Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/283 E. 2021/376 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/283
KARAR NO : 2021/376

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/11/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin … …+şekil ibareli markasının 30. Sınıf bakımından Türkiye’de tescili için … işlem numaralı başvuruyu yapmış olup, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 Sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca 2013/11318 işlem numaralı …-… ibareli marka gerekçe gösterilerek başvurunun tümden reddine karar verildiği, anılan karara müvekkili adına 28/8/2019 tarihli dilekçe ile itiraz ettiklerini, itirazlarının YİDK’nın … Sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, iş bu kararın hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 26/09/2019 tarih 2018/408 E. 2019/379 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, … numaralı davacı şirket marka başvurusunun red kararına gerekçe gösterilen 2013 11318 tescil numaralı “…-…” markası ile 6769 sayılı SMK 5/1-(ç) maddesi anlamında aynı/ayırt edilmeyecek kadar benzer olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Türkpatent YİDK.nun 17/09/2018 tarih … sayılı davacının itirazının reddiyle ilgili kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 21/05/2021 tarih 2020/131 E. 2021/713 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, Türkpatent vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Türkpatent vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/09/2019 tarih ve 2018/408E- 2019/379 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/283 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı … …+şekil ibareli markasının 30. Sınıf bakımından Türkiye’de tescili için … işlem numaralı başvuruyu yapmış olup, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 Sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca 2013/11318 işlem numaralı …-… ibareli marka gerekçe gösterilerek başvurunun tümden reddine karar verildiği, anılan karara müvekkili adına 28/8/2019 tarihli dilekçe ile itiraz ettiklerini, itirazlarının YİDK’nın … Sayılı kararı ile: “… başvuru numaralı “… … + şekil” ibareli başvurunun 2013 11318 saydı “…-…” ibareli marka ile aynılık veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 5/l-(ç) bendi uyarınca reddine yönelik Markalar Dairesi Başkanlığı kararma karşı yapılan itiraz incelenmiştir. Yerleşik yargı içtihatlarına göre kelime ve şekil unsurlarından oluşan bir ibare söz konusu olduğunda, genel kural olarak, kelime unsuru tüketici üzerinde çok daha kuvvetli etki bırakmaktadır. Zira genellikle tüketiciler herhangi bir ibareyi analiz ederek görsel unsurları ile tanımlamak yerine kelime unsurları ile adlandırma yoluna gitmektedirler. Bu çerçevede, başvuruya ait asli ve ayırt edici unsurun “… …” ibaresi olduğu düşünülmüştür. 6769 s. SMK’nın 5/l-(ç) bendi uyarınca, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilemez. Buna göre, bir işaretin 5/l-(ç) bendi kapsamında değerlendirilebilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi, başvuruya konu marka ile önceden tescilli/başvurusu yapılmış markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması; İkincisi ise başvuruya konu marka ile önceden tescilli/başvurusu yapılmış markanın kapsamında aynı veya aynı tür mal / hizmetlerin bulunmasıdır. Bu hususlar çerçevesinde yapılan incelemede, Kurul; asli ayırt edici unsuru “… …” ibaresi olan başvuru ile “…-…” asli ayırt edici unsuruna sahip ret gerekçesi markayı ayırt edilemeyecek derecede benzer markalar olarak değerlendirmiştir. Buna ilaveten, başvuru ile ret gerekçesi markanın aynı ve aynı tür mallan kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru hakkında 5(l)-(ç) bendi gereğince verilen ret kararı yerinde bulunmuştur. Son olarak, başvuru sahibinin emsal kararlar gerekçeli itirazı, farklı markalar hakkında verilen kararların incelenen başvuruyla ve bu başvuru hakkındaki kararla bağlantısının bulunmaması nedeniyle haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle itirazm reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu YİDK kararlarının davacı Şirket’e 24/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç md gereğince mutlak red nedenine bağlı olarak reddi ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu TürkPatent tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, TürkPatent ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … kod numaralı … …+şekil ibareli markanın tescil başvurusu yapılan sınıfın 30. sınıf: ”kahve, kakao, yapay kahve, çay, şeker, şekerlemeler, yenilebilir buzlar, dondurma, mayalar, kabartma tozları, tuz , hardal, sirke, soslar, (çeşniler), baharatlar, tahıllardan mamul un ve müstahzarlar, ekmek, hamur işleri, bal, şeker pekmezi, pirinç, tapyoka, sago” olduğu anlaşılmıştır.
Redde mesnet 2013/11318 işlem numaralı …-… ibareli marka tescil kapsamının 30. ve 35. Sınıf mallar ve hizmetler olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu marka ile redde mesnet marka arasında reddedilen sınıflar açısından yapılan değerlendirmede; markalar arasında aynı/aynı tür malların/ hizmetlerin yer aldığı kabul edilmiştir.
Davacı markası … … +şekil markası kelime+şekilden, redde gerekçe gösterilen 2013/11318 tescil numaralı …-… markası ise kendi fontuna sahip kelimeden oluşmaktadır. Davacı markası ile redde mesnet markaların tıpa tıp- birebir “aynı” olmadığı ortadadır.
Fonetik ve anlamsal açıdan yapılan karşılaştırmada, davacı markası ile karşılaştırma yapılan markalar arasındaki benzer unsur olan “… …” ibaresinin telaffuzlarının kısmi benzer olacağı, görsel açıdan yapılan karşılaştırmada ise, davacı şirket markasının, siyah bir zemin üzerine beyaz renk kullanılarak latin harfler ile yazılmış … … ibaresi ve bu ibarenin hemen üzerinde Arapça harflerle yazılmış kelime unsuru ve bu kelimeleri kapsayan elips şeklinde bir daire ve yine bu dairenin hemen dışında arada beyaz renkli bir boşluk bırakılarak oluşturulmuş ikinci bir daire şekli ve ikinci dairenin üzerine yerleştirilmiş kral tacını anımsatan bir şekil unsurundan ibaret olduğu görülmektedir.
Redde mesnet 2013/11318 sayılı markanın ise büyük harfler ile yazılmış, her iki kelime arasında ”-” işareti kullanıldığı ve yalnızca …-… ibaresinin kelime markası olduğu, beyaz fon üzerine siyah tonlarda büyük harf ile kelimenin tescil edildiği görülmektedir.
Genel olarak kurumsal logo ve logotype tasarımları tasarım aşamasında kullanılan yazı, renk ve şekilsel unsurlarının her biri hizmet ve ürün konusunda markanın hedef kitlesine bilgi ve mesaj verme amacını ön planda tutarak hazırlanmaktadır. Her biri başlı başına özel çalışmalardır.
İncelemeye konu markalarının, fonetik, anlamsal ve görsel olarak bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olacağından, davacı şirket markasında yer alan unsurların, davalı Kurum kararında redde mesnet göstermiş olduğu marka ile “… …” kelimesi dışında benzer özellik taşımadığı, davacı şirketin markasında yer alan şekil unsurunun karakteristik özelliği ile markaları birbirlerinden uzaklaştırdığı, markaların bu hali ile aynı veya ayırt edilmeyecek derecede benzer olmadıkları, Markalardaki ortak “… …” ibaresi hariç diğer unsurlardan ve bu unsurların bir araya geliş biçimlerinden kaynaklanan farklılıklar karşısında markalar genel görünüş bakımından 6769 s. MK m. 5/1-(ç) kapsamında görülmemiştir.
Bütünsel bakış açısıyla başvuru ve redde mesnet marka arasında ilk bakışta hiçbir inceleme ve araştırma yapmayı gerektirmeyecek şekilde ayırt edilemeyecek bir benzerliğin olmadığı, davacı markasının şekil ve kelimeden oluşan kombinasyon markası olduğu, redde mesnet markanın ise yalnızca kelime markası olduğu, bu durumda ilk bakışta genel görünüm itibariyle hedef tüketici kesiminin davacı konusu mal/hizmet sınıfları göz önünde bulundurulduğunda başvuru ve redde mesnet marka arasında hiç bir inceleme ve araştırma yapmayı gerekli kılmayacak şekilde bağlantı kurulma ihtimali de dahil iltibas ihtimalinin var olduğunun ve karıştırılmanın yaşanacağının söylenmesinin mümkün olmadığı, 5/1-ç anlamında aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıkları, zira 5/1-ç maddesi kapsamında yapılacak kıyaslama da markalarının ayırt edilmelerine imkan verecek herhangi bir farklılıktan yoksun olmaları ve işaretler arasındaki benzerliğin tartışmasız olması gerektiği, somut olayda ise başvuru ve redde mesnet marka ile karşılaşan ortalama seviyedeki tüketici kitlesinin ilk bakışta bütün olarak bıraktığı izlenim açısından hiçbir inceleme ve araştırma yapılmasını gerektirmeyecek derecede benzerlik olmadığı ortalama tüketicinin bu markası 5/1-ç maddesi çerçevesinde karıştırmasının ve ayırt edilemeycek derecede benzer bulunması mümkün olmadığı, başvurudaki farklılıklar nedeniyle redde mesnet marka arasında iltibasa yol açıp açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olmadığı, başvuru ve redde mesnet markalar arasında kısmen sescil benzerlik olsa da davacı başvurusunun içerdiği Arapça kelime ve şekil unsuru itibariyle görsel olarak birbirlerinden farklılaştıkları bu sayede ayrı işaretler olarak ortalama yararlanıcılar ve tüketiciler bakımından anlaşılabilir hale geldikleri, özellikle başvurudaki şekil unsuru içinde yer alan ”Arapça” yazım şekili bulunması başvuruyu redde mesnet markalardan farklılaştırdığı, zira redde mesnet marka ve başvuru arasındaki benzerliğin ilk görüşte oluşan mutlak bir benzerlik olmadığı, bağlantı kurularak iltibas oluşması mahiyetinde dolaylı bir benzerlik olduğu bu da 5/1-ç anlamında değil 6/1 maddesi anlamında bir benzerlik olduğu, bu nedenle mutlak red nedenine dayalı olarak yapılacak bir inceleme olmadığı, marka hukukuna hakim genel ilke gereğince karşılaştırılan markaların bölünerek değil bir bütün olarak incelenmesi gerektiği, markalar bir bütün olarak incelendiğinde de birbirlerinde ilk bakışta ayırt edilecek farklılıkların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olay açısından yapılan değerlendirmede, markada yer alan işaretlerin özdeş, farksız, tıpatıp taklidi, aynen veya birebir kopyalarının olmadıkları, karşılaştırılan markalar açısından orta düzeydeki tüketicide bıraktığı genel izlenimin aynı olamayacağı, Yargıtay’ın son dönem kararlarında da, güçlü benzerliğin olup olmadığına bakılması gerektiği (iltibasa yol açıp açmadığı hususunun ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede ayırt edilemezlik arandığı) hüküm altına alınmaktadır. (11. Hukuk Dairesi, 08.10.2018 tarih, 2017/318E ve 2018/6092K sayılı ilamı, 11. Hukuk Dairesi, 01.10.2018 tarih, 2017/534E ve 2018/5868K sayılı ilamı)

Nitekim EUIPO (OHIM)uygulamalarına bakıldığında da, markaların birinde kısmen de olsa ayniyet algısını ortadan kaldırır bir şekil unsuru, bir mizanpaj var ise karşılaştırılan markaların özdeş olarak kabul edilemeyeceği vurgulanmaktadır. EUIPO (OHIM) bu durumu “big brother” biçimindeki bir sözcük ile aynı markanın düzensiz bir yazı stili ile yazılmış biçiminin aynı olmayacağı örneği ile açıklamıştır. Yine BASIC+şekil ve basic+şekil markaları, N7 ile No7 markaları EUIPO (OHIM) nezdinde aynı olarak kabul edilmeyen markalardır.
Neticeten; … numaralı davacı şirket marka başvurusunun red kararına gerekçe gösterilen 2013 11318 tescil numaralı “…-…” markası ile 6769 sayılı SMK 5/1-(ç) maddesi anlamında aynı/ayırt edilmeyecek kadar benzer olmadığı, Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 17/09/2018 tarih ve … sayılı kararının yerinde olmadığı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
TPE YİDK nın 17/09/2018 tarih … sayılı davacının itirazının reddiyle ilgili kararının iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 213,70-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :136,70-TL
TOPLAM :213,70-TL