Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/170 E. 2022/329 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/170
KARAR NO : 2022/329

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2019/12545 sayısı ile gerçekleştirdiği “…” ibareli marka başvurusunun tescilli olduğunu, 2019/124351 sayılı markasının da tescilli olduğunu, 2019/124345 sayılı markasında ise logo değişikliği yaptıklarını, davalı yanın başvuruya karşı itiraz ettiğini, itiraza dayanak markalarının “…” olduğunu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından başvuru ile redde mesnet gösterilen markanın/markaların bağlantı kurulması ihtimali dahil karşılaştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğu kanaatine ulaşıldığını, bu kararın hatalı olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin benzer olmadıklarını, müvekkili markasında logo olduğunu, markaların esas unsurlarının farklılaştığını, müvekkili markasının özgün olduğunu, her iki markanın rekabet ilişkisi içerisinde olmadığını, tarafların farklı alanlarda olduğunu, müvekkili markasının, davalı markalarının ayırt ediciliğine zarar vermeyeceğini, hem genel görünüm hem de diğer unsurlar açısından ayırt ediciliği sağlamış bulunan “…” marka ibaresinin tescil edilmesinin herhangi bir iltibasa neden olmayacağını, müvekkili başvurusunun kötü niyetli olmadığını iddia ederek dava konusu 2021-M-3132 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; verilen kararın isabetli olduğunu, taraf markaları arasında tek farkın “s” harfi olduğunu, bunun da yeterli ayırt edicilik sağlamadığını, yanılgı oluşabilecek kadar işaretlerin benzer olduğunu, bu haliyle markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, ortalama tüketicilerin işaretler arasında yanılgı yaşayabileceklerini, tarafların tescilleri kapsamında 29 ve 30. sınıf olduğunu, dolayısıyla markaların benzer emtialarda kullanılacak olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın MDB tarafından kısmen kabulü neticesinde davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibaresinin 30.sınıf mallarda tescili amacıyla 10.12.2019 tarih ve 2019/124345 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davalı yanın 2007/54834 sayılı markasına dayalı olarak itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 29.09.2020 tarihli kararı sonucunda 30.sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” emtiaları bakımından kısmen reddolunduğu; söz konusu karara karşı davacı yanca yeniden itiraz edildiği, davacı taraf itirazını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 30.04.2021 tarih ve 2021-M-3132 sayılı kararıyla; “2019/124345 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 2007 54834 sayılı “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca kısmen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda, başvuru ile redde mesnet gösterilen markanın/markaların bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca redde konu mallarla/hizmetlerle aynı veya aynı tür ya da benzer malların/hizmetlerin redde mesnet markanın/markaların kapsamında yer aldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle başvuru ve redde mesnet marka arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz hakkında Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen ret/kısmi ret kararı yerinde görülmüş ve iş bu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklindeki değerlendirmeler ile davacı taraf itirazlarının reddine karar verildiği; eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/06/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: 2019/124345 sayılı dava konusu başvuru kapsamında reddine karar verilen 30. sınıf emtiaların, redde gerekçe davalı markası kapsamında aynı sınıfta yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olduğu, taraf markaları arasında rapor kapsamında açıklanan nedenlerle, ortalama tüketiciler nezdinde, işaretler arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek benzerliğin mevcut olduğu, davacı yanın müktesep hakka karine teşkil edebilecek herhangi bir eski tarihli markasının bulunmadığı, davalı markasının tanınmış olduğu hususunda hiçbir delilin dosyada bulunmadığı ancak bu durumun YİDK kararı açısından sonuca etkiler bir niteliğinin bulunmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Davacı vekili her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz ederek yeni deliller sunmak istemiş ise de; mahkememizce davacı vekiline gerek ilk inceleme tensip zaptı gerekse ön inceleme tensip zabtı ile dava dilekçesinde geçen her türlü delili dosyaya ibraz etmek üzere kesin süre verildiği; davacının bu süre zarfında bu delillerini dosyaya ibraz etmediği dikkate alınmış ve davacının bu talebinin reddi gerekmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markası

…+şekil …
(30. sınıf) (29 ve 30. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamında reddine karar verilen 30.sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler emtialarının, davalı yanın redde gerekçe markası kapsamındaki 30.sınıf: Şeker, şekerleme, çikolata, kakao, bar, kakaolu fındık ezmesi, lokum, helva, gofret malları ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikteki gıda ürünleri olup taraf markalarının kapsamındaki bu emtialar gıda sektörüne yönelik genel tüketim ürünleri olup taraf markalarının birebir aynı satış noktalarında, çoğu zaman yan yana reyon ve raflarda tüketiciye sunulacağı, birbirlerini tamamlayıcı, birbirleri yerine tercih edilebilir niteliklerdeki bu ürünlerin satış, sunum ve pazarlama biçimlerinin de yine benzer olacakları, davacı markalarının geniş bir ürün skalasını kapsar şekildeki tescil kapsamları gözetildiğinde, dava konusu marka kapsamında reddedilen gıda ürünleri ile davalı markasındaki gıda ürünleri birebir ya da doğrudan aynı ürünleri içermese bile ürünler arasında benzerlik düzeyinde ilişki kurulmasının mümkün olduğu; şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde;dava konusu marka incelendiğinde …+şekil ibareli markanın şekil ve sözcük unsurlarından oluşan bir marka olduğu, markanın görsel incelemesinde üst bölümde aşağı doğru uzanan bir flama üzerine konumlandırılmış taç görselinin yer aldığı, alt bölümde ise bu görsele nazaran daha ön planda ve büyük şekilde yazılmış “…” kelimesinin bulunduğu, “…” kelimesinin esasen “Cıvataları çıkarıp takmaya yarayan, altıgen kesitli, L biçiminde alet.” anlamına gelen bir kelime olduğu, bu anlamıyla gıda ürünleri açısından ayırt ediciliğinin bulunduğu, kelimenin beş harften oluştuğu ve “AL-YAN” şeklinde telaffuz edileceği, markanın esaslı unsurunun, şekli unsura rağmen, bu ibare olacağı anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; redde gerekçe markanın herhangi bir şekil unsuru taşımayan “…” sözcüğünden oluştuğu, anılan ibarenin ”nişan yüzüğü” anlamına geldiği, bu anlamıyla uyuşmazlık konusu gıda ürünleri açısından ayırt ediciliğinin bulunduğu, kelimenin “al-yans” şeklinde iki heceli telaffuz edilen ve altı harften oluşan bir kelime olduğu, markadaki asli unsurun yalnız bu kelime olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markalarının her ikisi de “a-l-y-a-n” harflerini birebir aynı dizilimle taşımakta olup bu dizilim dava konusu markanın kendisini oluştururken, davalı yanın redde gerekçe markasında ise bu harflere ilaveten son harf olarak ayrıca “s” harfi de yer aldığı, davalı markasının son sırasında yer alan “s” harfi markaları kavramsal olarak birbirlerinden farklılaştırmakla birlikte görsel ve işitsel anlamda belirgin bir fark oluşumuna neden olmadığı; taraf markaları arasında yalnızca tek bir harf farkının mevcut olduğu, bu harf farkının kelimenin son sırasında oluşması ve diğer harflerin birebir ayniyetinden ötürü işaretlerin görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyli benzerlik teşkil ettikleri, ortaya çıkan kavramsal farklılığın, anılan ibarelerin benzerliğinin ortadan kalkması adına yeterli nitelikte olmadığı; işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı yanın müktesep hak iddiaları ile ilgili olarak TÜRKPATENT nezdinde “…” ibaresini taşıyan ve uyuşmazlık konusu 30. sınıf emtiaları kapsar mahiyetteki önceki tarihli markaları araştırılmış, bu kapsamda yapılan araştırmada davacı yanın sicilde kayıtlı ve “…” ibaresini taşıyan en eski tarihli markasının 2019/122033 sayılı ve ibareli marka olduğu, bu markanın 05.12.2019 tarihinde başvuru konusu edildiği ve 26.09.2020 tarihinde tescil edildiği, her ne kadar anılan ibare dava konusu logoyu da içerir şekilde tescil edilmiş ise de söz konusu başvurunun, 10.12.2019 tarih ve 2019/124345 sayılı dava konusu marka açısından, müktesep hak teşkil etmesinin, anılan markanın tescil tarihinin, dava konusu markanın başvuru tarihinden sonraki süreçte olması nedeniyle mümkün olmadığı da dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸