Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/268 E. 2022/437 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/268
KARAR NO : 2022/437

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanca 2019/94241 kod numaralı “ric …” ibareli marka başvurusunun gerçekleştirildiğini, anılan markaya yönelik itirazlarının reddolunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının bulunduğunu, 98/009566, 2010/76256, 2014/09919, 2016/8302 ve 2019/27980 sayılı “…” ibaresi içerir markalarının bulunduğunu, davalı yanın 29. ve 30. Sınıfta tescil edilmek istenilen markasının, müvekkili markaları ile benzer olduğunu, dava konusu markanın iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer bir görsele sahip olduğunu, dava konusu markanın yeterli ayırt edici özelliklere sahip olmadığını, “…” esas unsurlu müvekkili markalarının “RİC” şeklinde kullanılması ile bu ibareden “O” harfi yerine zeytin görselinin eklenmesi ve sonrasında “…” ibaresinin eklenmesi sureti ile elde edilmiş olan dava konusu markanın müvekkili markaları ile karıştırılabilecek düzeyde olduğunu, müvekkili markalarının uzun yıllardır piyasada kullanılmakta olduğunu, müvekkilinin “…” markalarının esas ve gerçek hak sahibi olduğunu, dava dışı … Tarım Üretim ve Ticaret A.Ş. unvanlı firma tarafından başvuru konusu edilen 2018/12406 kod numaralı “…..” ibareli 29. Sınıftaki marka ile ilgili olarak Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/16 Esas sayılı dosyasında görülen davada, bilirkişi raporu ile taraf markalarının benzer olarak görüldüklerini, anılan davaya konu marka ile işbu dava konusu markanın görsellerinin benzer olmasından ötürü anılan firma ile davalı arasında bağlantı bulunduğunu düşündüklerini, dava konusu markanın bu haliyle müvekkili markalarının serisi gibi algılanacak olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu, davalı yanın başvurusunun, dava dışı … firması başvurusu ile sadece tek bir “c” harfi yönünden farklı olduğunu, açıkça davalının kötü niyetle başvuru yaptığını iddia ederek 2021-M-4046 sayılı YİDK karar iptali ve dava konusu 2019/94241 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili markasının “ric” hecesini içermesinin, davacı markaları ile nasıl bir ilişki kurduğunu anlamadıklarını, müvekkili markasının ric+zeytin şekli+… ibarelerinden oluştuğunu, davacı markalarının tanınmış olmadığını, “mutlu makarna” markasının tanınmışlığının bu dava ile bir ilgisi olmadığını, davacı yanın “…” markalarının tanınmış olmadığını, bunla ilgili arama motoru sonuçlarında somut bir veri olmadığını, davacı yanın “ric” ibaresi üzerinde hak sahibi olmadığını, markaların görsel ve işitsel bir benzerlik taşımadıklarını, kullanılan renk ve amblemlerin farklı olduğunu, markaların bu haliyle iltibas yaratma ihtimallerinin olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ibaresinin 29 ve 30. Sınıf emtialarda tescili amacıyla 02.10.2019 tarih ve 2019/94241 sayısı ile marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında markanın 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı bültende ilana çıktığı, anılan ilana karşı davacı yanın 98/009566, 2010/76256, 2013/ 97862, 2014/09919, 2016/8302 ve 2019/27980 sayılı markalara dayalı olarak itiraz ettiği, 02.09.2020 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı neticesinde davacı itirazlarının haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanın yeniden itiraz ettiği, davacı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2021-M-4046 sayı ve 03.06.2021 tarihli kararı neticesinde taraf markaları itirazların bir kez daha reddolunduğu, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 04/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2019/94241 sayılı başvuru kapsamında yer alan 29. ve 30. Sınıfta yer alan emtiaların, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetler oldukları, taraf markaları arasında rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yanın “…” markalarının tanınırlığı ve SMK m.6/5 koşullarının oluştuğu yönünde bir kanaate varılamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; taraf markaları 29 ve 30.sınıftaki gıda ürünleri açısından aynı, aynı tür ya da benzer emtiaları kapsamakta olup bu çerçevede markaların birebir aynı ihtiyaçları karşılayan, benzer tüketici gruplarına hitap eden, doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, satış, sunum ve dağıtım kanal/noktaları aynı, birbirleri yerine tercih edilmesi mümkün emtiaları kapsadıkları görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde;… şeklindeki marka başvurusunun markanın alt ve üst kısmında zeytin dalı görsellerinin soluk renkte (gri tonlarında) konumlandırılması ve bu iki görsel arasında “ric-o-…” şeklindeki Türkçe karşılığı olmayan ve yabancı dilde de somut bir anlamı bulunmadığı anlaşılan, uydurulmuş nitelikteki bir sözcüğün turuncu renklerle konumlandırıldığı, her ne kadar marka kurum kayıtlarında, dava konusu marka “ric …” olarak tanımlanmış ise de marka örneğinde “ric” harfleri sonrasında kullanılan zeytin figürü görselinin “o” harfi şeklinde konumlandırdığı, gerek boyut, gerek renk gerekse de zeytinin yuvarlaklığı itibariyle ortalama zeka düzeyindeki herhangi bir tüketicinin anılan şekli “o” harfi olarak algılayacağı ve dava konusu markayı da “…” olarak algılayacağı, markanın bu haliyle “ri-ko-li-vo” şeklinde telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın tek başına “…” şeklinde tescilli markaları olduğu gibi “…” ibaresinin, davacı yan tanınmış ve lider markası olan “mutlu” üst markası ile birlikte “makarna” anlamına gelen “pasta” sözcüğü ile bir arada olacak şekilde “…” olarak da kullanıldığı, davacı yanın “…” ibareli markaları bir bütün olarak algılanacak olmakla birlikte davacının tek başına “…” kelimesi üzerinde de hak sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere; dava konusu marka “ri-ko-li-vo” şeklinde algılanacak olup markanın başlangıç sesinin “riko” olacağı noktasında bir tereddüt bulunmdığı, davacı yanın “R-İ-C-C-O” harf diziliminden oluşan markalarının da benzer şekilde “rikko” olarak telaffuz edileceği; bu anlamda fonetik açıdan tekrarlayan “k” harfi dışında taraf markalarının telaffuzlarının ve özellikle de başlangıç seslerinin güçlü bir benzerlik ilişkisi içerisinde olduğu; her ne kadar markalar görsel anlamda birbirlerinden farklı unsurlar taşımakta iseler de davacı yanın “…, …, pasta …” gibi şekillerdeki yazım biçimleri ile oluşturulmuş markaları ile dava konusu “…” şeklinde algılanacak olan markanın, markayı meydana getiren sözcük unsuru itibari ile de davacı markaları ile ortalama düzeyde bir benzerlik ilişkisinde olduğu, dava konusu markanın, marka görseli ile tüketiciye verilen algı itibariyle, tüketici tarafından “RİC – …” şeklinde bölümlenerek algılanma ihtimalinin bulunmadığı, tüketicinin bu ibareyi şekli unsurları (o harfini temsilen kullanılan zeytin görseli gibi) ile birlikte bir bütün olarak algılayacağı, kelimelerin bazı harflerinin stilize yazımı ile görsel algılar, logolar yaratılmak suretiyle marka oluşturulması bir yaratım tekniği olup tüketicinin de bu şekilde yaratılmış markalara olan aşinalığı gözetildiğinde, dava konusu markanın da “ric – …” şeklinde değil “…” şeklinde algılanacağı, böylesi bir durumda ise tüketicinin gıda ürünlerinde “…” şeklinde bildiği bir marka varken, “…” şeklinde zeytin dallarını içerir bir görselle dava konusu marka ile karşı karşıya kaldığında, dava konusu markayı da davacı yanın yeni bir ürün grubu için tasarladığı yeni bir markası olarak algılama ihtimali son derece yüksek olacağı, “… – rico” ibareleri, gıda ürünleri açısından kavramsal bir tanımlama olmayıp ayırt edici nitelikleri yüksek kelimeler olduğu, dolayısıyla karşılaştırılan işaretler arasında yüksek düzeyli bir işitsel benzerlik bulunduğu gibi yine görsel anlamda da harf dizilimsel bir benzerliğin mevcut olduğu, taraf markalarındaki farklılık teşkil eden eklentilerin bütünsel algılarda yeni kelimeler ortaya çıkmasına yol açmadığı, dolayısıyla tüketicilerin taraf markaları ile farklı zamanlarda karşı karşıya kaldığında, duyduğunda ya da markaları algıladığında dava konusu markayı, dava evvelden bildiği davacı yanın markası zannıyla tercih etme yanılgısı yaşayabileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı yanın işlem ve dava dosyasında tanınmışlık iddiaları ile ilgili ileri sürdüğü beyanlarının ve yine sunduğu delillerinin “mutlu” lider markasına yönelik olduğu, “…” markalarının tanınmış olduğu yönünde bir kanaate varılabilecek delillerin ise dosyada bulunmadığı, bu nedenle SMK m. 6/5 düzenlemesindeki koşulların somut olayda meydana gelmediği de dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4046 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/94241 kod nolu “…+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.590,10-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/12/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.463,00-TL
TOPLAM :2.590,10-TL