Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/145 E. 2022/427 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/145
KARAR NO : 2022/427

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin dondurma ürünlerin de tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin “… … … Çikolata” markasının 30. Sınıfta tescili için yaptığı başvuruya davalı tarafça itiraz edildiğini, itiraz neticesinde müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin markalarının uzun yıllardır kullanmakta olduğunu, davalı şirket markasının yerel, müvekkili şirket markasının ise ülke genelinde yaygın olduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirket markası ile davalı … Pastacılık adına kayıtlı marka arasında kapsadığı mal ve hizmetler bakımından benzerlik olduğu düşünülse dahi … Holding adına kayıtlı markaların … Holding tarafından tüm hakları ile birlikte müvekkili şirkete devredilmesiyle birlikte markanın kullanımının sürdürülmesine bağlı olarak müvekkili şirketin “…” markaları üzerinde kazanılmış hakkı bulunduğunu, dava dışı … Holding’in “…’ unsurlu markalarının ana marka olan “…” i içermeyecek biçimde müvekkili şirkete devrettiğini, müvekkil şirketin ise esasen görünümde, ambalajda, kalitede, üretimde ve pazarlamada hiçbir değişiklik olmadan aksine kalitesini artırarak “… …” ibaresini kesintisiz olarak kullanmaya başladığını, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket adına tescilli 2007/01988 sayılı “…’; 2010/11366 sayılı “… …”; 2010/09091 sayılı “… … …”; 2010/17562 sayılı “… DONDURMA KEYFİ … JUNIOR” markaların serisi olduğunu, müvekkili şirketin 2011/104424 sayılı “… … SANDWİCH” ve 2011/109000 sayılı “… DONDURMA KEYFİ … SANDWİCH” şeklindeki marka başvurularının da yine davalı taraf itirazı sonucunda reddedildiğini, bu hususta Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/131 E. Ve 2019/132 E. Sayılı dosyaları ile dava açtıklarını ve davalarının kabul edildiğini, verilen kararların Yargıtay tarafından da onandığını, yine Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/104 E. sayılı davada 2010/17562 başvuru nolu … … junior ibareli markada müvekkilinin kazanılmış hakkı olduğunun kabul edildiğini, Kurum kayıtlarında çok sayıda … ibareli marka olduğunu, müvekkili markasının da bütün olarak ayırt edici olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, bu haliyle sadece İzmir ilinde faaliyet gösteren davalı markası ile karıştırılmayacağını iddia ederek 2021-M-2266 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin “…” markasını 1998 yılından beri İzmir’de kullanmakta olduğunu, müvekkili pastanesinin bugün Türkiye’nin ilk on pastanesi içerisinde yer alan firma durumunda olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli çok sayıda markasının bulunduğunu, taraf markalarının benzer olduklarını, taraf markalarının ortak “…” ibaresi taşımalarının, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları fonetik açıdan yakın kıldığını, diğer kelime unsurlarının mevcudiyetinin bu yakınlığı ortadan kaldırmayacağını, taraf markalarında “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler, dondurmalar, yenilebilir buzlar” emtialarının ortak olduğunu, taraf markaları arasında, ortak ve birebir aynı “…” ibaresinin mevcudiyeti, davacının markasında yer alan “…” ve “… çikolata” ibarelerinin ayırt edici niteliğinin düşüklüğü, markada “…” ibaresinin çatı markası olması, markanın genel görünümü ve tümüne hakim olan görünüşün “…” ibaresinin baskınlığını ortadan kaldıracak derecede ön planda olmadığı, en önemlisi de şekil ihtiva etmeyen kelime markası olması nedenleriyle markaların görsel/işitsel ve anlamsal açılardan benzer olduğunu, davacının müktesep hakka dayanak markasının olmadığını, davacı adına kayıtlı 2010/17562 sayılı markanın tescil tarihi 13/01/2019 olduğunu, yine davacı adına kayıtlı 2010/09091 sayılı markanın eşya listesinde sadece “………”malları bulunduğunu, davacı adına kayıtlı olup “…” ibaresini içermeyen markaların ise müktesep hakka konu zaten olamayacağını, kaldı ki davacının önceki tarihlerde tescilli markalarının şekil unsurunu da ihtiva edenlerinin genel kompozisyonları ve görünümleri, davacının somut olayda tescil ettirmek istediği KELİME markasından bir hayli uzak olduğunu, davacının bilgisini verdiği mahkeme kararlarının aksi yönde Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk 2013/350 Esas, 2015/236 Karar sayılı kararında davacı yanın üstün bir hakkının bulunmadığına kanaat getirildiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulüyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… … … çikolata” ibaresinin 30. Sınıf birtakım emtialarda tescili amacıyla 25.10.2019 tarih ve 2019/104715 sayısı ile gerçekleştirilen marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı bültende ilana çıktığı, anılan ilana karşı davalı yanın önceki tarihli “…” ibareli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 08.01.2021 tarihli kararı sonucunda haklı bulunduğu ve başvurunun reddolunduğu, söz konusu karara karşı bu defa davacı yanca itiraz edildiği, davalı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 29.03.2021 tarih ve 2021-M-2266 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/104715 başvuru numaralı “… … … çikolata” ibareli başvurunun 2009 36009, 2010 54686, 2011 04177, 2011 86313, 2014 04627, 2014 04630, 2014 32579, 2014 90845, 2017 93314 sayılı “b … n’ice cream şekil”, “…”, “luv …”, “… avenue”, “bravom”, “brawom”, “pasta …”,”… nice cream+şekil”, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile ret kararına gerekçe olarak gösterilen markaların görsel ve işitsel yönden bağlantı kurulması ihtimali dâhil iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer oldukları görüşüne varılmıştır. Şöyle ki, “…” ibaresi çekişme konusu markalarda bağımsız ayırt edicilik işlevine sahip ana unsurlardan birisi olarak yer almaktadır. Ayrıca, başvuru ile anılan ret gerekçesi markaların kapsamında aynı/aynı tür malların bulunduğu tespit edilmiştir. Markaların benzerliği, bu benzerliğin düzeyi ve malların aynı/aynı tür olması birlikte değerlendirildiğinde, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu görüşüne varılmış, diğer ret gerekçesi markalar ulaşılan bu sonucu değiştirmeyeceğinden başvurunun reddine yönelik karar yerinde görülmüştür. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 19.08.2008 gün ve 7547 E. , 10251 K. sayılı “Ece Lady / Ece Toff”, 14.11.2008 gün ve 11505 E., 12839 K. sayılı “… Donut” kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre, öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da, kazanılmış hak teşkil eden markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması aranacaktır. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez. Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur. (Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 11.09.2012 tarih, 2010/205 E., 2012/183 K. sayılı kararı) Belirtilen genel ilkeler esas alındığında, başvuru sahibi adına 2010 17562 sayı ile tescilli markanın tescil tarihinden itibaren henüz yeterince uzun bir sürenin geçmemiş olduğu, 2010 09091 sayı ile tescilli markanın eşya listesinde ise işbu başvuruya konu malların bulunmadığı tespit edildiğinden söz konusu “… …” ibaresini içeren markaların inceleme konusu başvuru bakımından başvuru sahibi lehine kazanılmış hak oluşturması mümkün görülmemiştir. Diğer yandan, başvuru sahibi adına “…” ibaresini içerip “…” ibaresini içermeyen tescilli markaların da, “…” ibaresinin benzerliğe yol açtığı somut uyuşmazlık bakımından bir hak oluşturması mümkün görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı taraf itirazlarının reddolunduğu; eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 28/05/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2019/104715 sayılı başvuru kapsamında reddine karar verilen 30. Sınıf emtiaların tamamının, ret gerekçesi davalı markaları kapsamında yer alan emtialar ile aynı olduğu, başvuru ile ret gerekçesi markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açısından var olan benzerliklerin bütünsel anlamda işaretlerin özellikle iktisadi kaynakları bakımından tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalini doğurabileceği, davacı yanın müktesep hak karinesinden yararlanabileceği bir markasının rapor kapsamında açıklanan nedenlerle mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Yargıtay kararlarında kazanılmış hak sağlayan önceki markaların belirlenmesi yönünden bazı ölçütler getirilmiş ve getirilen bu kriterler güncel kararlarda da geçerliliğini korumuştur. Buna göre;
Öncelikle kazanılmış hak sağlayan markanın tescilli olması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. (Bkz aynı doğrultuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/9248 E., 2018/2132 K.) İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan sonraki başvuruda kazanılmış hak sağlayan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması gerekmektedir. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez.( Bkz aynı doğrultuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11384 E., 2018/3260 K)
Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları

… …
(03, 05, 09, 14, 16, 28, 29, 30, 31, 33, 34, 35,
37, 40, 41, 43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Dondurmalar, yenilebilir buzlar mallarının tamamının, davalı yanın önceki tarihli redde gerekçe markaları kapsamında da birebir yer aldığı görülmüştür. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; başvuru konusu markanın … … … Çikolata şeklinde olduğu, markanın herhangi bir görsel unsur taşımaksızın üst kısımda “… …”, alt kısımda ise “… Çikolata” ibarelerinden oluştuğu, “…” ibaresinin davacı yanca sunulan dava dilekçesi ve dosya içerisinden de anlaşıldığı üzere davacı yanın lider/çatı markası olduğu, başka bir ifadeyle davacı yanın “…” ibaresini içerir çok sayıda markasının evvelden bu yana zaten tescilli olduğu, markadaki ikincil unsur olan “…” ibaresinin dilimize de yerleşmiş, başarıya dönük bir övgü sözü olmakla birlikte tescil kapsamındaki emtialar yönünden herhangi bir kavramsal karşılığı bulunmadığı gibi gıda ürünleri açısından kullanılan bir sıfat ya da benzeri bir sözcük de olmadığı, dolayısıyla ayırt ediciliği bulunan bir ibare olduğu, markanın alt bölümündeki “… çikolata” tamlamasının ise gıda ürünleri açısından zayıf bir tamlama olduğu ve tali unsur konumunda bulunduğu, “…” sözcüğünün dilimizde de “egzotik” anlamı ile kullanılan ve ilginç, değişik, farklı olan her türlü şeyi tanımlama amacıyla kullanılan bir ibare olduğu, hal böyleyken dava konusu markanın asli unsurlarının “… …” olduğu, bu halde dava konusu markada hem davacının lider markası olan “…” ibaresinin, hem de “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığı, bu çerçevede aslen koruma altına alınan ibarenin “…” kelimesi olacağı anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalı yanın redde gerekçe markaları ise tek başına veyahut bağımsız ayırt edici nitelikte “…” kelimesini de ihtiva edecek şekilde farklı şekil ve kombinasyonlarda oluşturulmuş ve fakat her biri “…” ibaresinin münhasır esas unsur ya da esas unsurlardan biri olarak taşıyan markalardan meydana geldiği, anılan markaların “…” kelimesini sabit şekilde içerecek şekilde oluşturulmuş seri markalar oldukları anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davacının “… … … Çikolata” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “… … … Çikolata” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-2266 sayılı kararını iptaline
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.517,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.397,50-TL
TOPLAM :2.517,60-TL