Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/94 E. 2022/75 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/94
KARAR NO : 2022/75
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : … – T.C. Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 16/03/2020
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 2004 yılında gıda sektörüne adım attığını, gıda çalışmalarını sıkı şeker ve strip üzerine yoğunlaştırdığını, eşsiz lezzetlerini tüm dünyaya “…” markasıyla sunduğunu, 2018/107905 ve 2018/107919 sayılı markalarının 30. Sınıfta müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının müvekkili markaları ile iltibas yaratacak şekilde dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu, markalarda kullanılan şekil ve dizaynların birbirine ayniyet derecesinde benzer olduğunu, müvekkili markası ile itiraza konu marka başvurusu arasında esas unsur bakımından hiçbir fark bulunmadığını, müvekkili şirket markasının esas unsurunun birebir aynısının dava konusu markada yer aldığını, dava konusu marka başvurusunda müvekkile ait markanın şekil unsurunun neredeyse aynısının başvuru konusu markada yer aldığını, dava konusu marka farklı bir markaymış gibi gösterilmeye çalışılsada müvekkiline ait tescilli “…” markalarında uzaklaştıramadığını, taraflara ait … ve … ibarelerinin benzer olması sebebiyle tüketicinin bu markalar arasında bağlantı kuracağını, müvekkili markasıyla itiraza konu marka başvurusunun birebir aynı sınıflarda tescil edilmek istenmese ilintili sınıflarda marka tesciline başvurarak iltibasa sebebiyet vereceğini müvekkil markasını bilen ortalama tüketicinin, müvekkilinin farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini düşüneceğini, davalının, müvekkil şirketin tescilli markasında yer alan ŞEKİL unsurunun birebir ayın kelimenin kendi markasında kullanmak istemesinin iyiniyetli bir yaklaşım olarak kabul edilemeyeceğini, davaya konu markanın müvekkili markaları ile iltibas yaratacağını, müvekkili şirketin tanınmışlığından yararlanarak haksız kazanç elde edeceğini, dava konusu başvurunun kötü niyetle yapılığını iddia ederek 2020-M-109 sayılı YİDK karar iptali ve 2018/115061 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davacı iddialarının tüm yönleri ile reddi gerektiğini, başvuru konusu markanın 20. Sınıftaki malları içerdiğini, davacının itirazına dayanak markalarının ise 30. Sınıfta tescilli olduğunu, başvurunun kapsadığı mallar ile davacı markalarının kapsamında yer alan mallar arasında herhangi bir benzerliğinin söz konusu olmadığını, SMK 6/1 hükmündeki çifte benzerlik şartı gerçekleşmediğinden markalar arasında karıştırılma tehlikesi doğurmayacağını, tüketicilerin bu ürünler yönünden farklı markalar karşısında olduklarının farkına varabileceklerini, markaların üreticileri arasında idari ve ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, tescil kapsamındaki mallar yönünden karıştırma tehlikesi olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasına katılmamış, sonrasında vekili aracılığı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … +şekil ibaresinin, 20.sınıf emtialarda tescili amacıyla 17.12.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen 2018/115061 sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.05.2019 tarih ve 324 sayılı Bülten’de ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli “…” ibaresi taşıyan markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, anılan itirazların 27.09.2019 tarihli MDB kararı sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın MDB kararının kaldırılması ve başvurunun reddi talebiyle bir kez daha itirazda bulunulduğu, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 16.01.2020 tarih 2020-M-109 sayılı kararı neticesinde özetle; “2018/115061 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2009 18842, 2018 107919, 2018 107905 sayılı “…”, “… …”, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. …Bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların benzer olduğu tespit edilmiş olmakla beraber markaların kapsamlarında yer alan mal/hizmetlerin aynı/benzer olmaması hususları beraber değerlendirilmiş ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 16/03/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: 2018/115061 sayılı …+şekil ibareli davalı markası ile “…” ibareli davacı markaları arasında başvurunun kapsadığı 20. Sınıftaki mallar bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğu değerlendirmesinde bulunulamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

…+şekil …
(20. sınıf) … …

(30. sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka ile davacının markaları arasında, sınıflar açısından aynı/aynı tür ve benzer hizmet/emtialar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, aynı/aynı tür ve/veya benzer sınıflara rastlanılmamıştır.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka …+şekil şeklinde olup; siyah fon üzerine beyaz renk ile oluşturulmuş tümü büyük harflerden oluşan … kelimesi ve kelimenin hemen üst kısmında turuncu ve gri renklerin kullanıldığı alt alta yazılmış “n” ve “u” harflerinden oluştuğu, … kelimesinin marka içerisindeki konumlandırması itibariyle esas unsur niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın ”…” ve ”… …” şeklindeki markalarının; düz yazı karakteri ve tümü küçük harflerle tasarlandığı, markalarda kırmızı rengin yoğun bir şekilde hakim olduğu ve her harfin farklı renklerle oluşturulduğu; ”… …” markasında … ibaresinin yanında yer alan “…” kelimesi anlamsal olarak incelendiğinde ilgili kelimesinin “şekerler ” anlamına geldiği, kelimenin markada tali unsur niteliğinde olduğu, davacının … markasının beyaz zemin üzerine siyah renk kullanılarak düz yazı karakteri ile yazılmış … kelimesinden oluştuğu; markada … ve … heceleri arasında kısa çizgi (-) olacak şekilde tasarlandığı, davacının … kelimesi etrafında oluşturduğu seri bir marka ailesinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları bir bütün olarak incelendiğinde, markaların kelime markaları olduğu, dava konusu markanın “…” ibaresinden, davacı markalarının da “…” ibaresinden oluştuğu, yapılan araştırma neticesinde, taraf markalarının belli bir anlama gelemediği, fonetik ve görsel açıdan benzer aynı olduğu, davalı şirket markasında yer alan “…” ibaresinin, davacı şirketin davaya ve tescil aşamasında itiraza mesnet göstermiş olduğu marka ile benzer olduğu; ancak, davalı marka başvurusu kapsamında yer alan ve huzurdaki davada çekişme konusu olan 20. Sınıftaki “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Yatak şilteleri, yastıklar, tıbbi amaçlı olmayan havalı yataklar ve yastıklar, deniz yatakları (kampçılar için uyku tulumları hariç). Aynalar. Bebekler için ana kucakları, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), bebek beşikleri, yürüteçler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Tahta, mantar, kamış, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, istiridye kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Ev hayvanları için kulübeler, yuvalar, yataklar. Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları.” emtialarının davacı markaları kapsamında bulunmadığı, yani işbu mallar bakımından taraf markalarının emtia listelerinin aynı yada benzer olmadığı, 2018/115061 sayılı … ibareli davalı marka başvurusu ile … ibareli davacı markaları benzer olmakla birlikte, davalı başvurusunun kapsadığı 20. Sınıftaki emtilar bakımından emtia listeleri farklı ve ilişkisiz mallar içerdiğinden, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacı vekilince, davalının marka tescil başvurusunda kötü niyetli olduğuna yönelik öne sürdüğü iddiaları destekler herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı, salt benzerlik iddiasının kötü niyetin varlığına kanaat getirmede yeterlilik arz etmediği anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸