayniyet ve/veya büyük benzerlik taşıdığını, dava konusu “… YAYINCILIK çöz bitir çöz getir” markasının müvekkili kurumun tescilli/tescilsiz marka ve hizmetlerinin devamı, serisi olarak anlaşılma tehlikesinin bulunduğunu ve bu markaların seri marka imajı yaratmasından dolayı tüketiciler açısından iltibas meydana geldiğini, … markasının gerçek hak sahibinin iradesi ve amacı dışında kullanılmasının müvekkillerinin mevcut işletmelerinin imajına ve marka değerine de zarar verdiğini, birçok kişinin “… DERSHANELERİ” ile “… OKULLARI – … KOLEJİ – … ÜNİVERSİTESİ”ni karıştırmakta olduğunu, TBMM’nin 2014 yılında almış olduğu “Özel dershane faaliyetlerinin kapanması ve özel dershanelerin Özel Okul olarak faaliyete devam etmesi” kararı sonrası davalı şirketin dershane faaliyetlerini sonlandırarak Özel Okul alanında faaliyet göstermeye hazırlandığını, bu kapsamda TÜRKPATENT nezdinde 2014/70635 başvuru nolu “… YAYINCILIK çöz bitir çöz getir” marka başvurusunun bulunduğunu, Özel Okul faaliyetleri alanında aynı markanın kullanılmasının müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini, yeni kurulan bir özel okulun 1976 yılından bu yana faaliyet gösteren bir özel okulla aynı kalite, seviye ve bilgi birikimine sahip olamayacağının fiili ve ticari bir gerçek olduğunu ve davalının bu kullanımı nedeniyle müvekkilllerinin maddi ve manevi büyük zarar yaşamasının kaçınılmaz bir gerçek olduğunu iddia ederek, davalı tarafından marka başvurusu yapılan yine davalı idare tarafından tesciline karar verilen … nolu “… YAYINCILIK çöz bitir çöz getir” markasının tescilinin ve TÜRKPATENT işlemlerinin ihtiyati tedbirli olarak durdurulmasına, dava konusu markanın 3. Kişilere devrinin tedbiren engellenmesine, … sayılı YİDK kararının iptali ile marka tescilinin iptaline, hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin … ve … esas unsurlu markalarını uzun yıllardan bu yana adına tescil ettirerek, kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, … Dershanelerinin 1979 yılında “öyle bir genç ki …’lü” iddiasıyla Mehmet Nuri Güleç tarafından kurularak eğitim hizmeti vermeye başlandığını, söz konusu dershanenin işletmeciliği ile birlikte tüm hakları ile 1986 yılında devir sözleşmesi ile birlikte Mehmet Nuri Güleç tarafından Orhan Özbey ve Fethi Şimşek’e devir ve temlik edildiğini, Mülli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Özel Öğretim Kurumlarının 1989 tarihinde düzenlenen ruhsatnamesi ile Özel … Dershanelerinin devirle kullanımlarına devam edildiğini, müvekkili şirkete ait başvuru markası değerlendirildiğinde bu markada davacılar tarafından iddia edildiği gibi “…” ibaresinin tek başına, diğer bir değişle başlı başına tek unsur olarak yer almadığını, “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli başvuru markası bir bütün olarak ele alındığında davacıların markalarından farklı olduğunu, markalar arasında okunuş, fonetik ve genel intiba olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin başvuru markasını okuyan veya gören ortalama bir insanın dikkatine sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihninde oluşacak intibanın, davacılara ait markaların bıraktığı intiba ile tamamen farklı olduğunu, söz konusu iki marka örneğinin, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını ve iki markanın birbirleri ile karıştırılma olasılığının bulunmadığını, markaların, kavramsal, görsel, işitsel ve toplumda bıraktıkları toplu ve genel intiba yönünden birbirlerinden farklı olduğunu, somut olayda dava konusu markanın içerdiği işaret ile davacılara ait markalardaki işaretlerin benzer olmaması ve müvekkilinin başvuru markasının davacılar tarafından tescilli ya da tescilsiz olarak daha önce kullanılmaması sebebiyle davacıların bu yöndeki itirazlarının kabul edilemeyeceğini, davacılardan herhangi biri tarafından açılan, karara bağlanan, kesinleşen hiçbir hükümsüzlük kararı bulunmadığını, her marka başvurusunun işaret anlamında düzenlenme şekli ve içerdiği ibareler itibariyle farklı olabileceği gibi kapsamlarında yer alan mal ve/veya hizmet sınıflarının da farklılık gösterebildiğini, bu sebeple de her marka başvurusunun ve aynı zamanda işbu markalar ile ilgili açılmış dava dosyalarının kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, tüm bu hususlar çerçevesinde müvekkili şirketin değil davacı tarafın huzurdaki dava, iddia ve beyanlarında kötü niyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu iddia ederek; davacıların tedbir taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 26/03/2019 tarih 2016/459 E. 2019/179 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davanın kabulü ile Türkpatent YİDK’nın 28/10/2016 tarih … sayalı kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı markanın tescilli olduğu 16. ve 41. sınıf tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı Türkpatent vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 05/05/2021 tarih 2019/1696 E. 2021/656 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ile marka tescilinin iptaline, hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi istemine iliştindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı Türkpatent vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı Türkpatent vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/03/2019 tarih ve 2016/459 E.- 2019/179 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/288 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen … kod numaralı marka işlem dosyasının tetkikinden; davalı … Eğitim Hizmetleri ve Tic. Ltd. Şti tarafından“… YAYINCILIK çöz bitir çöz getir” markasının 16. Sınıf tüm alt gruplar ve 41. Sınıf tüm alt grupları kapsayacak şekilde tescili için 27.04.2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 12.10.2015 tarih ve 242 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacılar … Hizmetleri A.Ş. ve İstanbul … Üniversitesi ve tarafından başvurunun ilanına “…..” ibareli markalar gerekçe gösterilerek iltibas, tanınmışlık, kötüniyet, gerçek hak sahipliği ve haksız rekabet iddialarıyla itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından her iki davacının itirazının da reddedildiği, bu karara her iki davacı tarafından da ayrı ayrı itiraz edilerek tescilli … markaları ile mezkur başvuru arasında iltibas oluşacağının, tescilin tanınmışlığa zarar vereceğinin, markanın gerçek hak sahibi olduklarının ileri sürüldüğü, itirazı inceleyen YİDK’nun 28.10.2016 tarih ve … sayılı kararı ile; “İSTANBUL … ÜNİVERSİTESİ tarafından yapılmış bulunan itirazda başvurunun, 556 s. KHK uyarınca, 2012 36867, 2008 04472, 2009 45082, 2008 29305, 2006 26797, 2011 85960, 2011 79718, 2011 79720, 2011 87809, 2009 29068, 2008 29310, 2009 45084, 2006 26818, 2008 29317, 2006 27297, 2011 86005, 2006 26836, 2011 42118, 2012 53981, 2009 45080, 2006 26798, 2011 85992, 2011 42113, 2008 29319, 2011 42106, 2006 27298 sayılı ve ‘…. ‘şekil’ ibareli markalara dayanılarak karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle reddedilmesi talep edilmektedir. … HİZMETLERİ A.Ş. tarafından yapılmış bulunan itirazda ise başvurunun, 556 s. KHK uyarınca, 2014 72663, 2007 02356, 179539, 2010 27235, 2010 27250, 2010 27242, 2007 00553, 2011 87662, 2011/40571, 2014 01458, 2008 05431 sayılı ve ‘ test’ ibareli markalara dayanılarak karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı…. kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle reddedilmesi talep edilmektedir. Yargı içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, KHK’nın ilgili hükmü anlamında markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir. Ayrıca, eğer ilgili tüketici kesiminin, ihtilaf konusu markaları taşıyan (veya taşıyacağı var sayılan) ihtilaf konusu mal veya hizmetlerin aynı işletmeden ya da duruma göre, iktisaden birbirine bağlı İşletmelerden geldiğini düşünebilmesi riski söz konusu İse, karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmektedir. Yapılan incelemede, ihtilaf konusu ‘…’ ibaresinin özellikle tescili talep edilen ‘Sınıf 41: Eğitim ve öğretim hizmetleri’ bakımından, gerek günlük hayatta gerekse ticaret sırasında marka, ticaret unvanı ve işletme adı gibi ibarelerde yaygın kullanımı bulunan bir ibare olduğu; öte yandan hem başvuru sahibi hem de itiraz sahibi İSTANBUL … ÜNİVERSİTESİ ve … HİZMETLERİ A.Ş. firmaları adına tescilli ‘…’ esas unsurunu içeren muhtelif sayıda markaların ihtilaf konusu mallar ve hizmetler bakımından tescilli bulunduğu, ibarenin düşük derecede ayırt edici niteliğe haiz olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda, bütünsel olarak ibareler arasında görsel bakımdan düşük düzeyde olmakla birlikte işitsel ve kavramsal bakımdan görece farklılıkların bulunduğu tespit edildiğinden, ibareler arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu çerçevede, Kurul’da başvuru ile itirazlara gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek derecede benzer markalar olarak değerlendirilmemiştir. Bu nedenle, markalar arasında KHK’nın 8/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ve ilgili markaların tanınmışlığının da bu keyfiyeti değiştirmediği kanaatine varılmıştır. Ayrıca, 556 Sayılı KHK’nın 8/IV maddesi uyarınca, başvuru konusu marka ile itirazlara gerekçe olan markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markaların itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, başvurunun farklı mal ve hizmetler için dahi reddedileceği hükme bağlanmıştır. Somut olay açısından, itirazlara konu başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazlar da haklı görülmemiştir. Her iki itiraz dilekçesinde ifade edilen eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet iddialarının da kabulü yönünde kanaat oluşmadığından, bu yöndeki iddialar da yerinde görülmemiştir. Öte yandan, her iki itiraz dilekçesinde de başvuru sahibine ait tescilli markalardan bir kısmı için hükümsüzlük davası açıldığı için davaların sonuçlarının beklenmesi yönündeki talepler de değerlendirilmiştir. Yargıtay 2008/11103 Esas – 2010/1973 Karar sayılı (dirk bikkembergs) kararında, aşağıdaki tespitleri içeren ve davacı tarafından temyiz edilen ihtisas mahkemesi kararını onamıştır: ‘… davacının açtığı hükümsüzlük davasının TPE tarafından beklenmesi gibi bir zorunluluğun bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği ve markasının tanınmışlığı yönündeki iddiaların hükümsüzlük davasında tartışılacağından, işbu davada değerlendirme konusu yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Yukarıda yer verilen Yargıtay kararında da belirtildiği üzere itirazların incelendiği tarih itibarıyla hakkında kesinleşmiş hükümsüzlük kararı bulunmayan markalara ilişkin olarak Enstitü’nün hükümsüzlük davasının sonucunu beklemek gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Kurul, itirazların incelendiği tarih itibarıyla hakkında kesinleşmiş bir hükümsüzlük kararı bulunmayan markalara ilişkin olarak hükümsüzlük davası sonucunun beklenmesi talepli itirazları kabul edilebilir nitelikte görmemiştir. Öte yandan her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonucunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden her iki itiraz dilekçesinde emsal olarak gösterilen, işbu başvurudan farklı marka örneğini haiz ve farklı aşamalarda incelenmiş olan başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazların değerlendirilmesinde dayanak teşkil etmesi mümkün olmamıştır. Sayılan nedenlerle, İSTANBUL … ÜNİVERSİTESİ ve … HİZMETLERİ A.Ş. tarafından yapılmış bulunan itirazların reddi gerekmiştir.” şeklinde karar tesis edildiği ve YİDK kararının davacı şirkete 07/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 06/12/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/3, 8/4, 8/5 ve 35 maddeleri kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Alınan ilk raporda dosyada tüm deliller incelenmeden inceleme yapılmış olduğundan eksik incelemeye dayalı olduğundan bu rapora itibar edilmemiş ayrıca dosyadaki taraflar arasındaki geçen davalar incelenmeden ve kötüniyet hususunda mahkeme kararları ve deliller bulunmasına rağmen bu hususta dosyadaki delillerin incelenmemiş olması nedeniyle eksik incelemeye dayalı bu rapora itibar edilmeyerek yeni heyetten rapor alınmış ve alınan rapor denetime elverişli olması nedeniyle 2. Heyet raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre:
Dava konusu … kod numaralı “… YAYINCILIK çöz bitir çöz getir” ibareli marka başvuru kapsamının; “16.Sınıf: (TÜM ALT GRUPLAR) 16/01 Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. 16/02 Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. 16/03 Matbaa ve ciltleme malzemeleri. 16/04 Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. 16/05 Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. 16/06 Büro makineleri. 16/07 Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 16/08 Tespihler. 41. Sınıf: (TÜM ALT GRUPLAR) 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, … ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi … ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri” olduğu anlaşılmıştır.
İtiraza mesnet davacı markalarının:
*Davacı İstanbul … Üniversitesi’nin İtiraza Gerekçe Markalarının
Kod numarası Tescil tarihi Marka Sınıf
Olduğu,
tetkik edilmiştir.
Davalının cevap dilekçesinde ayrıca 2001/19865, 2001/21976, 2001/21974, 2001/19842, 2001/21975, 2001/19843, 2003/26542, 2004/29743, 2004/01599, 2004/05143, 2004/05144, 2004/05146, 2004/09135, 2006/16282, 2009/15748, 2009/15749 sayılı markaları müktesep hakka dayanak gösterilmiştir.
… ibaresini içeren taraf markaları aralarında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı incelendiğinde;
Davalı markası, pembe renkte, büyük harf ve puntolarla düz yazı karakteri ile yazılmış “…” kelimesi ile bu kelimenin altına küçük puntolarla mavi renkte yazılmış “YAYINCILIK” ibaresinden ve bu ibarelerin altında bulunan turuncu zemin üzerine yazılan tek bir ÇÖZ kelimesi, sonraki “bitir” ve “getir” şeklindeki iki kelimeyi karşılayacak şekilde tasarlanmış “çöz bitir, çöz getir” sloganından oluşmaktadır. Markada yer alan “Yayıncılık” ibaresi, markanın üzerinde kullanılacağı “yayıncılık hizmetlerini” tanımlayan tali bir unsurdur. İşbu ibarenin, marka bütünü içinde altta küçük puntolarla yazılmış olması da, asıl vurgu ve ayırt ediciliğin … kelimesini yüklendiğini göstermektedir. Altta yer alan “Çöz Bitir ve Çöz Bitir” ibaresi ise, kısmen renkli bir kompozisyonu haizse de markanın üzerinde kullanılacağı “eğitim öğretim hizmetleri ile özellikle test kitapları” bakımından mesaj veren bir hizmet sloganı mahiyetindedir. Bu kapsamda “…” ibaresi marka bütününde vurgulu, ayırt edici esaslı unsur durumundadır.
Davacı Üniversitenin markaları ise İSTANBUL ve … ibareleri ile bunlara eklenmiş yardımcı ya da tali unsur mahiyetindeki “üniversite”, “test”, “genç” gibi kelimelerden oluşmaktadır.
Davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru ya da esaslı unsurun bir parçası olan … kelimesi, davalı markasının da esaslı unsuru konumundadır. Markaların esaslı unsurlarının aynı olması bu markalar arasında bir benzerlik ve seri marka imajı yaratmaktadır.
Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük uyarınca “…” kelimesi; “1- Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin. 2- Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. 3- Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi. 4- Bireyin kazandığı bilgi. 5- Tarım. 6- biyoloji Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme” anlamlarına gelmektedir.” Bu kelimenin, çekişme konusu olan 16. Sınıftaki “Basılı evraklar” ile “eğitim öğretim malzemeleri” bakımından çağrışımsal etkisi yüksek, görece zayıf bir marka işareti değerlendirilse dahi, “…” ibaresini içeren davacı markalarının tescilli olduğu da aşikardır. Bu bağlamda … kelimesi kısmen zayıf marka olmakla birlikte, asgari bir korumayı da haizdir. Zira tescilli bir markanın hepten korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi mümkün değildir.
Yargıtay 11 H.D. 28/11/2017 tarih 2016/6363 esas 2017/6652 karar sayılı ilamında … ibaresinin eğitim öğretim hizmetleri sınıfı yönünden tanımlayıcı nitelikte bir marak olarak kabulü mümkün değildir diyerek Davacıların ‘…’ ibareli markalarının eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında tescilli olduğu, davalının ‘Genç …’ ibaresini markasal olarak kullandığı, davalının kullandığı ‘Genç’ ibaresinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davalı kullanımının davacılara ait ‘…’ ibareli markalarla ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa neden olacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir. İşbu emsal karar uyarınca; … kelimesinin herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu yönündeki davalılar savunması dayanaksız kalmaktadır.
Davacıların 16. ve 41. sınıfların tüm alt gruplarında tescili … esas unsurlu/ibareli markaları hükümsüz kılınmadıkça, bu ibarenin aynı mal ve hizmetler üzerinde üçüncü kişiler tarafından markasal kullanımı mümkün değildir. Öte yandan, davalı markasında “…” ibaresi 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi anlamında açıklayıcı bir unsur olarak kullanılmadığından; bu kullanımın markasal kullanım niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Zira “… Yayıncılık” olarak bilinen bir emtia ya da hizmet türü bulunmamaktadır. Bu ibare ayırt edici bir marka işaretidir.
Davalı markası … kelimesinin yanı sıra YAYINCILIK kelimesini ve “Çöz Bitir, Çöz Getir” sloganını da içermektedir. Ancak bu ibarelerin varlığı, markaların benzerliğini ortadan kaldırmaya elverişli değildir. Her iki taraf markalarının telaffuzu sırasında seslendirilen … ibaresi markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan dolaylı benzerlik yaratmaktadır.
Davalı markasını gören bir tüketicinin, davalı hizmetinin, davacıya bağlı olduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemeldir. “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markasını taşıyan mal veya hizmetin, davacının … ibareli markaları ile ilişkili ya da bağlantılı bir mal/hizmet olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır. Zira davalı markası, davacının … ibareli markaların türevi gibidir. Bu sebeple de tüketicilerin, önceden bildikleri … esas unsurlu markaların zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markasını aynı/aynı tür emtialar üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları oldukça yüksektir.
Piyasa koşullarında firmaların, bilinen markalarının sonuna yeni ekler getirerek markalarını güncelledikleri ve farklı ürün seçenekleri için bu şekilde seri marka yaratma yoluna gittikleri bilinen bir gerçektir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, davacının … ibareli markasının yeni versiyonu izlenimi yaratan davalı markasının, davacı markaları ile seri marka imajı taşıdığı düşünülmektedir. Bu bakımdan davalı markasının, davacı markalarının serisi, devamı olarak algılanması ve aynı/aynı tür ve benzer hizmetler üzerinde kullanılması halinde iltibasa yol açması kuvvetle muhtemeldir.
Somut olayda taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması mümkündür. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile seri markalar olduğunu düşünebilecek yahut marka sahibi işletmeler arasında idari ve/veya ekonomik bir bağ olduğu yanılgısına kapılabilecektir. Açıklanan nedenlerle; davalı markası ile (aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde) karşılaşan bir tüketici, muhtemeldir ki; bu markayı, davacının … ibareli markasının türevi yahut yan markası sanacaktır.
Sonuç itibariyle; “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu aşamada çözülmesi gereken dava konusu “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markasının kapsadığı 16 ve 41. Sınıflara dahil mal ve hizmetlerin, davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle “aynı/aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığıdır.
Davalı başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamı (16 ve 41. Sınıfların tüm alt grupları) yönünden taraf markaları aynı/aynı tür emtiaları kapsamaktadır. Bu durum da iltibası artıran bir unsur olarak değerlendirilmelidir. Zira, karşılaştırma konusu markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması, tescile konu mal veya hizmetler arasındaki bazen düşük derecede bir benzerliğe rağmen, markalar arasında iltibas tehlikesini doğurabilir. Aynı şekilde, karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen, markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir. (Bkz. Karasu, Rauf; Üç Boyutlu Biçim ve Hareket Markaları, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi (Batider), Haziran 2008 Cilt XXIV sayı: 3, s. 345 vd.; EuGH, WRP 1998, s. 1165 Tz 19; Seibt, s. 111).
Açıklanan nedenlerle; davalının … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu kabul edilmiştir.
Bu noktada değinilmesi gereken bir husus da, davalı markası kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin bir kısmının eğitim ve öğretime ilişkin, görece ucuz fiyatlı emtialar olması, sıkça satın alınmaları, yaş ve eğitim seviyesi itibariyle toplumun tüm kesimlerine hitap etmeleri nedeniyle iltibas eşiğinin düştüğü ve markaların karıştırılma ihtimalinin arttığıdır.
… Hizmetleri A.Ş. Yönünden Değerlendirme
Dava konusu marka başvurusunda “…” ibaresi vurgulu, ayırt edici esaslı unsur durumundadır. Davacı şirketin markaları ise KKSK, KKV, … ibaresi ile buna eklenmiş (yardımcı unsurlar) “koleji”, “test”, “vakfı”, “spor kulubü derneği” gibi kelimelerden oluşmaktadır.
Davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru ya da esaslı unsurun bir parçası olan … kelimesi, davalı markasının da esaslı unsuru konumundadır. Markaların esaslı unsurlarının aynı olması bu markalar arasında da benzerlik ve seri marka imajı yaratmaktadır.
Somut olayda taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması mümkündür. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile seri markalar olduğunu düşünebilecek yahut marka sahibi işletmeler arasında idari ve/veya ekonomik bir bağ olduğu yanılgısına kapılabilecektir. Açıklanan nedenlerle; davalı markası ile (aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde) karşılaşan bir tüketici, muhtemeldir ki; bu markayı, davacının … ibareli markasının türevi yahut yan markası sanacaktır. Sonuç itibariyle; “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli davalı markası ile … ibareli davacı şirket markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu aşamada çözülmesi gereken dava konusu “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markasının kapsadığı 16 ve 41. Sınıflara dahil mal ve hizmetlerin, davacı şirket markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle “aynı/aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığıdır.
Davalı başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamı (16 ve 41. Sınıfların tüm alt grupları) yönünden taraf markaları aynı/aynı tür malları kapsamaktadır. Bu durum da iltibası artıran bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, 16. ve 41. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin yaş, eğitim, …, sosyoekonomik durum farkı olmaksızın toplumun çok geniş bir kesimine hitap eden emtialardan olması da iltibas eğişini oldukça düşürmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davalının … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı şirket markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 8/3 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davalının itirazına mesnet gösterdiği … marka işareti üzerinde anılan madde kapsamında gerek “tescilsiz marka” gerekse “ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret” olarak bir hak elde edip etmediğinin tespiti gerekmektedir. İtiraz hakkının varlığı, tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasına bağlıdır. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir.
Dosyada yer alan tüm delillerden; “…” ibaresinin “eğitim öğretim hizmetleri” alanında, 1960 yılından itibaren, önce davacı şirket kurucusu … … tarafından, şirket kuruluşundan sonra ise … Hizmetleri A.Ş. tarafından ticaret unvanı, işletme adı ve/veya tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin seleflerinin ise … ibaresini 1979 yılında dershane ismi olarak kullanmaya başladıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dava konusu ‘…’ ibaresinin ‘42.sınıf eğitim ve öğretim hizmetleri’ sınıfında 1960 yılından itibaren ilk kez davacı tarafından kullanıldığı ve aynı faaliyet alanında da ticaret unvanının çekirdek kelimesi olarak davalıdan önceki tarihte tescil ettirdiği hususları tartışmasızdır.
Davacının 1978-1981 tarihleri arasında ilköğretim ve lise eğitimi faaliyetlerinde bulunmaması, aynı tarihlerde ticari faaliyetlerinin devam etmesi nedeniyle ‘…’ ibaresini eğitim-öğretim faaliyetlerinde tescilsiz marka olarak kullanmaktan vazgeçtiği ve terk ettiği şeklinde yorumlanamaz. Aynı şekilde, gerek davacının özel okul işletmeciliği ve gerekse de davalının dershanecilik faaliyetlerinin genel olarak ‘eğitim, öğretim hizmetleri’ sınıfında olması nedeniyle taraflar arasında haksız rekabete yol açmayan farklı ticari faaliyetler olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir.
Davalının ‘…’ ibaresi ticaret unvanında ayırt edici unsur ve aynı ibareyi tescilsiz marka olarak kullandığı 1979-1998 tarihleri arasında; davacı tarafından 1993 yılından itibaren açılan davalarda ‘…’ ibaresi üzerinde tanıtıcı işaret olarak öncelik ve üstün hak sahipleri olduğundan bahisle davalı eyleminin haksız rekabet oluşturduğu da iddia edildiğinden, söz konusu uyuşmazlıklarda ileri sürülen bu iddiaların TTK’nun 57/5.maddesi anlamında haksız rekabeti de içerdiği kuşkusuzdur.
Bu bakımdan taraflar arasında önceki davalarda davacı tarafça verilen dava dilekçelerinin sonuç bölümünde haksız rekabet iddiasına dayalı olarak sadece ticaret unvanının terkini talebinin bulunduğu ve verilen terkin kararlarının bu bakımdan kesinleştiği gerekçesiyle, davacının önceki uyuşmazlıklarda ‘…’ ibaresinin tescilsiz marka olarak kullanımına sessiz kaldığı, dolayısıyla eldeki 556 sayılı KHK’nın 42.maddesine dayalı hükümsüzlük davasında da, aynı KHK’nın 8.maddesinde sayılan öncelik ve üstün hak iddiasından yararlanmasının hakkın kötüye kullanılması yasağını oluşturduğundan söz edilemez.
Ayrıca somut uyuşmazlıkta 1979-1998 tarihleri arasında davalının ‘…’ ibaresi üzerindeki tescilsiz kullanımı devam ettiğinden, haksız kullanım devam ettiği sürece zamanaşımı işleyemeyeceğinden mahkemenin TTK’nun 62.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığına ilişkin gerekçesi de yerinde değildir.
Nitekim, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen 16.02.1994 tarih ve 911-335 sayılı kararının gerekçesinde de ‘…davacının unvanına dayalı olarak kurduğu … Koleji isimli eğitim kurumunun 1979 yılında anarşik eylemler nedeniyle kapanması sırasında, davalının 1980 yılında iyi niyetli olmadan davacının eğitim alanındaki faaliyetlerine dayalı … Dershanesi kurduğu, öncelik hakkının davacıda bulunduğu’ belirtilmiştir. Anılan mahkeme kararı, iş bu davada kesin hüküm ye da kesin delil oluşturmamakla birlikte davalı faaliyetlerinin aynı zamanda TTK’nun 57/5.maddesi anlamında da haksız rekabet oluşturduğu hususunda davacı lehine güçlü delil oluşturur.” denilmektedir. Bu kararın ardından İstanbul 1. FSHHM’nin 29.03.2016 tarihli, 2012/82 E. ve 2016/47 K. Sayılı kararı ile 195160 ve 193134 sayılı davalı markalarının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE karar verilmiştir.
Yukarıda incelenen deliller ve yargı kararları uyarınca; davacı … Hizmetleri A.Ş.’nin “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından, “…” ibaresi üzerinde, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında tescilsiz markasal kullanıma dayalı öncelikli ve gerçek hak sahipliği bulunduğu sonucuna varılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 8/4 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı yan İSTANBUL … ÜNİVERSİTESİ ve … KOLEJİ markalarının tanınmış marka olduğunu ileri sürmektedir.
Dosyada mübrez yargı kararları uyarınca, … markasının davacı … Hizmetleri A.Ş. tarafından 1930’lu yıllardan bu yana “eğitim ve öğretim hizmetleri” üzerinde neredeyse kesintisiz şekilde kullanıldığı anlaşılmaktadır. 80 yılı aşkın süredir devam eden yoğun eylemli kullanım dikkate alındığında, işbu markanın “eğitim-öğretim hizmetleri” sektöründe maruf hale geldiği ve sektörel bilinirlik kazandığı sonucuna varılmaktadır.
“İstanbul … Üniversitesi” markası bakımından yapılan değerlendirmede ise, işbu markanın 1997 yılında kurulan vakıf üniversitesinin adı ve tanıtıcı işareti olarak uzun yıllardır yoğun ve yaygın şekilde kullanıldığı, dolayısıyla “eğitim-öğretim hizmetleri” sektöründe maruf hale geldiği ve sektörel bilinirlik kazandığı sonucuna varılmaktadır.
Dosyada bulunan belgeler ile her iki markanın tanınmış marka olduğu yönündedir. Davacıların markalarının tanınmış olması, çekişme konusu 16 ve 41. sınıflardaki mal ve hizmetler bakımından, markalar arasındaki iltibası arttıran bir unsur olarak değerlendirilmektedir.
Somut olayda markaların mal ve hizmet listeleri davalı markasının kapsadığı tüm emtialar bakımından aynı/aynı tür ve benzer mal/hizmetlerden oluşmaktadır. Bu sebeple de KHK 8/4 maddesinin somut olaya tatbikine lüzum yoktur. Ancak markanın tanınmış olması yukarıda da izah edildiği üzere iltibası artıran bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/5 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı şirketin ticaret unvanı … HİZMETLERİ A.Ş. şeklindedir. Söz konusu unvan ülkemizde usulüne uygun biçimde tescil ve ilan edilmiş olduğundan, davacının ticaret unvanının ayırt edici kısmını teşkil eden … ibaresinin kendi faaliyet alanında üçüncü kişilerce marka olarak tescilini engelleyebileceği açıktır.
İstanbul Ticaret Odası verileri uyarınca, davacı … HİZMETLERİ A.Ş.’nin faaliyet konusu “Eğitim ve öğretim hizmetleri konusunda Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının izin verdiği her seviyede ana okulu, ilköğretim okulu, orta, lise, yüksek okul ve üniversite açabilir, işletebilir ve 13.2.2013 tarihinde tescil edilen tadil tasarısında yazılı olan diğer işler”dir.
Bu faaliyet sahasının çekişme konusu “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” ile doğrudan ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan da davacı … HİZMETLERİ A.Ş.’nin ticaret unvanının, “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” itibariyle, … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markası yönünden 556 sayılı KHK’nin 8/5 maddesi uyarınca tescil engeli oluşturduğu kabul edilmiştir.
Müktesep Hak İddiası Bakımından Değerlendirme:
Davalı şirket önceki tarihli … ibareli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu ve … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markasının evleviyetle tescil edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Bilindiği  üzere; eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “Ece Lady/ Ece Toff” yine, 14.11.2008 gün ve 11505/12839 sayılı ‘Ülker DONUT’  kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre; 
Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Somut olay bu kriterler ışığında ele alındığında; davalı şirketin müktesep hakka dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalarının, dava konusu başvurunun yapıldığı 27.04.2015 tarihinde taraflar arasında halen çekişmeli durumda olduğu anlaşılmaktadır.
Zira davalının kazanılmış hak iddiasına dayanak gösterdiği 2001/19865, 2001/21976, 2001/21974, 2001/19842, 2001/21975, 2001/19843, 2003/26542, 2004/29743, 2004/01599, 2004/05143, 2004/05144, 2004/05146, 2004/09135, 2006/16282, 2009/15748, 2009/15749 sayılı … ibareli markaların Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/51 E. sayılı dosyası kapsamında iptalinin/hükümsüzlüğünün istendiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Yine davalının 195160 ve 193134 sayılı … ibareli en eski markalarının (ilk tescillerinin) İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/82 E. ve 2016/47 K. sayılı kararı ile Yargıtay HGK kararı yarınca gerçek hak sahipliği gerekçesiyle hükümsüz kılındığı yukarıda açıklanmıştır.
Davalı ile davacı arasında … ibaresi bakımından süren çekişmenin geçmişi ve davalının defaatle bu yargılamalarda haksız olduğunun belirlenmesi karşısında; davalının … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli marka başvurusu yönünden, önceki tarihli … ibareli markalarından kaynaklı müktesep hakkı BULUNMADIĞI, zira somut olayda müktesep hak için gerekli çekişmesizlik, eş zamanlı yan yana barışçıl kullanım ve/veya sessiz kalma yoluyla hak kaybı koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmiştir.
Kötü niyet İddiası Yönünden Değerlendirme
Davacılar ile davalı şirket arasında, 1990’lı yıllardan bu yana … ibaresi üzerinde çekişme mevcuttur. Bu hukuksal çekişmede davacı … Hizmetleri A.Ş.nin … ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hakkı bulunduğu, işaretin gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu yönünde çok sayıda karar verilip kesinleşmiştir.
Davacı yan, davalının İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/82 E. ve Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/51 E. sayılı davalarının aleyhine sonuçlanacağını ve … ibareli önceki markalarının hükümsüz kılınacağını anlayınca, dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu ve bu yolla yargı kararlarını etkisiz kılmaya çalıştığından kötüniyetli olduğunu ileri sürmektedir. Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; Ankara 3. FSHHM’nin 2016/457 E. sayılı dosyası kapsamında hazırlanan Bilirkişi Raporunda ve Mahkeme Kararında (aynı taraflar arasındaki benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak) isabetli biçimde ifade edildiği üzere; davacının 1960 yılına dayanan bir kullanımının söz konusu olduğu, davalının ise 1979 yılında ticaret unvanını tescil ettirmek suretiyle … ibaresini kullanmaya başladığı, bunun üzerine taraflar arasında başlayan yargısal süreçte davacının … ibaresi bakımından öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunun tespit edildiği, davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine karar verildiği, buna karşın davalının tüm yasal süreçleri hiçe sayarak … ibaresini kullanmakta ısrarcı olduğu, … ibareli çok sayıda yeni marka başvurusu yaptığı ve yapmaya devam ettiği, davacının … ibaresi üzerindeki öncelikli ve gerçek hak sahipliğinin tespitine karşın devam eden bu tutumun açıkça kötüniyet göstergesi olduğu kabul edilmiştir.
Neticeten, davalının, … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı şirket markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacı … Hizmetleri A.Ş.’nin, “…” ibaresi üzerinde “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından, tescilsiz markadan kaynaklı (önceki kullanıma dayalı) sınai bir hakkı olduğu ve bu hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca davalı markasının tescilini engelleme yetkisi bulunduğu, davacıların İSTANBUL … ÜNİVERSİTESİ ve … KOLEJİ ibareli markalarının dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 27.04.2015 tarihi itibariyle “eğitim ve öğretim hizmetleri” sektöründe tanınmış marka olduğu ve tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, davacı … HİZMETLERİ A.Ş.’nin ticaret unvanının, “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” itibariyle, … sayılı “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” markası yönünden 556 sayılı KHK’nin 8/5 maddesi uyarınca tescil engeli oluşturduğu, davalı şirketin “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli dava konusu marka başvurusu yönünden, önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı; “… YAYINCILIK Çöz Bitir Çöz Getir + şekil” ibareli davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın 28/10/2016 tarih … sayalı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli … sayılı … YAYINCILIK çöz bitir çöz getir ibareli markanın tescilli olduğu 16 ve 41 sınıf tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.124,40-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2021