Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/273 E. 2022/51 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/273 Esas – 2022/51
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/273
KARAR NO : 2022/51
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” markasının sahibi olduğunu ve “coffee …, lime …, water …” tescilli markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin ticari faaliyetlerinde aktif olarak “… … …” ibaresini kullandığının tespit edildiğini, bunun üzerine Kadıköy 32. Noterliği’nin 30.05.2017 tarih ve 17870 yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya gönderildiğini, davalı tarafça İzmir 20. Noterliği’nin 07.06.2017 tarih ve 08245 yevmiye sayalı ihtarnamesi bu ihtara cevap verildiğini, davalının bu ihtar üzerine 06.06.2017 tarihinde dava konusu 2017/51930 sayılı marka başvurusunu yaptığını, davalının başvurusuna itirazda bulunduklarını, ancak itirazlarının reddedildiğini, müvekkili markası …’in, kahve yapımı sırasında, süt makinelerinin temizlenmesinde kullanılan bir dezenfektan olduğunu, bu nedenle 05. Sınıfta tescil edildiğini, ayrıca 35. Sınıfta da tescilinin bulunduğunu, dava konusu markanın “… makinelerinin süt haznelerini ve süt köpürtme aparatlarının (…) temizlemek için deterjanlar” için tescil edilmeye çalışıldığını, markalar farklı sınıfta da olsa aynı sektöre ait aynı markalar altında benzer ürünlerin piyasaya sürüldüğünü, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu markanın tescilinin hukuken mümkün olmadığını, ayrıca 03. Sınıfta bulunmayan ve davalı şirket tarafından belirtilmiş emtiaların ne şekilde kurum tarafından başvuruya eklendiğinin şüpheli olduğunu, müvekkilinin markası ile müvekkiline ait markanın telaffuz, biçim ve anlam itibari ile karıştırılma ihtimali taşıdıklarını, dava konusu markanın, müvekkilinin markasının devamı niteliğinde değerlendirilebileceğini, davalı şirketin, dava konusu markayı taşıyan ürününü ticari faaliyetlerinde aktif olarak kullandığını, davalı tarafından üretilen ürünlerin müvekkilinin marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, beyanla TPE YİDK’nın 2018-M-4060 sayılı kararının iptali ve tescil edildiği taktirde davalıya ait “… … …” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin markasının bir bütün olduğunu, tek başına … ya da coffee … ibareleri ile piyasaya sürülmediğini, … ibaresinin müvekkilinin sahip olduğu bir marka olduğunu, … INC şirketinin marka sahibi olduğu ve müvekkilinin da bu marka üzerinde kullanım hakkının bulunduğunu, Müvekkilinin “…” markasının “deterjanlar, sabunlar, temizleme tozları gibi temizlik malzemeleri ve kozmetik” ürünlerini kapsadığını, davacının kendilerine gönderdikleri ihtarnamede ihtar olunan hususları kabul etmediklerini, davacının sahip olduğu markaların kapsamındaki ürünler ile müvekkilinin markasındaki emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin aynı olmadığını, müvekkili piyasaya sürdüğü ürünlerinin, … kahve makinelerinin süt haznelerini ve süt köpürtme aparatlarının temizlendiği ve hijyen standartlarının sağlanmasına hizmet eden deterjan ürünleri olduğunu, davacının markalarında bu kapsamda bir ürün olmadığını, müvekkilinin markalarının 2015 yılı ağustos ayından beri kullanmakta olduğunu, müvekkilinin lisans kullanım hakkına dayalı olarak piyasada kullanmak suretiyle ürünlerini tanıttığını, taraf markalarının benzerlik göstermediğini, müvekkilinin markasının özgün bir şekle sahip olduğunu ve “… …” ibarelerinin ayırt edici unsurlar olduğunu, markalar arasında bu nedenle ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığını, davacının sahip olduğu markaları piyasada kullanmadığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; dava konusu başvuru ile davacı yanın markasının kümülatif olarak değerlendirildiğinde ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmadıklarını, markaların karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, markadaki asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin rolünün tanımlayıcılıktan öteye gitmediğini, anılan ibarenin markasal algı yaratmadığını, davacı yanın tanınmışlık iddiasına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, taraf markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından kötü niyet iddialarının da yerinde olmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 26/09/2019 tarih ve 2018/250 E. 2019/377 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2017/51930 sayılı marka ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasından 6769 s. SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimalinin bulunmadığı,6/5 maddesinin şartlarının oluşmadığı, başvurunun kötü niyetli olarak değerlendirilmeyeceği, dava konusu YİDK kararının bu kapsamda yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 21/05/2021 tarih 2020/1008 E. 2021/722 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve tescil edildiği taktirde davalıya ait “… … …” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/09/2019 tarih ve 2018/250E – 2019/377 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/273 E. sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı yan adına … … MILK … ibareli marka tescil başvurusunun, 03.sınıf bir kısım emtiaları kapsayacak şekilde TÜRKPATENT nezdinde konu edildiği, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda 2017/51930 başvuru numarası ile 28.06.2017 tarihli ve 279 sayılı Resmi Bülten’de yayınlanmasına karar verildiği, anılan ilana karşı iş bu davanın davacısı tarafından bir kısım markalar mesnet gösterilerek itirazlarda bulunulduğu, ancak bu itirazların reddedildiği, bunun üzerine bir kez daha itirazda bulunan davacının itirazlarının 22.05.2018 tarih ve 2018-M-4060 sayılı kararı ile; “2017/51930 başvuru numaralı markanın ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2016/42578, 2017/54582 sayılı markalara dayanılarak 6769 s. SMK 6. Maddesi uyarınca reddi talebiyle yapılan itirazın incelenmesi sonucunda başvuruda marka algısı yaratan asli unsurun “…” ibaresi olduğu ve “…” ibaresinin tescile konu mallar bakımından tanımlayıcı nitelikte bulunduğu hususu dikkate alındığında, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel işitsel ve anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından işbu itirazın da tüm gerekçeleri bakımından reddi gerekmiştir.” şeklinde karar tesis edildiği, dava konusu YİDK kararının davacı Şirket’e 24/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/07/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 maddeleri kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı (03 sınıf yönünden) noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6. Maddesinde;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. 
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Denilmektedir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2017/51930 sayılı … … MILK … ibareli markanın 03. Sınıfta yer alan “… makinelerinin süt haznelerini ve süt köpürtme aparatlarını (…) temizlemek için deterjanlar.” yönünden tescil başvurusunda bulunulduğu, davacı yanın 2016/42578 sayılı … markasının 05 ve 35 sınıfta yer alan “05.sınıf: İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar. 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden tescilli olduğu, davacı yanın 2017/54582 sayılı …+şekil markasının “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” yönünden tescilli olduğu tetkik edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında 03.sınıfta yer alan emtialar ile davacı yanın 05.sınıf son alt grubunda yer alan emtialar arasında, nitelik itibariyle bir ilişki bulunduğu, farklı sınıflardaki bu emtialara bakıldığında, davacı markalarındaki “dezenfektanlar” ile dava konusu markadaki “deterjanlar” ürünlerinin benzer amaçlı ürünler oldukları, sanayi kullanımına uygun, teçhizatların bakım ve temizlenmesi amacıyla bu ürünlerin kullanımlarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta da taraf markalarının ortak olduğu emtiaların, spesifik bir ürün grubu olduğu, kullanım amacının günlük tüketicim amaçlı deterjan ya da temizlik malzemelerine ilişkin olmadığı, sınai temizlik amaçlı kimyasal içerikli ürünler oldukları, dolayısıyla dikkat ve özen seviyesi nispeten daha üst olan tüketici grubuna hitap ettiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu marka incelendiğinde; markanın dört kelimeden oluşan bir sözcük grubu markası olduğu, hiçbir figüratif unsur taşımadığı, dosya kapsamındaki beyanlardan markadaki “…” ibaresinin ve “…” ibaresinin davalı …, INC. Firması adına ayrı ayrı tescilli markalar olduğu, bu markalar kapsamında da dava konusu 03 ve 05. Sınıf emtiaların mevcut olduğu, davalının kendi adına tescilli bu markaları bir araya getirmek ve sonuna “…” kelimelerini eklemek suretiyle dava konusu markayı oluşturduğu görülmektedir. Markadaki “…” ve “…” ibarelerinin dilimizde ve İngilizce’ de bilinen anlamlarının olmadığı, “milk” ibaresinin süt, “…” ibaresinin ise “temiz, temizleme, arıtma” anlamlarına geldiği, bu haliyle “…” ibaresinin süt temizleme, arıtma anlamı taşıdığı görülmektedir. Başvuru kapsamında yer alan “… makinelerinin süt haznelerini ve süt köpürtme aparatlarını (…) temizlemek için deterjanlar.” Emtialarına bakıldığında, “…” ibaresinin marka içerisindeki kullanım amacının, ürünün niteliği, cinsini, işlevini tüketiciye ifade etme amacı taşıdığı, bu sayede tüketiciye ürünün ne amaçlı olduğunun ifade edildiği, böyle bir kullanımda, tüketicinin dört kelimeden oluşan davalı markasını, ilgili ürün grubu üzerinde gördüğünde “…” ibaresine nazaran “… …” şeklindeki önceden bildiği ve tanıdığı davalı markalarına markasal bir öncelik vereceği, “…” ibaresini ise ürün adı, cinsi olarak yorumlayacağı kabul edilmiştir.
Davacı yanın markalarına bakıldığında ise … ve …+şekil ibareli markalardaki kelime unsurlarının ön planda olduğu görülmektedir. “…” ibaresi “dezenfektanlar” emtiaları açısından ayırt edici niteliği güçlü bir ibare değildir. Nitekim internet arama motorunda bu ibare ile yapılan araştırmalarda, anılan ibarenin “kahve makinesi aparatlarını temizleme” alanında bilinen bir kullanımı olduğu görülmüştür.
Bu çerçevede her ne kadar taraf markalarında “…” ibaresi ortak ise de, anılan ibarenin başvuru konusu sonraki marka içerisindeki kullanımının baskın ve ön plana çıkar nitelikte olmadığı, dava konusu markada ön sesler olarak, davacının “… …” tescilli markalarının yer aldığı, “…” ibarelerinin konumlandırma ve kullanım amaçları itibariyle geri planda ve ürün niteliği ifade eder şekilde marka içerisinde kullanıldığı, bunun dışında markaların birbiri ile herhangi bir şekilde yakınlaşmadığı, sektöründe önceden beri kullanılan zayıf bir ibareyi marka olarak tercih eden bir kimsenin, aynı sektörde faaliyet gösteren rakiplerince de bu ibarenin aktif ve fiili kullanımlarda bulunabileceğini ön görmesi gerektiği, zira bu firmaların her birinin anılan ibareyi tercih etmesindeki temel sebebinin, “…” ibaresinin, kavram itibariyle kahve/… makinelerinin süt sistemlerinin temizlenmesine atıfta bulunan bir ibare olmasından kaynaklı olduğu, bu sayede firmaların, ilgili üründen yararlanmak isteyen tüketiciye ürünün işlevinin bu olduğunu açıkça vurgulayabildiği, hal böyleyken söz konusu ibareye tüketicinin güçlü bir markasal vasıf yüklemeyeceği, markalar arasındaki somut farklılığın, tüketicinin iki ayrı marka karşısında olduğunu anlamasını sağlayacağı, bu nedenle de 6/1 maddesi uyarınca bir iltibas ihtimalinin meydana gelmeyeceği kabul edilmiştir.
Mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönünden bir bütün olarak değerlendirildiğinde benzer olmadığı, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvurunun davacı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı, parçalara ayırarak algılamayacağı, işaretin bir bütün olarak algılanmaya, söylenmeye ve hatırlanmaya elverişli olması sebebiyle parçalı algı oluşturmaya müsait olmadığı, her iki kelimenin anlamsal olarak görsel ve işitsel olarak benzer olmadığının ilgili tüketici grubu tarafından bilenebileceği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlayacağı, tüketiciler markaları bölerek değil bir bütün olarak algılayacakları, salt harf dizilim benzerliğinden yola çıkarak markalar ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları aksi yorum tüketicilerin her harf benzerliğinden etkilenecekleri ve hiçbir biçimde marka algısına ve ayrımına sahip olmadıkları anlamına gelir ki, günümüz tüketicilerinin gerek fiyatı gerekse kalite, sağlık kriterleri yönünden o kadar da dikkatsiz ve özensiz olmadıkları, davalı başvurusundaki farklı kelimlelerden oluşmuş bütünün davacı markasından yeterince uzaklaştığı ve farklılaştığı yazım biçimlerinden farklı olduğu farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olduğu, bu ürün hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluştuğu, gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının oluşmasının mümkün olmadığı, dava konusu marka ile davacı markası arasında işletmesel bağlantılandırması tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davacı markası şeklinde okunmasının veya algılanmasının mümkün olmadığı, markaların parçalara ayrılarak değil bir bütün olarak incelemeye tabi tutulması gerektiği, bütünsellik ilkesi doğrultusunda ortalama dikkat düzeyine sahip, makul seviyede bilgilenmiş bir tüketicinin her iki markanın ilk bakışta farklı işletmelere ait 2 farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanacağı, iki işaret arasındaki ayırt edilebilinen farklılıklar olduğu, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında farklılıklar bulunduğu ve farklılıkların marka ve işareti benzer olmaktan kurtardığı, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmadığı iligli tüketici kesiminin farklılıklar nedeniyle iki farklı marka karşısında bulunduğunu derhal ilk bakışta hiçbir inceleme ve herhangi bir arşatırma yapmasını gerektirmeden anlayacağı, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yarattığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olmadığı, işin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığının bulunmadığı, ortalama tüketicilerin taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapılması; biri yerine diğerini alması riskinin bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yargılama konusu ürün ve hizmetleri satın alma için gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının, karıştırmanın oluşmasının mümkün olmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arsında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Somut olayda taraf markaları birbiri ile benzer görülmediği gibi dosyada mevcut delillerden davacı yanın markalarının sektöründe tanınmış olduğu, kullanım sonucunda yoğun bilinirlik elde ettiği gibi bir yorumda bulunulması da mümkün değildir. Bu nedenle 6/5 maddesinin şartlarının somut uyuşmazlıkta meydana gelmediği ayrıca dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ortaya koyar nitelikte bir durumun mevcut olmadığı, davacı yanca, davalı tarafa gönderilen ihtarname sonrasında, davalının önceki tarihli kendi markalarını ön planda tutacak şekilde ve “…” ibaresini, tescil kapsamına aldığı emtialar bakımından ürün adı algısı yaratacak nitelikteki kullanımının, tek başına bir kötü niyet göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.
Neticeten; dava konusu 2017/51930 sayılı marka ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasından 6769 s. SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimalinin bulunmadığı,6/5 maddesinin şartlarının oluşmadığı, Başvurunun kötü niyetli olarak değerlendirilmeyeceği, dava konusu YİDK kararının bu kapsamda yerinde olduğu anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip Hakim
¸ ¸