Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/123 E. 2022/293 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/123 Esas – 2022/293
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/123
KARAR NO : 2022/293

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/04/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; davalı yanın 2019/79099 sayısı ile gerçekleştirdiği marka başvurusuna yönelik itirazlarının kurum tarafından 2020-M-1510 sayılı karar ile reddine karar verildiğini, dava konusu markanın 09. Sınıf emtiaları kapsadığını, müvekkili markaları kapsamında da yine aynı malların yer almakta olduğunu, 2018/83521, 2016/18421 ve 2020/02868 sayılı markaları kapsamında 09. Sınıf emtiaların yer aldığını, ayrıca müvekkilinin “…” ibaresi ile oluşturduğu diğer seri markalarının da bulunduğunu, taraf markalarını “…/…” ibaresini ortak olarak içerdiklerini, dava konusu markanın da müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, “…” ibaresinin dava konusu marka içerisinde yer alması nedeniyle işitsel olarak benzerlik oluşacağını, taraf markalarının ortak mal ve hizmetleri kapsadıklarını, müvekkilinin bir seri marka ailesi bulunduğunu, davaya konu marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın kullanmakta olduğu esas unsuru “…” ve “…” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşacağını, müvekkilinin aynı zamanda www…..com.tr alan adının da sahibi olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, “…” ve “…” markalarının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda, bu marka tescil başvurusunun da reddinin gerektiğini, müvekkilin 1993 yılında “… supercenter” adıyla faaliyetlerine başladığını, “…” ve …ibareli markalar sektörünün en “prestijli” markalarından biri olan “…” markası adı altında piyasaya sürüldüğünü, başvurunun kötü niyetli olduğunu iddia ederek işbu 2021-M-1510 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu 2019/79099 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, müvekkili markası ile davacı markası arasında herhangi bir iltibas tehlikesinin mevcut olmadığını, müvekkiline ait başvuruda yer alan “Nokta” ve “detection technologies” ibarelerinin itiraz markalarının hiçbirisinde yer almadığı gibi başvuru markasının yazım biçimi itibariyle de farklı olduğunu, bütün içerisiden …ibaresinin alınarak karşılaştırma yapılamayacağını, ticaret hayatında ve toplumda yaygın olarak kullanılan bir tanım ibaresinden kaynaklı iltibas oluşmayacağını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “nokta …detection technologies” ibaresinin 09. Sınıf mallarda tescili amacıyla 23.08.2019 tarih ve 2019/79099 sayısı ile gerçekleştirildiği görülen marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında12.12.2019 tarih ve 338 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı önceki tarihli 2018/83521 sayılı markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, ancak bu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 25.09.2020 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddolunduğu, söz konusu karara karşı bir kez daha itiraz ederek kararın kaldırılması ve başvurunun reddini talep eden davacı yan itirazlarını değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.02.2021 tarih ve 2021-M-1510 sayılı kararı neticesinde özetle; “2019/79099 başvuru numaralı “nokta …detection technologies” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2018 83521 sayılı “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından iş bu itirazın da reddi gerekmiştir. Ayrıca, md. 6/3 gerekçeli itiraz sunulan bilgi ve belgeler çerçevesinde incelenmiş ve başvuru kapsamında kalan mallar ya da benzerleri için ihtilafa konu markanın ya da benzerinin işbu başvurunun tarihinden önce muteriz tarafından marka olarak ciddi biçimde kullanılageldiğini gösterir nitelikte bilgi ve belgeye rastlanmadığından yerinde bulunmamıştır. Ayrıca, muterizin md. 6/5 gerekçeli itirazı, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır. İlaveten, muterizin http://www…..com.tr/ alan adına dayandırdığı md. 6/6 gerekçeli itirazı, söz konusu alan adı işbu başvurunun tescilini engeller nitelikte olmadığından yerinde görülmemiştir. Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddia somut delillerle ispatlanamadığından ve diğer başkaca koşulların varlığı bulunmaksızın, bir başvurunun sadece önceki tarihli marka ile karıştırılma ihtimali bulunduğu iddiası, o başvurunun kötü niyetle yapılmış bir başvuru addedilmesini gerektirecek bir husus olmadığından, kötü niyet iddiasına dayalı itiraz kabul edilmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile davacı itirazlarının bir kez daha reddine karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/04/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu 2019/79099 sayılı başvuru kapsamında 09.sınıfta yer alan mallar ile davacı yanın işlem ve dava dosyasında dayanak yaptığı ve tabloda gösterilen markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında ayniyet ya da benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu, bununla birlikte “…” ibaresinin ayırt edici gücü, taraf markalarının bütünsel algıları, uyuşmazlık konusu malların ilgili tüketicileri ve rapor kapsamında açıklanan diğer nedenlerle taraf markaları arasında “…” kelimesinden kaynaklı karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olmadığı, davacı yanın işlem dosyası kapsamına tanınmışlık iddialarını somutlaştırır yeterli delil sunmadığı, dava dosyasına ise bir klasör delil sunduğu, bununla birlikte davacı markalarının kurum sicil kayıtlarında tanınmış marka statüsünde olduğu ve muhtelif mahkeme kararları ile de 35. Sınıf mağazacılık/satış hizmetleri alt grubunda kullanım neticesinde ayırt edici hale gelerek tanınır olduğuna kanaat getirildiği görülmekle birlikte uyuşmazlık konusu 09. Sınıftaki mallar açısından davacı yanın bu şekilde elde ettiği bir bilinirliği mevcut olmadığı gibi dava konusu markanın anılan mallarda tescilinin de davacı markalarının 35.05 alt grubunda kullanım sonucunda elde ettiği kabul edilen tanınırlığına zarar vermeyeceği, 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda meydana gelmediği, davacı yanın www…..com.tr alan adına dayalı olarak başvuruda yer alan sair mal ve hizmetler açısından davacının üstün hakkının bulunmadığı, davacı yanın SMK m. 6/3 kapsamında, davaya konu başvuru açısından, fiili kullanıma dayalı üstün bir hakkının mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası İşlem Dosyasına Dayanak Davacı Markası

Nokta … …+şekil
D…………ES (09. sınıf)
(09. sınıf)
Dava Dilekçesinde Bahsi Geçen Sair Davacı Markaları
BUTCHER …+şekil
macropicks+şekil
M…….E CARD
macrostation+şekil
FINE FOOD+şekil
Macrophone
macroservice+şekil
Macroinspiration
(09. ve 35. sınıf)

Tarafların markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, dava konusu marka kapsamında yer alan 09. Sınıftaki mallar ile davacı yanın işlem dosyasına dayanak yaptığı tek markası kapsamında aynı sınıfta yer alan bir kısım mallar arasında ayniyet; davacı yanın hükümsüzlük talepli dava dilekçesinde yer verdiği sair bir kısım markalar ile ise yine 09. Sınıf mallar açısından ayniyet, aynı malların satışına yönelik 35.05 alt grubundaki hizmetler bakımından ise benzerlik düzeyinde bir ilişki bulunduğu, bu bağlamda taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetler açısından kapsamlı bir karşılaştırma yapılmasına gerek olmayacak düzeyde markaların benzer tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılayan, satış, sunum ve dağıtım kanalları benzer olan, birbirleri ile rekabet içerisinde bulunan, birbirlerine yerine ikame edilebilir veyahut birbirlerini tamamlayıcı nitelikteki mal ve hizmetleri kapsadıkları anlaşılmıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; Nokta …DE………………..GİES ibareli markanın birden fazla sözcük unsuru ve bu sözcük unsurları üzerinde yer verilen görsel algıya hitap eden estetik amaçlı ufak tefek figüratif katkılar içerdiği, markada ön planda yer alan sözcük unsurlarının sırasıyla “NOKTA” ve “…” kelimeleri oldukları, bu ibarelerin alt kısmında ise oldukça küçük şekilde yazılmış, yardımcı unsur niteliğine haiz olduğu görülen “detection technologies” ibarelerinin yer aldığı; “nokta” kelimesi Türkçe ve somut bir anlama haiz olan bir kelime olup aynı şekilde “…” ibaresinin de dilimize İngilizceden yerleşmiş “büyük, geniş, mikro karşıtı.” anlamlarına gelen bir kelime olduğu; bu haliyle marka içerisinde aslen vurguyu yüklenecek olan ibarenin soldan sağa okuma prensibi gereği “nokta” sözcüğü üzerinde toplandığı, “…” kelimesinin ise ikincil ayırt edici unsur olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; bir kısım davacı markasında “…” ibaresinin sabit tutularak yanına “picks, service, station, phone, center, inspritation” gibi ek sözcük unsurları ve şekil unsurlarının eklendiği, BUTCHER+şekil ibareli davacı markasında “butcher” kelimesinin markanın hakim unsuru olarak kullanıldığı, bu anlamda davacı yanın “…” ibaresi etrafında oluşturmuş olduğu bir seri marka ailesinin mevcut olduğu bu markalarda “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanılması ile yaratılmış markaların bütünsel algıları itibariyle özgünleştiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Taraf markalarında ortak ibare olarak yer alan …/…kelimesi, Fransızca kökenli bir sözcüktür. TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamlarına gelen bu kelime, özellikle teknik ve iktisadi bilimlerde “büyük” anlamı ile “…iktisat”, “…evrim” şeklinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yine söz konusu ibarenin bilgisayar biliminde, “kısayol”lar için kullanılan genel bir tanımlama olduğu bilinmektedir. “…/…” şeklindeki ibarenin manası itibari ile ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir. Günümüz piyasa koşullarında, sektör farkı olmaksızın …kelimesinin pek çok kişi ve firma tarafından ticari faaliyetler esnasında yoğun ve yaygın kullanımı söz konusudur. Öyle ki TÜRKPATENT sicil kayıtları incelendiğinde “…” ve “…” ibaresini içerek yüzlerce marka tescili ve başvurusu olduğu bilirkişi incelemesi ile anlaşılmıştır. “…/ …” kelimesi günümüzde yaygın ve yoğun kullanım neticesinde ayırt ediciliği zayıflamış ve ticari faaliyetin “büyüklüğünü” telmih edici bir işaret haline gelmiştir.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markaları kapsamında benzerlik ilişkisi kurulan 09. Sınıftaki mallar markalarda ortak olmakla birlikte bu emtia grubunun davacı yanın kullanım neticesinde belli bir özgünlük kazanmış olduğu kabul edilen 35. Sınıftaki mağazacılık hizmetlerinden bağımsız mallar olduğu, ilgili malların hitap ettiği tüketici grubunun niteliği gözetildiğinde taraf markalarını oluşturan işaretlerde görsel, işitsel ve kavramsal ortaklık yaratan unsur olan “…” ibaresinin ayırt edici vasfının genel anlamda görece zayıf bir kelime olması, ticaret hayatında yaygın kullanımı bulunması ve başvuru konusu markada ayırt edici nitelikte “NOKTA” kelimesinin markanın ön sesi olarak kullanılmasından kaynaklı taraf markaları arasında ilgili tüketici kitlesi nezdinde bütüncül anlamda karıştırılma ihtimali doğuracak bir benzerliğin bulunmadığı, zira zayıf ortak unsur içeren markalarda, ortak unsurun iltibasa neden olabilecek bir benzerliğe tek başına değil ancak bütüne hâkim sair unsurlarla birlikte sebep olabileceği, halbuki uyuşmazlık konusu markaların farklı görsel ve sözcük unsurları ihtiva ettikleri, nicelik bildiren ve farklı pek çok sektörde pek çok kişi ve kuruluş tarafından yaygın kullanımı bulunan bir ibare nedeniyle (…-…) tüketicinin, bu ibareyi içeren her bir marka bakımından ticari ekonomik bir ilişki kurmasının beklenemeyeceği, dava konusu markadaki kullanım şeklinin, davacının tescilli markalarından imaj transferine sebep olacak bir mahiyette olmadığı, sonuç olarak markaların bütünsel kompozisyonlarının yukarıda açıklanan gerekçeler çerçevesinde birbiri ile iltibasa neden olacak bir ilişkilendirmeye sahip olmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı tesis edecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı, davacı yanın markalarının “…” ve şekil unsuru ile birlikte bir bütün olarak 35. sınıf satış hizmetleri açısından kullanım ile ayırt edicilik kazanarak sektörel bir bilinirlik elde ettiğinin kabul edildiği, bununla birlikte uyuşmazlık konusu 09. Sınıfta yer alan mallar açısından davacı yan markalarının bir tanınmışlığı veya kullanım sonucu elde ettiği bir ayırt ediciliği bulunmadığı gibi taraf markalarının da bir bütün olarak birbirinden yeterli düzeyde uzaklaşmayı başardıkları bir durumda dava konusu markanın tescilinin SMK m. 6/5’te yer alan koşullardan herhangi birinin oluşmasına neden olmayacağı; davacı yanın www…..com.tr alan adına dayalı olarak üstün bir hakkının mevcut olduğu yönünde iddiaları bulunmakta ise de iltibas değerlendirmesi kapsamındaki değerlendirmelerde de belirtildiği üzere tüketicinin salt “…” kelimesinden kaynaklı bir yanılgı yaşamasının mümkün olmadığı; alan adlarının niteliği ve tüketicinin bir alan adına erişim sağlarken ki yaklaşım ve davranış biçimi gözetildiğinde, davalının “noktamakro” ibareli markasının bütün olarak davacıya ait www…..com.tr alan adından farklı bir algı yaratması nedeniyle ve yine davalı markasının söz konusu ibareden temelde de farklılaşmış olması nedeniyle davacı yanın alan adından kaynaklı bir üstün hakkının da mevcut olmayacağı; davacı yanın dosya kapsamında yer alan delillerden “…” ibaresine yönelik markasal kullanımları mevcut olmakla birlikte rapor kapsamında davacı yan markaları ile dava konusu başvuru arasında bir benzerlik ilişkisi kurulmadığından ve davacı yanın, davaya konu ibare üzerinde ayrıca bir hak sahipliği bulunduğunu gösterir delilleri mevcut olmadığından, davacı yanın sair kullanımlardan kaynaklı bir üstün hakkı mevcut olsa bile bu durumunda SMK m. 6/3 açısından somut olayda davacı lehine bir hak sağlamayacağı dikkate alınarak anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2022

¸ ¸