Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/2 E. 2022/370 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/2 Esas – 2022/370
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/2
KARAR NO : 2022/370

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalının 2019/42694 sayılı “… … bilimleri bilgi eğitim vadisi” ibaresi için 41. Sınıfta yer alan hizmetlerde başvuru yaptığını, bu başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın MDB ve YİDK tarafından red edildiğini, müvekkilinin Türkiye genelinde 140 adet … Bilimleri Eğitim Kurumlarının bulunduğunu, TÜRKPATENT nezdinde tescilli … BİLİMLERİ esas unsurunu içeren tescilli markalarının da olduğunu, tescilli marka, ticaret unvanı ve işletme adlarının yanı sıra 28.08.1998 tarihinden beri www.fenbilimleri.com alan adının sahibi olduğunu, … BİLİMLERİ markasının 1997 yılından beri büyük emek harcanarak yoğun ve yaygın kullanımı, tanıtım çalışmaları sonucu eğitim ve öğretim hizmetleri ve ürünleri bakımından tanınmış marka haline geldiğini, … BİLİMLERİ markasına ilişkin 2010 yılında Kültür Üniversitesi ve 2015 yılında Nişantaşı Üniversitesi tarafından yapılan Marka bilinirlik araştırma raporları” da müvekkilin markalarının tanınmışlığını ispatlar nitelikte olduğunu ve … BİLİMLERİ ibaresinin müvekkiline ait bir marka olarak algılandığını ve bu suretle ayırt edici hale geldiğini, 6769 S. SMK’nın 5/2 ve 25/4 maddesine atıfta bulunarak müvekkilinin … BİLİMLERİ esas unsurlu markalarının eskiye dayalı kullanımı sonucunda ayırt edicilik kazandığını bu hususun TÜRKPATENT’in 31.12.2015 tarih ve 2015-M-12900 ve 25.10.2020 tarih ve 2015-M-10189 sayılı kararları ile de kabul edildiğini, davaya konu olan “… … bilimleri bilgi eğitim vadisi” markası ile müvekkiline ait markanın ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğunu, davalının markası ile müvekkilinin markalarının esaslı unsurunun “… BİLİMLERİ” ibaresi olduğunu, davalının “… … bilimleri” ibaresini gören veya duyan ortalama tüketicilerin müvekkiline ait “… BİLİMLERİ OKULLARI” ibareli markalarını hatırlayacağını ve başvuru markası ile müvekkilinin markalarının ilişkilendirileceğini, davalı marka başvurusunun müvekkilinin bir şubesi olarak algılanacağını, bu nedenle davalının müvekkilinin tanınmış markasının itibarından haksız biçimde yararlanarak hiçbir masraf ve çaba harcamadan müvekkilinin markalarının temsil ettiği imaj ve güveni kendi işletmesine aktarmayı amaçlandığını, bu nedenle taraf markalar görsel, işitsel, kavramsal ve anlamsal benzerliğin bariz şekilde benzer olduğunu, davaya konu olan markanın başvuru kapsamındaki 41. Sınıftaki tüm hizmetlerin müvekkilinin markalarının tescil kapsamında yer aldığını, bu nedenle markaların hizmetlerinin de aynı olduğunu, davalının marka başvurusuna konu olan ibarenin müvekkilinin ticaret unvanından doğan haklarını ihlal ettiğini, müvekkili aleyhine haksız rekabet yarattığını, davalının marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, amacının tamamen müvekkiline ait şube izlenimi uyandırmak olduğunu belirterek, YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket /tasfiye memuru davaya vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; Arıcan … Bilimleri… Ltd. Şti. adına “… … bilimleri bilgi eğitim vadisi” ibaresinin Uluslararası NICE Sınıflandırma Sisteminin 41. sınıfında yer alan hizmetlerde kullanılmak üzere tescil başvurusu 29/04/2019 tarihinde yapıldığı, 2019/42964 kod numarası verilerek işleme alınan marka tescil başvurusu, yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 16. maddesi uyarınca 12/07/2019 tarih ve 328 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, dava konusu “… … bilimleri bilgi eğitim vadisi” ibareli başvurunun yayınına davacı tarafından itirazda bulunulduğu, itiraz üzerine ilgili daire tarafından yapılan inceleme neticesinde itirazın reddine karar verildiği, İlgili Dairenin almış olduğu karara davacı tarafça YİDK’da görüşülmesi için itiraz dilekçesi sunulduğu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2020-M-9029 sayılı kararıyla; “2019/42964 başvuru numaralı “… … bilimleri bilgi eğitim vadisi” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2008 33588, 2009 18232, 2009 18235, 2010 31482, 2014 08860, 2014 108592, 2014 108601, 2014 17229, 2015 43274, 2015 43279, 2016 56650, 2016 53090, 2016 53091, 2016 103882, 2018 80553 sayılı “nazmi arıkan … bilimleri dershaneleri”, “çizgi üstü … bilimleri dershaneleri dershanede doğru şıkkınız eğitim ciddi kurumların işidir şekil”, “… bilimleri dergisi dershaneleri dershanede doğru şıkkınız eğitim ciddi kurumların işidir şekil”, “çizgi üstü … bilimleri okulları”, “… bilimleri dünyası eğitim ciddi kurumların işidir”, “… bilimleri dershaneleri”, “… bilimleri okulları”, “nazmi arıkan … bilimleri eğitim ciddi kurumların işidir”, “arıkanlar … bilimleri okulları”, “fbo … bilimleri okulları”, “… bilimleri okulları”, “… bilimleri merkezi”, “… bilimleri”, “… bilimleri eğitim kurumları”, “nazmi arıkan … bilimleri eğitim kurumları” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği üzere, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi, “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü içermektedir. Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma olasılığını ortaya çıkartır. Karıştırılma olasılığı, kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, markaların ve malların veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dahil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak, bütüncül olarak değerlendirilmelidir. Karıştırılma olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirme yapılırken, ihtilafın konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği, işaretlerin bütün olarak oluşturdukları izlenim esasında incelenmelidir, ancak bu yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır. Karıştırılma olasılığına ilişkin genel değerlendirmede, malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin markalara ilişkin algısı belirleyici etkiye sahiptir. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarına ilişkin kapsamlı bir analize girişmez. Karıştırılma olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve ihtiyatlı varsayılır. Bununla birlikte, ortalama tüketicilerin farklı markalar arasında doğrudan bir karşılaştırma yapma şansına nadiren sahip olduğu, bunu yerine markaların zihninde kalan tam olmayan imajını (hatırasını) esas aldığı faktörü dikkate alınmalıdır. Buna ilaveten, ortalama tüketicilerin dikkat seviyesinin, ihtilafa konu malların veya hizmetlerin niteliğine göre değiştiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılmanın ortaya çıkması olasılığı da artar. Bu nedenle, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik (ün) nedeniyle, daha yüksek olan markalar, ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanılırlar. Bu nedenle, karıştırılma olasılığının varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik (ün) dikkate alınmalıdır. Birden fazla unsurdan oluşan bileşke markalar söz konusu olduğunda, iki marka arasındaki benzerliğin tespiti, bileşke bir markayı oluşturan öğelerden sadece birisini alarak, o öğeyi başka bir markayla karşılaştırmanın ötesinde bir incelemeyi gerektirir. Karşılaştırma, ihtilaf konusu markaların her birini bütün olarak inceleyerek yapılmalıdır, ancak bazı durumlarda, bileşke markayı oluşturan öğelerden biri, bileşke markanın kamunun ilgili kesiminde yarattığı bütüncül algıda baskın konumda bulunabilir. Karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Kurul’da, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, itiraz dilekçesinde belirtilen eskiye dayalı kullanım iddiası incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, bu iddianın, yeterli bilgi, belge, delil ile desteklemediği anlaşılmış ve bu nedenle eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Bunun yanında, itiraz dilekçesinde öne sürüldüğü gibi itiraza gerekçe markanın, 6769 s. SMK’nın 6/6 kapsamındaki hak sahipliği yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığından, bu iddianın kabulü mümkün olmamıştır. Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir. Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 05/01/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunmadığı, dava konusu markanın kapsamındaki “emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı” başlıklı bölümde belirtilen hizmetler ile davacının markalarının kapsamındaki malların aynı / aynı tür / benzer / ilişkili olduğu, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının tanınmışlık gerekçeli itirazının yerinde olmadığı, davacının SMK 6/6 gerekçeli itirazının yerinde olmadığı, davacının haksız rekabete ilişkin itirazının yerinde olmadığı, 2020-M-9029 sayılı YİDK kararının yerinde olduğu, kötü niyet takdirinin ve YİDK kararının iptali yönündeki nihai kararın mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası

… … BİLİMLERİ
Bilgi eğitim vadisi
(41. sınıf)

Davacılara Ait Redde Mesnet Markalar

nazmi arıkan … bilimleri dershaneleri, çizgi üstü … bilimleri dershaneleri dershanede doğru şıkkınız eğitim ciddi kurumların işidir şekil, … bilimleri dergisi dershaneleri dershanede doğru şıkkınız eğitim ciddi kurumların işidir şekil, çizgi üstü … bilimleri okulları, … bilimleri dünyası eğitim ciddi kurumların işidir, … bilimleri dershaneleri, … bilimleri okulları, nazmi arıkan … bilimleri eğitim ciddi kurumların işidir, arıkanlar … bilimleri okulları, fbo … bilimleri okulları, … bilimleri okulları, … bilimleri merkezi, … bilimleri, … bilimleri eğitim kurumları, nazmi arıkan … bilimleri eğitim kurumları
(09, 16, 35, 41. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalının tescil kapsamında bulunan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri” ile davacının tescilli markaları kapsamında 41. Sınıfa dahil hizmetlerin aynı olduğu, davacının tescilli markaları kapsamında bulunan “Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” malları ile bu malların 35. Sınıfta satışı hizmetlerinin, dava konusu markanın kapsamındaki hizmetler ile ilişkili olduğu; 41. sınıf hizmetlerin tüketicilerin günlük rutininde yer almayan, görece profesyoneller tarafından sunulan ve tüketicilerin de bilinç ve dikkat düzeyinin daha yüksek olduğu, satın alma faaliyetinde ön araştırma yaptığı hizmetler olduğu, 16. sınıf mallar ile bu malların satış hizmetlerine tüketiciler sıkça maruz kalmakta, kolay ulaşmakta ve farklı fiyatlandırma seçeneklerini birlikte değerlendirerek satın alma eylemini gerçekleştirdiği, ortalama tüketici kesimi toplumun her yaş ve gelir grubundan kimseler olduğu anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka beyaz zemin üzerine, siyah ve büyük harfler ile “… … BİLİMLERİ” ve altında “…” kısaltmasının açılımı şeklinde algılanacak “Bilgi eğitim vadisi” ibaresinin bulunduğu, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olduğu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacıların markalarının incelenmesinde; davacılar markalarında ihtilaflı “… Bilimleri” ibaresinin, “Nazmi Arıkan, Arıkanlar, Çizgi Üstü, Dergisi Dershaneleri, FBO” gibi kelimeler ve bir kısım ek figüratif unsurlar ile birlikte içerdiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Dava konusu markada ihtilaf konusu “… Bilimleri” ibaresinin yer almasına rağmen, dava konusu markanın esas unsurunun “…” olması, tertip tarzlarının farklılaşması ve marka bütünlüğü açısından davacının mesnet markaları ile aralarında görsel olarak yeterli ayırt edicilik bulunduğu; davalı ve davacı markaları Türkçe olup, yazıldıkları gibi seslendirildiği, her ne kadar ortak “… Bilimleri” ibaresi mesnet markalarda bulunuyor olsa da, soldan sağa, yukarıdan aşağıya okuma kuralı gereğince, davalı markasının esas unsurunun “…” şeklinde seslendirilmeye başlıyor olması fonetik yakınlaşmaya engel düzeyde olduğu, davacı markalarının bir kısmı “Arıkanlar, Nazmi Arıkan, FBO, Çizgi Üstü, Dergisi Dershaneleri, Dünyası” gibi ayırt edici kelimeler ile birlikte bir kısım figüratif unsurlar içerdiği, dava konusu markanın esas unsuru konumundaki “…” ibaresinin söz konusu ibarelerden kavramsal olarak tamamen farklı olması ve markanın bütün olarak incelenmesi kuralı gereğince, taraf markaları arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı; birlikte davalı markasındaki “… bilimleri” kelimeleri, davacının tescil kapsamında bulunan 41. Sınıftaki eğitim ve öğretim hizmetlerin için sıklıkla kullanılan bir ibare olduğu, ilgili hizmetin tüketici kesimi tarafından “Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak adı (TDK)” olarak bilinen, ayırt ediciliği son derece düşük bir kavram olduğu, ilgili başvuru kapsamındaki hizmetler yönünden, ayırt edici gücü görece zayıf bir ibare olan, “… bilimleri” ibaresinin davacı markalarında kullanılması, davalı ve davacı markalarının, ayırt ediciliği zayıf olan bu ibare dışında ihtiva ettiği diğer, kelime ve şekli unsurlar ve tertip tarzları bakımından herhangi bir benzerlik taşımadıkları görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli markaları ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulmayacağı; dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesi neticesinde, davacının “… Bilimleri” ibaresi üzerinde eğitim sektöründe eskiye dayalı kullanımının bulunduğu, davacı tarafından dava konusu markanın esas unsuru konumundaki “…” ibaresinin Türkiye’de uzun süredir dava konusu hizmetler üzerinde kullanıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı görülmüş, dolayısıyla davacının dava konusu markanın esas unsuru konumundaki “…” ibaresi üzerinde dava konusu hizmetler bakımından eskiye dayalı kullanımının bulunmadığı; hem markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması hem de dosya kapsamında delillerden davacının haksız rekabete ilişkin iddiasını kanıtlayacak somut delil bulunmadığı anlaşıldığından, davacının haksız rekabete ilişkin itirazının yerinde olmadığı; davacı yanın, davalının kendi markalarının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak başvuruda bulunduğunu ileri sürmekle birlikte, bunu ispata yönelik somut ve inandırıcı herhangi bir delil sunamamış olması karşısında davalının yedekleme, şantaj, marka ticareti gibi bir niyetle hareket ettiğine dair delil bulunmadığından kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı; dosya kapsamından dosya kapsamındaki faturalar, gazete haberleri, sertifikalar ve kataloglara göre davacının “… BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “… BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, “ … BİLİMLERİ OKULLARI+şekil” ibareli markalarını ve “… bilimleri” ibaresini “eğitim ve öğretim” hizmetlerinde uzun yıllardır kullandığı, 6769 sayılı SMK’nın 5/2 maddesinde düzenlenmiş olan hukuki korumadan faydalanacağı; ancak ibarenin ayırt edici niteliği çok düşük bir ibare olması nedeniyle her kullanım bakımından davacılara dürüstçe kullanımlar bakımından üstün bir hak sağlamayacağı, ayırt edici niteliği bulunan ilave unsurlarla birlikte gerçekleşen kullanımınlara katlanma yükümlülüğü bulunduğu da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2022

¸ ¸