Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/206 E. 2021/337 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/206 Esas – 2021/337
T.C.
ANKARA
…FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/206
KARAR NO : 2021/337

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/07/2017
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilleri ve davalı yan arasında “…” ibaresinin kullanımı konusunda 1992 yılından bu yana hukuksal ihtilaf bulunduğunu, taraflar arasında yaşanan hukuksal mücadelede mahkemelerin müvekkili lehine karar verdiğini ancak davalı tarafın kötüniyetle kullanımını … – ÖZ … – … olarak sürdürdüğünü, akabinde hizmet markalarının tescil edilmesinin önü açılınca Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurarak … markasının tescil aldığını, işbu dava tarihine kadar taraflar arasında “…” ibaresinin kullanımı ve hak sahipliği hakkında görülen tüm davaların müvekkili lehine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, davalı yanın müvekkilinin fiili kullanımını içeren “… KOLEJİ” “… ANAOKULU”, “… LİSESİ” vb markaları tescil ettirip kullanmaya başladığını ve müvekkili ile arasında ticari ve organik bir bağ varmış izlenimi yaratmaya çalıştığını, müvekkilleri … Hizmetleri A.Ş. ve TC İstanbul … Üniversitesi’nin eğitimci … ailesinin yoğun emek ve çabalarıyla kurulduğunu, … …’ün Türkiye’nin ilk özel dershanesi olan … Dersevini 1932 yılında kurduğunu, sonraki yıllarda oğlu … …’ün kurucusu olduğu “… Koleji”nin 26.09.1960 tarihinde Bahçelievler- İstanbul’da faaliyete başladığını, davalı şirketin ise 08.01.1991 tarihinde “Özel … Eğitim ve Tic. Ltd. Şti” unvanıyla kurulduğunu ve işbu kullanıma karşı 1992 yılında hukuksal mücadeleye başlandığını, … ibaresinin Eğitim Öğretim Hizmetleri alanında gerçek ve üstün hak sahibinin müvekkili … HİZMETLERİ A.Ş. olduğunun kesinleşmiş mahkeme, Yargıtay ve Hukuk Genel Kurulu kararlarıyla sabit olduğunu, her iki markanın da 41. Sınıfta kullanıldığını, markalar arasında işitsel, anlamsal ve sınıf bakımından ayniyet ve/veya büyük benzerlik bulunduğunu, dava konusu “… OKULLARI” markasının müvekkili kurumun tescilli/tescilsiz marka ve hizmetlerinin devamı, serisi olarak anlaşılma tehlikesinin bulunduğunu ve bu markaların seri marka imajı yaratmasından dolayı tüketiciler açısından iltibasa mahal vererek haksız rehabete sebebiyet vereceğini, TBMM’nin 2014 yılında almış olduğu son karar uyarınca “Özel dershane faaliyetlerinin kapanması ve özel dershanelerin Özel Okul olarak faaliyete devam etmesi” kararı sonrası davalı şirketin dershane faaliyetlerini sonlandırarak Özel Okul alanında faaliyet göstermeye hazırlandığını, bu kapsamda TÜRKPATENT nezdinde … başvuru nolu “… OKULLARI” marka başvurusunun bulunduğunu, davalı tarafın tüm mahkeme kararlarına rağmen hukuk tanımaz davranışlarını sürdürerek … markasını dershane kapsamı dışında Özel Okul alanında da kullanmaya başladığını, Özel Okul faaliyetleri alanında aynı markanın kullanılmasının müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini iddia ederek; davalı tarafından marka başvurusu yapılan ve TÜRKPATENT tarafından tesciline karar verilen … nolu “… OKULLARI” markasının tescilinin ve idari işlemlerinin ihtiyati tedbirli olarak durudurulmasını ve dava konusu “… OKULLARI” markasının 3. Kişilere devrinin tedbiren engellenmesine, … sayılı kararın iptali ile marka tescilinin iptaline, hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … ve … esas unsurlu markalarını uzun yıllardan bu yana adına tescil ettirerek, kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, … Dershanelerinin 1979 yılında “öyle bir genç ki …’lü” iddiasıyla …. tarafından kurularak eğitim hizmeti vermeye başlandığını, söz konusu dershanenin işletmeciliği ile birlikte tüm hakları ile 1986 yılında devir sözleşmesi ile birlikte …. tarafından … … ve …’e devir ve temlik edildiğini, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Özel Öğretim Kurumlarının 1989 tarihinde düzenlenen ruhsatnamesi ile Özel … Dershanelerinin devirle kullanımlarına devam edildiğini, müvekkili şirkete ait başvuru markası değerlendirildiğinde bu markada davacılar tarafından iddia edildiği gibi “…” ibaresinin tek başına, diğer bir değişle başlı başına tek unsur olarak yer almadığını, “… OKULLARI” ibareli başvuru markasının bir bütün olarak ele alındığında davacıların markalarından farklı olduğunu, markalar arasında okunuş, fonetik ve genel intiba olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin başvuru markasını okuyan veya gören ortalama bir insanın dikkatine sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihninde oluşacak intibanın davacılara ait markaların bıraktığı intiba ile tamamen farklı olduğunu, söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını ve iki markanın birbirleri ile karıştırılma olasılığının bulunmadığını, somut olayda dava konusu markanın içerdiği işaret ile davacılara ait markalardaki işaretlerin benzer olmaması ve müvekkilinin başvuru markasının davacılar tarafından tescilli ya da tescilsiz olarak daha önce kullanılmaması sebebiyle davacıların bu yöndeki itirazlarının kabul edilemeyeceğini, davacılardan herhangi biri tarafından açılan, karara bağlanan, kesinleşen hiçbir hükümsüzlük kararı bulunmadığını, her marka başvurusunun işaret anlamında düzenlenme şekli ve içerdiği ibareler itibariyle farklı olabileceği gibi kapsamlarında yer alan mal ve/veya hizmet sınıflarının da farklılık gösterebildiğini, bu sebeple her marka başvurusunun ve aynı zamanda işbu markalar ile ilgili açılmış dava dosyalarının kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, tüm bu hususlar çerçevesinde müvekkili şirketin değil davacı tarafın huzurdaki dava, iddia ve beyanlarında kötü niyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu ileri sürere davacıların tedbir taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 31/01/2019 tarih ve 2017/252 E. – 2019/31 K. Sayılı karar ile; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davalının, … sayılı ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı şirket markalarının benzer olduğu, başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacı … Hizmetleri A.Ş.’nin, “…” ibaresi üzerinde “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından, tescilsiz markadan kaynaklı (önceki kullanıma dayalı) sınai bir hakkı olduğu ve bu hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca davalı markasının tescilini engelleme yetkisi bulunduğu, davalı şirketin … OKULLARI ibareli dava konusu marka başvurusu yönünden, önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı, … OKULLARI ibareli davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Türkpatent YİDK. nun 23/06/2017 tarih … sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı … OKULLARI ibareli markanın tescilil olduğu 16. ve 41. sınıf mal ve hizmetler yönüden tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin … K Sayılı ilamıyla;
” Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali ve davalı adına 2016/52019 no ile işlem gören marka başvurusunun tescile bağlanmış ise marka sicilinden terkinine ve hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun …K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili ve davalı şirket vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile Ankara …Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen …. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı şirket ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiş dava mahkememizin 2021/206 E. Sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş ….bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş …markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise,…halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş……marka ile ilişkili olduğunu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilmez” ifadelerine yer verilmiştir.
Madde metninde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesi kavramları açıklanmamıştır. Ancak iltibas olgusu kaynak AB ülkelerindeki marka mevzuatları arasındaki uyumun sağlanmasıyla ilgili 1989/104 nolu direktifle uyumlu olarak iltibas tehlikesini de içine alacak derecede genişletilmiştir.
Uygulamada ve doktrinde benzerlik, iltibas ve iltibas tehlikesinin belirlenmesinde bazı kriterlerden hareket edilmesi önerilmektedir. Bunlardan birincisi görsel, biçimsel, anlamsal ve sescil benzerlik, ikincisi tescili istenilen işaret ile buna engel olduğu düşünülen marka veya işaretin bütünsel anlamda potansiyel tüketiciler üzerinde bıraktığı genel intiba, üçüncüsü tescili istenilen işaretin bir diğer marka veya işareti andırıp andırmadığı, dördüncüsü markanın kullanılacağı ürün veya hizmetin ekonomik değeri ile bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyi, nihayet beşincisi alıcı grubunun markanın kullanılacağı ürün veya hizmetleri aldıkları sırada gösterecekleri muhtemel dikkat, ihtimam ve özenin derecesidir. Esasen tüm bu unsurların belli bir olayda hep birlikte ve aynı anda mevcut olması da şart değildir. Bunlardan biri veya bir kaçının bulunması hallerinde, somut olayın özelliklerine göre markalar arasında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bir iltibas veya iltibas tehlikesine neden olabilecek bir benzerlikten bahsetmek mümkün olabilecektir.
Başvuru ve önceki markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Zira tüketici karşılaştırılan markaları genellikle yan yana koyarak inceleme imkanına sahip olamaz. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici yada baskın (asıl) unsurları göz önüne alınmalıdır. Markaların ayırt edicilik sağlamayan yada herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılır.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir yada birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalar da ise, ‘söz görünümden daha yüksek sesle konuşur’ ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.(BENTLY, Lionel/SHERMAN, age. Sh. 817-818) Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması yada değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimalini için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece yada birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun yada baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Yargıtay karıştırılma ihtimalinin tespitinde mal veya hizmetin hitap ettiği orta seviyedeki tüketicinin dikkatini esas almaktadır. Yargıtay 11. HD’nin …. K. sayılı kararında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gerekenin ne olduğunu şöyle açıklamıştır:“Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.”
556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi; “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.” hükmünü içermektedir.

556 sayılı KHK’nin 35/…maddesi uyarınca, başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazları Türk Patent Enstitüsü’nce nihai olarak reddedilen kişilerin aynı KHK’nin 53. maddesine göre kesinleşen kararın bildirim tarihinden itibaren iki aylık süre içerisinde yetkili mahkemede dava açma hakları bulunmaktadır. 556 sayılı KHK’nin açıklanan hükümleri itibariyle tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığını iddia eden ilgili kişilerin itiraz yoluyla Enstitü nezdinde, itirazın reddi halinde ise yetkili mahkemede marka başvurusunun reddedilmesini istemek hakları bulunmasına karşın, aynı KHK’nin 42. maddesinde markanın hükümsüzlük sebepleri sınırlı olarak sayılırken KHK’nin 35/…fıkrasında itiraz sebebi olarak belirtilen “başvurunun kötü niyetle yapıldığı” iddiasına yer verilmemiştir.
MK’nın 2. maddesi uyarınca hukuk düzeninin kötü niyeti koruması mümkün olmayıp, bu durumun KHK’nin 42. maddesinde sayılmamış olması halinde dahi kötüniyetin bir tescil engeli oluşturduğu hususunun göz önüne alınması zorunludur. Nitekim, bu benimseme aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın marka hakkının korunmasına ilişkin genel sistematiğine de uygun düşmektedir.
Tescil başvurusunun kötü niyetle yapılmış olması halinin 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde düzenlenmemiş olmasına karşın başlı başına bir hükümsüzlük nedeni sayılması hususunda öğretide de görüş birliği mevcuttur. ( Bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt II, s.158, Ankara 1998, Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.452, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, Hamdi Yasaman ve ark. Marka Hukuku, Cilt II. s.878-879, İstanbul 2004 ).
556 sayılı KHK’nin 35/…maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nin amacına uygundur. Çünkü, KHK’nin 35/…ve 42/1-a maddelerindeki düzenlemeler de, esasen, MK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nın 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nin ruhuna da uygundur.
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı … Eğitim Hizmetleri ve Tic. A.Ş. Tarafından … Okulları+şekil markasının 16 ve 41. Sınıflardaki mal ve himzetleri kapsayacak şekilde tescili için 03.12.2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 29.02.2016 tarih ve 247 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, Davacılar İstanbul … Üniversitesi ve … Hizmetleri A.Ş. tarafından başvurunun ilanına “….” ibareli markalar gerekçe gösterilerek iltibas, tanınmışlık, kötüniyet, gerçek hak sahipliği ve haksız rekabet iddialarıyla itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından her iki davacının itirazının da reddedildiği, bu karara her iki davacı tarafından da ayrı ayrı itiraz edilerek tescilli … markaları ile mezkur başvuru arasında iltibas oluşacağının, tescilin tanınmışlığa zarar vereceğinin, markanın gerçek hak sahibi olduklarının ileri sürüldüğü, İtirazı inceleyen YİDK’nun 23.06.2017 tarih ve … sayılı kararı ile; “… başvuru numaralı ‘… okulları’ ibareli başvurunun yayınına, İstanbul … Üniversitesi ve … Hizmetleri A.Ş. adına yapılan itirazlarda, ….’ ibareli markalar gerekçe gösterilerek, başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen markaların karıştırılacak kadar benzer olduğu, itiraz sahibi firmaların ‘’…’’ markası üzerinde kullanıma dayalı gerçek hak sahibi olduğu, itiraz sahibi markalarının tanınmış markalar olduğu, başvuru sahibinin kötü niyetli olarak yapıldığı iddia edilerek, 556 sayılı KHK’nın 7, 8 ve 35. Maddeleri uyarınca başvurunun reddi talep edilmektedir. Öncelikle, itiraza gerekçe gösterilen 2011/40571 sayılı marka başvurusunun hükümden düştüğü tespit edildiğinden bu başvuru incelememize esas teşkil etmemiştir. Başvuru marka örneğinde ‘…’ ibaresinin ön planda ve asli markasal unsur olarak yer aldığı, bu nedenle başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen ve ‘…’ ibaresinin esas unsur olarak yer aldığı markalar arasında belirli bir benzerlik bulunduğu açıktır. Bununla birlikte, ‘…’ ibaresinin özellikle tescili talep edilen ve taraflarca kullanılan eğitim-öğretim hizmetleri alanında yaygın kullanımı bulunan ve ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğu, tarafların markalarının ‘…’ ibaresini yanı sıra esas ya da tali unsur şeklinde başka harf, ibare ve şekiller ihtiva ettiği ve her birinin bu şekilde tescilli olduğu, ‘…’ markasının başvuru sahibi adına 1998 yılından beri tescilli ve eğitim-öğretin hizmetleri alanında kullanımı bulunan bir marka olduğu, markaların 20 yıla yakın bir süredir piyasada birlikte var olduğu ve her birinin belli bir bilinirlik ve ayırt edici nitelik kazandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı, itiraz gerekçesi markaların piyasadaki tanınırlık düzeyinin de bu durumu değiştirmeyeceği kanaatine ulaşılmıştır. İtiraz sahiplerinin eskiye dayalı kullanımı ve gerçek hak sahipliği iddiaları yönünden yapılan incelemede, itiraz sahiplerinin önceki tescil ve kullanımlarının yanı sıra başvuru sahibi adına da münhasıran ‘…’ ibaresinden oluşan ve ‘…’ ibaresini esas unsur şeklinde ihtiva eden markaların 1998 yılından beri tescilli olduğu, başvuru sahibini bu markalardan kaynaklanan müktesep haklarının mevcut olduğu dikkate alındığında gerçek hak sahipliği iddiaları da haklı bulunmamıştır. İtirazda ileri sürülen kötü niyet iddialarının, taraflar arasında süren hukuki ihtilaflara ve başvuru sahibi adına tescilli bulunan markalara karşı açılan hükümsüzlük davalarına dayandırıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, ilgili hükümsüzlük davalarının henüz kesinleşmediği ve başvuru sahibinin … ibareli markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararının sunulmadığı görülmektedir. Yargıtay 2008/11103 Esas – 2010/1973 Karar sayılı (dirk bikkembergs) kararında, aşağıdaki tespitleri içeren ve davacı tarafından temyiz edilen ihtisas mahkemesi kararını onamıştır: ‘… davacının açtığı hükümsüzlük davasının TPE tarafından beklenmesi gibi bir zorunluluğun bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği ve markasının tanınmışlığı yönündeki iddiaların hükümsüzlük davasında tartışılacağından, işbu davada değerlendirme konusu yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.’ İlgili Yargıtay kararında da belirtildiği üzere itirazların incelendiği tarih itibarıyla hakkında kesinleşmiş hükümsüzlük kararı bulunmayan markalara ilişkin olarak Kurumun hükümsüzlük davasının sonucunu beklemek gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Kurul, itirazların incelendiği tarih itibarıyla hakkında kesinleşmiş bir hükümsüzlük kararı bulunmayan markalara ilişkin olarak hükümsüzlük davası sonucunun beklenmesi talepli itirazları kabul edilebilir nitelikte görmemiştir. Açıklanan nedenlerle her iki itirazın da reddi gerekmiştir” gerekçesiyle itirazların reddine karar verildiği, YİDK kararının davacı şirkete 03/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 25/07/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
-dava konusu … kod numaralı … Okulları+Şekil ibareli marka başvuru kapsamının; “16.Sınıf: (TÜM ALT GRUPLAR) 16/01 Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. 16/02 Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. 16/03 Matbaa ve ciltleme malzemeleri. 16/04 Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. 16/05 Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. 16/06 Büro makineleri. 16/07 Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 16/08 Tespihler. 41. Sınıf: (TÜM ALT GRUPLAR) 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, … ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi … ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri.’ Olduğu,
olduğu anlaşılmıştır.
-Davalı Şirketin Müktesep Hakka Dayanak Gösterilen Markalarının:
-195160 kod numaralı ve (10.06.1998) tescil tarihli … ibareli markasının tescil kapsamının 41. Sınıf: 41/01 Eğitim hizmetleri, akademiler, anaokulları, eğitim (ders verme), eğitim bilgileri, eğitimle ilgili sınavlar, öğretim amaçlı kurslar, okullar, eğitim ve öğretim hizmetleri.
-193134 kod numaralı ve (24.04.1998) tescil tarihli … DERSANELERİ ibareli markasının tescil kapsamının 41. Sınıf: 41/01 Eğitim hizmetleri: akademiler, ana okulları, eğitim (ders verme), eğitim bilgileri, eğitimle ilgili sınavlar, öğretim amaçlı kurslar, okullar, eğitim ve öğretim hizmetleri, 41/04 Kitap yayınlama hizmetleri.
-2004 05143 kod numaralı (03.04.2004) tescil tarihli … ANAOKULU markasının tescil kapsamının 41. Sınıf: 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri, 41/03 Kütüphane hizmetleri, 41/04 Dergi, kitap, gazete yayımlama hizmetleri..
-2001 19842 kod numaralı (01.10.2001) tescil tarihli … DERSANESİ markasının tescil kapsamının 41. Sınıf: 41/01 Okul hizmetleri, yatılı okul hizmetleri, ana okulu hizmetleri, akademi hizmetleri eğitim) öğretim kurslarının sağlanması hizmetleri, öğretim hizmetleri, mektupla öğrenim hizmetleri, bilgisayar eğitimi hizmetleri, iletişim kursları hizmetleri, sürücü eğitim hizmetleri, eğitim ile ilgili sınav hizmetleri, eğitim tesislerinin sağlanması hizmetleri, eğitim ve öğretim kurslarına eğitici yayın desteği hizmetleri, eğitim ve öğretim kurslarına sınav destek hizmetleri 41/04 Yayıncılık hizmetleri: Dergi yayımlama hizmetleri, kitap yayımlama hizmetleri, gazete yayımlama hizmetleri, sınava hazırlık testleri yayınlama hizmetleri.
-2004 05146 kod numaralı (04.03.2004) tescil tarihli … DIGITAL+şekil markasının tescil kapsamının 41. sınıf:41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri, 41/03 Kütüphane hizmetleri. 41/04 Dergi, kitap, gazete yayımlama hizmetleri.
olduğu anlaşılmıştır.
… ibaresini içeren taraf markaları 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı incelendiğinde;
a) … Üniversitesi Yönünden Değerlendirme:
Davalı markası, pembe renkte, büyük harf ve puntolarla düz yazı karakteri ile yazılmış “…” kelimesi ile bu kelimenin altına küçük puntolarla mavi renkte yazılmış “OKULLARI” ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan “Okulları” ibaresi, markanın üzerinde kullanılacağı “eğitim öğretim hizmetlerini” tanımlayan tali bir unsurdur. İşbu ibarenin, marka bütünü içinde altta küçük puntolarla yazılmış olması da, asıl vurgu ve ayırt ediciliğin … kelimesini yüklendiğini göstermektedir. Markada … ibaresinin başında açık kitap şeklinden oluşan küçük bir logo da bulunmaktadır. “…” ibaresi marka bütününde vurgulu, ayırt edici esaslı unsur durumundadır.
Davacı Üniversitenin markaları ise İSTANBUL ve … ibareleri ile bunlara eklenmiş yardımcı ya da tali unsur mahiyetindeki “üniversite”, “test”, “genç” gibi kelimelerden oluşmaktadır.
Davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru ya da esaslı unsurun bir parçası olan … kelimesi, davalı markasının da esaslı unsuru konumundadır. Markaların esaslı unsurlarının aynı olması bu markalar arasında bir benzerlik ve seri marka imajı yaratmaktadır.
Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük uyarınca “…” kelimesi; “1- Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin. 2- Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. 3- Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi. 4- Bireyin kazandığı bilgi. 5- Tarım. 6- biyoloji Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme” anlamlarına gelmektedir.” Bu kelimenin, çekişme konusu olan 16. Sınıftaki “Basılı evraklar” ile “eğitim öğretim malzemeleri” bakımından çağrışımsal etkisi yüksek, görece zayıf bir marka işareti değerlendirilse dahi, “…” ibaresini içeren davacı markalarının tescilli olduğu da aşikardır. Bu bağlamda … kelimesi kısmen zayıf marka olmakla birlikte, asgari bir korumayı da haizdir. Zira tescilli bir markanın hepten korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi mümkün değildir.
Yargıtay 11.H.D. nin …K sayılı ilamında “zayıf markaların koruma kapsamı” değerlendirilmiş ve “… …” markasında yer alan “…” ibaresinin sektöründe iplik emtiası için bir cins, vasıf ve ürünün karakteristik özelliğini betimlediği için ayırt ediciliği zayıf bir marka olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tip ibarelerin yanına başka unsurların kullanılması durumunda karıştırılma riskini olmayacağı yönündeki yerel mahkeme kararını; tescilli “…” markasının, hükümsüz kılınmadığı sürece hukuken koruma altında olacağı ve bu ibareyi içeren markaların benzer kabul edilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Öte yandan, davacı tarafça dosyaya sunulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … K. Sayılı kararında açıkça; “Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların ‘…’ ibareli markalarının tescilli olduğu eğitim öğretim hizmetleri sınıfı yönünden ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğu ve davalının kullanımının davacıların markalarına tecavüz etmeyeceği belirtilmişse de; ‘…’ İBARESİNİN EĞİTİM ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFI YÖNÜNDEN TANIMLAYICI NİTELİKTE BİR MARKA OLARAK KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Davacıların ‘…’ ibareli markalarının eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında tescilli olduğu, davalının ‘Genç …’ ibaresini markasal olarak kullandığı, davalının kullandığı ‘Genç’ ibaresinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davalı kullanımının davacılara ait ‘…’ ibareli markalarla ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa neden olacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir. İşbu emsal karar uyarınca; … kelimesinin herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu yönündeki davalılar savunması dayanaksız kalmaktadır.
Davacının 16 ve 41. Sınıfların tüm alt gruplarında tescili … esas unsurlu/ibareli markaları hükümsüz kılınmadıkça, bu ibarenin aynı mal ve hizmetler üzerinde üçüncü kişiler tarafından markasal kullanımı mümkün değildir. Öte yandan, davalı markasında “…” ibaresi 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi anlamında açıklayıcı bir unsur olarak kullanılmadığından; bu kullanımın markasal kullanım niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Zira “… Okulları” olarak bilinen bir emtia ya da hizmet türü bulunmamaktadır. Bu ibare ayırt edici bir marka işaretidir.
Davalı markası … kelimesinin yanı sıra OKULLARI kelimesini de içermektedir. Ancak bu ibarelerin varlığı, markaların benzerliğini ortadan kaldırmaya elverişli değildir. Her iki taraf markalarının telaffuzu sırasında seslendirilen … ibaresi markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan dolaylı benzerlik yaratmaktadır. Davalı markasını gören bir tüketicinin, davalı hizmetinin, davacıya bağlı olduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemeldir. “… OKULLARI” markasını taşıyan mal veya hizmetin, davacının … ibareli markaları ile ilişkili ya da bağlantılı bir hizmet olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır.
Zira davalı markası, davacının … ibareli markaların türevi gibidir. Bu sebeple de tüketicilerin, önceden bildikleri … esas unsurlu markaların zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları … OKULLARI markasını aynı/aynı tür emtialar üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları oldukça yüksektir.
Piyasa koşullarında firmaların, bilinen markalarının sonuna yeni ekler getirerek markalarını güncelledikleri ve farklı ürün seçenekleri için bu şekilde seri marka yaratma yoluna gittikleri bilinen bir gerçektir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, davacının … ibareli markasının yeni versiyonu izlenimi yaratan davalı markasının, davacı markaları ile seri marka imajı taşıdığı düşünülmektedir. Bu bakımdan davalı markasının, davacı markalarının serisi, devamı olarak algılanması ve aynı/aynı tür ve benzer hizmetler üzerinde kullanılması halinde iltibasa yol açması kuvvetle muhtemeldir.
Somut olayda taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması mümkündür. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile seri markalar olduğunu düşünebilecek yahut marka sahibi işletmeler arasında idari ve/veya ekonomik bir bağ olduğu yanılgısına kapılabilecektir. Açıklanan nedenlerle; davalı markası ile (aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde) karşılaşan bir tüketici, muhtemeldir ki; bu markayı, davacının … ibareli markasının türevi yahut yan markası sanacaktır.
Sonuç itibariyle; … OKULLARI ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu aşamada çözülmesi gereken dava konusu … OKULLARI markasının kapsadığı 16 ve 41. Sınıflara dahil mal ve hizmetlerin, davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle “aynı/aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığıdır.
“Aynı” mal ve hizmet ile kastedilen, mal/hizmet listeleri arasındaki birebir örtüşmedir. “Aynı tür” mal veya hizmetten kasıt ise aynı sınıfın alt grubunda sayılan mal veya hizmetlerin birbirine göre durumudur. Farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı ise; bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle, bu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkânlarının bulunup bulunmadığı, birbirini tamamlayıcı niteliği bulunup bulunmadığı benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı dikkate alınarak belirlenir.
Davalı başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamı (16 ve 41. Sınıfların tüm alt grupları) yönünden taraf markaları aynı/aynı tür emtiaları kapsamaktadır. Bu durum da iltibası artıran bir unsur olarak değerlendirilmelidir. Zira, karşılaştırma konusu markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması, tescile konu mal veya hizmetler arasındaki bazen düşük derecede bir benzerliğe rağmen, markalar arasında iltibas tehlikesini doğurabilir. Aynı şekilde, karşılaştırma konusu mal veya hizmetlerin aynı veya aynı türden olması, markalar arasındaki küçük bir benzerliğe rağmen, markalar arasında iltibasa yol açabilmektedir. (Bkz. Karasu, Rauf; Üç Boyutlu Biçim ve Hareket Markaları, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi (Batider), Haziran 2008 Cilt XXIV sayı: 3, s. 345 vd.; EuGH, WRP 1998, s. 1165 Tz 19; Seibt, s. 111).
Açıklanan nedenlerle; davalının … sayılı … OKULLARI ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu kabul edilmiştir.
b) … Hizmetleri A.Ş. Yönünden Değerlendirme:
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; dava konusu marka başvurusunda “…” ibaresi vurgulu, ayırt edici esaslı unsur durumundadır.
Davacı şirketin markaları ise KKSK, KKV, … ibaresi ile buna eklenmiş (yardımcı unsurlar) “koleji”, “test”, “vakfı”, “spor kulubü derneği” gibi kelimelerden oluşmaktadır.
Davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru ya da esaslı unsurun bir parçası olan … kelimesi, davalı markasının da esaslı unsuru konumundadır. Markaların esaslı unsurlarının aynı olması bu markalar arasında da benzerlik ve seri marka imajı yaratmaktadır.
Somut olayda taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması mümkündür. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile seri markalar olduğunu düşünebilecek yahut marka sahibi işletmeler arasında idari ve/veya ekonomik bir bağ olduğu yanılgısına kapılabilecektir. Açıklanan nedenlerle; davalı markası ile (aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde) karşılaşan bir tüketici, muhtemeldir ki; bu markayı, davacının … ibareli markasının türevi yahut yan markası sanacaktır.
Sonuç itibariyle; … OKULLARI ibareli davalı markası ile … ibareli davacı şirket markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu aşamada çözülmesi gereken dava konusu … OKULLARI markasının kapsadığı 16 ve 41. Sınıflara dahil mal ve hizmetlerin, davacı şirket markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle “aynı/aynı tür” ve/veya “benzer” olup olmadığıdır.
Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere; davalı başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamı (16 ve 41. Sınıfların tüm alt grupları) yönünden taraf markaları aynı/aynı tür malları kapsamaktadır. Bu durum da iltibası artıran bir unsur olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca, 16 ve 41. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin yaş, eğitim, …, sosyoekonomik durum farkı olmaksızın toplumun çok geniş bir kesimine hitap eden emtialardan olması da iltibas eğişini oldukça düşürmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davalının … sayılı … OKULLARI ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı şirket markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu kabul edilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/3 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Dosyada yer alan tüm delillerden; “…” ibaresinin “eğitim öğretim hizmetleri” alanında, 1960 yılından itibaren, önce davacı şirket kurucusu Fahamettin … tarafından, şirket kuruluşundan sonra ise … Hizmetleri A.Ş. tarafından ticaret unvanı, işletme adı ve/veya tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin seleflerinin ise … ibaresini 1979 yılında dershane ismi olarak kullanmaya başladıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sunulan delillerden;
– 1981 yılında Özel Eğitim Kurumu ruhsatnamesinin alındığı,
– 1986 yılında işin devredildiği,
– 1989 yılında alınan ruhsatname ile Özel … Dershaneleri adının kullanımına devam edildiği,
– Özel … Eğitim ve Ticaret Ltd. Şti.’nin 08.01.1991 tarihinde kurulup ticaret unvanının tescil edildiği,
– Tescilsiz kullanımından sonra ilk marka tescilinin ise 1998 yılında yapıldığı (195160 ve 193134 Sayılı markalar) anlaşılmaktadır.
Davalının kesinleşmiş mahkeme ilamlarına rağmen unvanının değişik şekillerde ‘…’ kelimesini içerecek şekilde değiştirerek kullanmaya devam etmesinin aynı konularda faaliyette bulunan davacı için haksız rekabet oluşturduğu, iyi niyet kurallarına uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir” şeklinde karar verildiği;
Bu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … K. Sayılı kararı ile bozulduğu, bozma gerekçesinin “dava dilekçesinin sonuç ve istek bölümünde yer alan istemlerden ticaret unvanına tecavüz eylemi ile doğrudan ilgili tüm isteklerin tek tek karşılanarak hükümde gösterilmesi gerekirken sadece ‘davalı ticaret unvanındaki … unsurunun terkinine ve bu konudaki her türlü rekabetin önlenmesi’ biçiminde kurulan hükümle ilamın infazında duraksamalara meydan verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir” şeklinde olduğu;
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. K. Sayılı kararı ile BOZMA ilamına uyulduğu ve davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” kelimesinin 15.09.2004 tarihinde terkin ile unvanının “… Eğitim Hizmetleri ve Tic. Ltd. Şti.” olarak değiştirildiği anlaşılmakla bu konuda konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava dilekçesindeki diğer istemler yönünden davanın kabulüne, davalının her türlü haksız rekabetinin önlenmesine ve bu bakımdan davalı şirket işletmesinin merkez ve şubelerinin tümünde yer alan her türlü tabela, yazı, duvar yazısı, afiş, reklam, pano, bez afiş, resim, ışıklı yazı ve reklamlar, el ilanı, broşür, katalog, takvim, kalem, defter ve benzeri isim yazılı reklam ve tanıtım amaçlı araç-gereç ile radyo, televizyon ve yazılı basın araçları ile yapılacak reklam ve tanıtımlarda yer alan “…” kelimesi ve ifadesinin terkinine karar verildiği;
Bu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. K. Sayılı kararı ile bozulduğu, bozma gerekçesinin “dava tarihinde ve bozma sonrası yargılama evresine kadar davalının ticaret unvanındaki esas unsur olan “…” ibaresinin davacının daha önceden tescilli ticaret unvanına tecavüz oluşturduğu sabit olduğu gibi usulen de kesinleşerek davacı yararına usuli kazanılmış hak meydana gelmiştir” şeklinde olduğu görülmüştür.
d) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. K. Sayılı ilamı: Davacı … Hizmetleri A.Ş. tarafından, davalı şirketin 195160 ve 193134 sayılı markalarının hükümsüzlüğü ve haksız rekabetin önlenmesi istemiyle açılan davada yerel mahkeme (İstanbul …FSHHM 2002/351 E. ve 2007/109 K. Sayılı karar) tarafından davacının markasal kullanıma uzun süre sessiz kaldığı gerekçesiyle “davalının 195160 sayılı markasının öğrenim amaçlı kurslar dışındaki hizmetler için hükümsüzlüğüne, 193134 sayılı markasının öğrenim amaçlı kurslar ve kitap yayınlama dışındaki snıflar için hükümsüzlüğüne, hüküm kesinleşmesine kadar davalının marka kullanım hakkının bulunması nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar Yargıtay 11. Dairesi’nin … K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Bozma gerekçesi “Davacı-k. Davalı tarafından 1993 tarihinden itibaren davalı-k. Davacı aleyhine açılan davalarda uyuşmazlık konusu ‘…’ ibareli tanıtma işareti üzerinde öncelik ve üstün hakkı bulunduğu, davalı-k. Davacının işletme adı ve ticaret unvanı ile iltibas oluşturacak şekilde aynı ibareyi ticaret unvanının asli unsuru olarak kullanımının haksız rekabet oluşturduğu iddia edilerek ticaret sicilinden terkini istendiğine ve kesinleşen mahkeme kararlarında da davacı-k. davalının öncelik ve üstün hakkının varlığı nedeniyle bu tür bir kullanımın haksız rekabete yol açtığı kabul edilerek ticaret sicilinden terkinine hükmedildiğine göre, davacı-k. davalının tanıtma işareti niteliğindeki ‘…’ ibaresinin kullanımına karşı sessiz kaldığından söz edilemez. Davacı-k. davalının söz konusu işaretin aynı zamanda tescilsiz hizmet markası olarak da kullanımının önlenmesi için ayrı bir dava açmaması nedeniyle, aynı süre içerisinde bu ibarenin davalı-k. davacı tarafından tescilsiz ve daha sonra da tescilli marka olarak kullanımına icazet verdiği ve hükümsüzlük davası açmayacağı izlenimi yaratmasına rağmen işbu davayı açmış olmasının, önceki davranışı ile çelişki oluşturduğu, karşı tarafta yarattığı güven nedeniyle çelişkili davranma yasağı (Venire conta factum proprium) ilkesi uyarınca MK’nun 2. Maddesi ile düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu da kabul edilemez. Çünlü, davacı-k. davalı 1993 tarihinden itibaren açtığı davalarda temel iddia olarak ‘…’ kelimesi üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu iddia etmiş ve kesinleşen mahkeme kararları ile de bu iddiasını kanıtlamıştır. Davacı-k. davalının en azından 1979-1993 tarihleri arasındaki kullanım nedeniyle herhangi bir çekişme yaratmadığı sabit ise de, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı kararının gerekçesinde davalı-k. davacının anılan tarihler arasında ‘…’ ibaresini tanıtıcı işaret olarak kullanmasının kötü niyetli davranış olduğu ve haksız rekabete yol açtığı açıklandığından, anılan tarihler arasındaki kullanım nedeniyle davalı-k. davacı yararına bir sonuca ulaşılması da doğru değildir.” şeklindedir.
Yerel Mahkemenin bozmaya karşı önceki kararında direnmesi üzerine uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelmiştir.
HGK değişik gerekçe ile yerel mahkeme kararını bozmuş, bu kararın ardından İstanbul …FSHHM’nin 29.03.2016 tarihli, …. Sayılı kararı ile 195160 ve 193134 sayılı davalı markalarının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE karar verilmiştir.
Yukarıda incelenen deliller ve yargı kararları uyarınca; davacı … Hizmetleri A.Ş.’nin “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından, “…” ibaresi üzerinde, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında tescilsiz markasal kullanıma dayalı öncelikli ve gerçek hak sahipliği bulunduğu kabul edilmiştir.
Müktesep Hak İddiası Bakımından Değerlendirme:
Davalı şirket önceki tarihli … ibareli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu ve … sayılı … OKULLARI markasının evleviyetle tescil edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Somut olay bu kriterler ışığında ele alındığında; davalı şirketin müktesep hakka dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalarının, dava konusu başvurunun yapıldığı 13.12.20015 tarihinde taraflar arasında halen çekişmeli durumda olduğu anlaşılmaktadır.
Zira davalının kazanılmış hak iddiasına dayanak gösterdiği … sayılı … ibareli markaların Bakırköy …FSHHM’nin … E. sayılı dosyası kapsamında iptalinin/hükümsüzlüğünün istendiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Yine davalının 195160 ve 193134 sayılı … ibareli en eski markalarının (ilk tescillerinin) İstanbul …FSHHM’nin …. K. sayılı kararı ile Yargıtay HGK kararı yarınca gerçek hak sahipliği gerekçesiyle hükümsüz kılındığı yukarıda açıklanmıştır.
Davalı ile davacı arasında … ibaresi bakımından süren çekişmenin geçmişi ve davalının defaatle bu yargılamalarda haksız olduğunun belirlenmesi karşısında; davalının … sayılı … OKULLARI ibareli marka başvurusu yönünden, önceki tarihli … ibareli markalarından kaynaklı müktesep hakkı BULUNMADIĞI, zira somut olayda müktesep hak için gerekli çekişmesizlik, eş zamanlı yan yana barışçıl kullanım ve/veya sessiz kalma yoluyla hak kaybı koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Kötü niyet İddiası Yönünden Değerlendirme
Davacılar ile davalı şirket arasında, 1990’lı yıllardan bu yana … ibaresi üzerinde çekişme mevcuttur. Bu hukuksal çekişmede davacı … Hizmetleri A.Ş.nin … ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hakkı bulunduğu, işaretin gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu yönünde çok sayıda karar verilip kesinleşmiştir.
Davacı yan, davalının İstanbul …FSHHM’nin…. E. ve Bakırköy …FSHHM’nin … E. sayılı davalarının aleyhine sonuçlanacağını ve … ibareli önceki markalarının hükümsüz kılınacağını anlayınca, dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu ve bu yolla yargı kararlarını etkisiz kılmaya çalıştığından kötüniyetli olduğunu ileri sürmektedir.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; Ankara 3. FSHHM’nin … E. sayılı dosyası kapsamında hazırlanan Bilirkişi Raporunda ve Mahkeme Kararında (aynı taraflar arasındaki benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak) isabetli biçimde ifade edildiği üzere; davacının 1960 yılına dayanan bir kullanımının söz konusu olduğu, davalının ise 1979 yılında ticaret unvanını tescil ettirmek suretiyle … ibaresini kullanmaya başladığı, bunun üzerine taraflar arasında başlayan yargısal süreçte davacının … ibaresi bakımından öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunun tespit edildiği, davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine karar verildiği, buna karşın davalının tüm yasal süreçleri hiçe sayarak … ibaresini kullanmakta ısrarcı olduğu, … ibareli çok sayıda yeni marka başvurusu yaptığı ve yapmaya devam ettiği, davacının … ibaresi üzerindeki öncelikli ve gerçek hak sahipliğinin tespitine karşın devam eden bu tutumun açıkça kötüniyet olarak değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Neticeten, davalının, … sayılı ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı şirket markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (16 ve 41. sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacı … Hizmetleri A.Ş.’nin, “…” ibaresi üzerinde “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından, tescilsiz markadan kaynaklı (önceki kullanıma dayalı) sınai bir hakkı olduğu ve bu hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca davalı markasının tescilini engelleme yetkisi bulunduğu, davalı şirketin … OKULLARI ibareli dava konusu marka başvurusu yönünden, önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunmadığı; … OKULLARI ibareli davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle ve tüm dosya kapsamından;
1-Davanın kabulü ile,
TPE YİDK nın 23/06/2017 tarih … sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli … sayılı … Okulları+Şekil ibareli markanın tescilil oluduğu 16 ve 41 sınıf mal ve hizmetler yönüden tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.067,40-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2021