Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/180 E. 2022/250 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/180
KARAR NO : 2022/250

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/07/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafın 2019/133917 sayısı ile 12. Sınıf malları kapsar şekilde gerçekleştirdiği “m+ …” ibareli başvuruya dönük itirazlarının kurum tarafından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusu markanın kapsadığı 12. Sınıf emtiaların müvekkilinin 2018/83525 sayılı markasında da yer aldığını, ayrıca müvekkilinin “macro” ibareli çok sayıda markasının bulunduğunu, tescili talep edilen “m+ …” ibareli marka ile müvekkili firmaya ait esas unsuru “macro” ve “makro” ibareleri olan markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğunu,, dava konusu markanın bu haliyle müvekkiline ait markalardan biri gibi algılanmasının mümkün olduğunu, “Macro”, Makro, “Macrocenter” ve “Makrocenter” markaları müvekkili firmanın herkes tarafından bilinen markaları olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile karıştırılabilecek düzeyde benzer olduğunu, müvekkili markalarının seri marka niteliğinde olduğunu, seri markalarda, ortalama tüketicinin, karşı karşıya kaldığı iki markadan sonraki markanın, önceden tescilli ve kendisinin de bildiği markanın sahibi olan işletmeye ait markalardan birisi olduğu hissine kapılması nedeniyle karıştırma ihtimalinin ortaya çıkacağını, Yargıtay tarafından verilen kararlarda müvekkili markalarının korunduğunu, “”MAKRO TEKNİK … + ŞEKİL”, “…” gibi markaların müvekkili markaları ile karıştırılabilecek düzeyde benzer görüldüklerini, müvekkilinin www.macrocenter.com.tr alan adıyla da anılan markanın benzerlik taşıdığını, müvekkilinin anılan alan adından kaynaklı olarak da üstün bir hakkının bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanarak tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 1993 yılından beri bu isimler ile mağazalar açmakta olduğunu, müvekkilinin “macro” ibareli markalarının davalı kurum tarafından da tanınmış olarak kabul edildiğini, söz konusu marka başvurusu sahibinin bu tanınmışlıktan haksız olarak yararlanacağını itiraza konu marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın “Macro/Makro” ibareli olan seri markaların devamı olduğu veya bir firmayla iş birliği yapıldığı yönünde intiba oluşacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia ederek işbu YİDK karar iptali ve markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasına katılmamış, sonrasında vekili aracılığıyla bilirkişi raporuna beyanda bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “m+ …” ibaresinin12. sınıf emtialarda tescili amacıyla 27.12.2019 tarih ve 2019/133917 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2020 tarih ve 342 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli 2018/83525 sayılı markasına dayalı olarak itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda itirazların 20.01.2021 tarihli karar neticesinde reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı davacı yanın yeniden itirazda bulunduğu, davacı itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.05.2021 tarih ve 2021-M-3259 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/133917 başvuru numaralı “m+ …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2018 83525 sayılı “macrocenter” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. ..Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markadaki ortak unsur “macro” ibaresinin görece düşük ayırt ediciliğe sahip bir ibare olması, başvuruda farklı unsurların da bulunması ve çekişme konusu malların ortalama tüketicilerin dikkat düzeyinin yüksekliği birlikte değerlendirilerek markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. …itiraz sahibinin, itiraz edilen markanın başvuru konusu mallar için kullanımının, önceki markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı veya markanın ayırt edici karakterine veya itibarına zarar vereceği sonucuna ulaştıracak herhangi bir haklı sebep ortaya koyamadığı göz önüne alındığında, SMK’nın 6(5) maddesi çerçevesinde yapılan itiraz da haklı görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı yan itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 09/07/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:dava konusu 2019/133917 sayılı başvuru ile davacı yanın önceki tarihli markası arasında, başvuruda yer alan 12. Sınıf malların tamamı açısından ayniyet düzeyinde bir benzerliğin bulunduğu, bununla birlikte taraf markalarının, rapor kapsamında açıklanan nedenlerle, özellikle bütünsel algıda yarattıkları nihai imajları itibariyle, yine rapor kapsamında tespit edilen ilgili tüketici grubu nezdinde, iktisadi idari anlamda ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik taşımadıkları, davacı yan markalarının tanınmışlığına yönelik işlem dosyasına sunduğu delillerin yeterli olmadığı, dava dosyasına ek olarak sunduğu deliller gözetildiğinde ise davacının markalarının tanınmışlığının “macrocenter” ibaresinin bütününe ilişkin olduğu, ancak dava konusu markanın tescilinin, davacı yanın anılan markasının bu bilinirliğine zarar verecek herhangi bir sonucu meydana getirme ihtimali bulunmadığı, 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

M+ … ……. +şekil
( 12. sınıf) (12. sınıf)

Taraf markalarının mal/hizmet kapsamları incelendiğinde,her iki taraf markası da otomotiv sektörüne yönelik ürün, hammadde ve mamulleri kapsayan 12. Sınıf emtialarda tescilli/tescil edilmek istenilmekte olup markaların kapsamları itibariyle benzer tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılayan, satış, sunum ve dağıtım kanalları benzer olan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, birbirlerine yerine ikame edilebilir veyahut birbirlerini tamamlayıcı nitelikteki mal ve hizmetleri kapsadıkları anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; ”M+…” ibareli başvurunun mavi tonlarda üstta “M+” harf ve işaretinden altta ise “MACRO” ve “PLUS” kelimelerinin yazımından oluştuğu, “PLUS” kelimesinin “+” anlamına gelen İngilizce bir kelime olduğu, dolayısıyla “+” işareti ve kelimenin eşleştiği, “plus” ibaresinin ticaret hayatında yaygın kullanıma haiz, ayırt ediciliği yüksek olmayan, bir ürünün daha kaliteli, daha dolu, daha içerikli üst modelini ifade eden nitelikte bir ibare olduğu, “Makro” kelimesinin ise dilimize İngilizceden yerleşmiş bir kelime olup özellikle teknik ve iktisadi bilimde “büyük” kelimesi yerine de yaygın kullanımı bulunan (makro iktisat, makro evrim gibi) bir kelime olduğu, yine bilgisayar biliminde ise “kısayollar için kullanılan genel bir tanımlama olduğu, söz konusu ibarenin sahip olduğu bu kavramsal karşılıklar nedeniyle ticaret hayatında yaygın olarak kullanılan bir diğer işaret olduğu, bu iki işaretin bir araya getirilmesi ile oluşan bütünde kelimelerin bağımsız anlamlarını yitirdiklerinden bahsedilemeyeceği, markanın görsel anlamda hiçbir figüratif unsura haiz olmadığı, ilgili tüketici tarafından bütün olarak “…” şeklinde algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacı yanın tek dayanak markasının ise macrocenter+şekil ibareli marka olduğu, markanın “macro” ve “center” kelimelerinin aralarında siyah renkte bir üçgen görseline yer verilmek suretiyle bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu, “center” ibaresinin “merkez” anlamına gelen İngilizce bir kelime olduğu, bu ibarenin de ticaret hayatında yaygın kullanımı bulunduğu, bu iki işaretin bir araya getirilmesi ile oluşan bütünde kelimelerin bağımsız anlamlarını yitirdiklerinden bahsedilemeyeceği, bu haliyle işbu markanın da bütün olarak “macrocenter” şeklinde bir bütün olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Taraf markalarındaki ortak unsur olan “macro” ibaresinin de ticaret hayatında markasal açıdan, ayırt edici gücü zayıf bir sözcük olduğu, dolayısıyla bu ibareyi içerecek şekilde yaratılan markalarda, tüketicinin, her hal ve koşulda, tek başına “makro” ibaresinden kaynaklı bir yanılgı yaşamasının mümkün olmayacağı, tüketicinin bu ibareyi ortak olarak içerir çok sayıda marka ile karşı karşıya kalma ihtimalinin bulunduğu bir piyasada, markaların iktisadi – idari anlamda aynı kökene ait olduğunu düşünebilmesi için tek başına “makro” ibaresinden ziyade, bu ibareyi de içerir bütünsel unsurların tamamı (şekil, ek sözcük, renk vs) itibariyle bir benzerlik kurması, başka bir ifadeyle birden fazla tetikleyici unsurun varlığını arayacağı; somut olayda ise dava konusu M+ … ibaresi ile davacı yanın …….+şekil ibaresi arasında “macro” ibaresindeki ortaklık dışında herhangi bir benzerlik bulunmadığı, markaları oluşturan sözcük unsurlarının her birinin ayrı ayrı ayırt edici gücü zayıf ibareler oldukları ve fakat doğrudan sektörel kelimeler olmadıkları, dolayısıyla bu tür kelimelerin birbirlerine kombinasyonu ile ortaya çıkartılan markaların bütünsel açıdan yarattıkları algının değerlendirilmesi gerektiği, böyle bir algıda bahsi geçen markaların tamamının, her koşulda iktisadi anlamda tek bir teşekkülü işaret edeceğinden bahsedilmesinin mümkün olmayacağı, markaların görsel anlamda benzeşmedikleri, “plus” ve “center” ibarelerinin de görsel olarak benzer kelimeler olmadıkları, tüm bu hususlar bir bütün olarak gözetildiğinde 12. Sınıf emtiaların ilgili tüketici kitlesi açısından taraf markalarının birbiri ile karıştırılabilecek düzeyde benzer görülmelerinin veya markaları birbirlerinin devamı olarak nitelendirmelerinin mümkün olmadığı; birbirleri ile doğrudan yakınlık göstermeyen iki işaret açısından yanılgı yaşama ihtimalinin de mevcut olmayacağı anlaşılmaktadır.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak itiraza mesnet gösterilen ve aynı/benzer emtiaları kapsayan davacı markası incelendiğinde; taraf markalarının 12. Sınıfta aynı ya da aynı tür emtiaları kapsadığı görülmekte ise de; davacının itirazına mesnet markasıyla dava konusu başvuru arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmamaktadır. ”Macro” ibaresi ile markalarda yer alan kısmi benzerliğin karışıklığın doğması için yeterli bir benzerlik olmadığı değerlendirilmiştir. Türkiye’de yaşayan herkesin büyük, geniş ve uzun anlamlarıyla bildiği sıfatlar kullanılarak oluşturulan bu markaların baştan itibaren zayıf marka konumunda oldukları, bu tür markalar arasındaki iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile bertaraf edilebileceği, yargılama konusu olay açısından da aynı hususun söz konusu olduğu, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığı, davacı yan markalarının tanınmışlığına yönelik işlem dosyasına sunduğu delillerin yeterli olmadığı, dava dosyasına ek olarak sunduğu deliller gözetildiğinde ise davacının markalarının tanınmışlığının “macrocenter” ibaresinin bütününe ilişkin olduğu, ancak dava konusu markanın tescilinin, davacı yanın anılan markasının bu bilinirliğine zarar verecek herhangi bir sonucu meydana getirme ihtimali bulunmadığı, 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığı da dikkate anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸