Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/9 E. 2021/231 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/9 Esas – 2021/231 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/9
KARAR NO : 2021/231

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin “…” markalarının ilk olarak 1992 yılında 11, 20 ve 21. Sınıf mallarda tescil edildiğini, yine 2014/11499, 2015/24595 sayılı markalarının bulunduğunu, müvekkilinin “…” markalarının aynı zamandan özel/01477 sayısı ile tanınmış marka sicilinde de kayıtlı olduğunu, yurt içi ve yurt dışında çok sayıda tescillerinin bulunduğunu, www…..com.tr, www…..com.tr, www…..com gibi web siteleri üzerinden yayınları olduğunu, kısaca müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu … sayılı “…” ibareli markanın müvekkili tescili kapsamındaki sınıflar ile aynı ve benzer sınıfları kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiğini, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğunun davalı TÜRKPATENT kurumu tarafından da kabul edildiğini, ancak başvurunun 35. Sınıfta kısmen reddedildiği halde 16 ve 24. Sınıf mallarda tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, 24. Sınıf açısından taraf markaları arasında ayniyet, 16. Sınıf açısından ise benzerlik bulunduğunu, her iki sınıfın da ortalama düzeyde dikkate sahip tüketicilere hitap ettiğini, taraf markaları arasındaki benzerlik nedeniyle markaların seri olarak algılanacağını, müvekkili markalarının Türkiye’nin en tanınan ve bilinen markalarından olduğunu, tanınmış bir marka olarak geniş korumadan yararlanması gerektiğini, dava konusu markada da “…” ibaresinin doğrudan yer aldığını, müvekkilinin 2014/11499 sayılı markasının 41. Sınıfta “eğitim – öğretim hizmetleri”ni kapsadığını bu sınıf ile 16 sınıftaki mallar arasında benzerlik bulunduğunu, buna dair Yargıtay 11. HD’nin 2015/10992E, 2016/5895K sayılı kararının mevcut olduğunu, yine “büro makineleri” emtialarının da müvekkili markası kapsamında 35. Sınıfta yer alan hizmetler ile benzerlik gösterdiğini, sair emtialar yönünden de taraf markaları arasında benzer gerekçeler ile benzerlikler bulunduğunu, zaten bu benzerlikler nedeniyle dava konusu markanın 35. Sınıf tescil edilmek istenildiği tüm alt gruplar bakımından reddettiğini, daha evvelde dava dışı 2014/42789 sayılı “… … …” ibareli başvurunun yayınına müvekkili tarafından yapılan itiraz sonucunda başvurunun reddine karar verildiğini, ilgili kararda başvurunun 24. Sınıf açısından da reddedildiğini, müvekkili lehine verilmiş çok sayıda marka kararının bulunduğunu, “… …”,…., “…” gibi markaların müvekkili markaları ile iltibas yaratacağı yönünde kararlar verildiğini, müvekkili markalarının ulaştığı tanınmışlık düzeyi gözetilmek suretiyle bir değerlendirme yapılması gerektiğini, müvekkili markalarının tanınmışlığına ilişkin olarak da çok sayıda mahkeme kararının bulunduğunu, müvekkilinin markalarının tanınırlığını korumak için çok emek sarf ettiğini, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinde müvekkili markalarının tanınırlığından haksız yarar sağlayacağını iddia ederek işbu … sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin “…” markası ile 10 yıldan fazlaca bir süredir faaliyet gösterdiğinin, bu markasının yurtiçi ve yurtdışında tescilli olduğunu, yıllardır perde tasarımı ve üretimi sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin gündelik ürünleri için “…” markasını tercih ettiğini, müvekkilinin zaten yıllardır piyasada bilinen bir firma olduğunu, davacı firmanın bilinirliğine ihtiyacı olmadığını, “…” ibaresinin İtalyanca “güzel” anlamına geldiğini, bu şekilde oluşturulmuş çok sayıda makanın bulunduğunu, orta düzeyde dikkat ve algı seviyesine sahip tüketicilerin müvekkil markasındaki “…” ibaresine vurgu yapmasının mümkün olmadığını, tüketicinin “…” ibaresinin anlamını bilmeyeceğini, bu nedenle ilgili ibareye bir anlam yüklemeyeceğini, tüketicinin müvekkili markasının “güzel ev” anlamına geldiğini bilemeyeceğin, tüketicilerin markaların ilk seslerine odaklanacaklarını, taraf markalarının ortak bir pazara hitap etmediklerini, davacı taraf iddiaları aksine taraf markaları arasında benzer mal ve hizmetlerin bulunmadığını¸ davacı yanın emsal olarak sunduğu kararların işbu dava ile bir ilgisi bulunmadığını, “…” ibaresinin birçok sektörde kullanılan bir kelime olduğunu, davacının “oturma grupları” ile iştigal ettiğini, bu anlamda müvekkili ile davacı firmanın farklı alanlarda faaliyet gösterdiğini, taraf markaları bütüncül olarak değerlendirildiklerinde aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili başvurusunun 35. Sınıfta reddine karar verilmesinin taraf markalarının benzer oldukları yönünde bir karine olmayacağını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;
Dava konusu … ibaresinin 16, 24 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerde tescili amacıyla 28.12.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2019 tarih ve 318 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itirazlar neticesinde Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 05.07.2019 tarihinde başvuru kapsamından 35. Sınıf hizmetlerin tamamının çıkartılmasına karar verildiği, ancak 16 ve 24. Sınıf mallar bakımından ise itirazların reddine karar verildiği, söz konusu karara karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak, başvurunun kalan mallar bakımından da reddinin talep olunduğu, bu itirazı inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 11.11.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın kısmen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, yayına itiraz sahibi firma tarafından, başvurunun 2014 11499, 2015 24596 sayılı “…”, “… international +şekil” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve tanınmışlık gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca tümden reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. … Karşılaştırma, ihtilaf konusu markaların her birini bütün olarak inceleyerek yapılmalıdır, ancak bazı durumlarda, bileşke markayı oluşturan öğelerden biri, bileşke markanın kamunun ilgili kesiminde yarattığı bütüncül algıda baskın konumda bulunabilir. Bu bilgiler ışığında yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasındaki benzerlik düzeyi ile çekişme konusu markalar arasındaki benzerlik düzeyi beraber değerlendirilmiş ve markalar arasında başvurunun kapsamında kalan malllar bakımından karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. …Somut olayda, “Güzel Ev” anlamına gelen “… …” ibareli başvurunun çekişme konusu mallar bakımından tescili halinde 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen koşulların ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından tanınmışlık gerekçeli itiraz da yerinde bulunmamıştır. Belirtilen nedenlerle, itirazın tüm gerekçeleriyle reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 18/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 10/01/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda / ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında kalan mallardan 24. Sınıf malların tamamı ile 16. Sınıftaki “Kağıt, karton (mukavva); Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” emtiaları bakımından taraf markaları arasında emtia benzerliğinin mevcut olduğu, sair emtialar bakımından taraf markaları arasında bir emtia benzerliğinin ise mevcut olmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları karşılaştırıldıklarında, rapor kapsamında ayrıntılı olarak izah olunan nedenlerle işaretler arasında ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimalinin var olduğu, davacı markalarının özellikle “mobilya” emtiasındaki sektörel tanınmışlığı ve pazarlama iletişimi açısından tüketicinin zihin kütüphanesinde edindiği yer göz önüne alındığında, ev dekorasyonuna yönelik malları içeren 24. Sınıftaki emtialar bakımından, davacı yanın tanınmışlık kapsamında korunması gerekeceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun/ ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında kalan mallardan 24. Sınıf malların tamamı ile 16. Sınıftaki “Kağıt, karton (mukavva); Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” emtiaları bakımından taraf markaları arasında emtia benzerliğinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan benzerlik belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın … şeklinde bir kelime markası olduğu, anılan ibarenin dilimizde bilinen bir anlamının bulunmadığı, İtalyanca “güzel” anlamına gelen “…” ve “ev” anlamına gelen “…” kelimelerinin birleşimi ile oluşturulduğu, ancak ortalama bir tüketici nezdinde ülkemizde bilinirlik düzeyi son derece düşük bir yabancı dil olduğu düşünülen İtalyanca açısından, bu dildeki kelimelerin kullanımı ile oluşturulmuş bir markanın somut bir anlam ifade etmeyeceği, tüketicini bu tür markaları yabancı bir sözcük markası olarak algılayacakları, dava konusu markanın da bütün olarak “…” şeklinde telaffuz edilerek algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı tarafa ait markalar ise … ve … international +şekil şeklinde olup her iki markanın da baskın sözcük unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacı yanın şekil unsuruna haiz markasında da tüketicinin markayı tanımlarken ifade edeceği ibarenin yine “…” kelimesi olacağı, bu anlamda davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresinin kendisi olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. davacı yanın dosya kapsamına ek olarak sunduğu çok sayıda delil, davacı markalarının TÜRKPATENT tanınmış markalar sicilinde özel olarak korunan markalar arasında olması ve dahası muhtelif tarihlerde muhtelif mahkemelerce verilmiş kararlarda, davacı markalarının hususiyetle “mobilya” ürünlerinde sektörel tanınmışlığının kabul edildiği göz önüne alındığında, başvuru kapsamında 24. Sınıfta yer alan ve ev dekorasyonuna yönelik mallar bakımından, davacı markaları ile oldukça benzer şekilde yaratılmış dava konusu başvurunun tescilinin, davacı markalarının ayırt edici karakterini zedeleyebilecek, zaman içerisinde sulanmasına neden olabilecek sonuçlar doğurabileceği, zira davacının tanınmışlığının, kendi segmentinde tüketicinin zihin kütüphanesinde yer edinimi sonucunu doğurduğu, bu bağlamda her ne kadar taraf markaları 24. Sınıf mallarda karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeyde benzer görülmüş iseler de davacı yanın ayrıca tanınmışlıktan kaynaklı olarak da bir korumadan yararlanabileceği, markaların benzer bulunan 16. Sınıftaki mal ve hizmet sınıfları yönünden de karıştırılma ihtimalinin doğacağı keza … ibaresinin bu mal ve hizmet sınıfları yönünden kuvvetli ayırt edici olduğu, … ibaresinin davalı markasında aynen yer aldığı bu iki hususun iltibas ihtimalinin doğması için yeterli olduğu, davacının mobilya” ürünlerinde sektörel tanınmışlığı bulunsa da bu tanınmışlığın benzer olmayan mal ve hizmetlere sirayet edeceğinin ispat edilemediği, mobilya sektöründen tamamen uzak olan mal ve hizmet sınıfları yönünden iltibas ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları kapsamında aynı, aynı tür ya da benzer oldukları tespit olunan 24. Sınıftaki emtiaların tamamı ile 16. Sınıftaki ““Kağıt, karton (mukavva); Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.” Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” emtiaları bakımından, taraf markalarını oluşturan “…” ve “…” markaları arasında, tüketiciler nezdinde yaratılan bütünsel algıları itibariyle işletmesel bir bağlantının var olduğu algısının edinilebileceği, daha evvel davacı markalarından yararlanmış tüketicinin, dava konusu marka ile karşı karşıya kaldığında, zihninde önceki markadaki deneyimlerinden kalan bir izlenimin ortaya çıkacağı, bu durumun işaretler arasında iktisadi– idari bir bağlantının var olup olmadığının sorgulanması sonucunu beraberinde getireceği, işaretlerin arasındaki benzerlik ve emtialar bazındaki ilişkinin tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali sonucunu doğurabileceği, bu durumun da işaretler arasında imaj transferine yol açabileceği, nitekim dosya kapsamında bu değerlendirmeleri destekler mahiyette çok sayıda mahkeme kararının mevcut olduğu, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul miktarda ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, somut olayda ise bahsi geçen ihtimallere dair koşulların tamamının oluştuğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 16. Sınıfta yer alan “kağıt, karton (mukavva); basılı yayınlar, basılı evrak; kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim, ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazar kasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” mal ve hizmet sınıfları ile 24. Sınıfta yer alan mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Davalı şirket adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın tescilli olduğu 16. Sınıfta yer alan “kağıt, karton (mukavva); basılı yayınlar, basılı evrak; kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim, ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç); kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazar kasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” mal ve hizmet sınıfları ile 24. Sınıfta yer alan mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
HüküMsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 04,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.512,10-TL
yargılama giderinin takdiren 1.500,00-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2021