Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/181 E. 2022/349 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/181
KARAR NO : 2022/349

DAVA : Ticaret Unvanının Terkini, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Unvanının Terkini, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin günümüzde, beyaz eşya, elektronik, enerji, gayrimenkul, madencilik ve tekstil alanlarında faaliyet gösteren, …………. 50den fazla grup şirketi bünyesinde barındıran, Türkiyede ve Dünyada bilinen ve saygı gören Holdinglerden biri olduğunu, www…com.tr alan adının incelenmesi ile de tüm bilgilere ulaşılabileceğini, diğer davacı şirketin ise … Holding çatısı altında faaliyet gösteren, Gayrimenkul Grubuna bağlı şirketlerinden bir tanesi olduğunu, …’nin de, 2007 yılından başlayan faaliyeti ile, başta inşaat sektörü olmak üzere, birçok farklı alandaki faaliyetlerinin mevcut olduğunu, dava konusu … markası her iki müvekkil şirket tarafından, hem ticaret unvanı hem marka hem de internet alan adı olarak kullanılmakta olduğunu, “… Holding A.Ş.”nin, ticaret unvanı, 20.08.1990 tarihinde usulüne uygun olarak Ticaret Siciline kayıt ve tescil edilmiş olup, 24.08.1990 tarih ve 2595 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, 2017 102188 numara ile tescilli “…….I GELECEK”, 2017 120716 numara ile tescilli “… AKILLI HAYAT PLANI”, 2018 10524 numara ile tescilli “Z … …”, 2018 37130 numara ile tescilli “Z … PARLAK BİR FİKİR” seri markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin www…com.tr alan adını 30.10.1997 tarihinde kendi adına tahsis ettirmiş olduğunu, … Yapı Yatırım A.Ş.”nin ticaret unvanı ise, 18.05.2007 tarihinde tescil edildiğini, bu müvekkilinin ise 07 65148 numara ile tescilli “… …”, 2007 65149 numara ile tescilli “… …” 2008 62732 numara ile tescilli “… GAYRİMENKUL”, 2009 28101 numara ile tescilli “… …”, 2009 34884 numara ile tescilli “… …”, 2010 21480 numara ile tescilli “… KONAK”, 2010 21481 numara ile tescilli “… …”, 2010 75034 numara ile tescilli ” Z … … İSTANBUL + Şekil”, 2010 75039 numara ile tescilli ” Z … … REZİDANS +Şekil “, 2010 75038 numara ile tescilli ” Z … … AVM +Şekil “, 2010 75040 numara ile tescilli “… … OTEL +Şekil “2011 05123 numara ile tescilli “… PORT”, 2014 70660 numara ile tescilli “… WORLD”, 2015 63250 numara ile tescilli “… …”, 2016 41962 numara ile tescilli “… ENERJİ GRUBU”, 2016 42786 numara ile tescilli “… DOĞAL GAZ”, 2016 78540 numara ile tescilli “… DOĞRU ENERJİ”, 2016 78548 numara ile tescilli “… ENERJİ DOĞRU ENERJİ” , 2018 30579 numara ile tescilli “… ENERJİ”, 2018 39122 numara ile tescilli “… ENERJİ SOLUTİON” seri markalarının bulunduğunu, davalı şirketin 0.07.2018 tarihinde Ankara Ticaret Sicili Memurluğunda tescil edildiğini, unvanının … Grup İnşaat Gayrimenkul Tic. Ltd. Şti. olduğunu, davalı şirkete Beyoğlu 48. Noterliğinin 21.09.2020 tarih ve 64140 Yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu,davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek “… Grup İnşaat Gayrimenkul Tic. Ltd. Şti.” unvanından oluşan davalı ticaret unvanının, davacı şirketlere ait ticaret unvanı, markaları ve internet alan adı ile benzer olduğunun ve iltibas yarattığının tespiti ile, davalı ticaret unvanından, “…” ibaresinin terkinine, … ibaresini dikkat çekici unsur olarak, sair şekillerde markasal olarak kullanılıp kullanılmadığının bilirkişi incelemesi ile tespitine, kullanım tespit edilir ise, bu tür kullanımların men ve refine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafça verilmiş 02.09.2021 tarihli bir beyan dilekçesinin bulunduğu, bu dilekçede davalının, “soyisimlerinin” … olduğunu belirttiğini, bu haliyle davacı taraflar ile bir iltibas yaratma ihtimallerinin bulunmadığını, süre verilmesi halinde şirket unvanlarını değiştireceklerini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı tarafından ticaret unvanında kullanılan … ibaresinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği ticaret unvanından ZORLUibaresini çıkartılması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davalı yanın ticaret unvanı kapsamında yer alan faaliyet konularının tamamının, davacılara ait önceki tarihli ticaret unvanları kapsamındaki faaliyet konuları ile aynı ya da benzer olduğu, davalı yana ait ticaret unvanı ile davacı taraflar ticaret unvanının bir bütün olarak “…” ibaresi ve ek unsurlarındaki yakınlık düzeyi tüketiciler nezdinde karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde benzer olduğu, bu durumda tüketicinin, davalı ticaret unvanı ile davacı tüzel kişiler arasında iktisadi bir bağ bulunduğunu düşünerek unvanlar arasında yanılgı yaşayabileceği, davalı yanın ticaret defterlerinin bulundukları yeri ve irtibata geçilecek kişinin açık kimlik bilgileri ile irtibat bilgisini iki haftalık kesin sürede sunmadıkları, dolayısıyla davalı ticari defterletinin hangi adreste olduğu yönünde bir beyanın dosyada mevcut olmaması ve defterlerin de dosyaya sunulmaması nedeniyle davalı kullanımlarına ilişkin yerinde ya da dava dosyası kapsamında bir inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, davalı yanın ticaret sicil kayıtlarında yapılan incelemlerde şirketin tasfiye halinde olduğunun görüldüğü, dosya kapsamında davalı tarafın markasal kullanımlarına ilişkin doğrudan hiçbir delil bulunmadığı, davalının ticaret unvanını aktif olarak dahi kullandığının tespit edilemediği, bu halde davalı ticaret unvanının kullanımı nedeniyle davacı tescilli markalarından doğan hakların ihlal edildiği yönünde bir delile ulaşılamadığından bu hususta bir tespitin de gerçekleştirilemediği, ancak mahkemece aksi yönlü bir kanaate varılması ihtimaline binaen ve davalı yanın ticaret unvanını, faaliyet konuları olan “inşaat –müteahhitlik, gayrimenkul, emlak” hizmetlerinde aktif olarak kullandığı bir halin tespiti durumunda, davacılar markalarının tescil kapsamında da yer alan bu hizmetlerdeki unvansal kullanımın, ticaret unvanın markasal etki doğuracak şekilde kullanımı olarak kabul edilmesi halinde böylesi bir durumda davacıların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin koşullarının oluşabileceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7. Maddesine göre:
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin ya-yım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. Maddesine göre,
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 50. Maddesi uyarınca; “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” denilmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 52 nci maddesine göre,
(1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.
Markaya tecavüz dolayısıyla uğranılan “manevi zarar” ise KHK’da başkaca bir hüküm bulunmadığından borçlar Kanunun 49. Maddesindeki şartlar dairesince tanzim edilir. Markaya tecavüz, çoğunlukla bir kişinin ticari itibarının zedelenmesine sebebiyet verir. Manevi tazimanata hükmedilebilmesi için failin kusuru gerekmekle birlikte, kusurun ağırlığı herhangi bir rol oynamaz.
Markaya tecavüz halinde kişilik değerlerinden biri olan ticari itibarda vukua gelen kayıpları karşılamak için manevi tazminat isteyebilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda “haksız rekabet”in açık tanımı bulunmamakta, 54/2. Maddede “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” denilmekte ve 55. Maddede tahdidi olmamak üzere, “hangi hallerin haksız rekabet teşkil ettiği” belirtilmektedir. Buna göre 55/1-a-(4) bendi; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki ifadesi ile başkasının markasını kullanmayı haksız rekabet olarak değerlendirmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Dosyaya celbedilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde,
Davacılardan … Holding A.Ş’nin 20.08.1990 tarihinde kurulduğu, diğer davacı şirket … Yapı Yatırım A.Ş.’nin ise 18.05.2007 tarihinde kurulduğu, davalı şirketin ise 05.02.2021 tarihinde kurulmuş olduğu; Davacı …Ş’nin faaliyet amaç ve konularına yönelik bilgileri içerir son tadilinin 18.05.2004 tarih ve 6052 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan ilan olduğu, anılan ilanda faaliyet amaç ve konularının ”Holding’in Konusu: Holding her nev’i ticari, sigorta, sınai, zirai, hayvancılık, madencilik, enerji, inşaat, turizm, basın, yayın, reklamcılık, nakliyecilik ve mali maksatlarla kurulmuş ve kurulacak anonim ve limited yerli ve yabancı şirketlerin sermayelerine ve yönetimlerine iştirak eder ve özellikle aşağıdaki muameleleri yapar.” gibi tanımlandığı, davacı şirket holding şeklinde faaliyet gösteren, başka bir ifadeyle kendisine bağlı bir şirketler topluluğunu tek merkezden yöneterek idare eden bir tüzel kişilik olup temel faaliyetlerinin her nevi ticari, sigorta, sınai, zirai, hayvancılık, madencilik, enerji, inşaat, turizm, basın yayın, reklamcılık, nakliyecilik ve mali maksatlarla kurulmuş ve kurulacak anonim ve limited yerli ve yabancı şirketlerin sermayelerine ve yönetimlerinin idaresi olduğu; davacı yana ait olduğu belirtilen www…com.tr alan adı incelendiğinde de davacı faaliyet alanlarının tekstil, enerji, elektronik, beyaz eşya, telekomünikasyon, gayrimenkul, maden ve metalurji vs. şeklinde olduğu;
Diğer davacı şirket … firmasının ise ticaret sicil gazetesinde son tadillerini içerir 05.08.2016 tarih ve 9131 sayılı gazetede aslen “yatırım, inşaat – gayrimenkul işleri, bu işlere yönelik ihalelere girmek, her türlü turizm faaliyetinde bulunmak, mimarlık, mühendislik, proje ve taahhüt hizmetleri sunmak, seyahat acentesi hizmeti vermek, turizm amaçlı otel, restoran, eğlence yerleri işletmek, araç kiralama işleri gerçekleştirmek, yat işletmeciliği yapmak, her türlü gösteri merkezi, eğlence yeri, sergi, fuar, panayır işletmeciliği yapmak, organizasyonlar düzenlemek, reklam ve organizasyon işleri yapmak, yayımcılık faaliyetlerinde bulunmak, gıda maddelerinin, alkollü ve alkolsüz içeceklerin yurt içi ve yurt dışında toptan ya da perakende satışı gerçekleştirmekte, yiyecek ve içecek servisi sunulan işletmeler açmak, toplantı ve organizasyonlar düzenlemek” gibi faaliyetlerinin bulunduğu;
Davalı şirketin ise 16.07.2018 tarih ve 9621 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ilan ile tescilinin ilan olunduğu, ilan edilen kuruluş kaydında temel olarak ”Her türlü inşaat taahhüt ve müteahhitlik işleri yapmak, şahsi, resmi, ve özel kamu kurum ve kuruluşlarının inşaat işleri, elektrik, telefon, yol, su, kanalizasyon, altyapı, üst yapı, mekanik tesisat, dekorasyon, restorasyon, hafriyat, v.b işleri yapmak ve yaptırmak, kat karşılığı binalar yapmak ve yaptırmak. Her türlü menkul ve gayrimenkul almak, satmak, kiraya vermek, alım satımına aracı olmak işlerini yapabilir” şeklinde olduğu;
tetkik edilmiştir.
Bu bağlamda davacı şirketler ve davalı şirketin temel faaliyet amaç ve konularının kapsamlarında yer alan faaliyet konularının birebir örtüşmekte olduğu net olarak tespit edilmiştir.
Dolayısıyla tespiti gereken ikinci husus taraf ticaret unvanlarını oluşturan çekirdek ve ek unsurlar itibariyle unvanların birbirleri ile benzerlik gösterip göstermediklerinin ve böyle bir benzerlik var ise bu durumun tüketiciler nezdinde bir yanılgı yaratıp yaratmayacağının tespiti gerekmektedir.
Bilirkişi raporunda da zikredildiği üzere;
Davacı taraf şirketler “… HOLDİNG A.Ş.” ve “… YAPI YATIRIM A.Ş” şeklinde olup her iki unvanda da “…” ibaresinin unvandaki çekirdek olduğu, sair unsurların faaliyet alanlarına yönelik olduğu, keza yine davalı taraf ticaret unvanının da çekirdek unsurunun “…” olduğu ve sair unsurların faaliyet alanlarına yönelik olduğu, taraf ticaret unvanları “…” ibaresi açısından ortak oldukları gibi özellikle davacılardan “… YAPI YATIRIM A.Ş.” unvanını oluşturan bütün unsurlar itibariyle de davalı ticaret unvanı olan “… GRUP İNŞAAT GAYRİMENKUL TİC. LTD. ŞTİ.”’ arasında unvansal açıdan da güçlü bir benzerlik olduğu, her iki taraf unvanında da “İNŞAAT- YAPI- YATIRIM – GAYRİMENKUL” gibi ortak sektörlere yönelik ibarelerin kullanımı nedeniyle ticaret unvanlarının bütünsel olarak da benzerlik taşıdıkları, keza yine “… HOLDİNG” – “… GRUP” şeklindeki kavramların da belli bir zümreye, gruba, ticari kökene ortaklığı işaret eden temsiliyetleri sebebiyle de taraf ticaret unvanlarının güçlü bir benzerlik taşıdıkları, bu noktada her ne kadar davalı taraf “…” ibaresinin soy isimleri olduğunu ileri sürerek ticaret unvanlarını bu şekilde yarattıklarından bahisle mevcut durumda bir karıştırılma ihtimali doğmayacağını ileri sürmüş ise de “…” ibaresini içeren davalı ticaret unvanının bütünsel algısına etki eden tüm unsurlar itibariyle, davacı ticaret unvanları ile olan benzerliğinden ötürü nihai algıda karıştırılma ihtimaline yol açacak bir sonuca sebebiyet vereceği, bir an için kişi soyisimlerinden ticaret unvanı oluşturma eğiliminin ülkemizdeki en yaygın yaratım biçimlerinden olduğu, dolayısıyla bu şekilde oluşturulmuş unvanlarda, soyismin ayırt ediciliği yüksek, özgün veya yaratılmış bir kavrama işaret etmediği bir durumda ticaret unvanları arasındaki iltibas için daha geniş bir karşılaştırma yapılması gerekir ise de somut uyuşmazlık özelinde taraf unvanlarının birbirlerinden yeterli düzeyde ayırt edilebilir ek unsurlar taşımadıkları, tam tersi benzer ibareler ile oluşturuldukları; taraf faaliyet alanları ve ticaret unvanlarının ayırt edici unsurları / ek unsurları itibariyle ortaya çıkan benzerlik halinin, iki farklı tüzel kişi unvanı arasında iktisadi – idari bir bağ olduğu yanılgısını doğurması kuvvetle muhtemel sonuçlar yaratabileceği gibi davalı tarafın unvanının kullanımından kaynaklı ortaya çıkabilecek sorunların, davacıların ticari itibarını etkileyebilecek, haksız rekabete sebebiyet verebilecek düzeyde sonuçlara sebep olabileceği, söz gelimi davalının ilgili ticaret unvanına dayalı bir alan adı alması halinde bu alan adının kullanımının dahi başlı başına davacı unvanları ile haksız rekabet yaratabilecek sonuçlar doğurabileceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 22.03.2022 tarihli duruşmasında aldığı 4 nolu ara karar ile “Davalı şirkete tebligat çıkartılarak tutmakla mükellef oldukları ticari defterleri mahkememize sunmak mümkün değil ise bulundukları yeri ve irtibata geçilecek kişinin açık kimlik bilgileri ile irtibat bilgisini dosyaya sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine sürenin kesin olduğu bu süre zarfında karar yerine getirilmez ise defterleri ibrazdan kaçınmış sayılacaklarının ihtarına/ihtar edildi.” şeklinde ara kara oluşturulduğu, davalı yanın bu ara kararı yerine getirmediği; dolayısıyla davalı ticari defterletinin hangi adreste olduğu yönünde bir beyanın dosyada mevcut olmaması ve defterlerin dosyaya da sunulmaması nedeniyle dosyalar üzerinde yerinde / ya da dava dosyası kapsamında bir inceleme yapılması mümkün olmamıştır. Keza bilirkişi heyeti tarafından davalı adresine gidilerek yapılan görsel tespitte de davalı kullanımlarının mahiyeti tespit edilememiştir.
Davalı yanın ticaret sicil kayıtlarında yapılan incelemlerde şirketin tasfiye halinde olduğu görülmüştür.
Davalı yanın “inşaat – müteahhitlik, gayrimenkul, emlak” hizmetlerinde faaliyet göstermekte olduğu bir durumda mezkur faaliyetlerin hizmet sektörüne yönelik olduğu aşikardır. Dolayısıyla davalı yanın ticaret unvanını TKK ilgili düzenlemeler kapsamındaki kullanım yükümlülüğü, aynı zamanda davalı yanın ticaret unvanının da markasal nitelikte eski doğurması sonucuna yol açabilecektir. Ancak yukarıda da değinildiği üzere dosya kapsamında, davalı yanın herhangi bir ticari faaliyetini gösterir eylemi tespit edilebilmiş değildir.Nitekim davalı taraf temsilcisinin 02.09.2021 tarihli dilekçesinde de şirketin 3 yıldır faaliyete geçemediği yönünde beyanı bulunmaktadır. Bu halde davalı ticaret unvanının herhangi bir şekilde tüketiciye ulaşacak doğrultuda iktisadi faaliyetlerde bulunduğu, dolayısıyla tüketici nezdinde markasal etki doğuracak bir algı yaratma ihtimali olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenler ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile
Davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresinin sicilden terkinine,
Tecavüz ve haksız rekabete ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacıların yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.553,10-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.426,00-TL
TOPLAM :2.553,10-TL