Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/284 E. 2021/457 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/284
KARAR NO : 2021/457

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/04/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin ülkenin lider ambalaj üreticilerinden olduğunu ve 1973 yılından beri hizmet verdiğini, dava konusu “… tanıtım” markası ile müvekkili markalarının benzerlik gösterdiğini, uyuşmazlığa konu markaların birebir aynı fontu, aynı yazı karakterini ve rengi içerdiğini, dava konusu markanın “…” – “ara” tanıtım şeklinde yazıldığını ve … kelimesinin, bütünden ayrıldığını, markalar kapsamındaki emtiaların 16. Sınıftaki emtialar olduğunu ve aynı olduğunu,markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, OHIM’in “blu” – “…” kararının emsal teşkil edebilecek bir karar olduğunu iddia ederek davanın kabulüne karar verilmesini YİDK kararının iptalini, davalıya ait … kod numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRK PATENT vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket tarafından dosyaya herhangi bir yazılı beyanda bulunulmadığı ve ön inceleme duruşmasına da yapılan tebligata rağmen katılmadığı tespit edilmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 12/11/2019 tarih 2018/432 E. 2019/468 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, dava konusu … sayılı marka ile davacıya ait önceki tarihli 2014/76277 sayılı markanın aynı/aynı tür emtiaları kapsaması ve söz konusu emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin niteliği göz önüne alındığında, önceki markanın tek esas unsuru olan “…” sözcüğünün, görsel özellikleri ile birlikte sonraki marka içerisinde baskın unsur olarak kullanılmasının, işaretler arasında iltibasa sebebiyet verebilecek mahiyette olduğu, hal böyleyken aksi yöndeki YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Türkpatent YİDK’nın 26/01/2016 tarih … sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı … TANITIM +ŞEKİL markasının tescilli olduğu 16 sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 21/05/2021 tarih 2020/1208 E. 2021/721 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve davalıya ait … kod numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/11/2019 tarih ve 2018/432 E.- 2019/468 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/284 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
HER NE KADAR ANKARA BAM 20. HD’NİN 21/05/2021 TARİH 2020/1208 E. 2021/721 K. SAYILI İLAMIYLA; MAHKEMEMİZ 12/11/2019 TARİH 2018/432 E. 2019/468 K. SAYILI KARARININ ”SOMUT UYUŞMAZLIKTA DA MAHKEME KARARININ GEREKÇE KISMINDA DAVA KONUSU MARKALARA İLİŞKİN GÖRÜNÜMLERE YER VERİLMİŞ OLMASI 6100 SAYILI HMK’NIN 297. MADDESİNE UYGUN BULUNMADIĞINDAN, DAİREMİZCE HÜKMÜN KALDIRILMASI GEREKMİŞTİR” GEREKÇESİYLE, KALDIRILMASINA KARAR VERİLMİŞ İSE DE; MAHKEMEMİZ KARARINDA GEREKÇE KISMINDA DAVA KONUSU MARKALARA İLİŞKİN GÖRÜNÜMLERE YER VERİLMEDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR.
Mahkememizce tüm dosya kapsamına göre,
2016/130 E. 2017/328 K. Sayılı mahkememiz kararı ile, dava konusu … sayılı markası ile davacıya ait önceki tarihli 2014/76277 sayılı markanın aynı/aynı tür emtiaları kapsaması ve söz konusu emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin niteliği göz önüne alındığında, önceki markanın tek esas unsuru olan “…” sözcüğünün, görsel özellikleri ile birlikte sonraki marka içerisinde baskın unsur olarak kullanılmasının, işaretler arasında iltibasa sebebiyet verebilecek mahiyette olduğu, hal böyleyken aksi yöndeki YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK.’nın 26/01/2016 tarih … sayılı kararının iptaline, diğer davalı adına tescilli … sayılı “… TANITIM + ŞEKİL” markasının tescilli olduğu 16. sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, davalılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Ankara BAM 20 Hukuk Dairesi tarafından 29/11/2018 tarih 2018/516 E. 2018/1250 K. Sayılı ilamıyla, Dava, TPMK YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, davalının … sayılı “TANITIM+şekil” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkilinin 2014/76277, 2000/05567 ve 86/108868 sayılı markalarına dayalı olarak, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik ve iltibas tehlikesi vakıalarının yanında, 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine uyarınca, eskiye dayalı kullanım sonucunda marka üzerinde hak elde ettiği vakıasına da dayanmış, davacının itirazları davalı TPMK YİDK.’nın 26.01.2016 tarih ve … sayılı kararı ile 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinin yanında, davacının sunduğu kanıtların öncelikli hak elde ettiğini kanıtlamaya yetmediği gerekçesiyle 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesi uyarınca da reddedilmiştir. Davacı vekilince işbu davada anılan TPMK YİDK kararının iptali ve tescil edilmişse davalı markasının hükümsüzlüğü istendiğine göre, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinin yanında, 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine de dayanıldığının kabulü gereklidir. İlk derece mahkemesi ise davacının itirazına dayanak markalarını incelemiş, bu markalardan sadece 2014/76277 numaralı olan markayı davalı başvurusu ile benzer görmesi üzerine, başkaca hiçbir inceleme yapmadan davanın kabulüne karar vermiştir. Oysa davacının itirazına dayanak markasının numarasından da anlaşılacağı üzere anılan marka, davalının … sayılı başvuru markasından daha sonra başvuruda bulunmuş bir markadır. Gerçekten de işlem dosyası incelendiğinde, davalının işbu davanın konusu marka başvurusunun 17.09.2014 günü saat 14:06’da yapılmışken, davacının itirazına dayanak 2014/76277 numaralı markasının başvuru tarihinin 17.09.2014 günü saat 17:54 olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemece davacının anılan markasına dayanılarak işbu davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar davacının 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesine dayanamayacağı bu şeklide anlaşılmış ise de yukarıda da açıklandığı üzere davacı, aynı KHK.’nın 8/3. maddesine de dayanmış, ancak mahkemece bu konuda hiçbir inceleme yapılmamıştır. Oysa gelinen aşama itibariyle davacının anılan itirazının da incelenmesi gereklidir. HMK’nın 341. vd. maddelerinde bir kanun yolu olarak düzenlenen istinafın amacı, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenmesi ve kararın yerinde görülmemesi halinde yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasıdır. Burada, temyizden farklı olarak ilk derece mahkemesi kararı yalnızca hukuka uygunluk yönünden değil maddi yönden de denetlenmektedir. İlk derece mahkemesi kararı yerinde değilse kural olarak istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve ilk derece mahkemesi yerine gerekirse yeniden yargılama da yaparak karar vermesi gerekir. Ancak, HMK’nın 353/1-a. maddesinde düzenlenen yargılamaya ilişkin bazı temel usul hatalarının bulunması halinde ise istinaf incelemesi sonunda yeniden karar verilmesi söz konusu olmayıp, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hali de düzenlenmiştir. Gerçekten de ilk derece mahkemesince, taraflarca gösterilen delillerin hiç değerlendirilmeden karar verilmesi ve delillerin ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi halinde taraflar, maddi vakıa denetimi yönünden iki dereceli incelemeden mahrum kalacak ve adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilecektir. Somut olaya bu açıdan bakıldığında, davacının 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine dayalı itirazı mahkemece hiç incelenmemiş ve değerlendirilmemiştir. Bu itibarla mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacının bu konuda YİDK.’na itirazında ve dava dilekçesinde sunduğu delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı şirket ve davalı TPMK vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/10/2017 tarih ve 2016/130 E. – 2017/328 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA karar verildiği, davanın mahkememizin 2018/432 E. sırasına kaydedildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararı uyarınca 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi yönünden inceleme yapılmak üzere hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyetten ek rapor alınmasına karar verildiği, önceki heyette yer alan … vefat etmiş olduğundan 08/07/2019 tarihli ara karar ile vefat eden Marka vekili bilirkişi yerine mahkememizce resen yeniden bilirkişi seçildiği ve ek rapor alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporuna göre;
556 sayılı KHK m.8/3 kapsamında “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.”
hükmünü içermektedir.
Burada söz konusu olan; tescil edilmemiş ve fakat markasal etki yaratır her türlü ticari kullanımdır. Bu kullanımlar kapsamında işletme adı, alan adı gibi kullanımlar da girebilecektir.
Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nispi ret nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından oluşturulmuş ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak tescil engellenebilir. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir.
Ancak 556 sayılı KHK m.8/3 ile kast edilen husus, öncelik hakkının işareti ilk defa alelade bir şekilde kullanan kişiye ait olması demek değildir. Tek başına bir tanıtıcı işaretin ihdas edilmesi veya küçük çaplı ticari ilişkilerde kullanılması, o işareti ihdas edene üstün bir hak vermemelidir.
Ne var ki, 556 sayılı KHK m.8/3 kapsamında bahsedilen ilgili piyasada bilinir/maruf olma durumu ile 556 sayılı KHK m.8/4 kapsamındaki tanınmışlık olgusu da karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle 556 sayılı KHK m.8/3’nde temel alınan markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın ya da kullanıldığı hizmetin hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, 556 sayılı KHK m.8/3 kapsamında, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir.
Bunun yanı sıra 556 sayılı KHK m. 8/3 uyarınca sağlanacak koruma sadece tanıtımın yapıldığı mal veya hizmetler ve bu emtialarda doğrudan benzerlik gösteren emtialarla sınırlı olacaktır. Aksi halde kullanımın mevcut olmadığı başka mal ve hizmetler yönünden de üstün hak sağlanması halinde, marka tescilinin bir anlam ve önemi kalmayacak, bir nevi tescilsiz bir işarete çok tanınmış bir marka statüsü sağlanması söz konusu olacaktır.
Yüksek Mahkeme’nin güncel içtihatlarında da bu ilkeler doğrultusunda gerçek hak sahipliği kriterleri incelenmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3473 E. 2017/5704 K. 25.10.2017 T.)
Davacının gerek işlem dosyasına gerekse de dava dosyasına sunduğu delillerden gıda, audio –video kaset, temizlik ve kimya sektöründe kullanılan ürünler için ambalaj malzemelerinin üretimini, satışını ve ihracatını gerçekleştirdiği, çok uzun yıllardır davacının ”… ambalaj’+şekil’ ibaresini sunduğu bu hizmetlerde, faturalarında, fuarlarda, iş yerlerinde, kataloglarında bilfiil bu haliyle markasal nitelik arz edecek şekilde kullandığı görülmüştür.
Bu bağlamda davacı yanın ”… ambalaj+şekil” işareti üzerinde üstün ve gerçek hak sahipliğinin bulunduğu noktasında hiçbir tereddüt mevcut olmadığı gibi anılan kullanımın dava konusu ”… TANITIM+şekil” şeklindeki başvuru ile benzer olduğu, taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresinin ön plana çıkartıldığı, kullanılan harf karakterleri ve renk unsurlarının benzer olduğu, bu nedenle tüketici nezdinde işaretler arasında karıştırılma ihtimalini doğuracak düzeyde bir benzerliğin görsel, işitsel ve fonetik açıdan mevcut olduğu kanaatine bir kez daha varılmıştır.
Bu çerçevede tespiti gereken husus, dava konusu marka başvurusu ile benzerlik gösteren ”… ambalaj+şekil” ibaresini çok uzun zamandan beri kullanmakta olan davacı yanın, bu kullanımından kaynaklı doğan üstün hakkının dava konusu marka başvurusunda yer alan hangi emtialar bakımından, davacı lehine 8/3 maddesi anlamında bir sonuç doğuracağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olaya ışık tutacak mahiyetteki Yargıtay 11. HD’nin 2016/6571E – 2018/546K ve 23.01.2018 tarihli ilamı ile yerel mahkemenin 8/3 maddesi kapsamındaki değerlendirmelerinde, sadece kullanımın bulunduğu emtialar ile sınırlı tutulan üstün hak sahipliğinin, hükümsüzlüğü talep edilen markada aynı sınıfta yer alan diğer alt gruplar açısından da kullanıma konu emtialar ile bu emtialar arasında bir ilişkinin mevcut olup olmadığının gözetilmesi gerektiğini işaret etmiştir.
Bu bağlamda dava konusu marka kapsamındaki emtialar ele alındığında, “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri” emtialarında davacı yanın 8/3 maddesi kapsamında üstün bir hakkının bulunduğu, bu emtiaların davacının faaliyet alanı olan “çeşitli sektörler için ambalaj malzemelerinin üretimi” ile ya doğrudan örtüşen ya da benzeşen emtialar olduğu, bununla birlikte başvuru kapsamında kalan “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.” Emtiaları bakımından ise davacının önceki hak sahipliğini ortaya koymadığı gibi, bu emtiaların davacının önceki kullanımlarını ortaya koyduğu faaliyetleri ile de benzer nitelikteki emtialar olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak 8/3 çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında, davacı yanın 8/3 maddesi kapsamındaki üstün hak sahipliğinin başvuru kapsamında yer alan “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri” emtiaları yönünden mevcut olduğu, sair emtialar bakımından bu yönde bir üstün hakkının bulunmadığı veya bulunduğuna dair delillerin dosyada mevcut olmadığı kabul edilmiştir.
Neticeten, davacı yanın ”… ambalaj+şekil” ibaresi üzerinde önceye dayalı kullanıma bağlı olarak üstün bir hakkının bulunduğu, davacı yanın ”… ambalaj+şekil” şeklindeki önceki kullanımları ile dava konusu ”… TANITIM+şekil” ibaresinin tüketici nezdinde iltibasa yol açabilecek düzeyde benzerlik bulunduğu, davacı yanın bu üstün hak sahipliğinin hususiyetle çeşitli sektörlere ilişkin ambalajlama malzemelerine yönelik olduğu, bu bağlamda dava konusu marka kapsamında yer alan 16. Sınıftaki emtialardan “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri” emtiaları yönünden davacının üstün ve gerçek hak sahipliğinin bulunduğu, bununla birlikte başvuru kapsamındaki yine 16. Sınıftaki “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.” emtiaları bakımından ise davacı yanın dosyaya sunduğu delillerden bir kullanımı bulunduğu tespit edilemediğinden, bu emtialarda üstün bir hakkının mevcut olduğu kanaatine varılmasının mümkün olmadığı,
Şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler her ne kadar “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri” emtialarında davacı yanın 8/3 maddesi kapsamında üstün bir hakkının bulunduğu, bu emtiaların davacının faaliyet alanı olan “çeşitli sektörler için ambalaj malzemelerinin üretimi” ile ya doğrudan örtüşen ya da benzeşen emtialar olduğu, bununla birlikte başvuru kapsamında kalan “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.” Emtiaları bakımından ise davacının önceki hak sahipliğini ortaya koymadığı gibi, bu emtiaların davacının önceki kullanımlarını ortaya koyduğu faaliyetleri ile de benzer nitelikteki emtialar olmadığını bildirmişlerse de;
Davacının 1973 yılından bu yana … AMBALAJ ibaresini kullandığı, davacı ve davalı markalarının 16. Sınıf yönünden aynı emtiaları kapsadığı, taraf markalarında … ibaresinin ortak olarak yer aldığı, aynı yazım stili ile yazıldığı, dava konusu markada … ibaresinin ARA ibaresinden ayrı bir şekilde üste konularak öne çıkarıldığı, davacının dava konusu markayı yatırım yoluyla uzun yıllardır kullandığı, davacının uzun yıllardan beri kullandığı ibareyi aynı yazım stili ile aynı emtialarda aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafından tescil ettirilmesinin davacı markasından yararlanma amacını taşıması nedeniyle kötü niyetli tescil olarak kabulü gerekeceği anlaşılmıştır.
Bir markanın benzerinin tescili, her durumda kötü niyetli tescil olarak kabul edilemez. Ancak, ticari ilişki sebebiyle bilinen, bilinebilecek bir markanın aynısının/benzerlerinin tescili, kötü niyete işaret etmektedir. Zira marka korumasının amacına aykırı, kötü niyetli tescil; engelleme, spekülasyon markası şeklinde olabileceği gibi, ticari ilişki sebebiyle bilinen bir markanın sulandırılması ve/veya haksız yarar sağlama amacı güdülerek tescil edilmesi suretiyle de gerçekleşebilir. Kaldı ki bu şekilde tescil edilen marka, taklit edilen markanın ilgili sınıfta tesciline de engel teşkil etmektedir.
Davacı dava konusu ibareyi 1973 yılından bu yana kullanmakta olup, bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici bir nitelik kazandırmıştır. Yani markanın tescil başvurusundan evvel bu işaret davacı tarafından kullanılmış ve ayırt edicilik sağlanmıştır. Bu hakka dayanarak … sayılı … TANITIM+ŞEKİL ibaresinin tescilli olduğu 16. Sınıf yönünden davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı kanaati hasıl olmuş, açıklanan nedenlerle, aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın 26/01/2016 tarih … sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli … sayılı … TANITIM +ŞEKİL markasının tescilli olduğu 16 sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.501,90-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 62,70-TL
GİDER AVANSI :2.439,20-TL
TOPLAM :2.501,90-TL