Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/103 E. 2022/384 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/103 Esas – 2022/384
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/103
KARAR NO : 2022/384

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “JET …” ibareli marka başvurusuna neredeyse birebir aynı olan “HIZLI …”, “KOLAY … KARGO” , “ KOLAY …” , “KLYGLSN” ibareli seri markaları olduğunu, marka başvurusunun karıştırılma riski oluşturacak düzeyde benzer olduğunu, müvekkilinin 1990 yılında kurulduğunu, yurt içi ve yurtdışında faaliyet gösteren bir lojistik firması olduğunu, itiraz konusu markadaki jet ibaresinin müvekkilinin markasındaki hızlı ibaresi ile eşanlamlı olduğunu, SMK 6/1. Maddesi şartlarının gerçekleştiğini, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali söz konusu olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin seri markası izlenimini de oluşturduğunu, marka başvurusunun zayıf marka niteliğinde olduğunu, başvuru kapsamında yer alan hizmetlerin aynı olduğunu, marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu beyanla TPMK YİDK’nın 2021-M-1201 sayılı kararının iptaline, 2020/10414 nolu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … tarafından 2020/10414 başvuru numarasıyla ”…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğu, başvuru ön inceleme
aşamasında kabul edilerek Resmi Marka Bülteni’nde itiraza açıldığı, başvurunun yayınına
davacı şirket tarafından 2018/44441, 2018/77761, 2018/77764, 2019/68328 kod numaralı markalarıyla karıştırılma ve kötü niyet iddialarıyla itirazda bulunulduğu, bu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddine karar verilmesi üzerine, davacı şirket
tarafından bu kez Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu 2019-M-3192 sayılı YİDK kararıyla; “2020/10414 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2018 44441, 2018 77761, 2018 77764, 2019 68328 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6. Maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. (…) Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirilmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır. Sadece düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, markaların ihtiva ettiği diğer unsurlarla beraber ortaya çıkan genel izlenimin son derece benzer olması gibi istisnalar hariç olmak üzere, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmaz. Bununla birlikte sadece ayırt edici niteliği olmayan ve/veya tanımlayıcı unsurların örtüşmesi (markaların aynı zamanda benzer şekil unsurları ve/veya diğer kelime unsurlarını içermesi, markaların genel izleniminin oldukça benzer veya aynı olması durumları hariç olmak üzere) karıştırılma ihtimaline yol açmaz. (…) Bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirmeler sonucunda, işbu başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle görsel, işitsel olarak belirgin farklılıklar içerdiği tespit edildiğinden markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Kötüniyet gerekçeli itiraza ilişkin yeterli bilgi ve belge sunulmadığından söz konusu itiraz da yerinde bulunmamış ve bu itirazın tüm gerekçeleriyle reddi gerekmiştir. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/04/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, davaya konu marka başvurusunda SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu 2021-M-31201 sayılı YİDK kararının iptal koşullarının oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

… …+şekil
(35 ve 39. sınıf) klyglsn+şekil
kolaygelsinkargo+şekil
Hızlı …+şekil
(39. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalıya ait marka başvuru kapsamındaki 39. sınıfındaki emtialar ile davacının mesnet markalarındaki 39. Sınıf emtiaların aynı olduğu bu suretle SMK md. 6/1’de sayılan emtiaların aynı veya ilişkili olması şartının sağlandığı görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; davaya konu davalı markası beyaz zemin üzerinde siyah ve stilize olmayan harflerle “ …” kelime unsurundan oluştuğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği, marka imajının bu ibare olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının beyaz zemin üzerine yeşil ve gri renkler den oluşan, “konum” işareti altına “onay,tik, okey” ve yine “ konum” şekli içerisinde araç figürü” şekil unsuru da içeren, bunun dışında “KOLAY …”, “KLYGELSİN”, “KOLAY … KARGO”, “HIZLI …” ibarelerinden oluşan kompozisyon markalar olduğu; davacı markalarında yer alan ön plandaki şekil unsurunun da kelime unsurları ile birlikte asli unsur olduğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “KOLAY …”, “KLYGELSİN”, “KOLAY … KARGO”, “HIZLI …” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak karşılaştırıldığında; davaya konu marka ile daha önceden davacı adına tescilli markalardaki kelime unsurlarından yalnızca “…” ibaresinin aynı olması, davacı markalarında özgün tasarımlı şekil unsurunun da bulunması ve şekil unsurunun da asli unsur olarak yer alması, davacı markalarında Kolay ve Hızlı kelimelerinin de tamlama şeklinde kullanılması karşısında taraf markalarının görsel olarak düşük derecede benzer oldukları; taraf markalarında ortak bulunan “…” ibaresinin “GELMEK” fiilinden türetilen ve TDK sözlüğünde “Ulaşmak, varmak, getirmek” anlamlarına geldiği, bunun dışında davalı markasının başında “jet” ibaresi olduğu bu ibarenin “hızlı,süratli” anlamlarına geldiği, davacının 2019 68328 sayılı markasının da bütünsel olarak anlamları değerlendirildiğinde bu kapsamda bu marka yönünden taraf markalarının kavramsal olarak benzer oldukları; markalarda telaffuza konu olabilecek sözcüklerin “…”, “KOLAY …”, “KLYGELSİN”, “KOLAY … KARGO”, “HIZLI …” ibareleri olması, sözcüklerin ilk hece ve kelimelerinin öncelikli okunacak olması karşısında taraf markalarının sesçil olarak düşük derecede benzer olduğu; markaların ortak unsuru olarak sadece “…” ibaresini içermesi, ilgili ibarenin tescil sınıfları itibariyle düşük ayırt ediciliğe sahip bir ibare olması, ilgili tüketicilerin davacı markalarındaki asli unsur niteliğindeki şekil unsuru” ve “jet” ve “kolay”, “hızlı” ibarelerine de dikkatlerini yoğunlaştırması, markaların görsel, anlamsal ve sesçil olarak birbirlerine düşük derecede benzemesi, bütünsel imaja bakıldığında belirgin farklılıkların bulunması karşısında markaların bütünsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı; ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022