Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/89 E. 2022/237 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/89
KARAR NO : 2022/237
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Sınai Mülkiyet Haklarına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması
DAVA TARİHİ : 10/03/2020
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Taraflar arasında mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık duruşması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1845 yılında temellerinin atılmasıyla 1947 yılında Avrupa’nın çeşitli kentlerine açılan mağazalarda satışa sunulan müvekkil şirket tarafından üretilen ürünler günümüzde 100’den fazla ülkede satışa sunulmakta olduğunu, 1967 yılında “…” markası altında “Yeni Yıl” konseptiyle ilk defa piyasaya sürülen yuvarlak çikolataların, 1969 yılında tüketiciler tarafından en çok tercih edilen ürünler arasında yer alması nedeniyle bu tarihten itibaren müvekkilinin ürün yelpazesine kalıcı olarak dahil edildiğini, “…” markalı çikolataların tarifinin ilk üretildiği günden beri değiştirilmemiş olduğunu, “…” markalı ürünleri diğer çikolatalardan ayıran en önemli özelliğin ise yuvarlak şekli ile paketlenme biçimi ve paketlerinin üzerinde yer alan çiçek deseni ile tüketiciye sunulması olduğunu, tüm dünyada söz konusu paketleme biçimi ve deseninin müvekkili ile özdeşleşmiş olduğunu, müvekkili ile özdeşleşmiş kutuların biçimleri ve üzerinde yer alan çizgiler, renkler, kutuların içerisinde yer alan çikolataların ambalaj ve şekilleri ile davalı tarafından kullanılan ürün ve kutular incelendiğinde söz konusu kullanımların müvekkilinin kullanımları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde olduğunun görüldüğünü, davalı firmaya ilk olarak 06.09.2017 tarihinde Ankara 30. Noterliği kanalıyla 11539 yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek, davalı tarafından kullanılan … markalı ürün ambalajı ile müvekkili firma tarafından yıllardır … markalı ürünlerinin ambalajının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, haksız rekabet yarattığı ve müvekkilin 6769 sayılı SMK kapsamında korunan haklarına tecavüz teşkil etmekte olduğu gerekçesiyle kullanımın durdurulması için ihtar çekildiğini, davalı tarafça cevab-i ihtarnamede marka ürün ambalajına ilişkin yeni bir çalışmaya başlandığının bildirildiğini, akabinde davalı firma tarafından bu defa dış paketleme biçimi de müvekkilinin ambalajları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan … ürününün piyasaya sunulduğu fark edildiğini ve bunun üzerine 04.10.2018 tarihinde müvekkili tarafından davalı firmaya Ankara 30. Noterliği aracılığıyla 10615 yevmiye numaralı ikinci ihtarname keşide edildiğini, gönderilmiş olan ikinci ihtarnameye cevaben Konya 16. Noterliği eliyle davalı vekili tarafından keşide edilen 001157 yevmiye numaralı cevab-i ihtarnamede … ürün ambalajlarının değiştirileceğinin ifade edildiğini, davalı kataloglarında ürün hala aynı paketleme biçimi ile yer almakta ve pazarlanmakta olduğunu, bunların yanı sıra, davalının yine müvekkil paketleme biçimine daha da yakınlaşan ve aşağıda görseline yer verilen … ambalajına rastlanıldığını, söz konusu ambalajda müvekkiline ait … markalı ürünlerin ambalajının taklit edilmiş ve müvekkilinin marka tesciline sahip olduğu akarak oluşan çikolata topu ve çiçek desenlerinin de aynı biçimde paketlemeye yerleştirilerek kullanıldığını, davalı tarafından her seferinde müvekkilinin ambalaj biçimlerine biraz daha yakınlaşan kullanımlar piyasaya sunulduğunu, davalı şirket tarafından müvekkilinin ürünlerinin takip edildiği ve benzer ambalajların üretilmeye başlandığını, müvekkili ile BİREBİR AYNI sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin -müvekkilinin sektördeki tanınmışlığı da düşünüldüğünde- müvekkil tarafından üretilerek piyasaya sürülen ürünlerden haberdar olmadığı yahut tesadüfen bu kadar benzer ambalajları tercih ettiğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yıllardır müvekkilim tarafindan üretilen ve müvekkili ile özdeşleşmiş … çikolatalarının ambalaj biçimi ve kutu tasarımına ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden “…” markalı çikolataların davalı tarafça satışa sunulmakta olduğunu, müvekkilinin tasarımları ile aynı şekilde tasarlanmış olan kutuların ön tarafındaki pencerenin birebir aynı şekilde olduğu gibi ambalaj üzerinde de aynı biçimde konumlandırılmış olduğunu ve bu pencereden gözüken ürünlerin de yine müvekkilinin ürünleri ile aynı şekilde paketlendiği için birebir aynı şekilde gözükmekte olduğunu, markaların ambalaj üzerindeki konumlandırma biçiminin birebir aynı olup, marka yazımı için seçilen renklerin de yine müvekkilinin ambalajındaki gibi BEYAZ ve ALTIN SARISI olduğunu, ayrıca, marka her iki ambalajda da bir elipsin içerisine çizgi ile ayrılmış biçimde konumlandırılmış olduğunu, her iki ambalajda da akan bir çikolatanın top şeklinde çikolata oluşturduğu birebir aynı şekil mevcut olduğunu, bu şeklin müvekkili adına 2018 118248 sayı ile tescilli bir marka olduğunu, söz konusu ambalajlar arasındaki en önemli benzerliklerden birisinin de kutularda yer alan pencerelerin üzerinden geçen çiçek deseni olduğunu ki bu desenin 2011 28646 , 2006 25324 , 2007 23591 , 2011 61275 , 2011 50485 sayı ile tescilli olduğunu, davalı yanın kullanımlarının müvekkilin yukarıda belirtilen tescilli markalarından kaynaklanan haklarını ihlal etmekte olduğunu, davalı tarafa ait ambalaj ile müvekkile ait ambalaj incelendiğinde müvekkilin uzun süredir kullanmakta olduğu ve müvekkili ile özdeşleşmiş bulunan ambalaj tasarımının ayni ürünler, için ayni boyutlarda, ayni biçim ve benzer renkler tercih edilerek davalı tarafından kullanılmasının haksiz rekabet te yarattığını, söz konusu benzerliklerin, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin doğmasına neden olmakta olduğunu, davalının eyleminin müvekkilinin piyasada elde ettiği itibar ve müşteri kitlesinden iltibas suretiyle haksız kazanç sağlanmasına sebep olduğunu, davalı firmanın üretimini yaptığı dava konusu ürünlerin müvekkile ait 2018 118248, 2011 28646, 2006 25324, 2007 23591, 2011 61275, 2011 50485 sayılı marka tescilleri sebebiyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve tecavüzün durdurulmasına, davalı tarafın “…” markalı çikolatalarının ambalaj tasarımının ve davalı firmanın eylemlerinin TTK hükümleri kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin men’ine ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, tecavüz teşkil eden ve haksız rekabet yaratan ürünlerin bulundukları yerlerden toplatılarak imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacının … markalı kutuları ile müvekkiline ait … markalı kutu ambalajlarının benzer olmadığını, müvekkilinin fikri mülkiyet haklarına saygılı bir şirket olduğunu benzerlik olmasa da yargı süreçleri ile uğraşılmamak adına ambalaj tasarımlarını değiştirdiğini, yine müvekkilinin … markalı kutu ambalajlarının da benzer olmadığını, markanın yerleştiriliş biçimi, figürlerin renk ve yerleştiriliş açıları, ambalajın şeffaf kısmının şekil farklılığının mevcut olduğunu, yine ambalaj kominasyonu ve çiçek desenlerinin ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmadığını, davacının çiçek deseninin markaları ile özdeşleştiği iddialarının da tutarlı olmadığını, davacının birçok çeşit ürettiğini ve sadece bir tanesinin bahse konu çiçek desenlerini taşıdığının açıkça görüldüğünü, dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir ortalama tüketicinin çiçek deseni taşıyan bir ürün gördüğünde davacıya aitlik algısı yaşamayacağını, … markasının ambalajı ile davacıya ait … markasının ambalajlarının aynı olmadığını, davacının kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri ürün ile alakalı tescilli bir marka yahut tasarımı bulunmadığını, çiçek desenlerinin halihazırda bulunmadığını, davacının yuvarlak çikolata görselinin kendi tekelinde olduğu iddiasının yerinde olmadığını, yuvarlak/top şeklindeki herhangi bir gıda ürününün herhangi bir firmaya özgülenemeyeceğini, çikolata ürününün tüketen bilgilenmiş tüketicilerin ürünün görseline değil doğrudan markasını kontrol ederek ürünü tükettiğini, aslolanın marka tali olanın şekil olduğunu, müvekkilinin davacıyı takip etmediğini, müvekkilinin 59 adet marka ve çok sayıda tasarım sahibi olduğunu, davacının dal ve yapraktan oluşturulmuş tasarımlarının dava açıldığı tarih itibariyle kullanılmadığını, müvekkilinin … ve … ın 2013 18580 ve 2015/81348 no ile tescilli olduğunu, davacının markalarının tanınmış marka olmadığını, yine davacı ürünlerinin Türkiye’de de tanınmışlığının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının ambalajlarında kullandığı tasarım ve markaların davacının tescilli tasarım ve markalarına tecavüz niteliğinde olup olmadığı haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:davalının dosya kapsamında delilleri sunulmuş 2018 118248 yönünden kullanımının SMK’nın 7/2-b maddesi şartlarını sağladığı, davaya konu 2018 118248 sayılı marka başvurusunun SMK 7/2-c gereği tanınmış olduğu iddiasının sunulan deliller kapsamında şartlarının oluşmadığı, bu kapsamda davalının yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere davacıya ait 2018 118248 tescil numaralı markasının ayırt edielemeyecek derecede benzerinin ürün kutuları üzerinde kullanılması ve piyasaya arzı yönünden SMK 29/1-a-b-c maddeleri gereği marka tecavüzü niteliği taşıdığı, davalının yukarıda görselleri sunulan ürün ambalajı ve kutularında davacı ürün ambalajı ve kutularına tertip tarzı, renk seçimi, markanın sunumu vb. genel intiba olarak yüksek oranda bütünsel benzerlik bulunması ve yine davacının tescilli 2018 118248 nolu markanın çok benzerinin kutular üzerinde kullanılması karşısında davalının davaya konu olarak sunulan tüm ürün ambalajı ve kutuları yönünden 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 55/1-a-4 haksız rekabet şartlarının oluştuğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesinde marka tecavüzü halleri düzenlenmiş olup, mezkur madde de 7. Maddeye de atıf yapılarak genel şartlar ortaya koyulmuştur. SMK 7. madde 2015/2436 sayılı yeni AB Marka Direktifinin 10. Maddesi ile 2017/1001 sayılı yeni AB Marka Tüzüğü 9. Maddesinin iç hukuka aktarılmış halidir. Bu suretle bir marka tecavüzü eyleminden bahsedebilmek için hem 7. Maddenin hem de 29. Maddenin birlikte ele alınması gereklidir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29/1-a maddesi yollamasıyla SMK’nın 7. Maddesinin 2-a bendinde tesclilli bir markanın aynısının aynı mal veya hizmet için kullanılması, 2-b bendinde tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, 2-c bendinde ise, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması marka tecavüzü olarak belirtilmiştir. SMK 29/1-b maddesinde ise markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzeri kullanarak markayı taklit etme kavramı getirilerek 7. 7/2-a maddesindeki düzenlemeden farklı bir tecavüz fiili getirilmiştir.
SMK 7/2-a bendinde düzenlenen ihlal önceki marka ile hem işaret hem de emtia veya hizmet açısından birebir ayniyet taşıyarak kullanılması halidir. Bu ihlali tespit etmek kolaydır. Bu madde kapsamındaki değerlendirmede Yüksek Mahkeme bir kararında markanın birebir aynısının tescil kapsamında olmayan ve sınıfsal benzerlik taşımayan başka sınıf mal ve hizmetlerde kullanılması halinde , tanımış markalar hariç olmak üzere marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını hüküm altına almıştır.
6769 sayılı SMK’nın 7/2-b maddesinde ise “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.” ikinci marka tecavüzü hali olarak düzenlenmiştir.
Söz konusu halde 7/2-a maddesinden farklı olarak hem işaret hem de sınıfsal anlamda benzerlik değerlendirmesi yapılacak ve birlikte varlığı aranacak ayrıca ortalama tüketici nezdinde markaların bıraktığı intiba ve karıştırılma ihtimali üzerinde de değerlendirme yapılacaktır.
Açıkça görüldüğü üzere bu madde kapsamında bir değerlendirme yapabilmek için aynı veya benzer markalar bulunmalı, bu markaların benzer mal/hizmetler için tescilli/tescil başvurusunda bulunulmuş olmalı ve halk tarafından bu iki marka arasında karıştırılma ihtimali olmalıdır.
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Davacı Markaları Davalı Markaları
2018 118248 (şekil) 2013/18580 (SWEETSMİLE)
2011 28646 (şekil) 2015/81348 (ANTAT SWEETLOVE)
2006 25324 (şekil) (30. sınıf)
2007 23591 (şekil)
2011 50485 (şekil)
(30. sınıf)

Eldeki dava davalının ambalajlarında kullandığı tasarım ve markaların davacının tescilli tasarım ve markalarına tecavüz niteliğinde olup olmadığı haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Dosya kapsamında yer alan taraf marka görsellerinden anlaşıldığı üzere davalının kullanımları ve davacının tescilli markalarının işaret olarak birebir ayniyeti bulunmadığı, dolayısıyla SMK7/2-a maddesinin unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında sunulan beyan ve görsellerden tespit edildiği üzere davalı tarafça tüketicilere sunumu ve satışı yapılan ürünlerin genel olarak çikolatalar, şekerlemeler, kekler vb. gıda maddeleri olduğu ve bu ürünlerin 30. Sınıf yönünden ilgili mallar ve 35. Sınıf ürünlerin bir araya getirilip tüketicilerin beğenisine ve alımına sunulma hizmetleri olarak belirtilebileceği anlaşılmaktadır.
Davacının 2018/118248, 2011/28646, 2006/25324, 2007/25371, 2011/61275, 2011/50485 sayılı markalarının 30. Sınıfta yer alan mallar yönünden tescilli olduğu ve dava konusu ”çikolatalar” ürünlerini de kapsadığı; davalının da tescilli marklarının 30. Sınıfta tescilli olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak davalının kullanımına konu ürünlerin ve tescilleri ile davacı adına tescilli markaların kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmet olması şartının sağlandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça bir yandan ürün ambalajı diğer taraftan da dış paketleme biçiminin müvekkilinin ambalajları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu iddia edilmektedir.
Şekil, ambalaj markalarında, bütünsel olarak şeklin yarattığı komposizyonun benzerliği değerlendirilmektedir. Ambalajlara tecavüz değerlendirmesinde önceki markaların başlangıçtaki ayırt edicilikleri ile sonradan kazandıkları ayırt edicililik dikkate alınmaktadır.
Tüm bu kapsamda; öncelikle taraflara ait ambalajların benzerliği incelendiğinde,
Davacı tarafça tescili yapılan 2018/118248 nolu tescilde; akan bir çikolata topu görselinin kullanılmasının yeterli ayırt edici düzeye ulaştığı anlaşılmaktadır. Davacıya ait söz konusu ürün ambalajın ortasında kırmızı bir şerit bulunduğu, alt ve üstündeki uç kısımlarının şeffaf olduğu, kırmızı şerit üzerinde altın sarısı renk elips bir şekil içerisinde üstte sarı renkli italik yazı fontuyla LİNDT kelimesi ve yanında şekil unsuru altında sarı renkli çizgi ve beyaz düz yazı şeklinde … ibaresinden oluştuğu, çiçek deseninin kırmızı şerit üzerinden başlayarak şeffaf bölgeye doğru uzayarak devam ettiği; davalıya ait ambalajın da alt ve üst kısımlarının şeffaf olduğu, orta kısmının kırmızı şerit üzerinde sarı renkli elips biçiminde şekil içerisinde üstte altın sarısı renkle italik yazı fontunda SWEET kelimesi ve altında altın sarısı renkli çizgi ve altında beyaz düz yazı şeklinde LOVE ibaresinden oluştuğu, kırmızı şerit üzerinde kalp, yaprak ve çiçek motifinin bulunduğu ve şeffaf bölgeye doğru çiçek,dal ve yapraktan oluşan şeklin uzandığı anlaşılmıştır. Burada mikro olarak kırmızı renk üzerinden değerlendirme yapılmakta ise de paket içerisinde çeşitli renkler bulunduğu görülmektedir ve renkler değişse de tarafların ürün ambalajlarındaki genel tertip tarzı aynıdır.
Davacı adına tescilli olan 2006/25324, 2011/28646, 2007/23591, 2011/61275, 2011/50485 no markalarda; sunulan ambalajın tamamının değil, yalnızca çiçek motiflerinin tescilli olduğu; davacı adına tescilli çiçek motifli başka marka da bulunmakta ise de talebe konu ambalaj üzerinde kullanılan çiçek motifinin 2006/25324 tescilli marka ile benzerliğinin tartışma konusu olduğu; davalı tarafa ait ambalaj üzerinde kullanılan çiçek ve yaprak motifinin davacıya ait tescilli çiçek deseninden yeterli ayırt ediciliği sağladığı, davacı markası ile davalı ürün ambalaj tasarımlarında kullanılan motifin görsel olarak benzer olmadıkları bilirkişi incelemesi ile anlaşılmıştır; davaya konu markalarda telaffuza konu olabilecek sözcüklerin LINDT … ve … olarak okunacak olması karşısında taraf markalarının sesçil olarak benzer olmadığı; davacıya ait marka ile kullanıma konu işaretin görsel olarak birbirlerine benzememesi karşısında bütünsel olarak benzer olmadığı kabul edilmiştir.
Davacının kutu ambalajı ile ilgili 2007/23591, 2011/61275 ve 2011/50485 sayılı tescilleri bulunduğu, yine bu kutu üzerinde de davacının tescilli 2011/28646 ve 2006/25324 tescilli çiçek desenli markalarının kullanıldığı ve son olarak 2018/118248 numara ile tescilli top şeklinde çikolata şeklinden oluşan markanın kullanıldığı görülmüştür. Dosyada mevcut davacıya ait kutu ambalajlarının altıgen prizma ve silindir şeklinde olduğu, kutuların üst kısmında elips şekli içerisinde LİND … ibaresi olduğu bu şeklin altı kısmında sağ üstten sol alta gelecek şekilde tescilli çiçek figürünün kullanıldığı bu şeklin altında ürünün görünmesini sağlayacak şeffaf pencere boşluğu ve bu pencerenin sağ yanında çikolata topu şeklinin kullanıldığı, davacı tarafça kutunun 2011/50485 no ile tescilli marka şekliyle kullandıldığı görülmüştür. Davalının ise diktörtgen prizma şeklinde kutu kullandığı, bu kutunun üst kısmında üstünde elips biçimde şekil içerisinde … ibaresinin kullanıldığı, bu şeklin altında da sağ üstten sol alta gelecek şekilde çiçekli ve yapraklı figür kullanıldığı, bu figürün altında davacıdaki şekil ve boyutta ürünün görünmesini sağlayacak şeffaf pencere kullanıldığı ve bu pencerenin sağ yanında çikolata topu görselinin kullanıldığı görülmüştür. Davacıya ait kutuların üst kısmında elips şekli içerisinde LİND … ibaresi olduğu bu şeklin altı kısmında sağ üstten sol alta gelecek şekilde tescilli çiçek figürünün kullanıldığı bu şeklin altında ürünün görünmesini sağlayacak şeffaf pencere boşluğu ve bu pencerenin sağ yanında çikolata topu şeklinin kullanıldığı, davacı tarafça ambalajların tescilli markalardaki ve altıgen kutudaki şekliyle kullandıldığı görülmüştür. Davalıya ait kutunun ise üst kısmında içiçe geçmiş biçimde … ibaresi bulunduğu, herhangi bir çiçek veya yaprak şekline yer verilmediği, davacıya ait kutudaki şekilden farklı bir biçimde altıgen şekle sahip şeffaf pencerenin kullanıldığı ve bu pencerenin orta altında çikolata topu görselinin kullanıldığı görülmektedir.
Neticeten davacıya ait altıgen prizma şekilli kutu ile silindir şeklindeki kutunun görsel değerlendirilmesinde davacının 2011/50485, 2011/28646 ve 2018/118248 sayılı markasının renlendirilerek kullanıldığı görülmüştür. Davalıya ait diktörgen prizma şeklindeki kutu üzerindeki çiçek desenin hem şeklinin hem de uzanım şeklinin aynı veya karışıtırlacak düzeyde benzer olmadığı, yine farklı kullanılan diğer yazı ve şekil unsurlarının bulunması karşısında görsel olarak benzer olmadığı, yine kullanım üzerinde telaffuza konu ibarelerin LINDT … ve … ibareleri olmakla telaffuz ve kavramsal olarak da farklılık bulunduğu sonucuna varılmıştır. Yine silindir şeklindeki kutuda ise her iki kutuda da dolgulu çikolata topu görseli dışında diğer unsurların farklı olduğu ve görsel, işitsel ve sesçil olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak davalı tarafça hem diktörgen prizma hem de silindir şeklindeki kutuda davacı adına tescilli 2018/118248 tescil nolu akan çikolata topu görselli marka tescilindekine ayırt edilemeycek düzeyde benzer bir görsel kullanıldığı sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak davaya konu taleplerden, ürün kutularından diktörgen prizma ve silindir şeklindeki kutada davacıya ait akan çikolata topu şekilli 2018/118248 nolu markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanılması, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait markalar ve ambalaj ve kutu tasarımları ile davalının kullanım konusu ambalaj ve kutularının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, ortalama tüketicilerin davacı markalarından edindiği izlenimi davalı başvurusuna aktarabilecek olması, tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark etse dahi her iki kullanımın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olması, karşısında davalının ürün ambalajı ve kutularındaki bu markanın kullanımı yönünden iltibas ihtimali bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle 2018/118248 nolu marka yönünden SMK 7/2-b nin şartlarının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Davacının tanınmışlık iddiası ile ilgili olarak, dosyada herhangi bir belge bulunmadığı, bu kapsamda SMK 7/1-c maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Neticeten dosya kapsamında yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafça davacıya ait markanın SMK 7/2-b kapsamında ayırt edilemeyecek derecede benzer halinin ürün kutusu üzerine tatbik edilmekle olduğu ve piyasaya arz edildiği görülmektedir. Tüm bu kapsamdaki değerlendirmeler neticesinde davacının 2018/118248 markası yönünden SMK 29/1-a,b,c maddesinin şartlarının sağlandığı ve haksız rekabet koşullarının oluştuğu kabul edilmiştir. Açıklanan nedenler ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
Davalı tarafın “…” markalı çikolatalarının ambalaj tasarımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin durdurulmasına,
Davalı tarafın “…” markalı çikolatalarından ambalaj tasarımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla bu ürünlere el konulmasına ambalaj tasarımının silinmesi mümkün ise silinmesi suretiyle tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, silinmesi mümkün değil ise ambajların imhasına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.525,60-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 116,60-TL
GİDER AVANSI :2.409,00-TL
TOPLAM :2.525,60-TL