Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/192 E. 2022/28 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/192
KARAR NO : 2022/28
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/12/2017
KARAR TARİHİ : 01/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “… …” kahve dükkanlı zincirinin, bilinen Amerikan “…” sistemini farklı bir konseptle müvekkili ile buluşturduğunu, müvekkilinin 19.07.2016 tarihinden bu yana www….com internet sitesi üzerinden ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, 2016/106337 sayılı “… …” şeklindeki başvurularının 30, 35 ve 43. Sınıf hizmetleri kapsadığını ve markalarının tescil edildiğini, işbu davanın konusu olan 2016/106342 sayılı marka başvurularının ise 30, 35 ve 43. Sınıflarda yapılan başvurusunun kısmen reddedildiğini, müvekkilinin her iki markası da aynı tarihte başvuru konusu edilmiş olup, her iki markadan birinin tesciline diğerinin kısmen reddine karar verildiğini, halbuki markaların logolarının aynı olduğunu, başvuruların aynı tarihte yapıldığını, aynı mal ve hizmet sınıflarını kapsadığını, markalar arasında bulunan tek farkın “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin köşe anlamına gelen İngilizce bir kelime olduğunu, kurum tarafından bahsi geçen markalar hakkında verilen kararların birbiri ile çelişkili olduğunu, … ibaresinin İngilizce bir kelime olduğunu, küçük levye anlamına geldiğini, ancak bununla birlikte aynı zamanda bir erkek ismi olarak onlarca ülkede kullanıldığını, davalı kurum nezdinde de çok sayıda … ibareli markanın zaten mevcut olduğunu, davalı kurumun müvekkiline ait markanın reddine gerekçe gösterdiği “… … …” ibareli markanın tescilinden önce de “…” şeklinde tescillerin bulunduğunu, davalı kurumun neye göre ret kararları verdiğinin tespit edilemediğini, kısmi ret karara gerekçe gösterilen markanın herhangi bir özel logo ihtiva etmediğini, bahsi geçen markanın sadece “… işletmecili hizmetleri” bakımından tescilli olduğunu, markaların ortak unsuru olan “…” ibaresinin zayıf bir ibare olduğunun açık olduğunu, bu şekildeki ibarelerin karıştırılmaya neden olmayacağını, … YİDK nın 04/10/2017 tarih 2017-M-8321 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Mahkememizce, 21/03/2019 tarih ve 2017/460 E. 2019/156 K. sayılı karar ile; dava konusu 2016/106342 sayılı ibareli marka ile 43. Sınıf hizmetler bakımından 556 sayılı KHK 7/1-b bendi uyarınca kısmi reddine gerekçe gösterilen markası arasında 7/1-b bendi anlamında bir ayniyetin mevcut olmadığı, davacı markanın 556 sayılı KHK.nin 7/son maddesi anlamında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Türkpatent YİDK’nın 04/10/2017 tarih 2017-M-8321 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili i istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara BAM 20. HD’nin 17/05/2021 tarih ve 2020/1436 Esas 2021/679 K. İlamıyla; ”Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün 2011/11–567E.- 2011/676K, 14.11.2012 gün 2012/11–417 E.- 2012/791K., 14.01.2015 gün 2013/11-1316E.- 2015/34K., 01.04.2015 gün 2013/11-1572 E.- 2015/1133 K., 12.04.2017 gün 2017/11-74E.- 2017/728K. ve 11.HD 30/06/2014 gün 2014/6427 E- 2014/12462K. sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, Türkpatent vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. ” gerekçesiyle, ”HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/03/2019 tarih ve 2017/460 E. – 2019/156 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiş, dava mahkememizin 2021/192 E. sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre;
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu 2016/106342 sayılı … … ibareli başvurunun 27.12.2016 tarihinde 30, 35 ve 43. Sınıf bir takım mal ve hizmet sınıflarında tescil başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 7/1-b bendi uyarınca 95/009168 sayılı marka gerekçe gösterilerek 43. Sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” emtiaları bakımından kısmen reddine karar verildiği, anılan ret kararı karşı itiraz ettiği görülen başvuru sahibi davacının bu itirazlarının da Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 04.10.2017 tarih ve 2017-M-8321 sayılı kararı neticesinde özetle; “2016/106342 başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddine yönelik karara yapılan itirazın incelenmesinde, başvuru ile kısmi redde gerekçe olarak gösterilen “… …” … ibareli markanın asli unsurları itibariyle birebir aynı ibarelerden oluştuğu, marka örneklerinde yer alan diğer ibarelerden tanımlayıcı nitelikteki tali unsurlar olduğu, bu nenle markaların orta düzeydeki tüketiciler tarafından hemen hemen aynı gibi algılanacağı, redde konu hizmetlerin de aynı ya da aynı türden olduğu kanaatine varıldığından itirazın reddi gerekmiştir” şeklinde karar tesis edildiği ve YİDK kararının davacı şirkete 10/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 08/12/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun 556 sayılı KHK 7/1-b md gereğince mutlak red nedenine bağlı olarak reddi ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı redde mesnet marka ile başvurunun aynı /ayırt edilemeyecek kadar benzer olup olmadığı, mal ve hizmet sınıflarının aynı aynı tür olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2016/106342 kod numaralı … … ibareli marka başvuru kapsamındaki kısmi redde konu dava konusu emtiaların; 43. sınıf: yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri olduğu, redde mesnet 95/009168 sayılı redde gerekçe … IRSH … ibareli markanın tescil kapsamının: 43.sınıf: … işletmeciliği hizmetleri olduğu, tetkik edilmiştir.
556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu … tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 7/1-b maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, … ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.

Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
556 s. KHK 7/son hükmüne göre; bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise a,c ve d bentlerine göre tescilinin reddi mümkün değildir.
556 s. KHK 7/son anlamında ayırt edici nitelik kazanma; ticaret hayatında kendini kabul ettirmiş, kendine bağlamış, kendisini onunla tanıtmış olma, o işaretin, o işareti kullanan işletmeye ait olduğunu ticaret alanında kabul ettirme anlamına gelir.
556 s. KHK 7/son hükmü gereğince işaretin tescilinin reddedilememesi için, tescilden (başvurudan) önce kullanılmış ve ayırt edici nitelik kazanmış olması gerekir. Bu bağlamda bir rengin bile marka olarak tescili mümkündür. Ancak bunun için, tüketici çevresinde marka olarak algılanma niteliğini kazanmış olması gerekir. Örneğin çikolata ürünlerinde kullanılan lila rengi, Milka çikolatalarının diğer çikolatalardan ayırt edilebilmelerini sağlamaktadır. Bunun yanı sıra Kodak’ın sarısı, …’in kırmızısı, …’nin yeşili, …’in sarı-kırmızısı işletmelerle özdeşleşmiştir (Yasaman, Marka Hukuku, s. 83).
Görülebileceği üzere redde gerekçe marka spesifik bir hizmet grubunu içermekte iken başvuru konusu marka daha geniş bir hizmet grubunu içermektedir. Bununla birlikte markaların benzer emtiaları kapsadıkları anlaşılmıştır.
Yüksek Mahkeme uygulamalarına bakıldığında da mülga KHK zamanındaki 7/1-b maddesindeki benzerlik olgusunun oldukça dar yorumlanması gerektiğinin istikrarlı bir şekilde vurgulandığı görülmektedir.
Örneğin Yargıtay 11. HD’nin 2015/5821E.,  2015/13282 K. sayılı içtihadında …+şekil ile … şeklinde aynı sınıfları kapsayan markalar arasında 7/1-b bendi kapsamında ayniyet olmadığını, başvuru markasının özel bir kaligrafiyle hazırlanan yazı unsuru ile yazının üstünde, dikkat çekici şekilde mavi, kırmızı ve sarı renklerde “…” şeklinin bulunduğu, KHK’nın 7/1- b maddesindeki benzerlik olgusunu dar yorumlamak gerektiğini, oysa davalı enstitünün KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamına girecek bir inceleme yaptığı, KHK’nın 7/1-b maddesinde ilk bakışta fark edilemeyecek ölçüde benzerlik şartı aranırken, KHK 8/1-b maddesinde bağlantı kurdurtacak ölçüde benzerlik araştırmasına gidilmesi gerektiği, bu açıdan bakıldığında, markalar arasında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten söz edilmesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle açıklamıştır.
Yine örneğin Yargıtay 11. HD’nin 2015/9380 E. 2016/3921 K. Sayılı ilamıyla, aynı sınıftaki emtiaları kapsayan … ve …+şekil ibareli markalar ile ilgili olarak “redde mesnet olarak gösterilen markanın başvuru konusu marka ile ayniyet derecesinde birebir benzemediği bu haliyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesinde geçen “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer” olma koşulunun somut olayda gerçekleşmediği, iltibas konusunun ise 556 sayılı KHK’nın 8 nci maddesi kapsamında itiraz üzerine değerlendirilebileceği” şeklindeki yerel mahkeme kararını onadığı bilinmektedir.
Yargıtay 11.HD 2015/4681E., 2015/12081K. Sayılı ilamında, …+şekil ile … markaları arasında, Yargıtay 11. HD 2016/7756E, 2018/987K sayılı ilamında, … TV+şekil markası ile …+şekil markası arasında, Yargıtay 11. HD 2015/4676 E., 2015/11434 K. Sayılı ilamında, … ile … Optik+şekil ve …+şekil markaları arasında, Yargıtay 11. HD 2015/8789 E., 2016/3694 K.Sayılı İlamında, tat+şekil ile tat markaları arasında, Yargıtay 11.HD2015/6865 E.,  2016/1103 K Sayılı İlamında, …+şekil ile … markaları arasında, Yargıtay 11. HD 2015/14428E, 2017/2108K Sayılı İlamında, …+şekil ve Hekim markaları arasında, Ankara BAM 20. HD 2017/1221E – 2018/34K Sayılı ilamında, …+şekil ile … ve … markaları arasında 7/1-b maddesi anlamında ayniyetin bulunmadığı yönünde içtihatları da bulunmaktadır.
Başka ve oldukça yakın tarihli bir kararda da yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. HD’de benzer bir görüşü benimsemiştir.
“Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olmasının gerektiği, somut olayda, redde mesnet “dream” ibareli markada, “dream” sözcüğünün özgün biçimde düzenlenmiş bir şekil ve renk kompozisyonu içerisinde yer aldığı, bunu karşılık başvuru konusu markanın ise herhangi bir renk ve kompozisyon içermediği, düz yazı ile yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, başvuruya eklenen “…” ibaresi ile redde mesnet markadaki şekil ve renk unsuru da dikkate alındığında markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.” (2017/1316E- 2018/164K ve 19.02.2018 tarihli kararı)
Yüksek Mahkemenin özellikle son yıllardaki güncel ve istikrarlı kararlarında, aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olma kriterini oldukça dar yorumlayarak değerlendirdiği açıktır.
Hatta öyle ki Yüksek Mahkemenin bir kararında, markalardaki ek sözcük unsurunun ne denli ayırt ediciliğinin bulunduğu tartışmasının dahi 7/1-b çerçevesinde değil 8/1-b çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
“Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacı başvurusu ve redde dayanak alınan markaların, kelime kombinasyonu ve ayrıca görsel olarak belirli bir ayırt edicilik sağlayacak nitelikteki logoyu da barındırdıkları, başvuru konusu markanın ortalama tüketici tarafından redde dayanak her dört marka ile de hemen hemen aynıymış gibi algılanmasına imkan ve ihtimal bulunmadığı, zayıf unsur içeren markalar bakımından zayıf unsurun karıştırma ihtimaline etkisinin KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında bir değerlendirmeye konu edilmesi gerektiği, başvuru kapsamındaki hizmetlerin ortalama tüketicileri tarafından okunuş, yazılış, anlam ve genel izlenim itibariyle hemen hemen aynı gibi algılanmasına olanak bulunmadığı; KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik tartışması gerektiren bir benzerliğin ise KHK 7/1-b hükmü anlamında mutlak ret sebebi kapsamında kabul edilemeyeceği, mallar ve hizmetler yönünden gerçekleşen aynı veya aynı tür olma halinin işaretler aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığından sonuca etkisinin bulunmadığı, KHK’nın 7/1-b hükmü koşulları gerçekleşmediği gerekçesiyle … kararlarının iptaline karar verilmiştir.”
EUIPO nezdinde yapılan başvurular ile ilgili kararlar incelendiğinde “… şekil” v. “…”10, “….”12 markaları benzer kabul edilmekle birlikte aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olarak görülmemiştir. Bu kararlarda da markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadıkları, farklı figüratif unsurlar, yazım formatları, renk kombinasyonları içerdikleri ifade edilerek tüm bu unsurların ayniyet ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olma kriterini ortadan kaldırdığı kabul edilmiş ve bir nevi ülkemizdeki yargı uygulamaları ile paralel bir görüşün benimsendiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla 7/1-b anlamında tartışma konusu olan markaların AYNI VEYA AYNİYET DERECESİNDE BENZER olmalarıdır. Başka bir ifadeyle Yüksek Mahkeme uygulamalarından da anlaşılabileceği üzere markaların aynı olma kriterinden asgari düzeyde uzaklaşmış olmaları 7/1-b maddesindeki şartlardan uzaklaşılmasına neden olmaktadır.
Bu ilkeler çerçevesinde somut uyuşmazlığa dönüldüğünde dava konusu markanın şeklinde logonun üst kısmında logonun tamamına hakim “…” ibaresi, bu ibarenin alt kısmında ise oldukça küçük şekilde yazılmış “…” sözcüklerine yer verildiği, “…” ibaresinin yaygın bir yabancı erkek ismi olduğu, “…” ibarelerinin ise bir bütün olarak “…” anlamına geldiği; redde gerekçe marka incelendiğinde ise şeklindeki markanın, her biri eş büyüklükte alt alta yazılmış olan “…”, “…” ve “…” kelimelerinden oluştuğu, “… …” ibaresinin bütün olarak “…” anlamına geldiği, bu tamlamanın yiyecek ve içecek hizmetlerinde bir konsept adı olduğu değerlendirilmektedir. Bu bağlamda taraf markaları arasında bütünsel anlamda ayniyet düzeyinde bir benzerliğin bulunmadığı, her iki marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin ilk anda markaları birbirleri ile aynı olarak yorumlamayacakları, dolayısıyla tüketicilerin iki marka arasında şüphesiz bir ilişki kurması beklenecek olmakla birlikte bu ilişkinin 7/1-b maddesi kapsamında değil 8/1-b maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Hal böyleyken yüksek mahkemelerin güncel ve istikrarlı uygulamaları çerçevesinde istikrarlı şekilde vurgulanan işaretlerin aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaları gerekliliği kriterinin somut uyuşmazlıkta gerçekleşmediği, keza yine markalar kapsamındaki emtiaların tamamının aynı/aynı tür olarak nitelendirilemeyecekleri, bu maddedeki kastın ortalama tüketici ve yararlanıcılar nezdinde hiç bir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net bir iltibasın ortaya çıkması şeklinde yorumlanması gerektiği1, 8/1-b maddesinde yapılması gereken bağlantı kurduracak ölçüde benzerlik karşılaştırmasının, 7/1-b maddesi yönünden de yapılmasının maddeler arasındaki farkı ortadan kaldıracağını, neticesinde dava konusu başvuru ile redde gerekçe marka arasında 7/1-b bendi kapsamında aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olma şartının oluşmadığı kabul edilmiştir.
Davacı yanın, dava konusu ibareyi 7/son anlamında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığına dair dosyaya yeterli delilin ibraz edilmediği görüldüğünden, davacı yanın bu kapsamdaki iddialarının ispatlanamamış olduğu kabul edilmiştir.
Neticeten, dava konusu 2016/106342 sayılı … … ibareli marka ile 43. Sınıf hizmetler bakımından 7/1-b bendi uyarınca kısmi reddine gerekçe gösterilen markası arasında 7/1-b bendi anlamında bir ayniyetin mevcut olmadığı, davacı markanın 7/son anlamında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasının ispatlanamadığı kabul edilmiş, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
… YİDK nın 04/10/2017 tarih 2017-M-8321 sayılı kararının iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 1.992,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 62,80-TL
GİDER AVANSI :1.929,50-TL
TOPLAM :1.992,30-TL