Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/269
KARAR NO : 2022/303
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/08/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; Gaziantep’te kurulu davacı firmanın, irmik ve makarna tesisleri ile 1972 yılından beri gelen deneyimleriyle üretim yaptığını, 45.000.m2’lik bir arsa üzerine 1992 yılında hızlı bir yatırıma başlayarak dev bir entegre tesis inşa ettiğini, günlük 1000 ton buğday işleme ve 550 ton makarna üretimi yapılabildiğini, ISO 9001, ISO 22000, FSSC 22000 ve HELAL belgelerinin sahibi olduğunu, Orta Doğu, Avrupa, Asya, Afrika ülkeleri ve Türkî Cumhuriyetler ile beraber 80’in üzerinde ülkeye ihracat yaptığını, Türkiye’de 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer aldığını, davacının tescilli ve tanınır …markalarının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının 2019/94179 sayılı “…” ibareli marka tescil müracaatına karşı davacı tarafından yapılan itirazların reddedildiğini, dava konusu markanın hakim unsuru olan kelime unsurunun davacıya ait markalar ile nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğunu, emtiaların da aynı olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek dava konusu 2021-M-4055 sayılı YİDK kararının iptaline ve 2019/94179 numaralı marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, davacının yalnızca iltibas iddiasında bulunduğu “…” markasını değil bununla birlikte 2013 97862, 2014 09919, 2010 76256, 2016 83020, 2019 27980, 97/016615, 202326 sayılı ve “…”, “… pastaricco”, “… pastaricco”, “pastaricco”, “…”, “pasta …şekil”, “… pasta …şekil” ibareli markaları da adlarına tescil ettirdiğini, böylece İtalyanca “zengin” anlamına gelen “…” kelimesini neredeyse bütünüyle kendilerine mal etmek istediklerini, okunuş ve görsellik olarak “…” kelimesiyle karıştırılması mümkün olmayan “…” isminin bile iltibasa sebep olabileceği iddiasında bulunduklarını, davalıya ait “…” markasında tam olarak “…” ibaresinin geçmediğini, bunun yerine İtalyancada “zeytin ağacı” anlamına gelen “olivo” kelimesine ön ek getirilmek suretiyle “…” kelimesinin türetildiğini, dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını, davacının huzurdaki dava ile tekelleşmeye icazet talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalının 02.10.2019 tarihinde “…” ibaresinin 29 ve 30. sınıf mallarda tescili için başvuruda bulunulduğu, başvurunun 2019/94179 no. ile işleme alındığı, Markalar Dairesi Başkanlığının 28.10.2019 tarihli kararı ile “2018/77307 sayılı “riccolivo” markası sebebiyle SMK m. 5/1-ç kapsamında başvurunun reddine” karar verildiği, başvuru sahibi tarafından karara itiraz edilerek 2018/77307 sayılı marka sahibinin muvafakatnamesinin sunulduğunu bildirdiği, TÜRKPATENT YİDK’nın 08.04.2020 ve 2020-M-2826 no.lu kararının “muvafakatta marka numarası belirtilmediğinden muvafakatın geçerli kabul edilmediğini ancak ret gerekçesi markanın başvuru kapsamından 2019/94179 sayı ile tescili talep edilen 29 ve 30. sınıf malların çıkarılması sebebiyle itirazın kabulüne” karar verildiği ve başvurunun 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bültende ilan edildiği, marka yayına davacının SMK m. 6/1, 6/6, 6/9 ve diğer sebepler kapsamında 98/009566, 2010/76256, 2013/97862, 2014/09919, 2016/83020, 2019/27980 sayılı markaları ile itiraz ettiği, başvuru sahibinin karşı görüş sunduğu, dava dışı Has Gıda tarafından da başvuruya karşı itiraz dosyalandığı ve başvuru sahibinin karşı görüşlerini sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazların reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı ve dava dışı firmanın itirazlarının yeniden değerlendirilmesini talep ettiği, başvuru sahibinin bu itirazlara da karşı görüş sunduğu, TÜRKPATENT YİDK’nın 03.06.2021 ve 2021-M-4055 no.lu kararının kısaca “başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı, itirazlarda ileri sürülen tanınmışlık iddialarının ise yeterli delillerle ispatlanmadığı tespit edildiğinden her iki itirazın da reddi gerekmiştir” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 04/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davalı marka başvurusu kapsamında bulunan 29 ve 30. sınıf malların tamamının davacı markaları kapsamında yer alan mallar ile aynı/aynı tür olduğu, davalı marka işareti ile davacının 98/009566, 2010/76256, 2014/09919 ve 2016/83020 sayılı markaları arasında SMK m. 6/1 koşullarının oluşmadığı, davalı marka işareti ile davacının 2013/97862 ve 2019/27980 sayılı markaları arasında SMK m. 6/1 koşullarının oluştuğu, davacının SMK m. 6/5 ve 6/6 kapsamında delillerini sunmadığı, kötüniyet iddiasının salt hukuki bir değerlendirme olması sebebiyle takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Örnek Davacı Markaları
… … Pasta …+şekil
(29. ve 30. sınıf) … PastaRicco
…
PastaRicco+şekil
(29, 30, 32, 35, 43. sınıf)
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalı marka başvurusu kapsamında bulunan 29 ve 30. sınıf malların tamamının davacı markaları kapsamında yer alan mallar ile aynı/aynı tür olduğu anlaşılmıştır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka işaretinin üst ve altta gri renkli zeytin dalları ortasında “…” ibaresinden müteşekkil olduğu, … kelimesinin İtalyanca kökenli olduğu ve bir bütün olarak Türkçe karşılığının “uzanmış” olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizde zeytinyağı malları üzerinde yaygın olarak “zeytin” anlamına gelen “olive” kelimesi kullanılmaktaysa da yine İtalyancadan Türkçeye “zeytin ağacı” olarak çevrilen ve bilhassa kelimenin ikinci kısmında yer alan “olivo” kelimesinin marka bütününden sıyrılarak seçilmesinin düşük bir ihtimal olduğu; zeytinyağı dışındaki mallarda ise tüketiciden bu yönde bir seçicilik beklemenin hayatın olağan akşına aykırı olacağı, … ibaresinin bütünü itibari ile esaslı unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının markalarının … PASTA …ŞEKİL ve …esas ibareli markalar olduğu, davacının ilk markasında … sözcüğünün daha ön planda olmakla birlikte diğer markalarında …ve PASTARİCCO sözcüklerinin esas ve ayırt edici unsur olarak seçildiği; Pasta ve …ibareleri birleşik yazılmakla birlikte ilk harflerinin büyük olması sebebiyle iki ayrı sözcük intibaını koruduğu, …kelimesinin İtalyanca olduğu ve Türkçe karşılığının “zengin” olduğu, ”Pasta” kelimesinin ise Türkçe anlamı haricinde başta İngilizce olmak üzere İtalyanca ve pek çok dilde “makarna” anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Dava konusu marka işaretleri arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, davacının 98/009566, 2010/76256, 2014/09919 ve 2016/83020 numaralı “… pasta … / rikko, pasta … / rikko” olarak telaffuz edilen markaları ile davalının “ri-co-li-vo / ri-ko-li-vo” olarak okunan markasının işitsel olarak farklılaştığı ve kullanılan renk ve stiller ile birlikte değerlendirildiğinde aralarında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı; davacının 2013/97862 ve 2019/27980 numaralı “… / rikko” olarak telaffuz edilen markaları bakımından yapılan incelemede ise; aynı/aynı tür mallarda tescilli “… / rikolivo” markasının davacının …ibaresinden müteşekkil ve başka ibare içermeyen markaları karşısında kulakta bıraktığı tını bakımından işitsel benzerlik ihtiva ettiği, mallar arasında bulunan ayniyet düzeyindeki benzerliğin de iltibası artıran bir unsur olduğu, bu markalar açısından davalı markasında yer alan “livo” ibaresinin işletmesel bağlantı şüphesini ortadan kaldırmaya yetmeyeceği, anlamsal benzerlik bulunmasa da markalar arasındaki ibarenin ortalama tüketici nezdinde zaten anlamlı olarak algılanmasının mümkün olmadığı, ortalama tüketicinin zihninde markanın tınısının yer edineceği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı markası ile davacının 2013/97862 ve 2019/27980 sayılı …markaları arasında SMK m. 6/1 koşullarının oluştuğu; dosya kapsamında davacı tanınmışlığa ilişkin delil sunmadığından tanınmışlık iddiasının ispat edilemediği, davacının dava konusu “…” ibaresini davalıdan daha önce ve tescile bağlı olarak kullandığına ilişkin dosya kapsamında delil bulunmadığından SMK 6/6 iddiasının da ispat edilemediği ancak iltibas ihtimalinin tespit edildiği dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4055 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/94179 kod nolu “…+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.517,10-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/10/2022
Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.390,00-TL
TOPLAM :2.517,10-TL