Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/256 E. 2021/356 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/256
KARAR NO : 2021/356

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Tanınmış Marka Olarak Sicile Kayıt
DAVA TARİHİ : 25/12/2017
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili firmanın 1925 yılında İsviçre’de bir şahıs şirketi olarak kurulduğunu ve yalnızca şeker, kahve, sabun gibi temel ihtiyaçların satıldığı küçük bir market olarak ticari hayata başladığını, 1940’lı yıllarda ise İsviçre’nin birçok bölgesine yayıldığını, 1954 yılında İstanbul Belediyesi tarafından alınan bir kararla Türk piyasasına giriş yaptığını, 1975 yılında … Holding tarafından satın alınan çoğunluk hisselerle daha da büyüyerek tüm Türkiye’deki tüketiciler tarafından bilinen ve tanınmış bir marka haline geldiğini, müvekkili firmanın 1930’lu yıllarda tescil edilen “…” markasının aynı zamanda T/00176 sayı ile tanınmış marka olarak Türk Patent ve Marka Kurumunun özel siciline eklendiğini, Müvekkili şirketin uzun yıllardır … markası altında logosunu kullandığını, bu markanın dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de tescilli olduğunu, Kurum nezdinde tescilli pek çok markada sadece müvekkili adına tescilli ve müvekkili çağrıştıran M harfinin kullanıldığını, müvekkili tarafından halihazırda tescilli M markasının tanınmışlık durumunun Kurum tarafından tespit ve kabul edilmesi amacıyla yapılan başvurunun TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu karara yapmış oldukları itirazın da YİDK kararı ile reddedilerek müvekkil markasının tanınmış olmadığına kanaat getirildiğini, Paris sözleşmesi uyarınca tanınmış marka için devletin yetkili makamının markanın tanınmış olduğunu bizzat bilmesinin değil, markanın ilgili çevre içinde tanınmış olduğu hakkında bilgi sahibi olmasının gerektiğini, TRIPS madde 16/2 ile bir markanın aynı veya farklı hizmetlere karşı “tanınmış marka” olarak korunabilmesi için aranan bilinirlik koşulunun “ilgili sektörde bilinirlik” olarak belirlendiğini, WIPO’nun 1999 yılı Eylül ayında yayınladığı tavsiye kararlarının da bir markanın tanınmışlığının tespitinde, bir markanın ilgili çevrede bilinmesinin “Tanınmış Marka” olarak kabul edilmesi için yeterli olduğunu ifade ettiğini, dolayısıyla müvekkilinin M markasının tüketici ürünlerinin perakende satışı hizmetlerinde tanınmış olmadığı sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığını, müvekkilinin M markalarının Kurum kriterleri çerçevesinde tanınmış marka ölçütlerini ve WIPO tarafından aranan ilgili sektörde tanınmışlık kriterlerini fazlasıyla karşıladığını, müvekkilinin 1940’lı yıllardan bu yana tanınmışlık başvurusuna konu M markasını kendisi ile özdeşleşecek kadar yoğun bir biçimde kullandığını, müvekkilinin içerisinde 17’si İsviçre menşeili ve 4’ü yabancı olmak üzere pek çok şirketi barındıran oluşumunun adının dahi “…” olarak nitelendirildiğini, müvekkilinin M markasının turuncu renginin de bilindiğini ve “…” (Turuncu Dev) olarak bahsedildiğini, müvekkilinin M markasının sundukları delillerde de belirttikleri üzere tanınmış hale gelmesi nedeniyle bu marka ardına ekledikleri ibarelerle … markasını dahi kullanmaya gerek kalmaksızın “…”, “Mfırın”, “M travel”, “M Life”, “M Home”, “M Toys” gibi markaları kullandığını, müvekkilinin M markasının bugün WIPO ve EUIPO nezdinde dünyanın birçok ülkesinde tescilli olduğunu, markanın üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetin piyasadaki yaygınlığının, pazar payının ve yıllık satış miktarının çok büyük olduğunu, müvekkilinin bu süreçte kendi markalarını taşıyan birçok ürünü piyasaya sürdüğünü ve bu ürünler üzerinde dünyaca ünlü “…” markalarını temsilen “M” markasını kullandığını, Müvekkilinin sahip olduğu markalarda da marketlerin büyüklüğü ile orantılı olarak tabelalarında M markalarını kullandığını, müvekkilinin hali hazırda Türkiye genelinde 625 M-JET, 571 M, 309 MM, 110 MMM ve 22 5M marketi ile faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin markasına ilişkin promosyon çalışmalarının devamlılığı, yayıldığı coğrafi alan, kapsamı, promosyona harcanan para ve promosyonun niteliği (TV reklamı, gazete ilanı vs.) dikkate alındığında tanınmışlığa ilişkin kriterin sağlandığını, müvekkilinin markasının tanınmış olduğu yönünde birçok mahkeme kararının olduğunu ve müvekkilinin markasını korumak için etkin çabalarının bulunduğunu, müvekkilinin M logosunun tanınmışlığının Ankara 1. FSHHM’nin … K. sayılı kararı ile tespit edildiğini ve Yargıtay 11. HD. 2013/6372 E. ve 2014/21628 K. sayılı kararı ile ONANDIĞINI, bunun gibi dilekçelerinde belirttikleri birçok mahkeme kararında M markasının zaman içinde yoğun kullanım ile zayıf karakterli harf markasından uzaklaşarak bağımsız ayırt edici bir karaktere sahip herkes tarafından tanınan bir marka olduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin M markasının “Markaların Kullanım Sonucu Ayırt Edicilik Kazanması” konulu doktrin çalışmalarında dahi emsal olarak gösterildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmışlığına ilişkin yapılan anketlerde M markasının %90 seviyesinde müvekkili firmaya ait olduğunun katılımcılar tarafından bilindiğini, dava konusu TÜRKPATENT kararının gerekçesinde, sunulan delillerin çoğunlukla başvuru sahibi firma veya … markası hakkında olduğunu belirtmiş olsa da, tanınmışlık kriterleri arasında özellikle “marka sahibi firmaya ilişkin özellikler başlıklı kriter düşünüldüğünde sunulan deliller arasında başvuru sahibi firma hakkında deliller olmasının son derece yerinde olduğunu, kararın müvekkilinin M markasının ayırt edici olmadığı noktasında hatalı olduğunu iddia ederek dava konusu YİDK kararının iptalini ve M markasının tanınmış marka olarak sicile kaydının yapılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar
YARGILAMA:
Mahkememizce 25/06/2019 tarih 2017/472 E 2019/311 sayılı K. sayılı karar ile; davacıya ait “M” esas unsurlu … sayılı markanın, kapsamında yer alan 35. sınıftaki hizmetler yönünden tanımış marka kriterlerini taşıdığı, bu nedenle anılan 20.10.2017 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’nın 20/10/2017 tarih … sayılı kararının iptaline, davacıya ait ”M” esas unsurlu 99/020480 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıf perakendecilik hizmeti yönünden tanınmış olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 24/06/2021 tarih 2019/1688 E. 2021/959 K. sayılı ilamıyla;
” Dava, davacı markasının tanınmış marka olarak tescili talebinin reddine dair YİDK kararının iptali ile davacı markasının Tanınmış Markalar Siciline tescili istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “Kamu Düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir (6100 sayılı HMK’nın 114 – 115. maddeleri). Bu kapsamda, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesinde, “Dava açmakta hukuk yararın bulunması” dava şartlarından sayılmıştır. Hukuki yarara ilişkin dava şartının sonradan tamamlanması da mümkün değildir. İlk Derece Mahkemesince, dava konusu “M” markasının, kapsamında yer alan 35. sınıftaki hizmetler yönünden tanımış marka kriterlerini taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve ‘M” esas unsurlu 99/020480 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıf perakendecilik hizmeti yönünden tanınmış olduğunun tespitine karar verilmiştir. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2020 tarih, 2019/2980 Esas, 2020/991 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere her ne kadar davalı Kurum tarafından, kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığının ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği kabul edilmektedir. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple resen kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 114/1-h maddesinde dava şartı olarak öngörülen hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince işin esası incelenmeden kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, ” HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2019 tarih ve …. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, kararın niteliğine göre, davalı TÜRKPATENT vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/256 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
6100 Sayılı HMK’nın 114. Maddesinde dava şartları şu şekilde sayılmıştır.
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 115. Maddesine göre,
(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
Ankara BAM 20. HD’nin 24/06/2021 tarih 2019/1688 E. 2021/959 K. sayılı ilamında da zikredildiği üzere, mahkememizce 25/06/2019 tarih 2017/472 E 2019/311 sayılı K. sayılı karar ile; davacıya ait “M” esas unsurlu 99/020480 sayılı markanın, kapsamında yer alan 35. sınıftaki hizmetler yönünden tanımış marka kriterlerini taşıdığı, bu nedenle anılan 20.10.2017 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’nın 20/10/2017 tarih … sayılı kararının iptaline, davacıya ait ”M” esas unsurlu 99/020480 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıf perakendecilik hizmeti yönünden tanınmış olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2020 tarih, 2019/2980 Esas, 2020/991 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; her ne kadar davalı Kurum tarafından, kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığının ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği kabul edilmektedir.
Açıklanan nedenlerle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın HMK 114/1-h maddesi kapsamında hukuki yarar yokluğu kapsamında dava şartı yokluğundan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı TÜRKPATENT tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 202,80-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

TÜRKPATENT /MASRAF DÖKÜMÜ
Gider Avansı : 37,10-TL
İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı :121,30-TL
İstinaf Karar Harcı : 44,40-TL
Toplam :202,80-TL