Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/216 E. 2022/265 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/216 Esas – 2022/265
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/216
KARAR NO : 2022/265

DAVA : Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali/ Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali/ Hükümsüzlük davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı yanın 2020/08108 sayılı, 3, 4 ve 22 sıra nolu tasarımlarının yeni ve ayırt edici olmadığını, davalı yanın “… KRAKER”/ “… BİSKÜVİSİ” ibareli tasarımlarına yönelik itirazlarının kurum tarafından haksız bir şekilde reddedildiğini, müvekkilinin “… kraker” ibareli marka görsellerinin 1987, “…” ibareli marka görsellerinin ise 1985 yılından beri piyasada kullanıldığını, müvekkilinin bu ürünlere yönelik marka/tasarımlarını uzun yıllardır korumakta ve kullanmakta olduğunu, dava konusu ürünlerin bilgilenmiş kullanıcılarının nihai tüketiciler olduğunu, seçenek özgürlüğünün son derece geniş olduğunu, müvekkilinin hem “… kraker” hem de “…” markasının/ ambalaj tasarımının tüketiciler nezdinde bilinir olduğunu, dava konusu tasarımların tesciline izin verilmesi halinde, müvekkili tasarımlarının imajının bu tasarımlara geçeceğini, bu durumun iltibasa neden olacağını, dava konusu tasarımların ilgili tüketicilerinin bir bölümünün çocuklardan oluştuğunu, dava konusu tasarımın müvekkil şirket tasarımları ile genel görünüm bakımından çok benzer/ayırt edilemeyecek dereceden benzer olması sebebiyle dava konusu tasarımı inceleyen küçüklerin ilgili tasarım ile müvekkili şirket markalarını/tasarımlarını ilişkilendirebilmesine ve/veya marka/tasarım sahibi şirketlerin ekonomik/idari bir bağ içerisinde olduğunu düşünmelerine sebebiyet vereceğini, dava konusu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine haiz olmadığını, “… kraker” tasarımı açısından ürün ambalajının taban rengi olarak KIRMIZI ve SARI renginin seçildiği tespit edildiğini, bu durumun ambalajları ayniyet derecesinde benzer kıldığını, davalı yan ambalaj örnekleri incelendiğinde … figürünün dış kısmının kırmızı taban renkli ambalajlar için sarı, sarı taban renkli ambalajlar için ise yeşil olarak ifade edildiğini, bu kullanımın müvekkili tasarımlarında da olduğunu, yine ortak olarak … figürünün konumlandırıldığını, bu konumlandırmanın pozisyonunun dahi benzer olduğunu, müvekkilinin tanınmış “… KRAKER” markasının sahibi olduğunu, dava konusu ambalajda da bu ibarenin birebir kullanıldığını, benzer şekilde “…” markası açısından da dava konusu tasarımda “…” ibaresi ile ayırt edilemeyecek kadar benzer şekilde “…” markasının kullanıldığını, kullanılan renkler, görsel unsurlarının benzer olduğunu, gıda ürünlerinde kullanılabilecek sayısız ambalaj görseli varken, bu denli benzer kullanımların dava konusu tasarımların ayırt ediciliğini ortadan kaldıracağını iddia ederek 021/T-475 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu 2020/08108 sayılı, 3, 4 ve 22 sıra nolu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; taraf tasarımları arasında bilinçli bir tüketicinin ayırt edemeyeceği cinsten hiçbir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin davacı yanın ürün ve görsellerinden farklı ambalajlar kullandığını, ürünlerin benzer olmalarından kaynaklı benzerlikler dışında ambalaj üzerindeki yerleşim, tasarım ve ürün görsellerinin tamamının birbirinden farklı olduklarını, her firmanın bu ürünleri kendi oluşturduğu ambalajlar ile kullandığını, ambalajlardaki benzerliklerin zorunlu ve teknik sebeplerden kaynaklı olduğunu, müvekkili tasarımının renk, punto ve yazı karakteri açısından farklı olduğunu, “… kraker” ibaresinin ayırt edici bir marka olmadığını, müvekkili markasının esas unsurunun “çıtkırıldım” ibaresi olduğunu, bu ibarenin “…” markası ile bir benzerliği bulunmadığını, ambalajlar arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, ürünün … kraker olmasından ötürü kullanılan figürlerin benzerlik taşımalarının bir kriter olmadığını, kaldı ki … figürlerinin de farklılaştıklarını, renklerin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, kırmızı ve sarı renklerin piyasada kullanımı çok yoğun olan renkler olduklarını, dolayısıyla bu renklerin kullanımının benzerlik yaratmayacağını, … krakerin yoğun olarak satışı yapılan bir ürün olduğunu, bu sebeple ambalaj üzerinde bu görselin kullanılmasının zorunluluk olduğu, sarı rengin ise ürünün içeriğinde olan mısırı vurgulamak amacıyla tercih edildiğini, ürün ambalajları arasında alıcının fark edemeyeceği kadar küçük detaylar bulunduğu yönündeki iddiaların dayanaksız olduğunu, teknik zorunluluklar ve seçim alanının sınırlı olması nedeniyle tasarımların benzer olarak değerlendirilemeyeceğini, yine “…” ile ilgili davacı iddialarının da mesnetsiz olduğunu, tasarımlar arasındaki tek ortak noktanın harcıalem hale gelmiş bir gıda ürünü olan bebek bisküvisi olduğunu, ambalajların birbirlerinden farklı olduğu gibi müvekkili tasarımında “xroll … bisküvisi” ibarelerinin yer aldığını, davacı yanın piyasada tekel olma çabasında hareket ettiğini, ambalaj üzerinde dikkate çeken ilk unsurun “xroll … bisküvisi” ibaresi olduğunu, müvekkili ambalajında davacı ambalajından tamamen farklı unsurların yer aldığını, bilgilenmiş kullanıcıların tasarımlar arasındaki farkları derhal tespit edebileceğini, davacı yanın kötü niyetli olduğunu, davacının sürekli davalar açarak müvekkilini yıpratmayı amaçladığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı tasarım başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve tasarım tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 04.11.2020 tarihinde başvuru konusu edildiği görülen tasarımların, yapılan ilk incelemeler sonrasında 25.01.2021 tarihli bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı 2016 06630/6 sıra numaralı tasarım ve “… Kraker”, “Cici …” ibareli markalar mesnet gösterilmek suretiyle, yenilik ve ayırt edici niteliği bulunmadığından bahisle itirazda bulunulduğu, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.05.2021 tarih ve 2021/T-475 sayılı kararı neticesinde özetle; “2020 08108/3, 4 ve 22 sıra numaralı tasarımların tesciline yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadıkları iddiasıyla itiraz edilmiştir. Yapılan inceleme ve değerlendirmede; 2020 08108/3 ve 4 sıra numaralı tasarımlar ile itiraza gerekçe gösterilen 2016 06630/6 sıra numaralı tasarım genel izlenim itibariyle farklı görülmüştür. Ayrıca, 2020 08108/3, 4 ve 22 sıra numaralı tasarımlar ile itiraz ekinde listelenen ve itiraza gerekçe gösterilen markalar genel izlenim itibariyle farklı görüldüğü gibi, işbu tescilin başvuru tarihinden önce sosyal medya üzerinden kamuya sunulduğu anlaşılan ve itiraza gerekçe gösterilen ürünler de genel izlenim itibariyle farklı görülmüştür. Sonuç olarak, itiraz konusu 2020 08108/3, 4 ve 22 sıra numaralı tasarımlar yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip bulunmuştur.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının bir kez daha reddolunduğu, eldeki davanın 60 günlük yasal süre içerisinde 05/02/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2020/08108 3 ve 4 sıra numaralı ambalaj tasarımlarının, dosya kapsamına davacı yanca sunulan önceki tarihli ambalaj görselleri karşısında yeni olarak değerlendirilse dahi ambalaj tasarımlarının seçenek özgürlüğü karşısında, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde, ayırt edicilik kriterini sağlayamadığı, dava konusu 2020/08108 22 sıra numaralı ambalaj tasarımının ise dosya kapsamına davacı yanca sunulan önceki tarihli ambalaj görselleri karşısında yeni ve ayırt edici olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir tasarımın sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Yenilik ve ayırt edicilik” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 56. maddesi;
“Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:
a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.
b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.
Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce,
kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” şeklindedir.
Aynı Kanun’un “Kamuya sunma” başlıklı 57. maddesi ise;
“Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.
Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.” şeklindedir.
6769 sayılı SMK’nın 58. maddesine göre tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu kanundan doğan haklarını kullanabilir. Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
Bir tasarımın yeni olabilmesi için, onun aynısının, tescil tarihinden evvel dünyanın her hangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Tasarımların aynı olup olmadığının tespiti için yapılacak benzerlik testinde; aynı izlenimi uyandırma, aynı etkiyi yapma, karıştırılma tehlikesi veya olasılığı incelenemez. Bunlar ikinci aşamaya yani ayırt edicilik tetkikine aittir. Tasarımın yeniliği yoktur diyebilmek için, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın, önceden kamuya sunulan (faydalı model, marka ve) tasarım belgelerindeki tasarımlar ile aynı olması şarttır. Terkini talep edilen tasarım öncekinden sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilecektir. Yenilik önceki tasarıma göre belirlenecektir. Aynı kabul edilmeye engel olamayan küçük ayrıntılarda farklılık hâkimin takdirine göre belirlenecektir. Burada şu ölçü verilebilir; fark, aynı olmayı ortadan kaldırmıyor, mevcut önceki tasarım görünümünü sürdürüyor, fark sadece mevcut görünüme, yani mevcut tasarıma ek, onda bir değişiklik, ondan bir sapma niteliği taşıyorsa, yani farklılık o (mevcut tasarım) esas alınarak ondan hareketle yapılmışsa küçüktür. Bunun dışında kalan farklar ise büyüktür. Yenilik ne özgünlük, ne eşsizlik, ne estetiğe sahip bulunma, ne de estetiğin ve kalitenin basamağıdır.
Başvurusu yapılan bir tasarım yenilik testini geçebilirse ikinci olarak ayırt edicilik incelemesine tâbî tutulur. Bu test bir kıyaslama incelemesidir. Bir tasarımın ayırt ediciliğe sahip bulunması demek, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile kıyaslanan tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması demektir.
Bilgilenmiş kullanıcı ise, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı ara veya nihaî tüketicidir. Ancak asla bir uzman değildir. Mahkememiz de bilgilenmiş kullanıcı konumunda bulunan ilgililerin katılımıyla oluşturulmuş bilirkişi heyetinden mütalâa almıştır.
Kıyaslama, tescili istenen tasarım ile kıyaslanan tasarımların tam karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. Ayırt edici niteliğin incelenme ve değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesini ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınmasını emredici bir ifadeyle istemiştir. Bilgilenmiş kullanıcının fark edebileceği değişiklikler ise daima göz önünde tutulmalıdır.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bulunmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bu nesnel değerlendirmede tekdüze özellik ve nitelikler göz önünde tutulur. Bazı biçimler (=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda tasarımcının hareket alanı pek dardır. Meselâ, bir otomobilin, ütünün ve şişenin şekli gibi. Her otomobil, ütü ve şişe birbirine benzer. Ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Dolayısıyla işlevin yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede:
Uyuşmazlık konusu ambalajların kullanıldığı … figürü şeklinde kraker ürünleri ve yine bebekler için bisküvi ürünlerine yönelik kamuya açık kaynaklarda yapılan araştırmalarda, bu ürünlerin birbirinden farklı görsel unsurlarda, renklerde, figürlerde ve formlarda ambalajlarda paketlenebildiği; bilgilenmiş kullanıcının bu tasarımların satışının yapıldığı market, bakkal, süpermarket, şarküteri vb. işletmelerde çalışan veyahut tasarıma konu ürünleri pek çok defa deneyimleyerek genel anlamda ilgili ürün grubuna yönelik bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan ve fakat bu tasarımları taşıyan ürünleri çok detaylı muayene etmeyen, küçük farklılıkları gözetmeyen herhangi bir kimsenin olabileceği kabul edilmiştir.
Dava konusu 3 sıra numaralı tasarım kırmızı zemin üzerine siyah, kalın ve etrafı beyaz konturlu harf karakterleri ile yazılmış üstte “…”, altta “KRAKER” ibarelerini ve bu ibarelerin en üstünde ise daha küçük harf karakterleri ile yazılmış “çıt kırıldım” kelimelerini markasal unsur olarak taşımakta olup bu kelimelerin hemen altında etrafı sarı bir renk dağılımına/parıltı efekti ile çevrelenmiş gri renkte bir … figürü, bu … figürünün hemen altında ve yine ambalajın muhtelif noktalarında yeşil ve turuncu renklerde daha küçük … figürleri, baloncuklar ve ürün içeriğine dair tanımlayıcı bilgi veren “sade” kelimesinden oluşmaktadır.
Dava konusu 4 sıra numaralı tasarımda ise zemin mısır sarısı renkte düzenlenmiş olup … figürünün etrafında bu defa yeşil bir renk dağılımına / parıltı efektine yer verilmiş, bu figürün hemen altında ise yine yeşil renkli bir kuşak üzerinde ürün içeriğine dair tanımlayıcı bilgi veren “mısırlı” ibaresi kullanılmıştır.
Davacı yanın tasarımlarında ise kırmızı, bordo, sarı ve yeşil tonlarda farklı zeminler üzerinde “…”, “… KRAKER”, ibarelerine yer verildiği, “… KRAKER” ibaresinin yazım karakteri, konumlandırıldığı pozisyon, “…” ve “kraker” ibarelerinin altlı üstlü yazım biçimlerinin, dava konusu tasarımdakine benzer olduğu, yine ambalajlar üzerinde etrafı sarı ya da yeşil parıltı ile çevrelenmiş bir … figürünün yer aldığı, bazı ambalajlarda bu büyük … figürünün içinin yine küçük balıklarla doldurulduğu gibi ayrıca tekil olarak da turuncu renkli … figürlerinin yer aldığı, ayrıca davacı tasarımlarında da ürün içeriğine dair tanımlayıcı bilgiler veren “sade, mısırlı, acılı, baharatlı peynirli” gibi ibarelerin mevcut olduğu görülmektedir.
Davacı yanın özellikle 2013/94807, 2015/60538, 2013/44928 sayılı ambalaj tasarımları ile dava konusu ve tasarımlar bütün olarak kıyaslandıklarında, dava konusu ambalaj tasarımlarının, nihai anlamdaki kullanımı esnasında bürüneceği formun, davacı tasarımlarındaki gibi olacağı bir durumda, ambalaj tasarımları açısından var olan geniş seçenek özgürlüğüne rağmen renk, sözcük unsurlarının konumlandırma ve yazım biçimleri, … figürleri, … figürlerinin konumlandırma, biçim ve ambalaj üzerindeki boyutları, sağa ve sola eğik yönlü duruşları, etraflarındaki hareli/ışıltılı renk dağılımı, büyük … figürü yanında küçük … figürleri, kırmızı ambalaj üzerinde sarı hare/ışıltı, sarı ambalaj üzerinde yeşil hare/ışıltı unsuruna yer verilmiş olunması, yine mısırlı üründe “mısır koçan” görselinin birebir aynı pozisyonda konumlandırılmış olunması gibi birden fazla unsurda ambalajlar arasında ciddi bir çakışma hali olduğu, özellikle dava konusu tasarımlarda gri renkli büyük … figürünün düz beyaz halde kullanıldığı bir durumda tasarımlar arasındaki benzerlik halinin çok daha belirgin olacağı, bahsi geçen ve benzerliği ortaya koyan bu görseller bilgisayar ortamında üretilen bir görsel olup bilgilenmiş kullanıcının yapacağı yüzeysel bir değerlendirmede her iki tasarım arasındaki birtakım farklılıkları algılasa ve bu nedenle tasarımları birbirleri karşısında yeni olarak yorumlasa dahi gerek “… KRAKER” ibaresinin birebir ortaklığı, yazım ve konumlandırma biçimlerinin ayniyet düzeyindeki benzerliği, gerekse de renk, şekil ve genel mizanpaja hakim tüm unsurlardaki yüksek düzeyli çakışma halinden ötürü, tasarımları birbirleri karşısında ayırt edici olarak algılamayacağı, özellikle seçenek özgürlüğünün, aynı tür ürün gruplarına yönelik ambalaj tasarımlarında dahi ciddi şekilde mevcut olduğu bir durumda, taraf tasarımlarının birbiri ile bu denli benzerlik taşımasının hiçbir teknik ya da yasal zorunluluğu bulunmadığı görüş ve kanaatlerine varılmış olup nihai olarak 3 ve 4 sıra numaralı tasarımların yeni ve fakat ayırt edicilik kriterine haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 22 sıra numaralı tasarım ile davacı yanın 2011/89637 sayılı marka 2001/26086 sayılı markası kıyaslandığında; dava konusu tasarım incelendiğinde tasarımın gri/mavi/beyaz tonlarda bir zemin üzerinde ambalajın alt yarı bölümünü kaplayan bisküvi ve süt dalgası şeklindeki bölüm ve üst yarı bölümünü kapsayan “XROLL” ve “… BİSKÜVİSİ” ibarelerinden oluştuğu, ambalaj üzerindeki sözcüksel unsurların kırmızı/beyaz renklerde yazıldığı, ambalajda ayrıca bir kadın (anne) ve bebek kafalarından oluşan gerçek kişi görselleri ile ürün içeriğine dair bilgilerin yer aldığı renkli kutucukların yer aldığı görülmektedir.
Davacının önceki tarihli ambalaj şeklindeki markalarında ise gümüş/gri rengi bir fonun tam merkez noktasında mavi bir pencere içerisinde bebek görseline yer verildiği, bu görselin hemen altında kırmızı renkte ve özel bir yazım karakteri ile “…” markasının konumlandırıldığı, her iki markada da birbirinden farklı görsellikte bisküvi görsellerinin ambalajın alt kısımlarında yer aldığı, ayrıca ambalajın sağ üst köşesinde “…” markasının da yer aldığı; taraf tasarımlarının görsel algılara hitap eden bütünsel unsurları bakımından birbirlerinden somut ve yeterli düzeyde uzaklaştıkları; her ne kadar davacı yanın 2001/26086 sayılı markasında yer alan “bisküvi” görselleri ile dava konusu tasarımda yer alan bisküvi görselleri aynı formda iseler de bu bisküvi görsellerinin çok uzun yıllardır piyasada var olan harcıalem hale gelmiş bir kimliğe büründüğü dolayısıyla yalnızca bu görseldeki benzeşmenin ambalajların benzerliği açısından bir kriter olarak değerlendirilemeyeceği, keza görsel algıya hitap eden unsurlardan marka üzerindeki bebek görselleri farklı şekilde olduğu gibi konumlandırmalarının da farklı olduğu, yine ambalaj üzerindeki markasal unsurların gerek konumlandırmaları gerek yazım biçimleri gerekse de bütünsel algılarının birbiri ile doğrudan bir benzerlik göstermediği, hal böyleyken dava konusu tasarımın, davacı yanın önceki tarihli ambalaj görselinden ibaret markaları karşısında, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yeni ve ayırt edici olarak algılanacağı anlaşılmıştır.
İnternet üzerinden ve hususiyetle arama motorları aracılığıyla yapılan araştırmalarda, dava konusu tasarımların yeniliğini ortadan kaldırıcı herhangi bir dokümana rastlanmadığı, seçenek özgürlüğünün son derece geniş ve yoğun tasarımsal çalışmaların bulunduğu gıda ürünleri ambalaj sektöründe, doğrudan tarihsel bilgi de içerir kaynakların tespitinin mümkün olamadığı, bizzat davalı yanca bahsi geçen ambalaj tasarımlarını taşıyan ürünlerin, dava konusu tasarımların başvuru tarihinden daha önceki bir tarihte kamuya sunulduğuna dair bir veriye de ulaşılamamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile TPMK YİDK’nın 2021-T-475 sayılı kararının 2020/08108-03, 04 sıra numaralı tasarımlar yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı şirket adına tescilli 2020/08108-3, 4 sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın 2021-T-475 sayılı kararının 2020/08108-03, 04 sıra numaralı tasarımlar yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli 2020/08108-3, 4 sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.490,10-TL
yargılama giderinin takdiren 1.660,08-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/09/2022

¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.363,00-TL
TOPLAM :2.490,10-TL