Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/221 E. 2021/436 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/221 Esas – 2021/436
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/221
KARAR NO : 2021/436

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı şirketin 2017/04979 numaralı başvurusuna yaptıkları itirazların … sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu, davaya dayanak yapılan …’li tanınmış markaları ile itiraz edilen … ESANS markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, … ibaresindeki “EKS” ekinin müvekkili şirketin markasını farklılaştırmadığını, davalı şirketin dava konusu markasında … ibaresi yanında kullanılan şekil unsurunun da müvekkilinin markalarındaki şekil unsuru ile iltibas yarattığını, dava konusu markanın 3 ve 35. sınıfta kullanılmasının müvekkilinin … markasından haksız yarar elde edeceğini, markanın ayırt ediciliğini zayıflatacağını, müvekkilinin pek çok …’li markalarının serisi içine sızarak müvekkili ile idari-ekonomik bağ oluşturacağını, müvekkilinin tanınmış … markasının özel/02114 numara ile sicile kayıtlı olduğunu, davalı Kurum’un bizzat verdiği tanınmışlık kararını kendisinin tanımayarak hukuki istikrarı zedelediğini, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptaline ve … numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1975 yılında şahıs firması olarak faaliyete başladığını, 1995 yılından beri limited şirket olarak piyasada varlığını devam ettirdiğini, müvekkilinin şahıs firması olarak faaliyete başladığı 1975 yılından 1995 yılına kadar … ibaresini ticaret unvanı olarak 1995 yılından beri de şirket unvanı olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin … ibaresini aynı zamanda ürünler üzerinde de kullanarak markalaştırdığını, müvekkilinin uzun yıllardır kullandığı … ESANS markasının tescili için başvurduğunu, markanın hali hazırda 2007/28975 tescil no ile müvekkili lehine tescilli olduğunu, müvekkilinin Fransız menşeili … Grup’tan ithal ettiği koku esanslarını, parfüm, deterjan, kozmetik ürünü vs. haline getirerek pazarladığını, … Grup’un internet adresi (www…..com) ve bu şirkete ait promosyon ürünler de incelendiğinde söz konusu şirketin … markası için kullandığı hakim rengin yeşil olduğunu sektörel olarak bakıldığında ürünlerin (esansların) doğal olarak bitkilerden elde edilmesi sebebiyle bu konuda faaliyet gösteren firmaların çok büyük bir kısmının yeşil rengi ve çiçek yaprak figürlerini markalarında kullandıklarını, müvekkilinin de uzun süredir distribütörlüğünü yaptığı şirketin hakim rengi olan ve bitkiden elde edildiğini gösteren yeşil rengini markasında kullanmayı tercih ettiğini, dava konusu markasının daha önce tescilli olan 2007/28975 nolu markasının serisi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin 40 yılı aşkın süredir kullandığı ve 2007 yılında da tescil ettirdiği … markasının tanıtımı için ciddi bir emek ve sermaye harcadığını, müvekkilinin … Bankası’nın … markasından haksız kazanç sağlamakta olduğu iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu ve bu iddiaların kötü niyetli olduğunu, davaya konu markalar arasında iltibas yaratacak bir benzerliğin mevcut olmadığını, müvekkilinin satışını yaptığı esansın, hammadde olarak düşünülebileceğini, müvekkili bu ürünleri kendisi işleyip satışa çıkarsa bile tüketicinin raflarda davacı … Bankasının ve müvekkilinin ürünlerini yan yana göremeyeceklerini, keza finans sektöründeki davacı markanın rafta tüketiciye sunulabilecek bir ürününün, hizmetinin olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; davaya konu başvuru markasının kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir kombinasyona sahip olduğunu, ibarenin başında, kelime unsuru ile aynı boyda özgün bir logonun yer aldığını, markanın başında yer alan bu logonun markada ilk dikkat çeken unsur olduğunu, markadaki kullanımı ve konumlandırılışı dikkate alındığında markaya ayırt edicilik katan bu şekil unsurlarının göz ardı edilemeyeceğini, markada kullanılan şekil unsurunun markanın genel görünümünü doğrudan değiştirdiğini, söz konusu logonun özgün nitelikte olduğunu, davacı markalarında kullanılan standart dört yapraklı yonca görselinden tamamen farklı olduğunu, davalı markasında, davacı markasında kullanılmayan kelime ve unsurlara esas unsur olarak yer verildiğini, bu durumların markaları birbirinden ayırdığını, bütünsel açıdan yapılacak değerlendirmede benzerlik ve iltibas ihtimalinin olmadığını, tescil kapsamları ve iki marka arasındaki belirgin farklar karşısında tüketicilerin iki farklı marka karşısında olduklarının farkına varabileceklerini, mevcut farklar karşısında markaların birbirinin serisi olarak algılanmayacağını, aralarında benzerlik bulunmayan davalı markasının davacıya ait markalara zarar vermeyeceğini ve sulandırmayacağını, SMK’nın 6’ncı maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediğini, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davacının tanınmışlık iddialarının ve buna dayalı ilişkilendirme iddialarının varsayımdan öteye geçmediğini, davacının kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 25/06/2019 tarih ve 2018/158 E. 2019/307 K. sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, dava konusu “…” ibaresinin her türlü mal veya hizmet için ayırt ediciliğinin zayıf olması da dikkate alındığında davacının ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında herhangi bir ilişkilendirilme durumunun söz konusu olmayacağı, davacının dayanak yaptığı ticaret unvanına dayalı olarak dava konusu marka bakımından bir tescil engeli bulunmadığı kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 20/04/2021 tarih 2019/1692 E. 2021/566 K. sayılı ilamıyla;
”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2019 tarih ve 2018/158E.- 2019/307K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/221 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı şirket tarafından 2017/04979 sayılı … ESANS+şekil ibareli markanın 03, 35. sınıflar için tescil talebinde bulunulduğu, söz konusu başvurunun yayımına davacı tarafından itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından muteriz davacının itirazlarının reddedildiği, verilen bu karara karşı muteriz, aynı gerekçelerle karara itiraz yoluna gitmiş olup TPE YİDK’nın 07.03.2018 tarih ve … sayılı karar ile “2017/04979 başvuru numaralı “… esans” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2015 111105 sayılı “…” ibareli T/02114 sayılı markalara dayalı olarak 6769 s. SMK’nın6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itirazın incelenmesi neticesinde, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından, itiraz gerekçesi markanın tanınmışlık düzeyinin de bu keyfiyeti değiştirmeyeceği ve de kötü niyet iddiasının mesnetsiz olduğu kanaatine varıldığından iş bu itirazın da reddi gerekmiştir.” gerekçeleriyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı Şirket’e 09/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 04/05/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından 6769 sayılı SMK 6. maddesi kapsamında yapılan tüm itirazların reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nin 6/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş ve tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali var ise ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, eski marka sahibinin itirazı üzerine yeni marka tescil olunamaz.
6769 sayılı SMK m. 6/4 düzenlemesi “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” Aynı SMK’nın 6/5 maddesi “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir.” biçimindedir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2017/04979 kod nolu … ESANS+ŞEKİL ibareli markanın 03 ve 35 sınıfta yer alan “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden tescil başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Başvuru sahibi davalı şirketin davaya dayanak gösterdiği önceki tarihli 2007/28975 kod nolu … ESANS ibareli markanın 03 sınıfta yer alan “MarkasıAğartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b.için ).” yönünden tescilli olduğu, davacıya ait marka işlem dosyası kapsamında dayanılan T/02114 (2015/111105) sayılı …+Şekil ibareli markanın “01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45 sınıfın tamamı yönünden tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davaya dayanak davacıya ait diğer markaların ise;
Davacıya ait 2000/10404 kod nolu …+ Şekil ibareli markanın 09, 35, 36, 38 ve 42. sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu,
Davacıya ait 2016/30847 kod nolu … ibareli markanın 09, 16, 35, 36, 38, 41 sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu,
Davacıya ait 2016/30828 kod nolu … ibareli markanın 09, 16, 35, 36, 38, 41 sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu,
Davacıya ait 2005/45793 kod nolu …+ŞEKİL ibareli markanın 09, 35, 36, 42 sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu,
Davacıya ait 2000/14349 kod nolu … İŞLEMTE BANKACILIĞI+ŞEKİL ibareli markanın 35, 36, 38 ve 42. sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu
…. sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu,
tetkik edilmiştir.
Başvuru markası kapsamında yer alan 3. sınıftaki mallar, mekân temizliğinde veya kişisel temizlik (öz bakım) sırasında kullanılan temizlik malzemelerinden oluşmaktadır. Söz konusu mallar, her yaştan ve her kesimden tüketici grubuna hitap etmektedir. Ayrıca sabunlar, deterjanlar gibi örnekleyeceğimiz bu mallar, satış ve pazarlama yöntemleri yaygın, marketlerde, kozmetik ürünleri gibi ürünler de satan kişisel bakım mağazalarında karşılaşılabilen, doğrudan bu tür ihtiyaçların karşılanması için değil başka ihtiyaçların karşılanması için yapılan alışverişlerde anlık kararlarla, nasılsa yakın bir zamanda elindeki ürünün tükeneceği düşüncesiyle satın alma kararlarına konu olabilmektedir. Bu durumda başvuru markasındaki 3. sınıftaki mallar ile bu malların satış için bir araya getirilmesi bakımından ortalama seviyedeki tüketicilerin dikkate alınması gerekmektedir.
Dava konusu başvuruda yer alan 35. sınıftaki hizmetler arasında reklamcılık, pazarlama, iş yönetimi, ithalat-ihracat hizmetleri, açık artırmaların düzenlemesi gibi hizmetler yer almaktadır. Söz konusu hizmetler özel nitelikleri olan, doğrudan bazı meslek grupları ile ilgili olan (muhasebecilik gibi), iş dünyasının nitelikli gereksinimlerinin karşılanmasına yönelen hizmetlerdir. Bu nedenle bu hizmetler açısından dikkat düzeyi ortalama seviyedekilere nazaran daha yüksek olan bilinçli tüketicilerin dikkate alınması gerekmektedir. 35. son kapsamında yer alan mağazacılık hizmetleri ise hizmetin verilmesi için geçen aşamalar açısından bilinçli tüketici kesimine hitap ederken, hizmetten yararlanma süreci bakımından mağazacılık hizmetine konu olan malların çeşidine göre ortalama seviyedeki tüketiciye veya bilinçli tüketiciye hitap edebilecektir. Dava konusu başvuruda 35. son kapsamında 03. sınıftaki malların satışa sunulması için bir araya getirilmesi hizmeti söz konusu olduğundan somut uyuşmazlık açısından ortalama seviyedeki tüketici grubunun dikkate alınması gerekmektedir.
Başvuru markası kapsamında yer alan mal/hizmetler davacının itiraz aşamalarında dayanak gösterdiği 2015 111105 tescil numaralı markasının kapsamındaki mal/hizmetler ile aynı/benzerdir. Davacının dava aşamasında dayanak yaptığı markalarından 2016 30847, 2016 30828, 2005 45793, 2000 14349, 2016 23125, 2005 50721, 2005 50717, 2005 50718, 2005 50719, 2005 50720, 2004 20085, 2012 102366 tescil numaralı markaları kapsamında bulunan 35. sınıftaki (mağazacılık hariç) hizmetler bakımından aynı/benzerdir.
“…” sözcüğü; “güvence” anlamına gelip Türkçe olması nedeniyle sadece dikkat seviyesi yüksek olan tüketicilerce değil orta seviyedeki tüketicilerce de anlamı bilinen bir sözcüktür. Ayrıca, sözcük içerdiği anlam da dikkate alındığında herkesin kullanımına konu ve açık olan bir ibaredir. Sözcüğün içerdiği anlam nedeniyle sınır olmaksızın pek çok alanda, pek çok konu için kullanılması mümkündür. Zira bir malın/hizmetin güvenceli olması veya bu yönde beklentinin olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla “…” ibaresinin mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin tüm mal ve hizmet sınıfları için “güvence verme” biçiminde bir algıya sebep olması nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ön kabulü gerekmektedir.
Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır.
Düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmaz.
Ancak, şu durumlarda karıştırılma ihtimali olabilir:
-Diğer bileşenler daha düşük (ya da eşit derecede düşük) seviyede ayırt ediciliğe sahiptir veya belirgin olmayan görsel etkiye sahiptir ve markaların genel izlenimi benzerdir.
veya
-Markaların genel izlenimi son derece benzer ya da aynıdır.
Bu kapsamda, markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığı belirlenirken, daha önce tescil edilmiş olan markanın ayırt edici gücü göz önüne alınır; bu etki zayıf ise, tescili istenen ikinci markada ufak bazı değişikliklerin yapılması yeterlidir. Şu halde, kural olarak, bir tanıtma işaretinin ayırt edici gücü ne kadar fazla ise, ona sağlanan koruma da o kadar kapsamlı ve geniş olacaktır. Bu çerçevede, bir ürünü belirtmek için zorunlu olan sözcükler (tanıtma işaretleri), jenerik sözcükler ve tasviri sözcükler, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname anlamında ayırt edici bir niteliğe sahip olmadıklarından marka olarak tescil edilemezler. Fakat bunları çağrıştıran sözcüklerin marka olarak tescil edilmesi mümkün olabilir. Ancak, böyle “zayıf” bir marka seçen ya da markası zaman içinde zayıflayan kimse bunun sonuçlarına da katlanmak, yani o markanın, normalde iltibas teşkil edebilecek benzerlerinin başkası tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorundadır.
Davalı şirket markası, yeşil renkte, büyük harflerle yazılmış “…” ile hemen altında farklı bir yeşil tonla, dikkat çekiciliği son derece düşük olan “esans” sözcüklerinin yanı sıra sözcük unsurlarında kullanılan yeşil renk tonları ile oluşturulmuş bir çeşit yaprak demeti biçimindeki şekil unsurlarından oluşmaktadır. Başvuru markasındaki şekil unsuru ön plandaki … sözcük unsuru ile yakın büyüklükte olmakla birlikte görsel açıdan … ibaresi kadar ön plana çıkarılmamıştır.
Davacı markaları, davacının iddialarında da belirtildiği gibi … sözcük unsurunun ön planda olduğu markalardan oluşmaktadır.
Taraf markalarındaki sözcük unsurlarının birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Her ne kadar başvuru markasının … ibaresinden türetilmiş olduğu iddia edilmişse de gerek ortalama seviyedeki tüketiciler gerek bilinçli tüketiciler tarafından başvuru markasındaki “teks” ibaresi, markanın “tekstil” ile ilişkilendirilmesine yönelik bir algı oluşturacak niteliktedir. Ayrıca “…” ibaresinin mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin tüm mal ve hizmet sınıfları için ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ön kabulü ile karşılaştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu durum da dikkate alındığında markaların sözcük unsurları bakımından birbirlerine benzerliğinden söz edilmesinin mümkün değildir.
Davacı markalarındaki şekil, dört yapraklı yonca şeklidir. Dört yapraklı yonca bulmanın şans getirdiğine olan inanç nedeniyle somut uyuşmazlıkta dikkate alınan ilgili tüketici kesimi tarafından algılanması daha kuvvetlidir. Dava konusu başvuruda kullanılan yaprak figürü, tek yaprak biçimindeki klasik yaprak figürünün bir demet biçiminde ya da bir dal üzerinde yer alan birden çok yaprak ile ilgili bir görseldir. Bu durum karşısında markalardaki şekil unsurlarının birbirlerine yanaşabilecek bir algı yaratmayacağı anlaşılmaktadır, zira yaprak figürü yaşam döngüsünü, doğayı temsil eden özelliklere de sahiptir. Belirtilen bu temsil nedeniyle hayatla ilgili veya doğal olduğu vurgulanmak istenen mal veya hizmetler için kullanımı, tüketiciye mesaj vermek amaçlı bir pazarlama yöntemidir. Bu durumda görsel olarak birbirine benzer olmayan şekil unsurları nedeniyle de markaların birbirine yakınlaşmadığı görülmektedir.
Mal ve hizmet kapsamları da göz önünde bulundurulduğunda markanın hitap ettiği tüketici kitlesi yönünden bir bütün olarak değerlendirildiğinde benzer olmadığı, tescilli marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvurunun davacı markalarında yer alan ibare ile ve diğer sözcük ile ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı, parçalara ayırarak algılamayacağı, işaretin bir bütün olarak algılanmaya, söylenmeye ve hatırlanmaya elverişli olması sebebiyle parçalı algı oluşturmaya müsait olmadığı, her iki kelimenin anlamsal olarak görsel ve işitsel olarak benzer olmadığının ilgili tüketici grubu tarafından bilenebileceği, bu markalarla karşılaşan ve bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının bir birinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlayacağı, tüketiciler markaları bölerek değil bir bütün olarak algılayacakları, salt harf dizilim benzerliğinden yola çıkarak markalar ya da marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurmayacakları aksi yorum tüketicilerin her harf benzerliğinden etkilenecekleri ve hiçbir biçimde marka algısına ve ayrımına sahip olmadıkları anlamına gelir ki, günümüz tüketicilerinin gerek fiyatı gerekse kalite, sağlık kriterleri yönünden o kadar da dikkatsiz ve özensiz olmadıkları, davalı başvurusundaki farklı kelimlelerden oluşmuş bütünün davacı markasından yeterince uzaklaştığı ve farklılaştığı yazım biçimlerinden farklı olduğu farklılığın ilgili tüketici kesimi tarafından derhal algılanabilecek durumda olduğu, bu ürün hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluştuğu, gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının oluşmasının mümkün olmadığı, dava konusu marka ile davacı markası arasında işletmesel bağlantılandırması tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davacı markası şeklinde okunmasının veya algılanmasının mümkün olmadığı, markaların parçalara ayrılarak değil bir bütün olarak incelemeye tabi tutulması gerektiği, bütünsellik ilkesi doğrultusunda ortalama dikkat düzeyine sahip, makul seviyede bilgilenmiş bir tüketicinin her iki markanın ilk bakışta farklı işletmelere ait 2 farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanacağı, iki işaret arasındaki ayırt edilebilinen farklılıklar olduğu, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında farklılıklar bulunduğu ve farklılıkların marka ve işareti benzer olmaktan kurtardığı, aynı, benzer, seri marka olarak algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmadığı iligli tüketici kesiminin farklılıklar nedeniyle iki farklı marka karşısında bulunduğunu derhal ilk bakışta hiçbir inceleme ve herhangi bir arşatırma yapmasını gerektirmeden anlayacağı, her iki markadaki kelimelerin bütünün gerek okunuş, gerekse anlam ve görsel yönden yeteri derecede farklılık yarattığı, davacı markası ile davalı markasının işitsel görsel kavramsal olarak ve genel izlenim olarak karıtıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer olmadığı, taraf markaları arasından gerek sözcük unsurları gerek şekil unsurları açısından ortak ve birbirine yakın unsurların bulunmadığı, bu nedenle de taraf marka işaretleri arasında benzerlik ve birbirini çağrıştırma gibi bir ilişkinin söz konusu olmadığı kabul edilmiştir.
İşin uzmanları yahut çok dikkatli kişilerden oluşmayan, yargılama konusu ürünler hakkında normal olarak bilgi sahibi olabilecek, yeteri kadar dikkatli ve tedbirli, marka ve işareti aynı anda göz önünde bulunduramayan, bunları seyrek olarak karşılaştırma imkânına sahip bulunan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine dayanarak hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen, bu bağlamda genel olarak ürünün/hizmetin önemine göre çok fazla düşünmeden hareket ederken, tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, fazla zaman ayıramamaktan doğan bir takım olumsuzluklardan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı … fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davacı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davalının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığının bulunmadığı, ortalama tüketicilerin taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapılması; biri yerine diğerini alması riskinin bulunmadığı, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, yargılama konusu ürün ve hizmetleri satın alma için gerekli alım süresi gözetildiğinde yanılgının, karıştırmanın oluşmasının mümkün olmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arsında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle SMK m. 6/5’den kaynaklı bir tescil engelinin somut uyuşmazlık kapsamında oluşmayacağı, ayrıca, davacı hem itiraz aşamasında hem dava aşamasında “tanınmışlık” iddiasında bulunmuş olmasına karşın, gerek marka işlem dosyası gerek dava dosyası kapsamında davacının tanınmışlık ile ilgili sunduğu yegâne dayanak TÜRKPATENT’in özel korunan markalar arasına aldığı  T/02114 “…” markasının tanınmışlığı kararıdır. Söz konusu karar, davacının 27.10.2010 tarihli tanınmışlık başvurusu üzerine alınmıştır. Ancak, bu tanınmışlığın halen devam edip etmediği, hangi mal/hizmetler için geçerli olduğu yönünde bir delile de rastlanmamıştır.
Davacının yaptığı reklam ve tanıtımlar hakkındaki gözlemlerimiz de dikkate alındığında davacının dayanak yaptığı “…” markasının bankacılık ve finans sektörüyle sınırlı bir tanınmışlığının bulunduğu ancak davacının dayanak markasının sınırlı tanınmışlığından kaynaklı bir imaj transferinin ise dava konusu başvuru bakımından oluşma ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davalı şirket savunmasında önceki tarihli 2007 28975 tescil numaralı “… Esans” markasından söz etmektedir. İşbu marka dava konusu başvurudan 10 yıl önceki bir markadır. Bu durumda davacının, … ibaresinden kaynaklı bir karışıklık yaşaması ya da markasından haksız yarar sağlanması gibi bir durumun oluşup oluşmadığı ile ilgili dosya içinde yeterli delil bulunmamaktadır. Başvuru markasındaki yaprak şekli unsurunun ise tek bir kişinin tekeline verilmesinin mümkün olmaması, şekil unsurlarının birbirinden farklı olması ve aralarında çağrışım oluşması durumunun da söz konusu olmadığı da dikkate alındığında; uyuşmazlık kapsamında SMK m. 6/5’den kaynaklı bir tescil engelinin söz konusu olmayacağı kabul edilmiştir
Somut uyuşmazlıkta davacı, ticaret unvanına dayanmıştır. Davacının “Türkiye … Bankası A.Ş.” ibareli ticaret unvanı kapsamında da kök unsur ve davacının iddiaları doğrultusunda “…” ibaresi ile başvuru markasının karşılaştırması gerekmektedir.
Dava konusu “…” ibaresinin her türlü mal veya hizmet için ayırt ediciliğinin zayıf olması da dikkate alındığında davacının ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında herhangi bir ilişkilendirilme durumunun söz konusu olmayacağı, davacının dayanak yaptığı ticaret unvanına dayalı olarak dava konusu marka bakımından bir tescil engeli bulunmadığı kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2021