Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/146 E. 2022/35 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/146
KARAR NO : 2022/35
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : … -T.C. Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVA : Patente tecavüz bulunmadığının tespiti
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan patente tecavüz ile haksız rekabetin tespiti ve men’i davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili 2005 yılında küçük bir atölyede başlayan ar-ge çalışmaları ve 2007 yılında oluşturulan … ile birlikte 2014 yılından beri … Mekatronik Endüstri Makine Bilgisayar Yazılım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tüzel kişiliği altında faaliyet gösterdiğini, otomatik … üretip satışa sunduğunu, davalı …’ın ise “Bir et dilimleme aparatı, onu kullanmanın bir yöntemi ve et dilimleme aparatıyla kullanım için bir hazırlama ünitesi” başlıklı 2014/13384 sayılı patent belgesinin sahibi olduğunu, müvekkili ile davalının piyasada rekabet halinde olduğunu, bununla birlikte, davalının müvekkilinin iş yapacağı firmalara karşı dava açarak elindeki ürünlerin toplatılması yönünde taleplerde bulunduğunu, karşı firmaların bu yönde tehdit edildiğini, bu durumun müvekkilinin ticari faaliyetlerini doğrudan etkilediğini, müvekkilinin müşterilerinin müvekkilinden yapacakları işin tutarının iki katı teminat talep ettiklerini, bu hususun müvekkilin ticari faaliyetlerinde risk analizi yapmasını imkansız hale getirdiğini, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m. 154 kapsamında düzenlenen patente tecavüzün mevcut olmadığının tespiti yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacı tarafın müvekkiline yönelttiği haksız rekabetin tespiti ile 2014/13384 sayılı tescilli Avrupa Patenti’ne tecavüzün mevcut olmadığının tespiti istemli dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili …’ın, 1996 yılından bu yana, Danimarka’da kurduğu firmasında, hassas üretim makina parçalarını üretmekte olup, yıllar süren AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirdiği, ”… / MAKİNESİ” adlı tam otomatik döner kesme makinesinin üretimini gerçekleştiren kişi olduğunu, müvekkilinin geliştirdiği bu ürüne/buluşa ilişkin olarak; 30.07.2010 tarihli başvuru ile DK 201000106 U numarasıyla Danimarka’da patent tescili yaptırdığını, 03.06.2011 tarihli başvuru ile EP 2 412 283 B1 numarası ile Avrupa Birliği ülkelerini kapsayacak şekilde Avrupa Patent tescili yaptırdığını, son olarak, söz konusu Avrupa Patenti , ”Bir et dilimleme aparatı, onu kullanmanın bir yöntemi ve et dilimleme aparatıyla kullanım için bir hazırlama ünitesi” başlığı ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, 22.12.2014 tarih 2014/13384 no lu başvuru ile ulusallaştırılmış ve Türkiye’de validasyonu yapıldığını, müvekkiline patent tescili ile koruma altına alınan ürün, otomatik kesilen etleri otomatik olarak bir konvenyere aktaran, yüksek standartlarda ve hassasiyetle üretilmiş parçaları sayesinde kolay ve problemsiz çalışan, el değmeden kesim sağlayan, istemlerinde unsurları ve koruma kapsamı açıklanmış bir tür kesim robotu/makinası olduğunu, ürünün, özellikle kırmızı ve beyaz et sektöründe endüstriyel kullanıma yönelik geliştirilmiş, know how’ı ve katma değeri yüksek nitelikte bir endüstriyel ürün olduğunu, müvekkilinin, yıllar süren ARGE faaliyeti ve emeğiyle tüm çalışma sorunlarını çözerek geliştirdiği ve satış aşamasına getirdiği bu ürünü, patent tescili ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu anlamında koruma altına alındığını, söz konusu ürünün Avrupa’da ve Türkiye’de müvekkili tarafından satışa sunulduğunu, ilgili sektörün en büyük ve önde gelen firmalarınca da kullanıldığını, davacı tarafın davasına dayanak gösterdiği 2017/03909 no lu faydalı model tesciline ya da modellerini bildirdiği ürünlere ilişkin olarak müvekkilinin Avrupa patentine dayalı bir ihlal iddiası ya da davacı tarafa bu faydalı model tescili ya da kapsamı sebebiyle yönelttiği herhangi bir husumet bulunmadığını, müvekkilinin Türkiye’de 2014/13384 sayılı patent belgesi ile validasyonu yapılmış EP 2 412 283 B1 no lu Avrupa patentine konu buluşu ve bu buluşu koruma altına alan istemleri açık olup, davacının belirttiği faydalı model tescili ya da model numarasını verdiği pek çoğu fast food sektörüne yönelik ürünlere ilişkin ( endüstriyel olanlar da dahil olmak üzere ), müvekkili tarafından herhangi ihlal tespiti ya da ihlal iddiası davacı tarafa yöneltilmediğini, davacı tarafın bu ürünlere yönelik olarak müvekkiline husumet yöneltmesinin hiçbir geçerli ve anlaşılır sebebi bulunmadığını, bu kapsamda, davacının davasına dayanak gösterdiği faydalı model tescilline ya da ürünlere ilişkin olarak yönelik müvekkilinin herhangi bir ihlal iddiası bulunmaması karşısında, davacının müvekkiline bu davayı yöneltmesinde güncel ve geçerli bir hukuki yarar bulunmadığını, davacının faydalı model tesciline ve modelini belirttiği ürünlere dayalı menfi tespit istemi bakımından, ortada bir husumet ya da hukuki yarar bulunmadığından, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, davacı yanın dava dilekçesinde, potansiyel müşterilerine kendisinden tedarik halinde ürünlere el konacağının müvekkili tarafından bildirilerek haksız rekabet teşkil edici eylemlerde bulunduğunu etmiş ise de, bu yöndeki eylemin ne olduğu, ne zaman gerçekleştiği ve hangi firmalara yönelik bulunduğu hakkında hiçbir bilgi ve belge sunulmadığını, davacının bu yöndeki iddiası soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu çerçevede, davacının haksız rekabet iddiası bakımından dava dilekçesinde somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, iddia yükünün yerine getirilmemesi halinde, gerçek anlamda bir vakıa iddiası mevcut olmadığını, işin esasına girmeden, davanın “iddia yükü yerine getirilmediğinden usulden reddi”ne karar verilmesini, davacı taraf ile bir muaraza/çekişme ya da husumet yaratma anlamına gelmeksizin davacı tarafın iddia ve taleplerinin usule uygunluğunun sağlanması anlamında, haksız rekabet iddiasında olduğu gibi davacının menfi tespit talebini de somutlaştırması gerektiğini, dava dilekçesinin içeriğinde ve netice talep kısmında ise müvekkile ait patent kapsamı ile ilgisi olmayan , bu yönde herhangi bir ihtilaf bulunmayan, 2017/03909 sayılı faydalı model ile bir kısım model ismi verilen ürünün müvekkile ait patenti ihlal etmediğinin tespiti talep edilmiş ise de, davacının somut olarak belirttiği ürünler bakımından müvekkilinin herhangi bir ihlal iddiası ya da tespitinin bulunmadığı bu anlamda davada hukuki yarar şartının sağlanmadığını, davacı tarafın müvekkil patenti ile ilgisiz bir kısım faydalı model ve ürün grubunu hukuki yarar olmaksızın dava konusu yapması ancak bunu, söz konusu ürünlerle sınırlı olmaksızın ürettiği ürünlerin ihlal teşkil etmediği şeklinde bir hükme konu etmeye çalışması usule aykırı olduğu gibi, 6769 sayılı SMK’nun 154. maddesinde yer alan davanın amacı ve kapsamı ile de uyumlu olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğu sebebiyle REDDİNE, esasa geçilmesi halinde, hukuki dayanaktan yoksun davanın REDDİNE, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Eldeki davada davacının talebinin, 2014/13384 sayılı patentin ihlal edilmediğinin tespiti ile haksız rekabetin tespiti ve men’i noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE:
6100 Sayılı HMK 114. Maddesine göre;
Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.,
b) Yargı yolunun caiz olması.,
c) Mahkemenin görevli olması.,
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.,
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.,
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.,
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.,
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.,
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.,
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.,
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması., i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
6100 Sayılı HMK’nın 115 nci maddesine göre,
(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
HMK 114/1-h maddesinde dava şartları arasında sayılan hukuki yarar, yargı merciinde dava açılabilmesi için davacının davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal koruma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilkedir. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan bir yararı olmalı ve hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalıdır. Öte yandan bu yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, ” doğmuş ve güncel” olması da gerekmektedir.
Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle bir davada hukuki menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece, tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylece kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut uyuşmazlığa bakıldığında davacının dava dilekçesinin talep kısmından anlaşıldığı üzere talebinin 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m. 154 kapsamında düzenlenen patente tecavüzün mevcut olmadığının tespiti olduğu anlaşılmaktadır. Dava dosyasının incelenmesinde davalı yanca davacının gerçekleştirdiği ihlal iddiasının ya da davacı tarafa bu faydalı model tescili ya da kapsamı sebebiyle yönelttiği herhangi bir husumetin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacı aleyhine dava açılmasının veya tespit ve tedbir talep edilmesinin hukuki dinlenilme hakkı kapsamında kalacağı, bu anlamda neticeten davacının bu davada hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸