Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/222 E. 2021/453 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/222
KARAR NO : 2021/453
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/03/2017
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkil şirketin 1889’da Almanya’da kurulduğunu, 1996’da … Group tarafından devralındığını, 1990 yılında, tüketiciler tarafından mükemmel olarak değerlendirilen … markalı mukoza ve yara dezenfektanını piyasaya çıkardığını, Dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olduğunu, …, …. markalı ürünleri bulunduğunu, dava konusu markanın yayınına itiraz ettiklerini, itirazın reddedildiğini, karara itirazın da dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, markaların ve malların aynı ve benzer olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek dava konusu YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; markalar arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığını, farklı mal ve hizmetleri kapsadığını, davacı markasının tanınmış olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu markanın 30.11.2017 tarihinde, …’e devredildiği, davacı vekilininde 18/06/2018 tarihli dilekçesi ile HMK 124 md gereğice davanın …’e yöneltilmesi talebiyle dilekçe sunduğu ve davalıya dava dilekçesi ekli usulüne uygun tebligat çıkartıldığı tebligatın davalıya tebliğ edidiği ancak davalının davaya herhangi bir beyanının olmadığı yapılan oturumlara katılmadığı ve kendini vekille temsil ettirmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 18/06/2019 tarih ve 2017/88 E. 2019/295 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davanın kısmen kabulü ile TPE YİDK nın 22/11/2016 tarih … sayılı kararının “dezekfektanlar antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar” yönünden iptaline, fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile davalı … adına tescilli … sayılı … ibareli markanın tescilli oluduğu 05. sınıfta “dezekfektanlar antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlükle ilgili fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili ve davalı … vekili ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 20/04/2021 tarih 2019/1550 E. 2021/570 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı Türkpatent vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili ve davalı … … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2019 tarih ve 2017/88 E.- 2019/295K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili ve davalı … … vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/222 E. sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; Davalılar … ve … tarafından … sayılı … ibareli markanın 05 sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde kullanmak üzere tescil başvurusunda bulunulduğu, başvurunun ilanına davacı şirket tarafından 2003/00769 sayılı marka mesnet gösterilmek üzere 556 sayılı KHK 8/1 md gereğince itiraz edildiği, itirazın Markalar Dairesince itirazın reddine karar verildiği verilen bu karara karşı davacı tarafından bu kez TPE YİDK’ya itiraz dilekçesi sunulduğu ve TPE YİDK’nın 22/11/2016 tarih … sayılı kararı ile “… başuvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 556 sayılı kHK 8’inci ve 7’inci maddeleri uyarnıca 2003/00769 sayılı ve “…” ibareli markaya dayanılarak ve kötü niyet gerekçesiyle reddedilmesi talebini içere itaraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, muterizin 2016-GE-55461 numaralı ve 11/02/2016 tarihli dilekçe ile iş bu başvurunun ilanına md. 8/1 gerekçesiyle itiraz ettiği, söz konusu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, bu ret kararın 71248886-2015/711000/E.2016-OE-95299 sayılı yazı ile kendisine tebliğ edildiği ve akabinde muterizin bahsi geçen itirazın reddi kararına da itiraz ettiği anlaşılmıştır. Başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddianın Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde yapılan yayına itiraz aşamasında ileri sürülmeyip ilk kez kurul nezdinde yapılan karara itiraz aşamasında ileri sürüldüğü tepit edildiğinden ve bu durum itiraz kapsamının genişletilmesi sonucunu doğurduğundan bahis geçen iddia dikkate alınmamıştır. Takiben, başvurunun md 7/1-(b) ve md. 8/1 gereğince reddedilmesi talebi incelenmiştir. 556 sayılı KHK’nın 7/1-(b) maddesi, aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemceycek kadar benzer markaların tescil edilemeyeceği hükmüne amirdir. Bir başvurunun bu madde çerçevesinde reddeddilebilmesi için; redde gerekçe olarak gösterilen markanın incelenne başvurudan önce tescil edilmiş olması ya da tescil başvurusunun yapılmış olması, markaların eşya listeleride yer alan mal/hizmetlerin aynı veya aynı türdeki mal/hizmetler olması, markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekmektedir. Yapılan incelemede bu unsurlardan birinin bulunmaması durumunda başvuru 7/1(b) maddesi kapsamında reddedilemez. Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma olasılığını ortaya çıkartır. Karıştırılma ihtimali incelemesinde mal/hizmet benzerliği, işaret benzerliği, benzerliğe gerekçe olarak gösterilen markanın ayırt edici gücü ve hedef tüketici kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyi ele alınır. Bu unsurlardan birinin zayıf olması diğer unsurların güçlü olması ile telafi edilebilir. Örneğin markalar arasında işaret benzerliği zayıf ise yüksek dereceli mal/hizmet benzerliği ve benzerliğe gerekçe olarak gösterilen markanın ayırt edici gücünün yüksek olması durumunda markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunabilir. Öte yandan markalar arasında işaret benzerliğinin bulunmaması ya da mal/hizmet benzeliğinin bulunmaması durumunda, diğer unsuralrı inelemeye gerek duyulmaksızın markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığına karar verilir. Ayrıca markalar arasındaki işaret benzerliiği değerlendirilirken markaların ihtiva ettiği ibare veya şekil unsurlarının ayrıştırılarak tek tek ele alınması yerine bütün olarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Yapılan inceleme neticesinde; mezkur markaların kapsamlarındaki malların aynı ya da aynı tür olamdığı gibi benzer de olmadığı anlaşıldığından bahsi geçen itirazın reddi gerekmiştir. ” gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı Şirket’e 09/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 08/03/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 556 sayılı KHK 7/1-b, 8/1-b ve 35 maddeleri kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu TPE tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 7/1-b maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, TPE ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz edilmesi durumunda, başvuru konusu işaretin tescil edilemeyeceği hükme bağlanmış olup; 8/1-b anlamında bir tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için, markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir işaretin tescilli marka ile arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa o işaret tescilli markanın benzeridir sonucuna varılabilir. Karıştırmada halkın istediği, arzu ettiği malı/hizmeti alacağı yerde gerek şekil, gerek yazılış ve gerekse ambalaj mdaki/tamtımındaki benzerlikler sebebiyle gözde veya kulakta yanılma sonucu başka bir malı/hizmeti alması söz konusudur. Bunun haricinde halk, iki marka arasında herhangi bir şekilde bağlantı kuruyorsa karıştırma yine vardır. Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının tespitinde; markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, markaların birbirini çağrıştırma durumu, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın/hizmetin değeri ve alıcının bu malı/hizmeti almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları dikkate alınmalı ve marka bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bütün olarak değerlendirme yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır. Kısaca iltibas tehlikesi, eski ve yeni markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak tespit edilir.
556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca, başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazları Türk Patent Enstitüsü’nce nihai olarak reddedilen kişilerin aynı KHK’nin 53. maddesine göre kesinleşen kararın bildirim tarihinden itibaren iki aylık süre içerisinde yetkili mahkemede dava açma hakları bulunmaktadır. 556 sayılı KHK’nin açıklanan hükümleri itibariyle tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığını iddia eden ilgili kişilerin itiraz yoluyla Enstitü nezdinde, itirazın reddi halinde ise yetkili mahkemede marka başvurusunun reddedilmesini istemek hakları bulunmasına karşın, aynı KHK’nin 42. maddesinde markanın hükümsüzlük sebepleri sınırlı olarak sayılırken KHK’nin 35/1. fıkrasında itiraz sebebi olarak belirtilen “başvurunun kötü niyetle yapıldığı” iddiasına yer verilmemiştir.
MK’nın 2. maddesi uyarınca hukuk düzeninin kötü niyeti koruması mümkün olmayıp, bu durumun KHK’nin 42. maddesinde sayılmamış olması halinde dahi kötüniyetin bir tescil engeli oluşturduğu hususunun göz önüne alınması zorunludur. Nitekim, bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de uygun düşmektedir.
Tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması halinin 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olmasına karşın başlı başına bir hükümsüzlük nedeni sayılması hususunda öğretide de görüş birliği mevcuttur. ( Bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt II, s.158, Ankara 1998, Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.452, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, Hamdi Yasaman ve ark. Marka Hukuku, Cilt II. s.878-879, İstanbul 2004 ).
556 sayılı KHK’nin 35/1. maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nin amacına uygundur. Çünkü, KHK’nin 35/1. ve 42/1-a maddelerindeki düzenlemeler de, esasen, MK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nın 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nin ruhuna da uygundur.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … kod numaralı … ibareli markanın 05 sınıfta yer alan “05 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler,/tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri. Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar” yönünden tescil başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet 2003/00769 kod nolu … ibareli markanın 03 sınıfta yer alan “03 Antimicrobial body wash lotions for non-medical purposes; antimicrobial body wash lotions for medical purposes.” yönünden tescilli olduğu, Davacıya ait 131471 kod nolu … ibareli markanın 05 sınıfta yer alan “05 Dermatikler, yaraları iyileştirici maddeler, dezenfeksiyon maddeleri, terapötik ve/veya profilaktik etkili antiseptiklertıbbi maksatlara mahsus terapötik ve /veya profilaktik etkili kimyasal müstahsallar, sağlık bakımına mahsus kimyasal müstahsallar.” yönünden tescilli olduğu, Davacıya ait 99 017569 kod nolu … ibareli markanın 10 sınıfta yer alan “10 İnsan vücuduna sağlıkla ilgili ürünleri zerk etmek veya tatbik etmek amaçlı mekanizmalarla (elle çalışan), donanımlı, farmasötik ve sağlık amaçlı ürünler için kaplar (metalden olanlar da dahil). İnsan vücuduna kozmetik veya hijyenik ürünleri zerk etmek veya tatbik etmek amaçalı mekanizmalarla (elle çalışan) donanımlı, kozmetik veya hijyenik amaçlı ürünler için kaplar (metalden olanlar da dahil).” yönünden tescilli olduğu, Davacıya ait 2007/30789 kod nolu … ibareli markanın 03 ve 05 sınıfta yer alan “03 Soaps; perfumery, essential oils, cosmetics, hair lotions, dentifrices; mouth and teeth cleaning, treating and/or disinfecting products (not for medical purposes, included in this class); products for cleaning, treating and/or disinfecting artificial teeth (not for medical purposes, included in this class). 05 Mouth and teeth cleaning, treating and/or disinfecting products (for medical purposes, included in this class); products for cleaning, treating and/or disinfecting artificial teeth (for medical purposes, included in this class); pharmaceutical, veterinary and sanitary preparations; dietetic substances adapted for medical use, baby food; plasters, dressing materials; dental filling material and dental impression compounds; disinfectants; vermin destroying preparations; fungicides, herbicides.” yönünden tescilli olduğu, tetkik edilmiştir.
Dava konusu malların çoğu ya uzmanlar ya da konuya ilgileri nedeniyle dikkat düzeyi yüksek olan kişilere yöneliktir. (İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar) Dolayısıyla bu mallar, gıda ürünleri gibi düşünmeden hızlı şekilde alınan mallar olmayıp dikkat düzeyi yüksek bir tüketici kitlesine hitap etmektedir.Dava konusu malların bir kısmı ise, belirli bir ön araştırma gerektirse de, uzmanlık gerektirmeyen mallardır. (İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular). özel bir dikkat gerektiren mallar olup bu dikkat ortalama dikkat düzeyinin üstündedir.
Dava konusu malların bir kısmı ise, belirli bir ön araştırma gerektirse de, uzmanlık gerektirmeyen mallardır. (İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular). Yine de özel bir dikkat gerektiren mallar olup bu dikkat ortalama dikkat düzeyinin üstündedir.
Dolayısıyla, 5. Sınıftaki malların tamamı, dikkat düzeyi yüksek bir kitleye ilişkindir.
Dava konusu 05.01’de yer alan mallar,
 sağlık yetkililerinin izin verdiği endüstriyel kuruluşlarda üretilen ve saklama ve dağıtımı ile ilgili sorumlulukların ecza deposu ve eczacının sorumluluğunda olduğu, bileşimi önceden saptanmış ve insanda hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaç ürünleridir. Bu ilaç ürünleri insan sağlığı açısından güvenli ve doğru kullanımını sağlamak için Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılır ve müstahzarların prospektüs ve etiketlerinde kullanılma amacı ve şeklini içerir. Ayrıca, ambalajları içerisinde kısa ürün bilgisi ve kullanma talimatını içerirler. Diğer bir deyişle ilaç, hastalıkta korunma, teşhis, tedavi veya vücudun herhangi bir fonksiyonunu düzenlemek, düzeltmek, değiştirmek veya vücudun genel sağlık durumunu korumak amacıyla insanda kullanılan kimyasal, bitkisel veya biyolojik kaynaklı maddelerle hazırlanan ve 1262 sayılı Kanun uyarınca Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış preparatları tanımlamaktadır. Özellikle bu gruplarda yer alan mallar, uzmanlık gerektiren ve konunun uzmanı kişileri ilgilendiren, doğası, kullanım amacı, dağıtım kanalları, üreticileri ve kullanım şekilleri tamamen farklı olan mallardır. Ayrıca, birbirini tamamlayan veya rekabet halinde olan mallar da değillerdir.
Marka adları oluşturulurken, özellikle sağlık sektöründe, tedavi amacı güdülen problemi çağrıştıracak bir terimden türemiş ibarelerin kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, tablet veya şuruplarda etken maddenin veya harici olarak sürülen pomad gibi ürünlerde hangi hastalığa yönelikse, o hastalığın birkaç harfi kullanılarak oluşturulan ilaç isimleri sıklıkla karşılaşılan türden isimlerdir. Bu nedenle, markanın ayırt edici gücü ölçüsünde, mal ve hizmetlerin benzerliğinin de etkisi artar. Dolayısıyla, mallar arasındaki benzerliğin, karıştırılma olasılığına neden olup olmayacağının ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Özellikle 05.01, 05.02 ve 05.03’te yer alan malların ilgili tüketicisi ve malların niteliği dikkate alındığında, yukarıda açıklanan durumun bu mallar yönünden geçerli olmadığı görülmektedir. Yargıtay 11. H.D.’nin 2002/7864E., 2003/48K. sayılı kararında da, tüketici kitlesinin önemine değinmiş ve bilinçli kullanıcı grubu tarafından markaların karıştırılmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Sağlık hizmet sunucularının sistemleri üzerinde, hekimler tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumun duyurduğu ve tanımladığı şekilde oluşturulup … sistemine elektronik ortamda kaydedilerek elektronik reçete numarası verilmiş olan reçeteler e-reçete (elektronik reçete) olarak tanımlanmaktadır. Bilindiği üzere ülkemizde 01 Temmuz 2012 tarihinde fiilen uygulanmaya başlanan, reçetelerin elektronik ortamda oluşturulmasını hedefleyen “E-Reçete” uygulaması 15.01.2013 tarihi itibari ile zorunlu hale gelmiş ve halen uygulanmaktadır. Bu uygulama kapsamında hekimler tarafından elle yazılan reçeteler büyük oranda elektronik ortamda düzenlenir hale gelmiştir. Bu uygulama ile ilaçların yazım veya okuma hatası nedeniyle karıştırılması riski minimize edilmiştir.
Ayrıca, son kullanıcı olan hastalar da, konuya ilgileri nedeniyle, ortalama tüketici olarak değerlendirilemezler. Söz konusu tüketici, sağlık problemleri nedeniyle kullandığı/satın aldığı ilaç konusunda eğitim durumuna bakılmaksızın dikkatli olacaktır. Bu durum, Yargıtay ve ABAD kararlarında da belirtilmiştir:
Davacının 03. sınıftaki mallarında “tıbbi amaçlı” olanlar da bulunmaktadır. Söz konusu mallar, dava konusu markadaki 05.07 gruptakilerle ilişkilidir. Ancak, mal listesi yönünden ayniyet olmadığından, “556 Sayılı Khk’nın 7(1)(b) Ve 8(1)(b) Maddeleri Kapsamında Değerlendirme” başlığı altında belirtilen ilk şart olan “mal ve hizmetlerin aynı / aynı tür olması” şartının sağlanmadığı, bu nedenle marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gerek olmaksızın 556 sayılı KHK’nın 7(/1)(b) maddesi yönünden tescil engeli bulunmadığı anlaşılmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi yönünden yapılan incelemede;
Davacı markaları …, … kelime markası, dava konusu … marka ise karma markadır. Dava konusu markadaki şekil unsuru, sadece renklerle sağlanmış olup baskın nitelikli değildir.
Her ne kadar davacının 2003 00769 sayılı markasındaki I harfi ile dava konusu markadaki İ harfi farklı ise de, İngilizce kelimelerin İ harfi olmadığı dikkate alındığında, bu farkın genel izlenim yönünden bir etkisi olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, davacının markası ile dava konusu marka, genel izlenim yönünden benzerdir.
Söz konusu ilaçlar olduğunda dikkat düzeyinin çok yüksek olduğu ve ilaç isimlerinin etken maddelerle ilgili kısaltmalar içerdiği kabul edilmelidir. … etkin madde olarak kullanılan bir kimyasal olduğundan, markaların bu maddenin harflerini içerdiği açıkça görülmektedir. Daha önce de sözü edildiği gibi, ilaç markalarında etken maddenin adını çağrıştıracak ibareler seçilmesi yaygındır.
Hükümsüzlük talebine gerekçe yapılan 131471 ve 2007/30789 sayılı markaların kapsamlarının başvuruda bulunan 05/01,02,03,04,05 ürün grupları yönünden mal ve hizmet kapsamları aynı/aynı tür ise de, hitap ettiği tüketici kesminin dikkat düzeyinin yüksek olması ve ilaç etken madde adından türetilen markalar olması nedeniyle ortak unsur olan … ibaresinin …. etken madde olarak kullanılan bir kimyasal olması nedeniyle markaların bu etken maddenin harflerini içermesi nedeniyle ortak unsurun kimsenin tekeline bırakılması mümkün olmayan bir ibare olması nedeniyle markaların sahip oldukları farklılıkların ilgili tüketici kesiminin niteliği göz önüne alındığında yeterli olduğu, bu bağlamda markaların görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik açısından ilgili tüketici kitlesi olan doktor ve eczacılar nezdinde iltibas tehlikesini ortadan kaldırdığı, dava konusu markalar yönünden bir iltibas ihtimalinin bulunmadığı, etken madde adından türetilen markalarda etken madde adında eklenen küçük farklılıklar oluşturularak markalar türetilebileceğinden ”…” köküne eklenen eklerle markalar farklılaşmış olduğundan benzerlik ve karıştırma riskinin oluşmadığı kabul edilmiştir.
05. Sınıftaki mallar bir şekilde birbiri ile ilişkili gibi görünse de, ilgili tüketicisi dikkat düzeyi çok yüksek bir kitle olduğu için, gıda ürünlerinde yapılan geniş değerlendirmeler bu mallar için geçerli değildir.
Ancak bu durum ilacın türüne göre de değişebilir. Örnek olarak tehlikeli hastalıklara yönelik ilaçlarda ilgi ve dikkat yüksek olurken, sıradan bir ağrı kesicide markaya ilgi ve dikkat azalmaktadır. Aynı şekilde, bitkisel ilaçlarda da tüketici daha çok ilacın içindekilerle ilgilenmekte, markaya olan dikkati azalabilmektedir.
Bu nedenle, huzurdaki davada dikkat edilmesi gereken halihazırda davacı markasının bir ilaç markası olarak örneğinin mevcut olup olmaması değil, tescil kapsamında bulunan mallar yönünden kullanım hakkına sahip olmasıdır. Dolayısıyla, benzer marka işaretleri söz konusu olduğunda, dikkat düzeyinin yüksekliğinin karıştırılma olasılığını ortadan kaldıracağı doğrudan söylenemez.
Davacının markası ile dava konusu markanın yüksek benzerliği ve bir grup “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar” malın benzerliği dikkate alındığında, taraf markaları birbirinin serisi iki marka olarak algılanabilecek ve taraf markalarının sahipleri arasında ilişki kurulabilecektir. Bu nedenle, markalar arasındaki farkı anlayan tüketici için bile, marka sahiplerini ilişkilendirme olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca, bazı mal ve hizmetlerin ilgili tüketicisinin dikkat düzeyinin ortalamanın üstünde olması da bu durumu değiştirmemektedir. Çünkü tüketicinin dikkat düzeyinin yüksek olması, markaların karıştırılmayacağı anlamı taşımamaktadır:
Ancak söz konusu karıştırılma olasılığı, 5. Sınıfın “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar” diğer mallarına genişletilecek bir durum değildir.
Davacının markası ile dava konusu marka arasında, 05.07 gruptaki mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma olasılığı bulunduğu, diğer mallar yönünden ise olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıya ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli değildir. Davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. Kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilememiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
TPE YİDK nın 22/11/2016 tarih … sayılı kararının “dezekfektanlar antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar” yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine,
2-Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile
Davalı … adına tescilli … sayılı … ibareli markanın tescilli oludğu 05 sınıfta “dezekfektanlar antiseptikler (mikrop öldürücüler) tıbbi amaçlı deterjanlar” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine
Hükümsüzlükle ilgili fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi nedeniyle, davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.545,40-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları göz önünde bulundurularak takdiren 1.909,05-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı TÜRKPATENT’in yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 297,70-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları göz önünde bulundurularak takdiren 74,42-TL’sinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı TÜRKPATENT üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı …’un yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 165,70-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları göz önünde bulundurularak takdiren 41,42-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
8-Diğer davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/MASRAF DÖKÜMÜ
İlk masraf : 67,40-TL
Gider Avansı :2.478,00-TL
TOPLAM :2.545,40-TL

TÜRKPATENT / MASRAF DÖKÜMÜ
İstinaf K. Yoluna Başvurma Harcı :121,30-TL
İstinaf Karar Harcı : 44,40-TL
Gider Avansı :114,00-TL
TOPLAM :297,70-TL

… / MASRAF DÖKÜMÜ
İstinaf K. Yoluna Başvurma Harcı :121,30-TL
İstinaf Karar Harcı : 44,40-TL
TOPLAM :165,70-TL