Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/274 E. 2021/374 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/274
KARAR NO : 2021/374

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/05/2017
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; “…” ibareli markaların Türkiye’nin en güçlü ve itibarlı şirketlerinden müvekkili (… …) şirket ile İş GayrimenkulYatırım Ortaklığı (İŞGYO)’nın TPMK tescilli ortak hizmet markası olduğunu, uzun yıllar süren emek ve 200 milyon dolar gibi çok büyük yatırımlar ve tanıtım faaliyetleri sonucunda İstanbul …’te Türkiye ve Avrupanın günümüzdeki en büyük ev, ofis ve alışveriş-eğlence merkezlerinden biri olan “… Ortak Projesi”ni hayata geçirdiklerini ve 2004 tarihinde TÜRKPATENT’e başvurarak “…” ibareli ortak markalarını hizmet markası olarak tescil ettirdiklerini, müvekkili şirket ile “İŞGYO” şirketlerinin 2004 yılından bu yana “…” ibareli seri marka tescilleri yaptırdığını, … ortak hizmet markasının OHİM nezdinde de tescilli bir marka olduğunu, markalar üzerinde üstün ve öncelikli hakkın müvekkili ile İŞGYO şirketlerine ait olduğunu, bu nedenle … markalarını oluşturan isim, logo, karakter ve her türlü ayırt edici unsurun müvekkilinin izni/onayı olmadan kullanılamayacağını, davalı yanın 35. Sınıf için “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, bu markanın müvekkilinin tanınmış ortak hizmet markası ile 35. Sınıf itibariyle çakıştığını, davalı yanın tescil talebinin 2015 tarihli olduğunu, müvekkili markasına ayniyet ölçüsünde benzer “…” ibaresini “… TÜRKİYE” olarak seri marka görüntüsünde tescil ettirdiğini, müvekkilinin “…” markası ile “…” ibaresinin K olarak okunan C harfinin seçilmiş olması nedeniyle benzer olduğunu, bu harf farklılığının markaları gerek görsel gerekse işitsel yönden ayniyet bazında benzer olmaktan uzaklaştırmadığını, davalı markasının müvekkili şirketler grubunda yer aldığı izlenimi verildiğini, müvekkilinin ortak seri markalarından “… …” ibaresi ile davalının “… TÜRKİYE” markasının ayniyet derecesinde benzediğini, orta düzeydeki tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olduğunu iddia ederek; yargılama süresince markaların devredilmesi suretiyle davada taraf değişikliğinin önüne geçilmesi amacıyla davalı adına … sayı ile tescilli “… TÜRKİYE” markasının yargılama sonuna kadar devrinin ve bilumum tasarruf işlemlerinin yasaklanması yönünde ihtiyati tedbire kararı verilmesi ile müvekkili adına tescilli … ibareli markaların önceliğinin ve üstün haklarının tespitine ve bu bağlamda itirazın reddine dair … karar sayılı YİDK kararının iptaline, davalı taraf adına tescilli … sayılı “… TÜRKİYE” ibareli markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davacı yanın … ve … … markasının rezidans, konut ve perakende sektörüne yönelik olarak alışveriş merkezi proje markası olduğunu, müvekkili tarafından tescili talep edilen … TÜRKİYE markasının ise bir fuar markası olarak kurulduğunu, bu bağlamda yapılacak olan uluslararası fuarda tüm sektörlerdeki şirketlerin içinde bulunacağını ve şirketlerin üretici ile iletişimini sağlayacak organizasyonu gerçekleştirerek … TÜRKİYE adı altında faaliyet göstereceğini, bu bakımdan davacı marka ile müvekkili markası arasında tüketici profillerinin aynı olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili markasının davacı markasından yararlanacağı iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili tarafından işbu marka adı altında daha önce Çin’de düzenlenmiş ve büyük ses getiren fuarın Türkiye’de de düzenleneceğini, bunun için davacı tarafın markasının bilinirliğini, popülaritesini kullanmak gerekmediğini, fuar organizasyonunun … markası altında tüm zaten dünyaca bilinen bir ticaret fuarı olduğunu, bu durumun basına yansıyan haberler ile sabit olduğunu, markalar arasında tüketici ve halkın zihninde karışıklığa yol açacak bir durumun bulunmadığını, müvekkili markasının 35. Sınıfta tescil edildiğini, davacı yanın bahsetmiş olduğu “…” ve “radyo …” markalarının ise 38. Sınıfı kapsadığını, markalar arasında işitsel, görsel, anlamsal olarak da hiçbir bağ bulunmadığını, davacı markasının menfaatini zedeleyen bir durumun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 22/02/2019 tarih 2017/176 E. 2019/86 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, 2015 96076 sayılı “… TÜRKİYE” ibareli davalı markası ile davacının … ibareli markaları arasında görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle herhangi bir benzerlik olmadığı, somut olayda 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 21/05/2021 tarih 2020/151 E. 2021/711 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve davalı taraf adına tescilli … sayılı “… TÜRKİYE” ibareli markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/02/2019 tarih ve 2017/176E – 2019/86 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…”şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/274 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı … tarafından markasının “35.Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. 35/02 Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”ni kapsayacak şekilde tescili için 24.11.2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 14.12.2015 tarih ve 244 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, Davacı … … İlaç Sınai ve Finansal Yatırımlar San. Ve Tic. A.Ş. tarafından başvurunun ilanına “…”, “… şekil”, “… …” ibareli markalar gerekçe gösterilerek karıştırılma ihtimali olduğu iddiasıyla itiraz edildiği, İtirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, davacı tarafından bu karara itiraz edilerek yeniden inceleme istendiği, itirazı inceleyen YİDK’nun 14.03.2017 tarih ve … sayılı kararı ile; “… başvuru numaralı ve ‘… türkiye’ ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150 sayılı ve ‘…’, ‘… şekil’, ‘… …’ ibareli markalarla karıştırılma ihtimali gerekçesine dayanılarak reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği üzere, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 8/1-(b) maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinden söz edebilmek için öncelikle, iki koşulun birlikte var olması gerekmektedir. Bu iki koşuldan birincisi, tescili talep edilen markanın daha önceden tescilli ya da başvurusu yapılmış bulunan itiraz gerekçesi marka(lar) ile aynı ya da benzer olması, diğeri ise uyuşmazlığa konu markaların aynı ya da benzer/ilişkili mal ya da hizmetleri kapsamasıdır. Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, KHK’nın /ilgili hükmü anlamında markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından işbu itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, YİDK kararının davacı şirkete 20/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/05/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 556 sayılı KHK 8/1-b md kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş ….bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş …markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise,…halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş……marka ile ilişkili olduğunu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilmez” ifadelerine yer verilmiştir.
Madde metninde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesi kavramları açıklanmamıştır. Ancak iltibas olgusu kaynak AB ülkelerindeki marka mevzuatları arasındaki uyumun sağlanmasıyla ilgili 1989/104 nolu direktifle uyumlu olarak iltibas tehlikesini de içine alacak derecede genişletilmiştir.
Uygulamada ve doktrinde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesinin belirlenmesinde bazı kriterlerden hareket edilmesi önerilmektedir. Bunlardan birincisi görsel, biçimsel, anlamsal ve sescil benzerlik, ikincisi tescili istenilen işaret ile buna engel olduğu düşünülen marka veya işaretin bütünsel anlamda potansiyel tüketiciler üzerinde bıraktığı genel intiba, üçüncüsü tescili istenilen işaretin bir diğer marka veya işareti andırıp andırmadığı, dördüncüsü markanın kullanılacağı ürün veya hizmetin ekonomik değeri ile bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyi, nihayet beşincisi alıcı grubunun markanın kullanılacağı ürün veya hizmetleri aldıkları sırada gösterecekleri muhtemel dikkat, ihtimam ve özenin derecesidir. Esasen tüm bu unsurların belli bir olayda hep birlikte ve aynı anda mevcut olması da şart değildir. Bunlardan biri veya bir kaçının bulunması hallerinde, somut olayın özelliklerine göre markalar arasında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bir iltibas veya iltibas tehlikesine neden olabilecek bir benzerlikten bahsetmek mümkün olabilecektir.
Başvuru ve önceki markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Zira tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir yada birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.(BENTLY, Lionel/SHERMAN, age. Sh. 817-818) Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması yada değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimalini için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece yada birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun yada baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yargıtay karıştırılma ihtimalinin tespitinde mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatini esas almaktadır. Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gerekenin ne olduğunu şöyle açıklamıştır:“Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
Dava konusu … kod numaralı … TÜRKİYE ibareli marka başvuru kapsamının; “35.Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. 35/02 Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” olduğu anlaşılmıştır.
İtiraza mesnet davacı markalarının:
*2004/02152 kod numaralı … ibareli markasının tescil kapsamının 36 / 37 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflar ile;
35.sınıf: 35/01 Reklam acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo, posta ile reklam ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, reklam malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam ve satış amaçlı modellik hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, vitrin süsleme ve düzenleme hizmetleri, anket hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri…
35/03 İş idaresi konusunda danışmanlık hizmetleri (işletme bilgileri), ticari veya endüstriyel yönetimde yardım hizmetleri, iş idaresi ve organizasyonu konusunda danışmanlık hizmetleri (yeniden yapılanma), otel yönetimi hizmetleri, iş konularında değerlendirme hizmetleri (iş ve zaman etüdü), iş konularında bilgi toplama hizmetleri, iş ile ilgili araştırma hizmetleri (üretim sürecinin ve yöntemlerinin), iş konusunda istatistik çalışmaları hizmetleri, personel ile ilgili hizmetler, iş ve işçi bulma acenteliği hizmetleri, personel seçiminde psikolojik test uygulanması hizmetleri, işe yerleştirme hizmetleri, muhasebe kayıtlarının düzenlenmesi hizmetleri, defter tutma hizmetleri, hesapların denetimi hizmetleri, fiyat analizleri hizmetleri, ekonomik tahmin hizmetleri, bordro hazırlama hizmetleri, vergilerin hazırlanması hizmetleri… İthalat ihracat acente hizmetleri, Sanatçılar için menajerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri,
35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri,
35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.
*2004/17890 kod numaralı …+şekil ibareli markasının tescil kapsamının 36 / 37 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflar ile,
35.sınıf:
35/01 Reklam acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo ,posta ile reklam ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, reklam malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam ve satış amaçlı modellik hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, vitrin süsleme ve düzenleme hizmetleri, anket hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri…
35/03 İş idaresi konusunda danışmanlık hizmetleri (işletme bilgileri), ticari veya endüstriyel yönetimde yardım hizmetleri, iş idaresi ve organizasyonu konusunda danışmanlık hizmetleri (yeniden yapılanma), otel yönetimi hizmetleri, iş konularında değerlendirme hizmetleri (iş ve zaman etüdü), iş konularında bilgi toplama hizmetleri, iş ile ilgili araştırma hizmetleri (üretim sürecinin ve yöntemlerinin), iş konusunda istatistik çalışmaları hizmetleri, personel ile ilgili hizmetler, iş ve işçi bulma acenteliği hizmetleri, personel seçiminde psikolojik test uygulanması hizmetleri, işe yerleştirme hizmetleri, muhasebe kayıtlarının düzenlenmesi hizmetleri, defter tutma hizmetleri, hesapların denetimi hizmetleri, fiyat analizleri hizmetleri, ekonomik tahmin hizmetleri, bordro hazırlama hizmetleri, vergilerin hazırlanması hizmetleri… İthalat ihracat acente hizmetleri, Sanatçılar için menajerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri,
35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri,
35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.
*2004/02150 kod numaralı … … ibareli markasının tescil kapsamının 36 / 37 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflar ile,
35.sınıf:
35/01 Reklam acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo, posta ile reklam ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, reklam malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam ve satış amaçlı modellik hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, vitrin süsleme ve düzenleme hizmetleri, anket hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri…
35/02 Büro hizmetleri: Sekreterlik hizmetleri, stenografi hizmetleri, fotokopi çekim hizmetleri (dokümanlarının çoğaltılması), daktiloda yazım hizmetleri, kelime işlem hizmetleri, bilgisayarda kütük yönetimi hizmetleri, bilginin bilgisayar veri tabanına aktarılması hizmetleri, bilgisayar veri tabanındaki bilgilerin sistematik hale getirilmesi hizmetleri, telefon cevaplama hizmetleri, gazete aboneliklerinin düzenlenmesi hizmetleri, büro makinelerinin ve ekipmanlarının kiralanması hizmetleri, satış makinelerinin kiralanması hizmetleri…
35/03 İş idaresi konusunda danışmanlık hizmetleri (işletme bilgileri), ticari veya endüstriyel yönetimde yardım hizmetleri, iş idaresi ve organizasyonu konusunda danışmanlık hizmetleri (yeniden yapılanma), otel yönetimi hizmetleri, iş konularında değerlendirme hizmetleri (iş ve zaman etüdü), iş konularında bilgi toplama hizmetleri, iş ile ilgili araştırma hizmetleri (üretim sürecinin ve yöntemlerinin), iş konusunda istatistik çalışmaları hizmetleri, personel ile ilgili hizmetler, iş ve işçi bulma acenteliği hizmetleri, personel seçiminde psikolojik test uygulanması hizmetleri, işe yerleştirme hizmetleri, muhasebe kayıtlarının düzenlenmesi hizmetleri, defter tutma hizmetleri, hesapların denetimi hizmetleri, fiyat analizleri hizmetleri, ekonomik tahmin hizmetleri, bordro hazırlama hizmetleri, vergilerin hazırlanması hizmetleri…İthalat ihracat acente hizmetleri, Sanatçılar için menajerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri,
35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri,
35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.
olduğu, mal ve hizmet kapsamlarının aynı/ aynı tür/ benzer olduğu, tetkik edilmiştir.
Yukarıda görüldüğü üzere; 2015 96076 sayılı Davalı Markası, beyaz zemin üzerine siyah renkte büyük harflerle düz yazı karakteri ile iki satır halinde yazılmış … TÜRKİYE ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan TÜRKİYE ibaresi menşe belirten tali unsur konumundadır. Markanın asli esaslı unsuru konumundaki … kelimesi ise “eyalet” ve “İsviçre Konfederasyonu’nu oluşturan devletlerden her biri” anlamına gelen İngilizce bir sözcüktür.
Davacı markaları ise, “…”, “… şekil” ve “… …” kelimelerinden oluşmaktadır. Markalarının tamamında “…” kelimesi ayırt edici esaslı unsur konumundadır. TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca bu kelime “Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki vadi, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz” anlamını haizdir.
İncelenen işaretlerde ortak kelime unsuru bulunmamaktadır. Davacı yan … ve … kelimelerinin benzer olduğunu ve taraf markaları arasında bu sebeple iltibas oluşacağını ileri sürmektedir. Bu iddia kapsamda taraf markaları karşılaştırıldığında;
Anlamsal açıdan: İkisi de farklı ve ilişkisiz anlamları haiz kelimeden oluşan taraf markalar arasında herhangi bir anlamsal benzerlik bulunmadığı; görsel açıdan; … TÜRKİYE markası ile, … ve …+şekil ve … … markalarının, düz yazı karakteri ile yazılmış olmaları ve herhangi bir şekil unsuru ile birbirlerine yaklaşmadıkları belirlendiğinden görsel benzerlik içermedikleri; işitsel açıdan ise; biri …. … olarak okunup algılandığından, … ve … kelimeleri arasında kısmi işitsel benzerlik bulunduğu anlaşılmıştır.
Markaların görsel ve anlamsal açıdan farklı olmaları sebebiyle, kısmi işitsel benzerliğe rağmen, genel izlenim ve bütünsel imaj bakımından farklı oldukları kabul edilmiştir.
Davacı yanın ileri sürdüğü gibi, … ve … kelimeleri C ve K harfleri aynı okunduğundan, telaffuz esnasında tek harf farkı içerse de, ibareler arasında özellikle anlam farkı bulunması sebebiyle markalar yeterli düzeyde uzaklaşmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2011/15498, K. 2013/11572 ve 03.06.2013 tarihli kararında bu hususu tartışmış ve “Dava konusu başvuru, Türkçe karşılığı “Bayan İnce” anlamına gelen “…” kelimelerinden oluşmaktadır. Davacının itirazına dayanak markaları ise “Mis” asıl unsurunu içermektedir. 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi uyarınca işaretler arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı hususunda yapılacak değerlendirmede inceleme konusu işaretler arasında görsel, işitsel, anlamsal ve yazılış benzerlikleri ve işaretlerin bir bütün olarak ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde bıraktığı genel izleniminin dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta işaretler arasında anlamsal farklılıklar olduğu gibi yazılış ve telaffuz açısından da bir benzerlik bulunmadığı, ayrıca işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimin de iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlik taşımadığı görülmüştür. Bu bakımdan açılan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” Şeklinde karar vermiştir. Görüldüğü üzere Yüksek Mahkeme markaların “anlamlı sözcüklerden oluşmasını” yani kavramsal farklılığı diğer benzerliklere üstün tutmaktadır.
Avrupa Birliği İlk Derece Mahkemesi’nin Phillips-Van Heusen Corp. V. OHIM (‘Bass’) davasında ilişkin 14 Ekim 2003 tarih ve T-292/01 sayılı kararında; ise “Eğer karşılaştırılan markalardan en az birisinin, ilgili tüketici kesimi açısından açık ve belirli bir anlamı varsa ve bu nedenle tüketici tarafından anında kavranabilir nitelikteyse, markalar arasındaki kavramsal farklılıklar, görsel ya da işitsel benzerlikleri etkisiz hale getirebilir.” denilmektedir.
Bu emsal kararlar ve dosya kapsamı uyarınca; davalının … TÜRKİYE ibareli marka başvurusu ile davacının … ibareli markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı kabul edilmiştir.
Öte yandan, Marka Hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı 556 S. KHK’nın 8/1 (b) maddesi uyarınca “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır” Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir1. İlgili tüketici kitlesi belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır.” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]). Dava konusu malların tamamının ilgili tüketicisi, makul derecede bilgili, dikkatli ve gözlemci olarak kabul edilen ortalama tüketici olup içinde uzmanların da bulunduğu geniş bir kitledir (35. sınıftaki hizmetler). Bu nedenle de ortalama bir tüketici tarafından, davalı ve davacı markalarının ve/veya işletmelerinin farklı ve ilişkisiz olduğunun anlaşılacağı anlaşılmaktadır.
İşin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığının bulunmadığı, ortalama tüketicilerin taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapılması; biri yerine diğerini alması riskinin bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yargılama konusu ürün ve hizmetleri satın alma için gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının, karıştırmanın oluşmasının mümkün olmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.

Sonuç itibariyle; dava konusu marka başvurusu ile itiraz mesnet davacı markaları arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmamakta olup, davalı markası davacı markalarının serisi olarak da algı yaratmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 2015 96076 sayılı “… TÜRKİYE” ibareli davalı markası ile davacının … ibareli markaları arasında görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle herhangi bir benzerlik olmadığı, somut olayda 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmadığı kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸