Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/233 E. 2021/439 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/233 Esas – 2021/439
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/233
KARAR NO : 2021/439
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafından “…” ibaresiyle TÜRKPATENT nezdinde marka başvurusunda bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından söz konusu başvuruya itirazda bulunulduğunu ancak yapılan itirazın reddi üzerine YİDK’ya yeniden itirazda bulunulduğunu, bu itirazın da YİDK tarafından verilen … sayılı karar neticesinde reddedildiğini bunun üzerine huzurdaki davayı açma zaruretinin oluştuğunu, müvekkili şirketin 2002 yılında kurulduğunu ve 2016 yılı itibariyle ülke geneline 106 eğitim noktası oluşturarak … markası adı altına faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkili şirketin ana markası olan ve kendi sınıfında uygun ibarelerle ve şekillerle türetip kullandıkları, bütün markalarında esas unsuru olan “…” ibaresinin, tek başına ve yardımcı unsurlarla neredeyse tüm sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkili şirketin, “…” ibaresini kullanarak oluşturduğu çok sayıdaki muhtelif markaları ile davalı tarafın tescili istenen “…” ibareli markası arasında hem markaların hem de hizmet ve mal sınıflarının aynı olması sebebiyle ayırt edicilik unsuru mevcut olmadığından karıştırılmaya müsait olup bu sebeple orta seviyedeki tüketici nezdinde iltibasa yol açacağını, davalı yanın sınırsız sayıda renk seçeneği olmasına karşın, müvekkili adına tescilli ve tanınmış … ibareli markalar ile özdeşleşen yeşil renk ve yaprak şekli unsuru kombinasyonunu kullanmasındaki amacın davalı yanın markasını müvekkili davacı yan markalarına benzeştirmek olduğunu, müvekkili şirketin, “…” ibaresini kullanarak sektöre uygun eklerle oluşturduğu farklı markalarla birlikte tanınmış ve seri markalarının bulunduğunu, davalı yana ait “…” markasının müvekkili markalarındaki esas unsur olan “…” ibaresinin sonunda yalnızca “k” harfi eklenmesiyle oluşturulduğunu, bu halde ortalama tüketici tarafından müvekkili şirketin markaları ile seri marka ilişkisi içerisinde olduğunun düşünülebileceğini dolayısıyla uyuşmazlık konusu YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresi üzerinde tescilde öncelik ilkesi gereğince koruma hakkına sahip olduğu ve bu kapsamda “…” ibaresini kullanarak yapılan marka başvurularına itiraz taleplerinin haklı olduğunu, müvekkili şirketin muhtelif markalarında esas unsur konumunda olan “…” ibaresi ile davalı tarafın tescili istenen “…” ibareli markası arasında işitsel,görsel ve anlamsal açıdan mevcut olan bu benzerliğin iltibasa yol açacağını, aynı şekilde müvekkili şirketin “…” ibareli markaları ile tanınmış olduğu ve ayrıca tanınmış marka tescilinin bulunduğunu, davalının “…” ibareli marka başvurusunun müvekkilinin tanınmışlığı çerçevesinde tescilinin engellenebileceğini, tüm bu sebepler neticesinde davalı tarafın 2017/42738 sayılı marka tescil başvurusunun, müvekkili şirkete ait muhtelif markalarıyla ayırt edicilik adına hiçbir kaygı güdülmeden yapıldığı ve tamamen aynı oldukları gerekçesiyle açıkça kötüniyetli olduğunu, iddialarına konu ederek, davalarının kabulü, TÜRKPATENT YİDK’nın vermiş olduğu … sayılı kararın iptaline, davalı yana ait 2017/42738 sayılı marka tescil başvurusunun iptaline, tescil edildi ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 2015 yılında kurulduğu günden bu yana, şirket ünvanı ve logosunu bir kez bile değiştirmediğini, uzun yıllardır plastik ve ambalaj gibi maddeler için geri dönüşüm hizmeti verdiğini, müvekkili şirketin kuruluş aşamasından bu güne hiçbir değişikliğe uğramadan kullandığı “…” ibaresinin şirket kurucusunun kızının adı olan “ … Kobaklar” ibaresinin esinlenilerek unvan ve marka olarak seçildiğini, dolayısıyla 3 yıldır aralıksız ve istikrarlı biçimde kullanılan “…” ibaresinin müvekkili şirket ile bütünlenmiş olduğunu, bu sebeple TÜRKPATENT nezdinde aynı ibare ile bir marka başvurusu yapıldığını, kurum tarafından yapılan incelemeler neticesinde de marka belgesi almaya hak kazanıldığını, müvekkili şirket adına “…” ibaresiyle yapılan marka başvurusu ile davacı şirket adına tescilli “…” ibareli markalar arasında ne fonetik ne görsel ne de kavramsal açıdan herhangi bir ayniyet ya da benzerliğin bulunmadığını, davacı firmanın eğitim-öğretim hizmetlerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin ise geri dönüşüm ve ambalaj hizmetleri verdiğini dolayısıyla faaliyet konularında hiçbir benzerliğin bulunmadığını, markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekliliğinden bahisle; müvekkiline “…” ibareli markanın şekli unsurlarıyla birlikte bir bütün olarak bıraktığı izlenim neticesinde davacı tarafın “…” ibareli markalarından farklı ve ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu, bu hususun YİDK kararıyla da sabit olduğunu, davacı tarafın tanınmış ve seri marka olduklarına ve YİDK tarafından tesis edilen kararda bu hususların göz önünde bulundurulmadığına ilişkin iddialarının huzurdaki davada bir karşılığının bulunmadığını, müvekkil şirketin tescil ettirdiği marka ile davacı şirket markası arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, dolayısıyla kasti olarak benzerlikten yararlanma kaygısıyla hareket edilmemiş olduğunu, müvekkili şirktin “…” markasını tescil ettirmekte kötü niyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 25/06/2019 tarih ve 2018/134 E. 2019/310 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu ibarenin tescili isteminin, markaya sağlanan korumanın kapsamı ve sonuçlarının kül halinde göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapıldığında, birbirine bu denli yakınlaşmış (benzeyen) markaların, koruma kapsamındaki emtia bakımından da birbirlerinden farklılaşmadığı ve ayniyet düzeyinde benzer oldukları, 6769 sayılı SMK m.6/1 uyarınca, davacının itiraza ve davaya gerekçe olarak gösterdiği markalar karşısında, tescil edilen tüm emtialar bakımından iltibasa sebebiyet verebileceği, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yaratmadığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olduğu, davacı yanın “…” esas unsurlu markalarının eğitim – öğretim sektöründeki bilinirliğinin sonuç açısından bir önemi bulunmamakla birlikte iltibas ihtimalini kuvvetlendirici bir unsur olarak göz önünde bulundurulabileceği, ancak 6/5 maddesini şartlarının somut uyuşmazlıkta oluştuğuna ya da oluşabileceği dair herhangi bir delil dosya kapsamında tespit edilemediğinden 6/5 şartlarının oluşmadığı, kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, … sayılı YİDK kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı … + Şekil ibareli markanın tescilli olduğu 16. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 22/04/2021 tarih ve 2019/1408 E. 2021/606 K K. sayılı ilamıyla;
”Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”Davalı şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 25/06/2019 gün ve 2018/134 E. 2019/310 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA; dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/233 E. sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun davalı şirket adına TÜRKPATENT nezdinde 09.05.2017 tarihinde 2017/42738 sayısı ile gerçekleştirildiği, söz konusu başvurunun 277 numaralı bültende 29.05.2017 tarihinde yayınlandığı, bunun üzerine davalı yan lehine yapılan ilana, davacı yanca “…” ibaresini esas unsur olarak içerir muhtelif markalar gerekçe gösterilmek suretiyle, süresi içinde itiraz edildiği, itirazın reddi kararına karşı tekrar yapılan itiraz neticesinde de itirazların TÜRKPATENT YİDK’ nın 07.03.2018 tarih ve … sayılı kararı ile; “ 2017/42738 başvuru numaralı “” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Marklar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun, 2002 32050, 2004 29747, 2005 07283, 2010 28470 …ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ıncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itirazın incelenmesi neticesinde, başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen markalar, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından ve diğer iddialar da haklı ve yerinde görülmediğinden iş bu itirazın da reddi gerekmiştir. “ şeklinde karar tesis edildiği ve YİDK kararının davacı şirkete 09.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 20.04.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 6769 sayılı 6. madde gereğince yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi uyarınca, Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iltibas olduğuna karar verilecektir.
Görüleceği üzere markayı oluşturan ibareler arasındaki iltibas değerlendirmesi tamamen emtialardan bağımsız olarak yapılabilecek bir değerlendirme değildir. Bir başka anlatımla salt emtiaların benzer olması ve markaların ilişkili görülmesi iltibas olduğunu söylemek için yeterli olmayabilir. Markaların tescilli oldukları sınıflar veya hizmetler farklılaştıkça markalar arasındaki benzerliklerin iltibasa mahal vermeyeceğini söylemek mümkündür. Bir başka anlatımla markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin farklılaşması neticesinde markayı oluşturan ibarelerin benzerliğine rağmen iltibas tehlikesi azalmakta ve eski-yeni marka arasında çok büyük farklar aramaya da gerek kalmamaktadır.
“Karıştırılma olasılığı, davanın tüm koşulları dikkate alınarak geniş çaplı olarak değerlendirilmelidir. Karıştırılma olasılığı ilişkili faktörler arasında bazı karşılıklı bağlılıklar olması ve özellikle markalar ve mal ve hizmetler arasında benzerlik olması anlamına gelir. Buna bağlı olarak, mal ve hizmetlerin düşük dereceli benzerliği, markaların yüksek benzerliği ile karşılanabilir; tersi de doğrudur. Ayrıca, önceki markanın daha yüksek ayırt ediciliği olması, karıştırılma riskini artırır. Yüksek ayırt edici karakteri olan markalar, ya kendi başlarına ya da piyasadaki itibarları nedeniyle, daha düşük ayırt edici karakteri olan markalardan daha geniş bir korumadan yararlanırlar. C-39/97 Canon Kabushiki Kaisha v Metro Goldwyn Mayer Inc. (‘Canon’) [1998])”
6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi yukarıda da belirtildiği üzere emtiaların aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulunu getirmiştir. Bu hüküm çerçevesinde karşılaştırılan markalar için “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer” olmasını aramamış, markaların “benzer” olması yeterli görülmüştür.
Bu meyanda; halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi 6/1 anlamında benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olacaktır. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi bir uzman ya da normalin altı veya üstünde dikkat ve gözlem yeteneğine sahip olan kişi değil, markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. (ABM’nin LIDL Belgium/Colruyt Kararı, bkz. EuGH GRUR 2007, 69 par. 78)
İltibas ihtimalinde mal veya hizmetin hitap ettiği tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Ancak bu mahiyetteki bir tüketicinin de birbirine yakın olan, benzer esas unsurları içeren işaretler konusunda tereddüt yaşayabileceği ve iltibas ihtimaline düşebileceği değerlendirilmektedir.
Yargıtay, markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinde bazı kriterler getirmiştir.
Buna göre markalar arasındaki benzerlik incelenirken; markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik, çağrıştırma, bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman, kriterleri ele alınmalıdır.
6769 sayılı SMK m.6/5 maddesi “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir.” hükmünü amirdir.
6769 sayılı SMK m.6/5maddesi anlamındaki korumadan yararlanılabilmesi ve markanın farklı mal ve hizmetler yönünden de korunabilmesi için; sonraki başvuru sahibi ile önceki marka sahibi arasında bağlantı olma ihtimali, önceki marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali, önceki marka hakkı sahibinin ününden ve marka değerinden haksız yarar sağlama, önceki markanın itibarına zarar verme, önceki markanın ayırt edici karakterini zedeleme, gibi unsurların bulunması aranmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/5 anlamında önceki markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması, tanınmış marka sahibinin ürettiği ürüne olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin de önceki marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyandırarak, satın almalarını sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusu olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, önceki marka sahibi ile sonraki markayı kullanacak olanların benzer tüketici kategorisine sahip olmaları ve benzer eğilimleri göstermeleri gerekmektedir. Yani önceki markayı kullananların, sonraki markayı da kullanacak olmaları ve bu markalar arasında bağlantı kurma ihtimallerinin olması gerekmektedir.
6769 sayılı SMK 6/9 maddesi anlamında markanın kötüniyetli olarak tescili bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmemiş olmasına rağmen Yargıtay 11 HD’nin yerleşik içtihatları neticesinde kötüniyetli tescilin Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde yazılı genel hüküm gereği bir hükümsüzlük sebebi sayılması gerektiği kabul edilmiştir. Kötüniyet kavramı, “Bilerek ve haksız bir avantaj kazanmak veya başkalarına zarar vermek amacıyla genel olarak kabul edilmiş ahlaki davranışların ve dürüst ticaret ilkelerinin dışında davranan kişinin durumu” olarak tanımlanabilir.
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir. (Bkz. Karasu, Rauf; Spekülasyon ve Engelleme Markları, FMR, 2008/3, s. 30 vd.)
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2017/42738 kod numaralı …+şekil ibareli marka başvuru kapsamının; 16. Sınıf: Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar olduğu anlaşılmıştır.
İtiraza mesnet davacı markalarının:
Davacı yan tarafından itiraza gerekçe olarak çok sayıda marka gösterilmiş olunmakla birlikte dava konusu markanın, tescil başvuru tarihi olduğu görülen 09.05.2017 tarihinden daha önceki tarihli olan ve yine başvuru kapsamındaki 16. Sınıf emtiaları içerir çok sayıda markası bulunduğu, bunlara örnek olarak T/02430 sayılı tanınmış ”… KOLEJİ Bir … Nesli Yetişiyor BAŞARI=…+şekil”, 2010/28470 sayılı ”… KOLEJİ Bir … Nesli Yetişiyor BAŞARI=…+şekil” markasının ( 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflar), 2012/06122 sayılı … KOLEJİ EĞİTİMDE Değişim Hareketi+şekil( 16 / 41. sınıflar ), 2013/32181 sayılı … İK+şekil (16 / 35 / 41 / 42. Sınıflar), 2014/107174 sayılı … yayınları ( 16 / 41. sınıflar ), 2015/09117 sayılı … YAYINLARI+şekil ( 16 / 40 / 41. sınıflar ), 2016/81221 sayılı … KOLEJLERİ ( 16 / 41 / 43. sınıflar ) şeklinde olduğu, tetkik edilmiştir.
Dava konusu marka başvuru kapsamında yer alan 16. sınıf: Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar malları ile; 2010/28470 sayılı marka tescil kapsamında yer alan; 16. Sınıf: Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler ( Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 2013/32181 sayılı marka tescil kapsamında yer alan; 16. Sınıf: 16. Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler ( Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 2015/09117 sayılı marka tescil kapsamında yer alan; 16. Sınıf: 16. Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler ( Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 2016/81221 sayılı marka tescil kapsamında yer alan; 16. Sınıf: Kağıt, karton (mukavva) ve bunlardan yapılmış ürünler ( Kırtasiye amaçlı ürünler hariç). Plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim ve öğretim malzemeleri (mobilyalar ve cihazlar hariç). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar emtialar yönünden benzer olup iltibas ihtimalinin ilk şartı olan emtia benzerliğinin yukarıda koyu renkli olarak belirtilen söz konusu emtialar açısından meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede yapılması gereken ikinci değerlendirme, markaları oluşturan ibarelerin birbirleri ile benzer olup olmadıklarıdır. Bununla birlikte markalar arasında gerçekleştirilecek olan benzerlik ve iltibas değerlendirmelerinin ilgili tüketici profilleri yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi ve markaların bütünsel anlamda bıraktığı izlenimin bir bütün olarak tespiti gerekmektedir.
Somut olayda taraf markaları kapsamında yer alan emtiaların birbirine bu denli yakınlaşmış olması göz önünde bulundurulduğunda markalar arasındaki iltibas tehlikesinin ortadan kaldırılabilmesi için markaları oluşturan şekil, sözcük veya sair unsurların birbirlerinden ciddi şekilde farklılaşmış olması gerekmektedir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta söz konusu farklılaşma kriterinin yerine getirilip getirilmediğinin tespiti açısından markaların hususiyetle görsel, anlamsal ve fonetik açıdan ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları bütünsel algının iltibasa sebebiyet verip vermeyeceği hususunun tartışılması gerekmektedir.
Sonuç olarak; yukarıda taraf markaların görsellerinin sunulduğu tablodan da görülebileceği üzere huzurdaki davada uyuşmazlığa konu olan ortak ibare “…” ibaresidir. Zira davacının, dava konusu markaya itiraz hususunda gerekçe olarak gösterdiği tüm markalarda ortak olarak “…” ibaresinin bulunduğu, yine davalı tarafın dava konusu “…” ibaresi markasını yaratırken de “…” ibaresinin tamamını içerecek şekilde markayı kombine ettiği tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusuna bakıldığında, markanın “…” ibaresinden “D” ve “Ğ” harflerinin büyük geriye kalan harflerin küçük harfler kullanılmak suretiyle meydana geldiği, “G” harfinin üzerinde yer alacak şekilde konumlandırılan yeşil renkli yaprak figürünün bulunduğunu, ayrıca ibarenin solunda/başlangıç kısmında yer alan beyaz çizgilerle bölünmüş halde küre şekilde yeşil renkli bir figürün yer aldığı görülmektedir.
Davacı tarafından itiraza gerekçe olarak gösterilen birtakım figüratif unsurları bulunduğu, yukarıda görsellerine yer verilen markalarında ve dayanak sair markalarında … ibaresinin her markada ön planda olduğu ve bu ibarenin etrafına sözcük ve şekil unsurlarının yerleştirildiği, markaların tamamında yeşil renklerin kullanıldığı ve de yaprak figürlerinin yer aldığı görülmektedir.
Bu bakımdan, dava konusu markanın davacı markalarından figüratif anlamdaki unsurlar açısından kısmen farklılaştığı görülmekte ise de özellikle sözcük unsurlarının “…” ve “…” şeklinde olması nedeniyle birbirine ciddi anlamda yakınlaştığı, yeşil renge bağlı bir çağrışım olduğu, dolayısıyla görsel anlamda işaretler arasında esas unsurları bakımından ciddi bir benzerlik bulunduğu değerlendirilmektedir.
Taraf markalarında aynı olarak yer alan “…” harflerinin diziliminin aynı olması, bu kelimenin -…- 2 heceli olduğu ve davalı markasındaki …. ibaresinin de davacının mesnet markaları gibi 2 heceli olduğu, kelimenin sonuna yerleştirilmiş K harfi nedeniyle farklılık oluştuğu, ancak bu farklılığın soldan sağa okunuş ilkesi ve kelimedeki vurgunun ilk hecede olması nedeniyle fonetik anlamda işaretlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına sebebiyet vermediği değerlendirilmektedir.
Taraf markalarında ortak ve esas unsur konumunda yer alan “…” sözcüğü; “İnsan etkinliklerinin dışında kendi kendini sürekli yeniden üreten ve değiştiren, canlı ve cansız maddelerden oluşan, doğal kaynakları sağlayan ortam” anlamına gelen dilimizde yaygın olarak bilinen ve kullanılan bir kelimedir.
Dava konusu “…” ibaresinin ise dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar dava konusu markanın “… …” isminden yaratıldığı ileri sürülmüş ise de tüketicinin “…” markasını gördüğünde bu şekilde bir çıkarımda bulunması ve markaya bu şekilde bir anlam yüklemesi mümkün görünmemektedir. Ayrıca dosyadaki bilgilerden davacı yana ait markalar arasında … KOLEJİ markasının da bulunduğu … şeklinde bir kullanımla karşı karşıya kalan bir tüketicinin özellikle 16. Sınıftaki emtialar yönünden … Koleji nin kısaltması olarak da yorumlayabileceği kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda taraf markaları arasında doğrudan kavramsal bir karşılaştırma yapılması mümkün görülmese de tüketicinin dava konusu markanın da “…” kökünden yaratılmış bir marka olduğu ve taraf markaları arasında idari ve ekonomik bir bağlantı olduğu yanılgısına düşmesi muhtemel görülmektedir.
Yukarıda ifade edilen görsel, anlamsal ve fonetik unsurların her biri aslında 556 s. KHK’ nın aradığı ve doktrinde kabul gören “markanın bir bütün olarak tüketicide bıraktığı genel intibaı” değerlendirmesine katkı yapan unsurlardır. Şöyle ki tüketiciler bir markayı duyduklarında veya okuduklarında standart düşünce yapısının bir gereği olarak algılarını birleştirmekte ve bu birleşim sonucu oluşan bütüne göre bir karar vermektedirler. Eğer oluşan bu bütün içerisinde tüketicinin aklında iki markanın birbiri ile ilişkili olduğu yönünde az da olsa bir ihtimal beliriyorsa ve önceki markaya güvenle mal ve hizmetlerin karıştırılma ihtimali doğuyorsa, markalar arası iltibasın veya en azından iltibas tehlikesinin kabulü zorunludur.
Sonuç olarak, taraf markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu ibarenin tescili isteminin, markaya sağlanan korumanın kapsamı ve sonuçlarının kül halinde göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapıldığında, birbirine bu denli yakınlaşmış (benzeyen) markaların, koruma kapsamındaki emtialar bakımından da birbirlerinden farklılaşmadığı ve ayniyet düzeyinde benzer oldukları anlaşıldığından; dava konusu “” ibaresinin, 6769 sayılı SMK m.6/1 uyarınca, davacının itiraza ve davaya gerekçe olarak gösterdiği markalar karşısında, tescil edilen tüm emtialar bakımından iltibasa sebebiyet verebileceği kabul edilmiştir.
Mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönün bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı markası ile başvuru konusu işaretin bütün olarak bıraktığı izlenimin benzer olduğu, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, başvurunun davalı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içerdiği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlamayacağı, farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olmadığı, her iki markanın ilk bakışta farklı işletmelere ait 2 farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanmayacağı, iki işaret arasındaki ayırt edilebilinen farklılıklar bulunmadığı, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında benzerlik bulunduğu ve farklılıkların marka ve işareti benzer olmaktan kurtarmadığı, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olduğu, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yaratmadığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olduğu; bu nedenle işin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığı doğabileceği, alıcının davacı tarafından sunulan malı/hizmeti, almayı /yararlanmayı düşündüğü ürün/hizmet zannedebileceği, hatta daha da yüksek bir ihtimaldir ki, bu nedenle, malların alıcısı yahut hizmetlerin yararlanıcısı durumundaki kişilerden iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlayabileceklerin, bu iki markanın aynı kişiye ait bulunduğunu sanmaları yahut da bu malları ve hizmetleri üreten işletmeler arasında idari- ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğunu düşüncesine kapılmaları ihtimalinin dahi yüksek seviyede bulunduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu markalar, başvuru kapsamındaki tüm emtialar bakımından 6/1 maddesi anlamında benzer görülmüş olup davacı yanın “…” esas unsurlu markalarının eğitim – öğretim sektöründeki bilinirliğinin sonuç açısından bir önemi bulunmamakla birlikte iltibas ihtimalini kuvvetlendirici bir unsur olarak göz önünde bulundurulabileceği, ancak 6/5 maddesini şartlarının somut uyuşmazlıkta oluştuğuna ya da oluşabileceği dair herhangi bir delil dosya kapsamında tespit edilemediğinden 6/5 şartlarının oluşmadığı kabul edilmiştir.
Davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıya ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, Yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli değildir. Davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. Kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilememiştir.
Tüm dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK nın 07/03/2018 tarih … sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli … sayılı … + Şekil ibareli markanın tescilli olduğu 16 sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.166,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021