Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/134 E. 2022/364 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/134
KARAR NO : 2022/364

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin Türkiye pazarındaki kişisel bakım ve temizlik ürünleri kategorisinin öncülerinden ve pazar liderlerinden olduğunu, müvekkilinin “…” seri markalarının sahibi olduğunu, özellikle 03. 05. 10. ve 35. Sınıfların tamamı bakımından müvekkili markalarının seri marka niteliğinde korunduğunu, dava konusu 2019/121880 sayılı “”…”” ibareli 03. 05. 08. 10. ve 26. Sınıf bakımından yapıldığını, ihtilaf konusu markanın, müvekkili markaları ile 03. 05. ve 10. Sınıflar açısından sınıfsal olarak iltibas oluşturduğunu, müvekkilinin … markalarını yıllardır kullanmakta olduğunu, “…” markasının esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markasının, müvekkilinin “…” esaslı unsuru olan birçok markası ile görsel, esas unsur ve sesçil manada benzer mahiyette olduğunu, davalı markasının ayırt edici ve tüketici nezdinde dikkati çekecek olan esaslı unsurunun “…” olduğunu, “…” markasını gören tüketicinin zihninde, doğrudan davalı markasından çok daha uzun bir kullanım geçmişine ve çok daha yüksek bir ayırt ediciliğe sahip olan müvekkili markalarının canlanacağını, müvekkili markalarının 1995 yılından beri piyasada var olduğunu, davalı yanın ortağı olduğu … Ticaret Anonim Şirketi’nin internet sitesi, instagram sitesi ve e-ticaret sitelerinde satışını yaptığı ürünler incelendiğinde, iştigal alanının şampuan, saç kremi, yağ gibi kişisel bakım ürünlerinin satışı olduğu anlaşılmakta olduğunu, “…” markasının hijyen ürünleri sektöründe sahip olduğu tanınmışlık halinin dahi “…” markasının tanınmış marka olarak nitelenmesi açısından yeterli olacağını, müvekkilinin “…” ibaresi ile çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, hemen hemen tüm marketlerde satıldığını, davalının müvekkili markalarından yararlanmayı amaçladığını, “…” ibareli markanın müvekkili adına tescilli ve ayırt edicilik seviyesi son derece yüksek “…” ibaresini haiz sair markalarla, işitsel ve görsel ve kavramsal anlamda iltibasa yol açacağını iddia ederek 2021-M-1697 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacı yanın itiraza konu seri markalarının ve özellikle “…” markasının 03. 05. ve 10. Sınıfların tamamı bakımından tescilli olması tek başına malların benzer ya da aynı olduğu sonucunu doğurmayacak olduğunu, müvekkilinin başvurusuna konu … markası ile davacıya ait markanın benzerlik hali tespit edilirken mekanik değerlendirmelerden kaçınılıp, markaların bütün olarak ortalama tüketicilerde bıraktıkları izlenim çerçevesinde benzerliğin var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bu kapsamda … markası ile davacıya ait markanın ortalama bir tüketicinin zihninde bıraktığı intiba aynı olmadığını, müvekkili markasının bütün olduğunu, dolayısıyla esas unsurunun “…” olarak kabul edilemeyeceğini, … markasının bir bütün olarak ele alınması hususu dışında, davacının markalarına istinaden kelime unsurunun yanı sıra ayırt edici nitelikte renk ve şekil unsurunu ihtiva ettiği, kendine özgün bir kombinasyon oluşturduğu, markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal manada benzerliğin bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibaresinin 03 / 05 / 08 / 10 / 26. Sınıf emtialarda tescili amacıyla 05.12.2019 tarih ve 2019/121880 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı marka bülteninde ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu markaların dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 05.11.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu, davacı itirazlarının inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 04.03.2021 tarih ve 2021-M-1697sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/121880 başvuru numaralı ve “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2000 03345, 2000 03347, 2001 02190, 2001 02191, 2001 02192, 2002 18220, 2002 18675, 2002 18676, 2002 20812, 2002 20813, 2003 09267, 2004 18127, 2004 27229, 2005 32984, 2005 38815, 2009 36356, 2011 116972, 2011 23258, 2013 103552, 2013 47959, 2013 59423, 2013 59527, 2015 43336, 2015 93621, 2015 94312, 2016 02527, 2018 01163, 2019/06552, 2019 06988, 2019 06991, 2019 10598, 2019 13933, 2019 28577, 2019 30565, 2019 31195, 2019 31202, 2019 35961, 2019 97427, 159593, 158069, 164918, 174424, 198433, 198459, 197893, 198629, 206125, 2013 67230, 99 004718, 2013 67701 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Kurul’da, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, ihtiva ettikleri unsurların tamamiyle ve ortalama tüketici nezdinde bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle, ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı düşünüldüğünden, ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz yerinde görülmemiştir. Öte yandan, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/05/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu 2019/121880 sayılı başvuru kapsamında yer alan malların tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişki içerisinde olduğu, davacı yanın önceki tarihli markaları ile dava konusu markanın ortak olarak “…” ön sesini taşıdığı, taraf markalarının benzer bir sistematikle oluşturuldukları, bununla birlikte davacı yanın “…” ibaresi üzerinden yarattığı seri markalarının var olduğu, dava konusu markanın görsel itibariyle “…” şeklinde algılanma ihtimalinin yüksek olduğu, böyle algılanmasa dahi “…” ayırt edici unsurunun davacı yanın “…” ibaresi ile halen benzerlik taşıdığı, tüm bu unsurlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde işaretler arasında görsel ve işitsel anlamda ortaya çıkan benzerlik düzeyinin, dava konusu markanın da davacı markalarının yeni bir serisi olarak algılanmasını sonucunu doğurabilecek ve karıştırılma ihtimaline yol açabilecek nitelikte olduğu, davacı yanın markalarının tanınmışlığı hususunda bir kanaat varılamadığı, bu çerçevede işlem ve dava dosyasında yeterli düzeyde delilin mevcut olmadığı, sunulan delillerin oldukça sınırlı ve birçoğu tarihsiz deliller oldukları, dolayısıyla 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda meydana gelmediği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

… www…com U
(03, 05, 08, 10, 35. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka başvuru kapsamında yer alan 03, 05, 08 ve 10. Sınıf emtiaların tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında da doğrudan yer almaktadır. Bununla birlikte davacı yanın önceki tarihli bir kısım markaları kapsamında 35. 05 alt grubundaki satış hizmetlerinde 03, 05, 08, 10 ve 26. Sınıf yer alan malların tamamının satışının özgülendiği görülmektedir. Bu bağlamda her ne kadar davacı markaları kapsamında 26. Sınıf emtialar doğrudan yer almamakta ise de mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa konu edeceği de karineten kabul edilmekte olunduğundan, mal ve aynı malların satışı hizmetleri arasında da (1-34 mal grubu ile 35.05 alt grubunda aynı malların satışına yönelik hizmetler) benzerlik ilişkisi bulunduğu kabul edilmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; … www…com şeklindeki markanın “………….” harflerinden oluşan bir şekil ve sözcük markası olduğu, markadaki şekil unsurunun bütüne etkisi zayıf yalnızca görsel dekorasyon amaçlı kullanıldığı, marka içerisinde “…” ibarelerinin siyah ve markanın geri kalan sözcük unsurlarından büyük harflerle yazıldığı, “scmetic” ibaresinin ise altın sarı ve daha küçük harflerle yazıldığı, logoda ayrıca oldukça küçük bir şekilde ve tüketici tarafından ilk anda fark edilemeyecek boyutta www…com alan adı ibaresine de yer verildiği, markanın bütün olarak bir anlamı bulunmamakla birlikte “cosmetic” ibaresinin “kozmetik” kelimesinin ingilizce yazım karşılığı olduğu ve uyuşmazlık konusu emtialar gözetildiğinde sektörel bir kavram olarak markanın bütününe ayırt ediciliğinin bulunmadığı, dava konusu markanın “…” şeklinde olduğu sicil kayıtlarından görülmekle birlikte yazım biçimi itibariyle tüketicinin bu markayı “…” şeklinde algılama ihtimalinin de son derece yüksek olabileceği; “CO” ibaresinin iç içe geçmiş şekildeki yazımının ilk anda somut bir belirginlik yaratmadığı ve markanın ilk intibaında “UNICOsmetic” şeklinde de algılanabilir olduğu; bununla birlikte markanın “…” şeklinde algılanması durumunda ise ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacının ”…” ibaresi temelinde oluşturduğu ”… soft”, ”unisepet”, ”… baby yenidoğan”, ”… care”, ”unı MED”, ”… Baby”, ”…”, ”… cep”, ”… MOM” vb. şekilde çok sayıda markasının mevcut olduğu, bu markaların her birinin “…” kelimesini ön ses olarak ihtiva etmekle birlikte bu kelimenin yanına, sonuna, altına eklenmek suretiyle oluşturulmuş çok sayıda marka yaratılarak bir seri marka zinciri meydana getirilmiş olunduğu; davacı yanın bir kısım markalarında görsel/figüratif unsurlar yer almakla birlikte bu durum davacı markalarındaki esas unsurun “…” ibaresi olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının ”…’ markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markanın tüketiciler nezdinde mutlak surette “… COSMETIC” şeklinde algılanacağı yönünde net bir izlenim edinilmesi mümkün olmayıp markanın genel mizanpajının da algıyı “…” şeklinde yönlendirdiği, bir an için aksi yönlü bir izlenimde dahi “…” ibaresindeki tekrarlayan “CO” sesinin fark edilmeyebileceği ve yine dava konusu markanın doğrudan “……… COSMETIC” olarak algılanma ihtimalinin devam edeceği veyahut bir başka bakış açısında ise tüketicinin dava konusu markayı “… COSMETIC” şeklinde algılasa dahi “cosmetic” ibaresinin sektörel anlamından ötürü markanın esas unsurunu “…” şeklinde yorumlayacağı ve bu durumda da “UNI”-“…” ibareleri arasında yine güçlü bir benzerlik hali ortaya çıkacağı; bu bağlamda taraf markalarının kapsamlarının aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları bir durumda, ilgili tüketici algısında, markaların birbirlerinden somut olarak ayrılmayı başardıkları konusunda bir kanaate varılamamış olup birden fazla ihtimalde işaretler arsında benzerlik kurulmasının mümkün olduğu, davacı yanın seri marka yaratma alışkanlığının varlığı gözetildiğinde, dava konusu markanın da bu serinin devamı olarak algılanma ihtimalinin son derece kuvvetli olacağı, “…” ibaresi içerir sair tescillerin varlığının, anılan ibarenin zayıf ayırt edici bir unsur olarak yorumlanması sonucunu doğurmadığı gibi somut olay açısından taraf markaları arasında tespit edilen ilişkiyi de ortadan kaldırmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “unicosmetıc” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı yanın tanınmışlık iddialarını destekler mahiyette gerek işlem gerekse de dava dosyası kapsamında yeterli deliller sunmadığı, dava dilekçesi ekinde yer alan bir kısım fatura ve örnek ürün görsellerinin markanın olağan kullanımına yönelik deliller oldukları, bu haliyle davacı markalarının tanınır olduğu ve SMK m. 6/5 kapsamında koşullardan herhangi birinin oluşma ihtimali bulunduğu yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı, davacı markalarının tanınırlığına yönelik başkaca herhangi bir delilin de bulunmadığı tespit edilmiş olup davacı yanın tanınmışlık temelli ek bir korumadan yararlanmasının mümkün olmadığı anlaşılmış, dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın 2021-M-1697 sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait 2019/121880 kod nolu “unicosmetic+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.572,60-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 127,10-TL
GİDER AVANSI :2.445,50-TL
TOPLAM :2.572,60-TL