Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/280 E. 2021/433 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/280 Esas – 2021/433
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/280
KARAR NO : 2021/433

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/08/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini ve Türkiye’nin ilk 500 büyük firması içerisinde yer aldığını, müvekkili şirket tarafından 2015/01456 işlem numaralı ‘…’ ibareli marka başvurusunun yayın kararına, 2011/67882 tescil numaralı “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazlarının TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, iş bu karara karşı yapılan karara itirazın da TPE YİDK tarafından reddedildiğini, YİDK tarafından verilen 08.06.2016 tarihli ve … sayılı kararın netice itibariyle çelişkiye neden olduğunu, müvekkili markası “…” ile itiraza konu “…” markasının görsel ve işitsel açıdan adeta iç içe geçtiğini, bahse konu markaların ilk bakışta iki farklı marka olarak algılanabilmelerinin mümkün olmadığını, beyanla YİDK karar iptaline ve markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; yapılan incelemeler neticesinde dava konusu … markası ile davacı yana ait “…” markasının kolayca tefrik edilemeyecek şekilde benzer olduğundan ve iltibas tehlikesi olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, markalar arasından sadece bir harfe bağlı bir farklılık olmasına karşın benzer olduklarından bahsedilemeyeceğini, çünkü söz konusu markaların kapsadığı emtiaların potansiyel tüketicilerinin doktorlar ve eczacılar gibi hayli yüksek bir dikkate sahip olması nedeniyle aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, değerlendirme yapılırken reçete ile satılan ilaçlarda, doktor ve eczacıların bakış açısının, algısının esas alındığını, markaların kapsamında yer alan emtiaların “ilaçlar” olduğu dikkate alındığından uzman tüketici algısı ayırımına gidilmesinin gerek olduğunu ve yargıtay kararları doğrultusunda bu görüşün oluştuğunu, dava konusu markanın tescili kapsamında bırakılan mal ve hizmetlerin niteliği göz önüne alındığında, davacı markası ile iltibas ihtimalinin bulunmadığını, davacı vekilinin eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet iddiaları yer alsa da markalar arasında iltibas ihtimali mevcut olmadığından, bu hususların değerlendirilmesinin gereksiz olacağını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddeleri anlamından gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili firmanın Ticaret Sicil Gazetesi’nde görüleceği üzere 2004 yılından beri “…” unvanı adı altında faaliyet göstermekte olduğunu, Müvekkili adına kayıtlı www……com.tr adlı web sitesinin bulunduğunu, ticaret unvanında yer alan “agre” ile sektörde genel tamamlayıcı olarak çok yaygın olan “mix” ibarelerinin birleşimi ile oluşan … markası üzerinde müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili markası ile davacı markasının kapsadıkları emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin belirlenmesi ve benzerlik değerlendirilmesinin ona göre yapılması gerektiğini, davacı ile müvekkilinin dava konusu marka ve mesnet markaları farklı sektörlerde kullandığını, müvekkili “…” markası ile davacı yan mesnet markası karşılaştırıldığında gerek görsel açıdan farklılıklar içermesi, gerekse işitsel açıdan hece ayrımları ve vurgulama noktaları nedeniyle iltibas oluşturmadığını, davacının iptalini talep ettiği 08.06.2016 tarih ve … sayılı YİDK kararında yapılan tespitlerin yerinde olduğunu, dava konusu marka ile mesnet markanın hedefindeki tüketiciler nezdinde herhangi bir karışıklık ihtimali doğurmayacağını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 28/03/2019 tarih ve 2016/320 E. 2019/193 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, dava konusu davalı markası ile davacı yan markası arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 21/05/2021 tarih ve 2020/545 E. 2021/728 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve başvurunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ” HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/03/2019 tarih ve 2016/320 E- 2019/193 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/280 E. sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu marka başvurusunun davalı firma … TARIM GİRDİLERİ ÜRETİM İNŞAAT VE TİC. A.Ş.. tarafından 09.01.2015 tarihinde, 01 / 05 / 31 / sınıflardaki emtiaları kapsayacak şekilde gerçekleştirildiği, 2015/01456 başvuru numarası ile işleme alınan başvurunun 236 sayı ve 13.04.2015 tarihli Resmi Marka Bülteni’nde yayına çıkartılarak ilan olunduğu, ilan üzerine davacı yan …İLAÇ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. tarafından önceki tarihli “…’ ibareli tescilli markalarına dayalı gerçekleştirilen itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiği, söz konusu itirazın reddi kararı üzerine bu defa davacı/itiraz sahibi tarafından kararın kaldırılması için YİDK nezdinde itirazda bulunulduğu, itirazlar üzerine yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 08.06.2016 tarih ve … sayılı karar ile “2015/01456 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca 2011/67882 sayılı ve “…” ibareli markalara dayanılarak reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. …Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuruda “Agre” ile “mix” ibarelerinin gerek “M” harfinin büyük yazılması gerekse renk farklılığıyla birbirinden ayrılması, itiraz gerekçesi ”…” ibareli tescilli markanın ise bütün haliyle algılanarak “akne tedavisine ilişkin karışım” anlamını çağrıştırması, çekişme konusu malların hitap ettiği tüketici kesiminin dikkat seviyesinin yüksek olması hususları beraber değerlendirilerek markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan, itiraz sahibi itiraz ekinde … ibareli markasının kullanımına yönelik ambalaj görseli sunmuş ve eksiye dayalı kullanım iddiasında bulunmuş olsa da, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığından söz konusu iddia da yerinde bulunmamıştır. Son olarak, itiraz gerekçesi markanın piyasadaki fiili kullanımının başvuru ile iltibas yarattığı ve bu nedenle başvurunun kötüniyetle yapıldığı yönündeki iddialar değerlendirilmiştir. 556 s. KHK’nın 5833 Kanunla değişik “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” başlıklı 9’uncu maddesinin tescilli marka sahibinin önlenmesini talep edebileceği fiilleri düzenlemekle birlikte ilgili madde hükmünde sayılan fiiller Enstitü’nün yetki alanı dahilinde değildir. Tescilli bir markanın iltibas doğuracak şekilde benzerinin piyasada fiili olarak kullanımının engellenmesine yönelik talepler, bu kullanımlardan hakları zarar görenlerce yetkili mahkemeler nezdinde ileri sürülebilecek hususlar olup, Enstitü marka tescil sürecine ilişkin somut olayda, itiraz gerekçesi markanın fiili kullanımını değil tescil edilen marka örneğini değerlendirmekle yetkili ve yükümlüdür. Dolayısıyla, itiraz sahibinin fiili kullanımının başvuru sahibi markası ile benzer olduğu iddiası, muteriz markaları ile iltibas riski bulunmadığı kanaatine varılmış olan işbu başvurununun kötüniyetle yapıldığı sonucunu doğurmamaktadır. …Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar tesis edildiği görülmektedir.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 17/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/08/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafından davalı marka başvurusuna karşı 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi gereğince yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 05 sınıf yönünden yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve markanın 05. Sınıfta hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz edilmesi durumunda, başvuru konusu işaretin tescil edilemeyeceği hükme bağlanmış olup; 8/1-b anlamında bir tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için, markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir işaretin tescilli marka ile arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa o işaret tescilli markanın benzeridir sonucuna varılabilir. Karıştırmada halkın istediği, arzu ettiği malı/hizmeti alacağı yerde gerek şekil, gerek yazılış ve gerekse ambalaj mdaki/tamtımındaki benzerlikler sebebiyle gözde veya kulakta yanılma sonucu başka bir malı/hizmeti alması söz konusudur. Bunun haricinde halk, iki marka arasında herhangi bir şekilde bağlantı kuruyorsa karıştırma yine vardır. Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının tespitinde; markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, markaların birbirini çağrıştırma durumu, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın/hizmetin değeri ve alıcının bu malı/hizmeti almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları dikkate alınmalı ve marka bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bütün olarak değerlendirme yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır. Kısaca iltibas tehlikesi, eski ve yeni markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak tespit edilir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2015/01456 kod numaralı … ibareli markanın 01 / 05 / 31 sınıfta yer alan “İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar. İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan).” yönünden tescil başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacıya ait 2011/67882 tescil numaralı … ibareli markanın 05. Sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler. Tıbbi amaçlı diyet maddeleri; zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç). Hijyen sağlayıcı ürünler ( pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri dahil). Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. Mekanlar için koku gidericiler, koku vericiler (kişisel kullanım amaçlı olanlar hariç). Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” yönünden tescilli olduğu tekik edilmiştir.
Davaya konu olan markanın başvuru kapsamında yer alan 05. Sınıfta yer alan tüm mallar davacının davaya mesnet gösterdiği markanın tescil kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle taraf markaların emtialarının birebir aynı olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda taraf markalarının, kapsadıkları emtiaların 05. sınıfta yer alan emtialar yönünden aynı oldukları konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. İlgili tüketicinin ortalamanın üstü bir tüketici olarak kabul edildiği durumlarda markaların bütünsel temel algıda farklılık yaratacak olmaları yeterli kabul edilmektedir.
Zira genel olarak Farmasötik ürünler, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra “doktor” tarafından reçetelenir ve “eczacılar” tarafından, yazılan reçetedeki “teşhise” göre hastaya verilir. Başka bir ifadeyle bu ürünler nihai tüketiciye belirli aracılar ile ulaşan, tüketicinin genellikle reçete, rapor gibi belgeler sayesinde alabildiği, asla bir marketin rafındaki ürünler ile eşdeğer nitelik göstermeyen emtialardır. Bu bağlamda ilaç markalarının 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında iltibas yaratır mahiyette olup olmadıklarının tespitinde Yargıtay uygulamasında ortalama tüketicilerin değil, konunun uzmanı sayılan doktor ve eczacıların görüşünün dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Doktor ve eczacılar gerek eğitim düzeyleri, gerekse sahip oldukları mesleki bilgiye bağlı olarak ilaç markaları yönünden ortalama tüketiciye nazaran çok daha yüksek bir algıya sahiptirler. Bu algı sayesinde ise normal bir tüketicinin kimi zaman karışıklık yaşayacağı düşünülen işaretleri ayırt edebilecek niteliktedirler. Dolayısıyla genel görüşün aksine 05. Sınıfta yer alan emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin bu sınıflar bakımından daha bilinçli olan doktorlar, eczacılar, dişçiler gibi hususiyetle sağlık sektöründe çalışan ve bu alanda eğitim almış kişiler oldukları kabul edilmeli ve benzerlik değerlendirmesi de bu kişiler temel alınarak gerçekleştirilmelidir. İlaçların reçetesiz satıldığı durumlarda da 05inci emtia grubu bakımından ortalama tüketici olağandan daha dikkatli davranacak ve rahatsızlığını eczacıya belirterek rahatsızlığına uygun ilacı istediğini beyan edecektir dolayısıyla bu durumda da araya uzman tüketici eczacı girmiş olacaktır.
İlaç markaları söz konusu olduğunda hem doktrinde hem de içtihatlarda bu ürünlerin asıl tüketicisinin ve hedef kitlesinin, bu ürünlerin son kullanıcılarının sıradan insanlar olmadıkları, ilaç ve benzeri ürünlerin tüketicisinin esasen bu ürünleri reçete eden doktorlar ve reçeteli ilaçların satışını yapan ecza depoları ve eczacılar oldukları kabul edilmektedir. Bu zincirdeki her bir halka, işinin uzmanı ve ilaçlarla ilgili en küçük farklılıkları dahi bilen ve bunlara dikkat eden kimselerdir. Çoğu zaman farklı bir şekil unsuru ya da kelimenin iltibas tehlikesini ortadan kaldırmayacağı kabul edilirken, ilaç markalarında bir iki harf farkının dahi iltibası önleyeceği benimsenmektedir. İşte bu hususları dikkate alan Yargıtay da, ilaç markalarına ilişkin içtihatlarında, sıradan markalara ilişkin görüşünü bir kenara bırakarak çok daha esnek davranmaktadır. Yargıtay, ilaçlar ve benzeri tıbbi ürünler için tescil edilmek istenen …. markalarının, bilinçli tüketici kitlesine hitap etmeleri sebebiyle, iltibasa yol açacak benzerlikte olmadıkları ve bu işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığına karar vermiştir.
Somut uyuşmazlıkta farklılaşma kriterinin yerine getirilip getirilmediğinin tespiti açısından markaların görsel, anlamsal ve fonetik olarak global olarak birbirleri ile iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadıklarının tespiti gerekmektedir.
Dava konusu marka; beyaz bir zemin üzerine “A” ve “M” harfleri büyük geri kalanının tamamı küçük harflerle “Agre” ibaresi yeşil renklerde “Mix” ibaresi ise içi beyaz yalnızca harf çerçevesi yeşil renklerde stilize edilmiş harflerden meydana gelmektedir. Davacı yanın önceki tarihli mesnet markası ise yine beyaz bir zemin üzerine, harflerinin tamamı büyük ve siyah renkli “…” harflerinden oluştuğu görülmektedir. Her iki markanın da son 3 harfinin ….harflerinin aynı şekilde sıralanması ile oluştuğu, ancak dava konusu markanın “….” harfleri ile başladığı, davaya mesnet sunulan markanın ise “… harfleri ile başladığı görülmektedir.
Söz konusu markalar bu açıdan incelendiğinde her ne kadar markalardaki bir kısım harflerin benzerliği ve son üç harfin “mix” şeklinde olması nedeniyle bir benzerlik olduğu düşünülse de “mix” ibaresinin ayırt edici vasfı zayıf bir sözcük olması, taraf markalarının hitap ettiği ilgili tüketici kesimi olan bilinçli tüketiciler oldukları dikkate alındığında acne/agre sözcüklerindeki farklılığın markalar arasında ilişkilendirme ihtimaline engel olacağı görülmektedir.
Dava konusu ve davaya mesnet markaları meydana getiren işaretlerin her ikisinin de Türkçe sözcükler olmadıkları, bütünsel olarak her iki kelimenin kendi başına bir anlamı olmadığı bununla birlikte davalı … markasının davalının ticaret unvanından türetildiği, davacı markası … in ise bölünerek incelemesi, yapıldığında “acne1” ibaresinin İngilizce bir sözcük olduğu ve dilimizdeki “sivilce” sözcüğüne karşılık geldiği, Taraf markalarında ortak olarak yer alan “mix” ibaresi ise “karışım” anlamına gelen bir ibare olup bu ibare pek çok alanda kullanılan ve tüketicinin aşina olduğu, ayırt edici vasfı zayıf olan bir ibaredir. Dolayısıyla anlamsal yönden, taraf markalarının “mix” ibarelerine bağlı olarak ortak olduğu ancak bu ortaklığın ve … ibarelerindeki anlamsal farklılıkların hitap ettiği nitelikli tüketiciler bakımından markaların ayırt edilmesine yeterli olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu markanın …. seslerinden meydana geldiği ve okunuşunun “agremiks” şeklinde olduğu, davaya mesnet markanın ise …. seslerinden oluştuğu ve okunuşunun “…” şeklinde olduğu, Markaların başlangıç sesleri ve bitiş seslerinin aynı olmasına bağlı olarak markalar arasında fonetik yakınlaşmanın varlığı kabul edilmekle birlikte bu yakınlaşmanın özellikle ilaç emtiaları bakımında iltibas ihtimali için yeterli bir yakınlaşma olmadığı kabul edilmiştir.
İlaç, bilimsel anlamda bir organizmada etki meydana getirebilen, fizyolojik işlevler için zorunlu olmayan ve organizmaya dışarıdan verilen maddelere denilmektedir. Daha geniş anlamıyla da ilaç, kimyasal maddelerin hücrelere etki tarzını ya da hücrelerin ilaçlara verdiği cevabı inceleyen bilim dalıdır. İlaç, farmakoloji biliminin ana konusudur. Farmakoloji anlam olarak da, yunanca bir kelime olup, ilaç bilimi anlamına gelmektedir.
İlaçlar, etken maddeleri, kullanım alanları (endikasyonları), dozları, sakıncalı kullanım alanları (kontrendikasyonları), farmasötik şekilleri, farmakokinetik ve farmakodinamik özellikleri yönünden herbiri ilaç kodekslerinde (ilaç veri tabanlarında) yer almaktadır. İlaçlar, farmakoloji’de benzer özelliklere göre yapılan sınıflandırma haricinde ayrıca kendi kullanım özelliklerine göre de KÜB/KT’lerinde yer almaktadır.
Tüm bu ilaç özellik ve kullanım bilgileri ilaç rehberlerinde yer alarak, sektörle ilgilenen kişilerin kolaylıkla ulaşabileceği ve bilgisine sunulabileceği bir kullanım özelliği haline gelmektedir. İlaç firmaları, üretmiş oldukları ilaçlar için öncelikle Bakanlığa müracaat ederek, üretmiş olduğu kendi firmasına ait ilaç için bakanlıktan ruhsat alır, ilacını ruhsatlandırır ve bakanlık kayıtlarına geçirir. Ayrıca ilaç firmaları, ürünlerini Türkiye Patent Enstitüsüne başvurarak, konuyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde marka tescili ve patent almak suretiyle tescil ettirir.
Bu açıklamalar kapsamında Yargıtay kararları dikkate alındığında başvuru kapsamındaki 05. Sınıfta yer alan; 05.İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, tıbbi amaçlı deterjanlar. emtialarının ilgili tüketici kitlesinin doktor, eczacı, ilaç mümessili gibi nitelikli tüketiciler olabileceğinin kabul edilmesi gerektiği, “bebek mamaları; Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; emtiaların ise doğrudan farmasötik nitelik gösteren ürünler olmadıkları, ancak bu emtiaların da insan sağlığını tehdit eder nitelikteki emtialar olduğu göz önüne alındığında (söz gelimi zararlı bitkileri imha edici maddelerin insan vücuduna zarar verme ihtimali bulunduğundan, böyle bir ürünün satın alan, kullanan tüketicinin de ürün ile ilgili daha yüksek özen göstereceği değerlendirilebilir) yine tüketicinin ortalama üstü bir dikkat sarf edeceği; bu ürünler yönünden de hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin sağlık sözk onusu olduğunda normalden daha yüksek dikkaet seviyesi gösterdiği, araştırdığı, alacağı ürünü bir eczacıya veya sağlık sektöründen birine sorarak alacağı besin takviyeleri ek gıda ürünleri zayıflama amaçlı ürünler de de dikkat seviyesinin yüksek olacağı bebekle ilgili olan bebek mamaları, çocuk bezlerinde çocuğun sağlığı söz konusu olduğundan ebeveynlerin ortalama dikkat seviyesinden çok daha fazla dikkatli oldukları, dikkat seviyesinin yüksek olduğu, araştırma yaparak ürünleri aldıkları, ortalama tüketicinin dikkat seviyesinin yüksek olduğu kalan ürünler yönünden de başvuru ve davacının tescilli markasındaki anlamsal farklılıkta göz önünde bulundurulduğunda karıştırmanın yaşanmamasının mümkün olmadığı, zira ortalama tüketicinin her iki işaret arasındaki anlam farklını kolayca fark edebileceği, davacı markasında ayırt edici niteliğe sahip unsur olan ”acne” ibaresinin anlamının dikkat düzeyi çok yüksek olmayan tüketiciler tarafından dahi anında algılanıp bilinebileceği, bu günkü ortalama tüketici nezdinde akne ibaresinin sivilce anlamına geldiğinin herkesçe kolaylıkla bilindiği, ve bu nedenle her iki işaretin markanın fakrlı olduğunu herhangi bir araştırmaya gerek kalmadan anlamsal farklılık nedeniyle fark edebilecekleri ve ilişkilendirmeye gitmeyecekleri, hitap ettiği ortalama tüketiciler tarafından iki farklı marka olarak algılanacakları, salt bir kısım harf benzerliğinden yola çıkarak markalar arasında ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları, davacı markası ile davalı marka başvurusu arasında anlamsal farklılığın bariz bir şekilde tüketici tarafından bilinebileceği ve algılanacağı anlamsal farlılık nedeniyle herhangi bir ilişkilendirmenin karıştırılmanın yaşanmasının mümkün olmadığı, görsel anlamsal ve işitsel farklılıklar nedeniyle aynı, benzer seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmadığı, bu nedenle bebek mamaları; Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; dava konusu davalı markası ile davacı yan markası arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiş ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021