Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/249 E. 2022/230 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/249
KARAR NO : 2022/230

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/08/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilin 1960’lı yıllardan beri faaliyet gösterdiğini, “MARINES” ibaresini içerir şekilde 2006 yılından bu yana tescilli markalarının bulunduğunu, müvekkilinin bu markalar üzerine yatırımlarını yaptığını, müvekkili markalarının kullanım sonucunda da ayırt edicilik elde ettiğini, davalı yanın “maringourmet” ibaresi ile gerçekleştirdiği başvuruya itiraz ettiklerini, maringourmet maringurme ibareli marka ile marines ibareli müvekkil markalarının benzer olduğunu, dava konusu markada geçen hizmetlerden özellikle 35.sınıfın, müvekkili markaları kapsamı ile örtüştüğünü, tüketicilerin taraf markalarını benzer olarak algılayacaklarını, dava konusu markanın esaslı unsurunun “MARİNGOURMET MARİNGURME” kelimesi olduğunu, müvekkili şirketin “MARİNES” ibaresini içeren sıralı markaları ile iltibasın oluşacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia ederek 2021-M-4071 sayılı YİDK kararının ve dava konusu 2019/135547 sayılı başvurunun 35. Sınıf hizmetler bakımından iptal ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili markalarının kendi alanında bilinir olduğunu, müvekkilinin 2011/95431 başvuru numaralı …. Tobacco Shop, 2015/10642 başvuru numaralı …. Marin Tobacco Shop , 2015/10917 başvuru numaralı Mts Marin Tobacco Shop, 2019/135547 başvuru numaralı Maringourmet Maringurme, 2020/30011 Maringurme markalarının bulunduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı tarafın markası ile müvekkilin markası arasında ortak kelime “marin ” kelimesinin yer aldığını, ancak başkaca hiçbir benzerliğin bulunmadığını, her iki markanın görsel ve okunuş itibariyle hiçbir benzerlik taşımadıklarını, sadece “marin” kelimesi üzerinde yoğunlaşılmasının hatalı olduğunu, müvekkiline ait “Maringourmet Maringurme ” ile karşı tarafın markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açıdan birbirine benzemediğini, “marin” ve “marine” kelimelerinin anlamlarının da farklı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”maringourmet maringurme” ibaresinin 35. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 30.12.2019 tarih ve 2019/135547 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun 27.01.2020 tarih ve 341 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 24.12.2020 tarihli kararı neticesinde davacı yan itirazlarının haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu ret kararına karşı davacı yanca yeniden itiraz edildiği, davacı itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 03.06.2021 tarih ve 2021-M-4071 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/135547 başvuru numaralı “maringourmet maringurme” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2005 29015, 2011 116361, 2011 116367, 2018 05232 sayılı “marinesagun s şekil”, “marines”, “marinesagun”, “marines sagun” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, “marine” ibaresinin “denize ya da denizciliğe ait, denizle ilgili” gibi anlamları bulunan ve bu anlamları itibariyle markasal ayırt edici niteliği görece düşük bir ibare olması hususu ile markaların ihtiva ettikleri diğer kelime ve/veya şekil unsurlarının varlığından kaynaklı olarak oluşan görsel, işitsel farklılıklar birlikte göz önüne alındığında, markalar arasındaki farklılıkların somut olayda karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli olduğu ve markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının bir kez daha reddolunduğu, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/08/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/135547 sayılı başvuru kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetlerin tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür da ya benzer olduğu, taraf markalarını oluşturan esas unsurlar itibariyle işaretler arasında görsel ve işitsel olarak güçlü bir benzerlik halinin mevcut olduğu, bu durumun, benzerliği tespit olunan hizmetler, işaretlerin doğrudan karıştırılmaları sonucunu doğurabilecek nitelikte olduğu, davalı yanın önceki tarihli markalarından 2011/95431 sayılı markasının davalı lehine müktesep hak karinesi oluşturabilmesi için aranılan kriterlerden, anılan markanın fiili anlamda kullanılmak suretiyle taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığını gösterir delillerin dosyada mevcut olmadığı, dolayısıyla mevcut durumda anılan kriter bakımından müktesep hakkın koşullarının oluştuğu yönünde bir değerlendirme yapılamadığı, davacı yanın itiraza mesnet markalarının 6/5 maddesi kapsamında tanınmış olduğu yönünde bir kanaate varılamadığı, davacı yanın 6/3 maddesi uyarınca “marines” markasını hazır deniz ürün ve mamullerinde uzun yıllardır markasal nitelikte kullanıldığı, ancak anılan ibarenin davacı lehine halihazırda tescilli olmasından ötürü 6/3 maddesi uyarınca ek koruma koşullarının oluşmayacağı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

. .
(35. sınıf) .
.
.
(29, 31, 35. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında 35. Sınıfta yer alan hizmetler ve yine 35.05 alt grubunda satışına özgülenen emtiaların tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında 35. Sınıfta yer alan hizmetler ile aynı ya da aynı türdeki hizmetleri kapsadığı, davacı yanın 2005/29015 sayılı markası kapsamında 35. Sınıf hizmetler yer almamakla birlikte mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa konu ettiği de kabul edildiğinden, 29 ve 31. Sınıf emtiaların satışına özgülenmiş 35. Sınıftaki satış hizmetleri bakımından bu taraf markaları arasında benzerlik düzeyinde bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu MarinGourmet maringurme ibareli başvurunun esasen “marin gourmet” kelimelerinden oluştuğu, “marin” kelimesinin mevcut yazım biçimiyle bir anlamı bulunmamakla birlikte İngilizce “marine” kelimesinin karşılığı olduğu, markadaki “gourmet” ibaresinin ise dilimize de “gurme” olarak yerleşmiş kelimenin İngilizce karşılığı olup ticaret hayatında bir ürünün daha kaliteli/ özenle seçilmiş/ nitelikli versiyonunun (özellikle de gıda, yiyecek içecek mal ve hizmetlerinde) tüketiciye sunulduğunu gösterir jenerik bir ibare olarak kullanılan olumlu bir pazarlama ibaresi olduğu, bu iki kelimenin dava konusu markada bir araya getirilmiş olmasının bütünsel algıda farklı bir sonuç ortaya koymadığı, marka içerisinde “maringourmet” ya da “maringurme” olarak yazılmış iki versiyonu açısından da ayırt ediciliği bulunan ve markanın esaslı unsurunu oluşturan yegane ibarenin “MARİN” kelimesi olduğu, “gourmet” ya da “gurme” ibaresinin yukarıda belirtilen anlamı itibariyle markasal ayırt edicilik anlamında bütüne bir katkısı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının “MARINES” ibaresini tek esas unsur olarak taşıyan, elips formunda mavi tonlarında logolarla yaratılmış markalarının yanı sıra “marine” ibaresi ile birlikte “sagun” ikincil ayırt edici unsurunu da içerir markası bulunduğu, “MARİNE” kelimesinin “denizci, deniz piyadesi, deniz ile ilgili” gibi anlamları bulunan İngilizce bir kelime olduğu, aynı zamanda, “marine etmek” şeklinde kullanılan genellikle et/balık/tavuk ürünlerinin pişirilmeye hazır hale getirilmesi için uygulanan bir işlem basamağı olarak da dilimizde bir anlamı mevcut olup bu haliyle de algılanabileceği, davacı markalarındaki şekil unsurlarının, bütüne olan etkisi zayıf olup tüketicinin davacı markalarını tanımlar ve üçüncü kişilere aktarırken “marines” ya da “marine” şeklinde markaları algılayacağı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının birebir hizmetleri kapsadıkları bir durumda, işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin önüne geçilmesi için işaretlerin görsel, işitsel ya da kavramsal unsurlarının bütünsel anlamda yarattığı algılar itibariyle somut bir biçimde birbirlerinden uzaklaşması gerektiği, halbuki somut olayda taraf markalarının ilk beş harflerinin birebir aynı dizilimde olduğu, dava konusu “MARİN” markası ile davacı yanın “marine” esas unsurunu içerir markası arasında yalnızca tek bir harf, “marines” esas unsurunu içerir markası ile ise iki harf farkın mevcut olduğu, bu harf farkının kelimenin son kısmında olmasından ötürü işaretlerin görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyli benzerlik teşkil etmeleri sonucunu doğuracağı gibi sonraki markaya da somut bir anlamsal farklılık sağlamadığı, böyle bir durumda karıştırılma ihtimali için aranılan her iki benzerlik halinin birlikte güçlü bir şekilde mevcut olmasından kaynaklı olarak, tüketicilerin taraf markaları arasında bir yanılgıya uğrama, hangi markanın hangi tarafa ait olduğu noktasında karışıklığa düşme ihtimallerinin meydana geleceği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “marine” esas ibareli markalar ile davalının “MarinGourmet maringurme” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının ”MarinGourmet maringurme” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, davacı yanın özellikle işlem dosyasında “MARINES” markalarının kullanımlarını gösterir çok sayıda delile yer verdiği, sunulan bu delillerden davacı yan markalarının özellikle deniz mahsulleri ürünlerinde uzun yıllardır aktif ve yoğun bir biçimde kullanıldığı anlaşılmakla birlikte salt aktif ticari faaliyet gösteren herhangi bir marka için sunulabilecek nitelikteki olağan kullanım delillerinden ibaret bu delilerin, davacı markalarının tanınmışlığı hususunda bir kanaate varılması için yeterli görülmediği, fatura ve ürün görsellerinin ötesinde tanınmışlığı destekler mahiyette yeterli delilin dosya içerisinde mevcut olmadığı, delillerin davacı yanın SMK 6/3 maddesi uyarınca “marines” markasını hazır deniz ürün ve mamullerinde uzun yıllardır markasal nitelikte kullandığı sonucunu doğuracağı ancak anılan ibarenin davacı lehine halihazırda tescilli olmasından ötürü 6/3 maddesi uyarınca ek koruma koşullarının oluşmayacağı, yine SMK 6/5 maddesi uyarınca davacı markasının tanınmış olduğunun ispatlanamadığı, davacı tarafça davalının kötü niyetle hareket ettiğine dair delil sunulamamış olduğu anlaşılmaktadır
Davalının müktesep hak iddiasının bulunduğu, dosya kapsamında davalı yanın önceki markalarının tescili kapsamındaki hizmetlerde kullanımlarını gösterir hiçbir delil bulunmadığı, başvuru sahibinin bu yöndeki kazanılmış hakkının varlığından bahsedilebilmesi için hakka dayanak teşkil eden önceki tarihli markasının uzun süre kullanılması, önceki marka ile sonraki markanın ayırt edici ve asıl unsurlarıyla tescil kapsamlarının aynı olması, sonraki tescili istenen markanın başkası adına tescilli bir marka ya da işarete yanaşılmaması ve son olarak marka sahibinin markasını yeni bir görünümle yeniden tescil ettirmek istemesi amacına uygun olarak önceki tarihli dayanak markasını uzun süredir kullanılıyor olması gerektiği, bu haliyle Yargıtay’ın güncel içtihatında aradığı şartların somut olayda meydana gelmediği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle iltibas ihtimali göz önüne alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-4071 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/135547 kod nolu “………………” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.505,10-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.378,00-TL
TOPLAM :2.505,10-TL