Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/139 E. 2022/399 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/139
KARAR NO : 2022/399

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 18/05/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; 2006 yılında emlak ve sigorta sektöründe gerçek kişi tacir olarak faaliyete başladığını, davalı taraf ile birlikte davacı şirketi kurduklarını, davalı yanın şirketteki hisselerini 2012 yılında davacı şirket kurucu ortağı İzzet Kara’ya devrettiğini, kendisinin ortaklıktan çıktığını, müvekkilinin emlak, inşaat, turizm, otomotiv ve sigorta aracılık hizmetlerini sunduğunu, müvekkilinin www…com 17/01/2008 tarihinden bu yana domain hakları kendisine ait web sitesi üzerinden bugün Türkiye’nin en büyük ve en seçkin villa ve apart kiralama portföyüne sahip olduğunu, 2013/10713 başvuru numaralı “yazlık villam”, 2013/10709 başvuru numaralı “yazlıkhanem”, 2011/56266 başvuru numaralı “…villam” müvekkili şirketin markaları olduğunu, davalı yanın 2019/104762 başvuru numaralı “….com ayrıcalıklı tatilin adresi”, 2019/104760 başvuru numaralı “t…….com”, 2019/104759 başvuru numaralı “rg …”, 2019/104638 başvuru numaralı “… ayrıcalıklı tatilin adresi”, 2014/105500 başvuru numaralı “…villa” marka başvurularında bulunduğunu, davalının müvekkilinin itiraz etmediği ve bu sebeple benzerlik araştırması yapılmaksızın kabul edilen 2014/105500 başvuru numaralı “…villa” markası dışındaki marka başvurularının reddolunduğunu, ancak 2019/104759 sayılı marka ile ilgili verilen YİDK kararında ret gerekçesinin ortadan kalktığı gerekçesiyle başvurunun tesciline karar verildiğini, müvekkilinin 36. Sınıfta tescilli 2011/26266 başvuru/tescil numaralı, 39-43. Sınıflarda tescilli 2013/66232 başvuru/tescil numaralı “…villam” markalarının bulunduğunu, buna rağmen davalının 2014 yılında 2014/105500 başvuru numarası itiraz görmeden tescil edilmiş “…villa” markasını kullanması kötüniyetli olduğunu, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/588 Esas sayılı dosyası ile davalı markasının hükümsüzlüğünün talep olunduğunu, anılan dosyada alınan raporun lehine geldiğini, davalı tarafından tescili talep edilen “rg …” marka başvurusunun, müvekkili adına TURKPATENT nezdinde tescilli “…Villam” ve türevi markalar ile neredeyse birebir aynı olduğunu, YİDK kararının aksine “rg” kelimesinin markaya ayırt edicilik sağlamadığını, davalının markasını müvekkili markalarından uzaklaştırma niyeti olmadığını, davalının marka başvurusunda kullandığı “Tatil” kelimesinin rengi ile( MAVİ) ve müvekkili markasında yer alan “Tatil” kelimesinin renginin aynı tonda bir renk( MAVİ) olması da ilgi çekici ve ön planda olacak şekilde yazılması da benzerliği ve asıl vurgunun hangi kelimelere yapıldığını ortaya koyduğunu, markaların kapsamlarının aynı olduğunu, 2011 ve 2013 yıllarından beri tescilli markanın kullanıldığı hizmette, davalının da yıllardır faaliyette bulunduğu ve bu sektörde tescil almaya çalıştığı halde alamadığını, davalının 2013 yılından beri binlerce yerli ve yabancı turiste hizmet verdiğini ifade etmiş olduğunu ileri sürdüğünü, ancak bunun gerçek olmadığını iddia ederek 2021-M-2097 sayılı YİDK kararının iptali ile 2019/104759 sayılı markanın tescil olduğu 35 / 36 / 39 / 43. Sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili süre uzatım talebinde bulunmuş, ancak dosyaya cevap dilekçesi sunmamış ön inceleme duruşmasına katılmamıştır.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın MDB tarafından kısmen reddi akabinde davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ”rg …” ibaresinin 35 / 36 / 39 / 43. Sınıflarda tescili amacıyla 25.10.2019 tarih ve 2019/104759 sayılı marka başvurusuna konu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 12.11.2019 tarih ve 336 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın itirazda bulunduğu, itirazlarına dayanak olarak 2011/56266, 2013/66232 ve 2019/101955 sayılı markalara dayandığı, davalı yanın, davacı yana ait 2013/66232 ve 2011/56266 sayılı markalara karşı kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 18.10.2020 tarihli kararı neticesinde başvuruyu yalnızca 2019/101955 sayılı marka nedeniyle 35. Sınıf hizmetler bakımından reddettiği, söz konusu karara karşı başvuru sahibi davalı yanca itiraz edildiği, davalı itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.03.2021 tarih ve 2021-M-2097 sayılı kararı neticesinde özetle; 2019/101955 sayılı davacı markasının itirazın incelendiği tarihte reddedilmiş olduğu ve kararın kesinleşmiş olduğu görüldüğünden, ret gerekçesinin ortadan kalktığı bu nedenle de 35. Sınıf yönünden verilen ret kararının kaldırılmasına karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 18/05/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: iptali talep olunan YİDK kararı bakımından, karar gerekçesi tek davacı markası olduğu görülen 2019/101955 sayılı markanın, YİDK karar tarihi itibariyle, hakkında kesinleşmiş ret kararı mevcut olduğundan ve davacı yanın sair markalarına ilişkin olarak MDB tarafından verilmiş karara herhangi bir itirazı mevcut olmadığı görüldüğünden, YİDK kararı açısından davacı yanın sair markaları bakımından değerlendirilme yapılmasının mümkün olmadığı, 2019/101955 sayılı markanın da YİDK karar tarihinde reddedilmiş bir marka olması nedeniyle heyetimizce de YİDK kararı neticesinde varılan nihai kanaate iştirak edildiği, bununla birlikte hükümsüzlük talebi açısından dava konusu 2019/104759 sayılı marka kapsamında yer alan hizmetlerden 36, 39 ve 43. Sınıf hizmetlerin, davacı yanın 2011/56266 ve 2013/66232 sayılı markaları kapsamında aynı sınıflarda yer alan hizmetler ile aynı – aynı tür olduğu, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle “…” – “…” esas unsurlarına haiz olduğu değerlendirilen taraf markalarının, markalardaki sair unsurların bütüne olan etkisinin zayıflığı karşısında, anılan ibarelerin ayırt edici niteliği güçlü olmasa dahi, ilgili tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalini doğurabilecek nitelikte benzer oldukları, davacı yan markalarının tanınmışlığını gösterir nitelikte yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, kötü niyet iddialarının ve nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

RG … …Villam+şekil
(35, 36, 39, 43. sınıf) (35, 36, 39, 43. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacı yanın önceki tarihli ve koruması devam eden markalarının 36, 39 ve 43. Sınıf hizmetlerde tescilli olduğu görülmekte olup anılan hizmetler bakımından taraf markalarının aynı, aynı tür hizmetleri kapsadıkları; bununla birlikte dava konusu marka kapsamında 35. Sınıfta yer alan hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan hizmetler arasında benzerlik bulunmamakta olup davacı yanın 35. Sınıf hizmetleri kapsayan 2019/101955 sayılı markasının ise müddet konumunda bir marka olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan işbu dava kapsamında davacı yanın, davalıya ait marka başvurusunun yayınına yönelik itirazlarının, davacı yanın 2011/56266 ve 2013/66232 sayılı markalar bakımından SMK m. 19/2 kapsamında ileri sürdüğü kullanmama def’i kapsamında yalnızca 2019/101955 sayılı davacı markası bakımından kabul edilerek, başvuru kapsamından 35. Sınıftaki hizmetlerin ilk olarak çıkartılmasına karar verildiği, verilen bu karara karşı davacı yanca itiraz edilmediği, yalnızca davalı başvuru sahibi tarafından itiraz edildiği, dolayısıyla YİDK karar aşamasında Kurum tarafından yapılan incelemenin, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen kararın tek gerekçe markası olan 2019/101955 sayılı marka açısından yapıldığı, anılan markanın da YİDK karar tarihi olan 18.03.2021 tarihi itibariyle reddine karar verilmiş ve hakkındaki karar kesinleşmiş bir marka olması nedeniyle, 35. Sınıf yönünden verilen ret kararının iptal edildiği görülmüştür. Dolayısıyla işbu rapor kapsamında YİDK karar iptali istemi açısından, iptal kararının gerekçesi gözetildiğinde SMK m. 6/1 kapsamında karşılaştırılabilir hiçbir marka mevcut değildir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu RG … ibareli markanın “R-G” harflerinden oluşan bir harf kombinasyonu ile birlikte lacivert renkte yazılmış “tatil” ve kırmızı renkte yazılmış “villa” kelimelerinden oluştuğu, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; önceki tarihli davacı markalarının …Villam esas unsurundan oluşan, bir güneş görselinin alt kısmında açık mavi renklerde yazılmış “tatil” kelimesi ve yanına turuncu renkte yazılmış “villam” kelimesi ile birlikte “m” harfinin yana eğik pozisyonda konumlandırılması ile bütüne hakim bir mizanpaj ile oluşturulmuş markalar olduğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…Villam” esas ibareli markalar ile davalının “RG …Villa” ibareli markası arasında görsel unsurların bütüne olan etkileri itibariyle birbirleri ile bir benzerlik taşımadığı, bununla birlikte görsel unsurlar itibariyle yaratılan farklılık, bütüne hakim sözcük unsurları açısından ise bulunmadığı, davacı markalarında “…” şeklinde yer alan ibarenin dava konusu markada da “…” şeklinde yer aldığı, dava konusu markanın ön sesinde “rg” harfleri kullanılmış ise de anlamlı bir kısaltma olmayan, zihinde kalıcılığı düşük ve görsel anlamda dahi “…” kelimelerine nazaran daha silik yazılmış bu ibare, tüketicinin ilk anda dikkatini uyarır nitelikte olmayacağı, “…” şeklindeki bir tamlamanın turizm hizmetleri ve konaklama hizmetleri açısından ayırt edici vasfının zayıf olduğu; ilgili sektörde “kiralıktatilvilla, villatatili, tatilvillası, tatilvillacısı” gibi alternatif ve halihazırda kullanımı da bulunduğu görülen isimler altında faaliyet gösterir işletmeler mevcut ise de tüketicinin bu hizmetlerden yararlanmasının çoğu zaman internet üzerinden yaptığı araştırmalar sonucunda gerçekleştiği, zira bu hizmetlerin ağırlıklı olarak yerinde/görgüye dayalı yapılan satışlarla değil internet üzerinden yapılan satışlar aracılığıyla gerçekleştirildiği, bu halde dikkat düzeyi yüksek bir tüketicinin dahi bu hizmetlerden yararlanırken yapacağı bir araştırmada salt bu ibarelerle oluşturulmuş internet siteleri ile karşı karşıya kalacağı gözetildiğinde, birbirine bu denli yakın şekilde oluşturulmuş isimlerle hizmet sunan işletmeleri birbirlerinden ilk anda ayırt etmesinin mümkün olamayacağı, “…” – “…” hakim unsurlarından oluşan markalardaki ek ibarelerin, işaretlerin birbirlerinden somut bir biçimde ayrıştırılmaları için yeterli olmadığı ve dikkat/bilinç düzeyi yüksek tüketicilerin dahi işaretlerin iktisadi kaynakları bakımından yanılgı yaşayabilecekleri, tüketicinin her iki marka ile her zaman yan yana karşı karşıya kalmayacağı bir durumda işaretlerdeki görsel unsurları hatırlayamayabileceği ve zihninde yalnızca sözcük unsurları ile markaları anımsayacağı, dava konusu markadaki “rg” ibaresinin de gerek marka içerisindeki yazım biçimi gerekse de ayırt ediciliği itibariyle akılda kalıcılığının son derece düşük olduğu gözetildiğinde, tüketicinin markalardaki algılarıın ilk unsur olarak “…” – “…” ibareleri üzerinde olacağı, bu kavramlardaki benzerlik düzeyinin ise tüketicinin yanılgı yaşayabilmesi için yeterli olacağı; işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “RG …Villam” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, somut uyuşmazlıkta davacı yanın dava dosyasına tanınmışlık iddiaları ile ilgili herhangi bir delil sunmadığı, işlem dosyasındaki delillerin ise davacı yanın “…Villam” ibaresini taşıyan markalarının olağan faaliyetleri kapsamındaki kullanımlarını gösterir nitelikte deliller oldukları, bu haliyle sunulan delillerin, davacı markalarının tanınırlığını ispat açısından yeterli olmadığı; kadar davacı yanın ticaret unvanına dayalı sicil kayıtları incelendiğinde, “… SEBZE VE MEYVE ÜRÜNLERİ PAZARLAMA EMLAK TURİZM İNŞAAT TAAHHÜT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” şeklinde kurulduğu görülen davacı şirketin 04.02.2009 tarihli kuruluş ilanını taşır ticaret sicil gazetesinden, davalı yanın, davacı şirket kurucu ortaklarından olduğu; davalı yanın 06.02.2013 tarihli ticaret sicil gazetesi kaydından şirketteki hisselerini davacı şirketin halihazırda ortağı İzzet Kara’ya devrettiği görülmüş ise de, davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıya ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli olmayacağı, bu durumda davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediğinden kötüniyet iddiası ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile TPMK YİDK’nın 2021-M-2097 sayılı kararın iptaline, davalıya ait 2019/104759 kod nolu “RG …+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-2097 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/104759 kod nolu “RG …+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.513,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/12/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.386,50-TL
TOPLAM :2.513,60-TL